bugün

ortadoğu'daki sorunlara karşı duyarlı fetoşun dizinin dibinden ayrılmayan bir planın parçası olmuş bir kişilik. uzun zamandır takip ederim kendisini, sıkı bir akp'lidir. chp'lilerin sevmediği bir kişiliktir ama akp ile chp birbirinden ne kadar farklıysa hakan albayrak da chp'lilerden daha doğrusu solcu diye tanımlayabileceğimiz görüşteki insanlardan o kadar farklıdır. rüzgara yön veren değil rüzgarla şekillenen "değiştim"cilerden.
yeni şafak gazetesi yazarı. an itibarıyla başbakana sorular isimli yazısı gazete baskısında sansürlenmiş ve sadece web sitesinde yayınlanmıştır.

--spoiler--
Başbakan'a sorular ve cevaplar

Sayın Başbakan, dün AK Parti Meclis Grubu'na hitaben yaptığınız konuşmayı dinleyemedim, ama konuşmanın metnini okudum.

ilk tepkim: Ne bu şiddet bu celal?

Suriye sınırındaki mayınlı araziyle ilgili kanun teklifine ilavelerde bulunmaya hazır olduğunuzu, mesela mayın temizleme işinin Milli Savunma Bakanlığı'nca yaptırılması alternatifine sıcak baktığınızı, hatta "kiralama karşılığı mayın temizleme" seçeneğinin de değişebileceğini söylediğinize göre, kanun teklifinizin mükemmel olmadığını / olmayabileceğini siz de kabul ediyorsunuz.

Öyleyse, "muhalefetin provokatif tavrı ve bu tavra bazı köşe yazarları tarafından verilen destek" gibi bir söylemle karşılıklı öfkeyi besleyeceğinize, tansiyonu düşürmeye matuf bir tavır sergileyemez miydiniz?

Mesela; "Muhalefet ve bazı köşe yazarları bu kanun teklifine karşı çıkarken ölçüyü kaçırıyor ve bize haksızlık ediyor olsalar da, biz onların eleştirilerinden istifade ederek teklifimizde bazı değişiklikler yapmaya hazırız" diyemez miydiniz?

O "bazı köşe yazarları"nı da sormak isterim…

Kimlerdir onlar?
içlerinde Akif Emre, Salih Tuna, Mehmet Şeker, Hakan Albayrak da var mı?

Varsak niye varız?
Hangi provokasyona destek vermişiz?

'Bu tasarının, mayın temizleme işini doğrudan israil'e ya da israilli firmalara ihale ettiğini, yabancıların gelip bizim sınırımıza yerleşeceğini ve bunun da vatana ihanet olduğunu söyleyecek kadar ileri gittiler" diyorsunuz…

Biz "Bu işin israil'e verileceği kesin! Yabancılar Suriye sınırımıza kesinlikle yerleşecekler!" gibi bir şey yazmış mıyız?

Yazmamışız.
Ya ne yazmışız?

Böyle bir şeyin muhtemel olduğunu yazmışız.
Neye istinaden yazmışız?

AK Partili yetkililerin ve bilhassa zât-ı âlinizin konuyla ilgili açıklamalarına istinaden yazmışız.

Mesai arkadaşlarınızın bize verdikleri 'Mayın temizleme işinin maliyetini karşılamakta müşkülatımız olabilir diye yap-işlet-devlet seçeneğini sunduk. ilgili ihaleye tabii ki israil firmaları da girebilir' bilgisine istinaden yazmışız.

Bizzat sizin 'Bu işi israil'e versek ne olacak? Şu dinden bu dinden diye yabancı sermayeye karşı çıkılır mı? Paranın dini-ırkı yoktur. Adam buraya gelecek, yatırım yapacak, Ahmet'i-Mehmet'i istihdam edecek' mealindeki PROVOKATiF konuşmanıza istinaden yazmışız.

Ve ben şahsen 'Ne münasebet? 500 milyon dolarlık bir iş için Suriye sınırımızda israillilerin fink atmasıyla sonuçlanabilecek bir süreç başlatılır mı?' diye yazmışım.

Dikkat buyurun; "sonuçlanacak" dememişim, "sonuçlanabilecek" demişim.

Bazı riskler taşıyan böyle bir kanun teklifine niçin ihtiyaç duyduğunuzu sorgulamışım.

