bugün
- profesörün sokak köpeği saldırısına uğradığı ülke26
- dini bütün bir kızı etkilemenin yolları21
- zeynep bastık'ın beyaz külodu18
- yazarların kendilerini tanımlama şekli13
- anın görüntüsü14
- bayburtta picasso'ya ait ünlü tablo yakalandı16
- izmir 3 koşuda hangi at gelir8
- kanka olmak istediğiniz yazarlar25
- menzil cemaatinin 17 milyar serveti olması23
- realite manipülasyonu23
- yazarların gurur duydukları özellikleri16
- filistin meselesi bizim milli meselemizdir20
- chatgpt10
- kadınların katlandığı eziyetler15
- sözlük yazarlarının akşam yemekleri11
- izmirde 5 çocuğun öldüğü yangın13
- gül gibi kokan sözlüğün ağır abisi21
- belediye konserleri yasaklansın10
- mesai saatlerinde entry girenleri cimere bildirmek8
- israfa son vermek için yapılması zaruri olan 3 şey33
- yazarların romantiklik seviyesi21
- müslüman diye hamas'ı savunmak22
- judas'ın ölmesi8
- 17 yaşında bmw vs 3 yaşında egea9
- kedimi kim yedi1'in ölmesi13
- nerede o eski yazarlar9
- güvenmemeyi nasıl öğrendin10
- peter parker'ın mutsuz olması13
- reis deyince akla ilk gelen23
- günün sözü9
- mel mel vs eylulsabahi40
- özlem zengin21
- gece yatarken kurulan hayaller16
- tanışmak istediğiniz yazar14
- bazlama açmayı bilmeyen kız10
- bir erkeğin bağımlılık yapabilecek özellikleri8
- ölsem helvamı hangi yazar yapar22
- sana şimdi ne mesajlar geliyordur17
- eskiamaeksikbiri21
- b12 takviyesi10
- yazarların en çok sevdiği aylar22
- puura11
- sözlük kızlarının bugünkü kombinleri22
- sigara içen insan aptaldır19
- thusnelda10
- amk diyen kezo8
- sevgilisinden yeni ayrılan kız11
- şalgam suyu10
- sokakta görülen kediye naber lan demek9
- larisalisa13
entry'ler (377)
cennetin nasıl bir yer olduğunu merak edenler buyrun kur'an ışığında;
15-16- cevherlerle işlenmiş tahtlar üzerindedir, karşılıklı olarak oturup yaslanırlar.
17- çevrelerinde, (hizmet için) ölümsüz gençler dolaşır;
18- maîn çeşmesinden doldurulmuş testiler, ibrikler ve kadehlerle.
19- bu şaraptan ne başları ağrıtılır, ne de akılları giderilir.
20- (onlara) beğendikleri meyveler,
21- canlarının çektiği kuş etleri,
22-23- saklı inciler gibi, iri gözlü hûriler,
24- yaptıklarına karşılık olarak (verilir).
25- orada boş bir söz ve günaha sokan bir laf işitmezler.
26- söylenen, yalnızca "selâm, selâm"dır.
27- sağdakiler, ne mutlu o sağdakilere!
28- düzgün kiraz ağacı,
29- meyveleri salkım salkım dizili muz ağaçları,
30- uzamış gölgeler,
31- çağlayarak akan sular,
32-33- tükenmeyen ve yasaklanmayan, sayısız meyveler içindedirler;
34- ve kabartılmış döşekler üstündedirler.
35- gerçekten biz hûrileri apayrı biçimde yeni yarattık.
36-37- onları, eşlerine düşkün ve yaşıt bâkireler kıldık.
38- bütün bunlar sağdakiler içindir.
vakıa suresi
allah bizi sağdaki lerden eylesin amin.
15-16- cevherlerle işlenmiş tahtlar üzerindedir, karşılıklı olarak oturup yaslanırlar.
17- çevrelerinde, (hizmet için) ölümsüz gençler dolaşır;
18- maîn çeşmesinden doldurulmuş testiler, ibrikler ve kadehlerle.
