bugün

Komik bir şey olur, kahkaha atarak çevrene bakarken engelli bir kardeşi görürsün. O an da şimşek çakar ve kendine tokat atmak istersin. Nedenini bilmiyorum ama durum bu.
inci sözlükte olsa "adam aynaya bakmış beyler" diye entry girilirdi, fakat öyle birşey söz konusu değil.
Mutluluğunu paylaşmak istersin arkadaşlarınla veya o potansiyeli taşıyan herkesle.
insan arkadaşının ne ondan düşük bır düzeyde ne de yüksek bır düzeyde olmasını ister. insan arkadaşını kendi düzeyinde ister ve sen de o engelli kişiye üzülürsün, aynı düzeyde olmadığınız için. Onu belki de hic anlayamayacağın için. Onu, böyle düşüncesizce gülerken üzebileceğin için, hayat bu kadar da Gülünesi değil aslında dersin.
Yalnış algıdır.
Ağlarken onu görünce kendine tokat atmalısın bedensel engellilerde gülüyorlar belki senden çok eğleniyorlar hepimiz potansiyel engelliyiz.
Ağlarken neye ağladığına bakıp şükür etmelisin gülüyorsanda üzülme onuda ortak et neşene.
Unutma sende her an engelli olabilirsin.
düşündünüz mü hiç?
inandığınız şey her neyse, Allah, cosmos, tanrı, evren, uçan spagetti vs... Vs... Ona şükretmek için ne kadar çok şeyimiz olduğunu?

Kendimize dert edinip saplantı haline getirdiğimiz olayların aslında ne kadar basit olduğunu?

Sen hoşlandığın kız sana dönüp bakmıyo diye kendini heba ederken aynı anda birisinin babasını kaybettiğini?

Daha çoğaltılacak çok örnek var. özürlü demek içimde tanımı olmayan nefretlere gark ediyo beni. Onu yine bi kenara bıraktım, engelli kelimesi bile içimde bir şeylerin kopup gitmesine sebep oluyo.

O insanlardan farkımız ne? Elimizin ayağımızın tutması mı? Senin tutan elin varken, onun herkese açılan yüreği var. Senin özgürce gezip dolaşmanı sağlayan ayakların varken onların bitmeyen hayal güçleri, etrafındaki insanların dertlerine koşturdukları bir iç dünyaları var. Bu yazdıklarım bile sanki farkında olmadan onları ötekileştiriyor muyum acaba hissi uyandırıyor bende.

Ama gelmek istediğim bir nokta var. Ne biz tamız, ne onlar eksik. Lego gibi düşünüp onlarıda normal insanlar gibi varsayabilsek, onlara acımadan ya da onlardan üzüntümüzü, gülüşlerimizi gizlemeden yanaşabilsek belki de kendi eksik yanlarımızı bulacağız. Ve belkide kimseyle yakalayamadığımız uyumu yakalayacağız.

lise 2. Sınıftayım. Bundan bi 6 sene evvel. Bir arkadaşımız vardı şuayip diye. o senenin yaz tatilinde boynunu kırdığını öğrendik.2 ay komada kaldı. Kurtulması zaten mucizeydi, uyanması ayrı mucize oldu. boyundan aşağısı felçti, böyle yaşayacak dendi. Sonra ilerleme gösterdi. Şuan ellerini tamamen kullanmakla birlikte ayaklarını da hareket ettirebiliyor. Ama öğretim hayatı olmadı tabii ki.

Ha kendisi çok samimi olduğum çok sevdiğim bi insan değildi. Ama üzüldüm. Merak ettim hep. Sürekli gittim yanına. Babasıyla konuştum. Lise bitti ve şuan o sıralardan görüştüğüm dertleşebildiğim tek insan. Evet koskoca liseden tek insan.

Meğer çok daha başkaymış o. Ötekileştirmeyin. Onlardan biri olun sizde. Ve her zaman her halinize şükredin.

farkındayım, yazı çok dağınık oldu. Umarım anlayan olmuştur. Kafam bozuk. Kusura bakmayın.