Dünkü konuşmanızda öncelikli tercihinizin hizmet alımı yoluyla (parasını vererek) mayınları temizletmek olduğunu, toprak kiralama seçeneğinin ancak bu konuda bir sorun çıkması halinde gündeme geleceğini, fakat kanun teklifinize karşı çıkanların ilk seçeneği görmezden gelerek son seçenek üzerinde yoğunlaştıklarını, bunun da iyi niyetle izah edilemeyeceğini söylemişsiniz.

Peki, madem öyle, bu köşede daha evvel sorduğum bir soruyu tekrar edeyim:

"Öncelikli tercihiniz mayın temizleme işini tek başına ihale etmek ise, bunu bugüne kadar niye yapmadınız? Şimdi niye yapmıyorsunuz? Dediğiniz gibi olsaydı, açardınız o ihaleyi, bakardınız tekliflere, yeni bir kanuna ihtiyaç duyulup duyulmadığına ondan sonra karar verirdiniz…"

ilk seçeneği bırakıp son seçenek üzerinde yoğunlaşmamızın sebebi, o seçeneğin kanun teklifindeki eğreti duruşudur.

Öyle bir seçenek olmasaydı bile kanun teklifiniz tuhaf kaçacaktı, zira Suriye sınırındaki mayınları temizletmek için yeni bir kanuna ihtiyaç yok.

Nitekim kanun teklifinizin 2. maddesinin 1. fıkrasının başında siz de bunu teyit ediyorsunuz.

Diyorsunuz ki:

"'Mayın temizleme işi öncelikle 4 Ocak 2002 tarih ve 4734 sayılı Kamu ihale Kanunu hükümlerine göre Maliye Bakanlığı'nca hizmet satın almak suretiyle yaptırılır."

Ortalığı karıştıran devam cümlesini de hatırlayalım:

"Bu usulle yaptırılamaması halinde (arazinin) tarımsal faaliyetlerde kullandırılması karşılığında, kullanım süresinden (44 yıl) en fazla indirimi teklif edene ihale edilmek suretiyle yaptırılır."

Peki; mevcut Kamu ihale Kanunu o mayınları temizletmek için yeterliyse ve Türkiye'miz 500 milyon dolar civarında olacağı söylenen mayın temizletme maliyetini karşılayamayacak kadar aciz duruma düşmediyse, "Bu toprak kiralama seçeneği nereden çıktı?" diye sormayacağız da ne yapacağız?

Şunu da söylemeden geçemeyeceğim:

Mayından temizlenen arazinin bölge halkına verilmesini isteyenleri 'Yok öyle bedavacılık!' diye azarlıyorsunuz, ama o topraklar zaten bölge halkınındı.

1950'li yıllarda "Burası askeri bölge olacak, mayınlanacak, sivillere kapatılacak" diye istimlak edildi, bölge halkının elinden alındı.

istimlak sebebinin ortadan kalkmasıyla beraber o toprakların eski sahiplerine iadesinin gündeme gelmesinden daha tabii ne olabilir?

Buna bedavacılık denmez, iade-i hak denir.

Ve isminde ADALET kelimesi bulunan bir partiye de bu yakışır.
--spoiler--
ebu zerr adlı beni benden almış bir kitaba sahip, ancak yeni şafak'a gittikten sonra eski performansından uzaklaşan yazar.

(bkz: derviş devrimcilerin kuru ekmeği yolumuzu aydınlatıyor)
fiyakalı anarşist, janjanlı mücahid, gerçekçi müslüman, hakikatli dost...vb..vb..vb..
dizilerde boy gösteren kardeşi Sinan Albayrak da kaleme sarılmış duyduğum kadarıyla bu aralar..
(bkz: http://www.sinanalbayrak.net/)
Hakan Albayrak; albayraklarla alakası olmayan, gözünü budaktan sakınmayan, çocuklarına Ayşe ve Fatma isimlerini verecek kadar geleneksellikten ürkmeyen, 68 doğumlu olduğunu asla göstermeyen, enerjisi tükenmek bilmeyen, dilini söylemekten ve gözünü budaktan sakınmayan koskocaman bir yürektir..