19- bu şaraptan ne başları ağrıtılır, ne de akılları giderilir.
20- (onlara) beğendikleri meyveler,
21- canlarının çektiği kuş etleri,
22-23- saklı inciler gibi, iri gözlü hûriler,
24- yaptıklarına karşılık olarak (verilir).
25- orada boş bir söz ve günaha sokan bir laf işitmezler.
26- söylenen, yalnızca "selâm, selâm"dır.
27- sağdakiler, ne mutlu o sağdakilere!
28- düzgün kiraz ağacı,
29- meyveleri salkım salkım dizili muz ağaçları,
30- uzamış gölgeler,
31- çağlayarak akan sular,
32-33- tükenmeyen ve yasaklanmayan, sayısız meyveler içindedirler;
34- ve kabartılmış döşekler üstündedirler.
35- gerçekten biz hûrileri apayrı biçimde yeni yarattık.
36-37- onları, eşlerine düşkün ve yaşıt bâkireler kıldık.
38- bütün bunlar sağdakiler içindir.
vakıa suresi
allah bizi sağdaki lerden eylesin amin.
allah'ın en fakir adama en zengin adam gibi en zenginede en fakir adam gibi muamele etmesi durumu.
hakikaten öyle, bakıyorsun fakir adam, kimine göre öyle küçük şeylerle o kadar mutlu ki insan kıskanıyor.
cenab ı hakkın sonsuz cömert oluşuyla alakalı bir sır tabi bu;
"cenab-ı hak kemal-i kereminden, en fakir adama en zengin adam gibi ve gedaya (yani fakire) padişah gibi, lezzet-i nimetini ihsas ettiriyor.
evet bir fakirin, kuru bir parça siyah ekmekten açlık ve iktisad vasıtasıyla aldığı lezzet, bir padişahın ve bir zenginin israftan gelen usanç ve iştahsızlık ile yediği en a'lâ baklavadan aldığı lezzetten daha ziyade lezzetlidir." (lem'alar)
şimdi soruyorum kim daha zengin?
hakikaten öyle, bakıyorsun fakir adam, kimine göre öyle küçük şeylerle o kadar mutlu ki insan kıskanıyor.
cenab ı hakkın sonsuz cömert oluşuyla alakalı bir sır tabi bu;
"cenab-ı hak kemal-i kereminden, en fakir adama en zengin adam gibi ve gedaya (yani fakire) padişah gibi, lezzet-i nimetini ihsas ettiriyor.
evet bir fakirin, kuru bir parça siyah ekmekten açlık ve iktisad vasıtasıyla aldığı lezzet, bir padişahın ve bir zenginin israftan gelen usanç ve iştahsızlık ile yediği en a'lâ baklavadan aldığı lezzetten daha ziyade lezzetlidir." (lem'alar)
şimdi soruyorum kim daha zengin?
Yoksa sizden öncekilerin çektikleriyle karşılaşmadan cennete girebileceğinizi mi sandınız? Onlar öylesine yoksulluk ve sıkıntı çekmişler, öyle sarsılmışlardı ki peygamber ve yanındakiler, “Allah’ın yardımı ne zaman gelecek?” demeye başladılar. Bilesiniz ki Allah’ın yardımı yakındır.
bakara, 214.
bakara, 214.
onlardan seni (kur’an okurken) dinleyenler de vardır. fakat onu anlamalarına engel olmak için kalplerinin üstüne örtüler çektik, kulaklarına da ağırlık verdik. onlar her türlü mûcizeyi görseler bile yine de ona inanmazlar. hatta o kâfirler sana geldiklerinde, “bu kur’an eskilerin masallarından başka bir şey değildir” diyerek seninle tartışırlar.
- enam suresi, 25.
- enam suresi, 25.
dua etmenin en güzel neticesi nedir?