''her şey bir rüzgara bakıyor ağabey
bakma esrar çekip mayıştıklarına
bir gün var ya bu mağribli çocuklar
bir gün yakacaklar parisi...''dizelerini Mağripli gençler Paris'i ateşe vermeden yıllar evvel yazmış ve öngörüsü ile bir kere daha yürekleri fethetmiştir...
Gençlere, gençliğe ve ideallerine inanan bir gönül adamıdır..
kısacası anarşisttir ve öyle kalması da temennimizdir...ha bir de çerkesdir o da içimizde yer eden güzel bir uktedir.
umut olmuştur hakan albayrak kimi zaman. ya da vicdan.
sekiz yıl önce süriye ile birliktelikten bahsederken hayalperest denilen adam. şimdi söylediği noktaya gelindi. gözün aydın hakan albayrak hayallerin bu ülkenin hep önünden gitsin.
yıllar önce suriye ile birliktelikten bahsederken aynı kafadaki başbakanı bu birlikteliğe yeşil ışık yakmıştır. sanki sayın başbakanı ile aynı kaba ettikleri bilinmiyormuş gibi şaşırılmış buna. vay anasını...
kendisi hakkında yapılan hayalperest yorumlarını birkaç boyut daha öteye taşıyıp, türkiye-iran-suriye ve hatta kürdistan birliğini kapsayan bir projeden bahsetmiş. ortadoğu siyasetinde türkiye ve komşu devletler adına bir barıştan söz etmek mümkün, evet.

lakin hakan albayrak' ın öngörüleri yakın zamanda mümkün görünmüyor, uzun vadede ise çok tartışmalı...

http://yenisafak.com.tr/y....2009&y=hakanalbayrak
tanıdığımda on dokuz yaşındaydı. en sağlam çetecilerdendi. sakarya çay ocağında her daim heyecanlı her daim atak her daim cevvaldi. bugün hâlâ o ruhu görüyorum kendinde.
eskilerde yeni harman 'da misafir yazar olarak parmaklıklar arkasından iştirak ederdi dünyamıza.

güzel de yazardı severdim de ama uzun yıllardan sonra dinlediğim ilk konuşmasından sonra eski benden ve eski ondan ne denli uzaklaşmış olduğunu şimdiki benle arasında sıra dağların olduğunu gördüm.

bu kafayla çok yazık eder kendisine.

ve ben! her geçen gün yeni birilerine yazık olduğunu gördükçe pek üzülüyorum...
kelime-i şehadet getirdiğimiz gün doğduğumuzu düşünüyorum diyerek, tarihsel olarak, neden islam birliğine bu denli önem verdiğini göstermiştir.

türkiye-suriye birliğine neden bu kadar önem veriyorsunuz sorusuna cevaben,

-türkiye, suriye ile neden ayrı ki?* gibi aykırı bir cevap veren analist. bölgeye, ortadoğuya, ittihad-ı islam' a gönül vermiş değerli yazar.
islam mücadelesini sevdiren, sevdirmeye çalışan şair.
bir hakan albayrak şiiri.

iZMiR DE SÜRTEN BiR ÇOCUĞA

elveda küçük serseri gözüm arkada kalmayacak
sokakların insafına bırakıyorum seni
dibine kadar kilitlenmiş cami kapılarına
polis ve magandalara bırakıyorum

varsın öyle olsun küçük serseri
tiner çekip şoförlerin koynuna gir
varsın büyüsün taş yüreğin
tanrı daha büyük
darbecilikle mücadele eylem planı'nı hazırlamış yen şafak yazarı. albaylık günlerini hatırladı vesselam.
fethullah gülen ve cemaati hakkında şunları söyleyen yazar:

hocaefendi ve cemaatine iltifat etmemi yadırgayanlar, onların falanca konudaki filanca tavrını hatırlatarak, "sen bu konularda şöyle şöyle düşündüğün halde onları nasıl savunursun?" diye soruyorlar.

arz edeyim efendim:

bu cemaat, içtimai bünyemizi kemiren arsızlık, hayasızlık, ahlaksızlık, maneviyatsızlık furyasına karşı canla başla mücadele ediyor.

benim adıma, senin adına, onun adına, hepimiz adına mücadele ediyor.

şeytanın kuşatması altındaki gençlere, o melunun vesveselerine kulak tıkayıp, meleklerle omuz omuza yürümeyi telkin ediyor.

ana-babalarına saygılı, helali-haramı gözeten, ibadet hayatı düzgün, rıza-yı ilahiye adanmış nesiller yetiştiriyor.