üzerindeki ağır hayat yükünü bırakmak isteyenlere..
buyrun okuyalım;
"duanın en güzel, en latîf, en leziz, en hazır meyvesi, neticesi şudur ki: dua eden adam bilir ki, birisi var ki; onun sesini dinler, derdine derman yetiştirir, ona merhamet eder. onun kudret eli herşey'e yetişir. bu büyük dünya hanında o yalnız değil; bir kerim zât var, ona bakar, ünsiyet verir. hem onun hadsiz ihtiyacatını yerine getirebilir ve onun hadsiz düşmanlarını def'edebilir bir zâtın huzurunda kendini tasavvur ederek, bir ferah, bir inşirah duyup, dünya kadar ağır bir yükü üzerinden atıp (elhamdülillahi rabbil alemin) der."
-mektubat, rnk.
üzerindeki ağır hayat yükünü bırakmak isteyenlere..
buyrun okuyalım;
"duanın en güzel, en latîf, en leziz, en hazır meyvesi, neticesi şudur ki: dua eden adam bilir ki, birisi var ki; onun sesini dinler, derdine derman yetiştirir, ona merhamet eder. onun kudret eli herşey'e yetişir. bu büyük dünya hanında o yalnız değil; bir kerim zât var, ona bakar, ünsiyet verir. hem onun hadsiz ihtiyacatını yerine getirebilir ve onun hadsiz düşmanlarını def'edebilir bir zâtın huzurunda kendini tasavvur ederek, bir ferah, bir inşirah duyup, dünya kadar ağır bir yükü üzerinden atıp (elhamdülillahi rabbil alemin) der."
-mektubat, rnk.
şualar isimli eserden herbirimizin yiyeceği rızkın belli olması fakat tesadüfe bağlı gibi gözükmesi ile ilgili bir bölüm.
‘’rızık ise hayattan sonra nimetlerin en büyük bir hazinesi ve şükür ve hamdin en zengin bir menbaı ve ubudiyet ve dua ve ricaların en cem'iyetli bir madeni olmasından, suret-i zahirede mübhem ve tesadüfe bağlı gibi gösterilmiş. tâ her vakit rezzak-ı kerîm'in dergâhına iltica ve rica ve yalvarmak ve hamd ve şükür şefaatiyle rızık istemek kapısı kapanmasın. yoksa muayyen olsa idi mahiyeti bütün bütün değişecekti. şâkirane, minnettarane ricalar, dualar belki mütezellilane ubudiyet kapıları kapanırdı.’’
menba:kaynak
suret-i zahire: dış görünüş
mübhem:belirsiz
muayyen:belirli
şakirane:şükreder gibi
mütezellilane: kendi kusur ve aczini bilerek.
ubudiyet:kulluk
+plus isteyenlere;
"rızkın aşka lâyık bir sureti var; o da, şükür ile o suret görünür. yoksa ehl-i gaflet ve dalaletin rızka aşkları bir hayvanlıktır." (-mektubat, rnk.)
‘’rızık ise hayattan sonra nimetlerin en büyük bir hazinesi ve şükür ve hamdin en zengin bir menbaı ve ubudiyet ve dua ve ricaların en cem'iyetli bir madeni olmasından, suret-i zahirede mübhem ve tesadüfe bağlı gibi gösterilmiş. tâ her vakit rezzak-ı kerîm'in dergâhına iltica ve rica ve yalvarmak ve hamd ve şükür şefaatiyle rızık istemek kapısı kapanmasın. yoksa muayyen olsa idi mahiyeti bütün bütün değişecekti. şâkirane, minnettarane ricalar, dualar belki mütezellilane ubudiyet kapıları kapanırdı.’’
menba:kaynak
suret-i zahire: dış görünüş
mübhem:belirsiz
muayyen:belirli
şakirane:şükreder gibi
mütezellilane: kendi kusur ve aczini bilerek.
ubudiyet:kulluk
+plus isteyenlere;
"rızkın aşka lâyık bir sureti var; o da, şükür ile o suret görünür. yoksa ehl-i gaflet ve dalaletin rızka aşkları bir hayvanlıktır." (-mektubat, rnk.)
vefatının seneyi devriyesinde rahmetle andığımız kişi.
"ey üçyüz seneden sonraki yüksek asrın arkasında gizlenmiş ve sâkitane nur'un sözünü dinleyen ve bir nazar-ı hafî-i gaybî ile bizi temaşa eden said'ler, hamza'lar, ömer'ler, osman'lar, tahir'ler, yusuf'lar, ahmed'ler vesaireler!.. sizlere hitab ediyorum. başlarınızı kaldırınız, "sadakte" deyiniz. ve böyle demek sizlere borç olsun. şu muasırlarım, varsın beni dinlemesinler. tarih denilen mazi derelerinden sizin yüksek istikbalinize uzanan telsiz telgrafla sizin ile konuşuyorum. ne yapayım, acele ettim, kışta geldim; sizler cennet-âsâ bir baharda geleceksiniz. şimdi ekilen nur tohumları, zemininizde çiçek açacaktır..."
tarihçe-i hayat, risale-i nur.
edit: üçyüz seneden sonraki' den kasıt hicri 1300 dür.
ek bilgi: şuan hicri 1442 yılındayız.
"ey üçyüz seneden sonraki yüksek asrın arkasında gizlenmiş ve sâkitane nur'un sözünü dinleyen ve bir nazar-ı hafî-i gaybî ile bizi temaşa eden said'ler, hamza'lar, ömer'ler, osman'lar, tahir'ler, yusuf'lar, ahmed'ler vesaireler!.. sizlere hitab ediyorum. başlarınızı kaldırınız, "sadakte" deyiniz. ve böyle demek sizlere borç olsun. şu muasırlarım, varsın beni dinlemesinler. tarih denilen mazi derelerinden sizin yüksek istikbalinize uzanan telsiz telgrafla sizin ile konuşuyorum. ne yapayım, acele ettim, kışta geldim; sizler cennet-âsâ bir baharda geleceksiniz. şimdi ekilen nur tohumları, zemininizde çiçek açacaktır..."
tarihçe-i hayat, risale-i nur.
edit: üçyüz seneden sonraki' den kasıt hicri 1300 dür.
ek bilgi: şuan hicri 1442 yılındayız.
ekl ve şürb ve muâmele-i zevciye gerçi bu dünyada bir ihtiyaçtan gelir, bir vazifeye gider; fakat, o vazifeye bir ücret-i muâccele olarak öyle mütenevvi’ leziz lezzet içlerine bırakılmıştır ki, sâir lezâize tereccüh ediyor.
mâdem bu dâr-ı elemde bu kadar acîb ve ayrı ayrı lezzetlere medâr, ekl ve nikâhtır; elbette, dâr-ı lezzet ve saadet olan cennette, o lezzetler, o kadar ulvî bir sûret alıp ve vazife-i dünyeviyenin uhrevî ücretini de lezzet olarak ona katarak ve dünyevî ihtiyacı dahi uhrevî bir hoş iştihâ sûretinde ilâve ederek, cennete lâyık ve ebediyete münâsip, en câmi’ hayattar bir mâden-i lezzet olur.
ekl: yeme.
şürb: içme.
muamele-i zevciye: karı koca ilişkisi.
ücret-i muaccele: peşin ücret.
tereccüh: üstün olmak.
dar-ı lezzet: lezzet yeri.
cami’: toplayıcı, kapsayıcı.
maden-i lezzet: lezzet kaynağı.
-sözler, rnk.
mâdem bu dâr-ı elemde bu kadar acîb ve ayrı ayrı lezzetlere medâr, ekl ve nikâhtır; elbette, dâr-ı lezzet ve saadet olan cennette, o lezzetler, o kadar ulvî bir sûret alıp ve vazife-i dünyeviyenin uhrevî ücretini de lezzet olarak ona katarak ve dünyevî ihtiyacı dahi uhrevî bir hoş iştihâ sûretinde ilâve ederek, cennete lâyık ve ebediyete münâsip, en câmi’ hayattar bir mâden-i lezzet olur.
ekl: yeme.
şürb: içme.
muamele-i zevciye: karı koca ilişkisi.
ücret-i muaccele: peşin ücret.
tereccüh: üstün olmak.
dar-ı lezzet: lezzet yeri.
cami’: toplayıcı, kapsayıcı.
maden-i lezzet: lezzet kaynağı.