"günahların ayyuka çıktığı bu yozlaşmış toplumda çocuklarımın hali ne olacak?" diye kara kara düşünen benim gibi kız çocuğu babalarının kalplerine sürur veriyor.

sonra, amerikan parasıyla filan değil öz be öz milli sermayeyle -bu memleketin asil esnafının himmetleriyle- ve hocaefendi'nin rahle-i tedrisinden geçmiş "hizmet" erlerinin dillere destan fedakârlıklarıyla dünyanın dört bir yanında okullar açıp, özlerinden kopan kardeş halkların çocuklarını özlerine döndürüyor ve hıristiyan, animist, budist halkların çocuklarını da türkiye'ye ve genel olarak müslümanlara dost ediyor.

kimse kusura (!) bakmasın; ben bu hizmetleri bop'la-gop'la irtibatlandıramam!

emperyalistler işlerini güçlerini bırakmış, müslüman çocukların ahlak ve maneviyata bağlı olarak yetişmeleri için tedbir alıyor!"bununla da yetinmeyip, animist afrikalıların veya katolik brezilyalıların türklere / müslümanlara sempati duymalarını sağlamaya çalışıyor!" olacak şey mi bu?

yapmayın!

abd veya avrupa'yla yollarının kesiştiği yerler olabilir, ama gülen hareketi'nin kazanımları son tahlilde bu ülkenin kazanımlarıdır, bizim kazanımlarımızdır.

* * *

hiç mi eleştirdiğim yanı yok bu hareketin?

var tabii.

benim de bu hareketin mensupları tarafından eleştirilen yanlarım var.

her konuda aynı düşünmek zorunda değiliz.

her zaman, her yerde, hep aynı konular üzerinde yoğunlaşmak zorunda değiliz.

aynı derecede militan veya aynı derecede mülayim olmak zorunda değiliz.

teşrik-i mesaide bulunmak, aynı dernek veya vakıf çatıları altında toplanmak, aynı güzergâhı takip etmek zorunda değiliz.

hiçbirimiz bütün alanları tek başımıza dolduramayacağımıza göre, bırakalım da farklı gruplar farklı alanlarda farklı hizmetler versinler.

birbirimizi tenkit edebiliriz, zaman zaman "atışabiliriz"; ama en ufak bir "nüans"ta hemen lanet okumak, hain ilan etmek, sövüp saymak bize yakışmaz.

* * *

son söz:

ben bu adamları allah için seviyorum!

http://yenisafak.com.tr/y...=7741&y=HakanAlbayrak
filistin mevzuunu sürekli basının gündeminde tutmaya çalışan,ve attığım her maile cevap verme inceliğini göstermiş yeni nesil islam birliği savunucusu.bunlardan sonra da,olmayan öz abim.
az önce israil ile somali korsanlarını bir tuttu.
azönce dediki:"israil hükümeti,
gemilerimizin dünyayla irtibatını kesecek bir 'karartma' operasyonuna
hazırlandığını ilan etti. Öyleyse kamuoyunun da böyle bir 'karartma'
(Mavi Marmara gemisinden canlı televizyon yayınının ve telefon/internet
bağlantısının kesilmesi) halinde sokaklara çıkıp ÖZGÜR GAZZE davasına
yüksek sesle sahip çıkmak için teyakkuza geçmesi gerekir."
http://www.ihh.org.tr/canliyayin
kendisi israile giden gemidedir,gaza gelen kişiliği sebebiyle(bir diğer gaz insan nihat gencin arkadaşıdır) gemide başına bi şey gelmesinden endişelendiğim yazar.
gazze'ye giden filoda bulunan adam. son durumu nedir, bilinmiyor, diğer yolcular gibi.
sağdır, aşdod limanında tutulmaktadır.
islamcı gençliği fena halde gaza getiren yazıları ve eylemleri olan şahıs.
terörist devlet israil tarafından tutuklanmıştır.
sağ salim dönerse yazacağı yazılar merakla okunacaktır. terörün canlı tanığıdır.
kardeşi, aktör sinan albayrak'la birlikte israil'deki tutuklular arasında olduğu bildirilen gazeteci.

http://www.haberturk.com/dunya/haber/519642-israil-360-kisiyi-tutukladi