-sözler, rnk.
sanılanın aksine;
"içtimaî hayatta yer alan süslenmek, vücudlarını teşhir etmek olmayıp, terbiye-i islâmiye dairesinde âdâb-ı kur'aniye zînetidir."
"içtimaî hayatta yer alan süslenmek, vücudlarını teşhir etmek olmayıp, terbiye-i islâmiye dairesinde âdâb-ı kur'aniye zînetidir."
Âkıl odur ki ferahlı ve güzel şeylerle meşgul olup çirkin, sıkıntılı şeylere ehemmiyet vermez, şekva ve merak yerinde şükreder, sevinir.
-Şuâlar, rnk.
-Şuâlar, rnk.
insanın kuvve-i ruhiyesi tahdid edilmemiştir.
Enaniyet ile o kadar aşağı düşerler ki, zerreye müsavi olur.
Ubudiyet ile de o kadar yükseğe çıkıyor ki, iki cihanın güneşi olur.
-Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm gibi.-
-Mesnevi-i Nuriye, rnk.
Enaniyet ile o kadar aşağı düşerler ki, zerreye müsavi olur.
Ubudiyet ile de o kadar yükseğe çıkıyor ki, iki cihanın güneşi olur.
-Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm gibi.-
-Mesnevi-i Nuriye, rnk.
''Onlar mukaddesatını feda ettikleri dünya malı, nazarımızda hiç ehemmiyeti yok ...''
-Risale-i Nur
-Risale-i Nur
çirkinlik,
çirkinlik için kâinata girmemiş;
belki güzelliğin bir hakikatı çok hakikatlara inkılab etmek için çirkinlik bir vâhid-i kıyasî olarak hilkate girmiş.
-hutbe-i Şamiye, rnk
çirkinlik için kâinata girmemiş;
belki güzelliğin bir hakikatı çok hakikatlara inkılab etmek için çirkinlik bir vâhid-i kıyasî olarak hilkate girmiş.
-hutbe-i Şamiye, rnk
risaleler aynı zamanda erkân-ı imaniyeden bahsetmekle hem iman, hem ilim, hem marifetullah, hem zikir olduğundan; okuması dahi bir nevi ibadettir.
-Mesnevi-i Nuriye, rnk.
-Mesnevi-i Nuriye, rnk.
parayla alacağınız her şey yalandır, çünkü hepsi fanidir.
ahiretin mezrasıdır. Burada ek orada sonuçlarını bekle.. vakit ilerliyor, hazırlanınız!
o yüzden ''kalbin bâtınına, başka muhabbetlerin girmesine meydan verme.
Çünki bâtın-ı kalb, âyine-i Samed'dir ve ona mahsustur.''
''ayine-i Samed olan kalp'' üzerinde bir ömür boyu düşünülür.
Çünki bâtın-ı kalb, âyine-i Samed'dir ve ona mahsustur.''
''ayine-i Samed olan kalp'' üzerinde bir ömür boyu düşünülür.
varlığından şüphe duymadığımız alem ve hakiki hayata başlayacağımız mekan.
o yüzden hazırlanınız!
o yüzden hazırlanınız!
''Allah kalbin bâtınını(içini) iman ve marifet ve muhabbeti için yaratmıştır.
Kalbin zahirini(dışını), sair(başka) şeylere müheyya etmiştir.
Cinayetkâr hırs kalbi deler, sanemleri(putları) içine idhal eder.
Allah darılır, maksudunun aksiyle mücazat eder(cezalandırır).''
-Said Nursi
Evet bu put her şey olabilir; kadın, makam, para, dost.
Kalbin zahirini(dışını), sair(başka) şeylere müheyya etmiştir.
Cinayetkâr hırs kalbi deler, sanemleri(putları) içine idhal eder.
Allah darılır, maksudunun aksiyle mücazat eder(cezalandırır).''
-Said Nursi
Evet bu put her şey olabilir; kadın, makam, para, dost.
''Kadere iman eden kederden emin olur'' sözünü hatırlatır.