bugün

Arapça kökenli bir erkek ismidir.Anlamı hakkı batıldan ayıran demektir.Aynı zamanda Kuran'ın diğer ismidir.
erkek ismi olarak tercih edilir sıkça, iyi ile kötü, doğru ile yanlış arasındaki farkı gösteren her şey anlamındadır ve tabiki kur'an-ı kerimin diğer bir ismidir. *
Furkan Suresi 1 : Şanı yücedir o kudretin ki, hakla bâtılı ayıran o furkan'ı, bütün âlemler için bir uyarıcı olsun diye kuluna indirdi.
51 tilavet secdesinden bir tanesinin adıdır.
kur an ın 25. suresi.

rahmân ve rahîm (olan) allah'ın adıyla.

1. âlemlere uyarıcı olsun diye kulu muhammed'e furkan'ı indiren, allah, yüceler yücesidir.

2. göklerin ve yerin mülkü o'nundur.o bir çocuk edinmemiştir,mülkünde ortağı yoktur .her şeyi yaratmış, ona ölçü , biçim ve düzen vermiştir.

3. (kâfirler) o'nu (allah'ı) bırakıp, hiçbir şey yaratamayan, bilakis kendileri yaratılmış olan, kendilerine bile ne zarar ne de fayda verebilen, öldürmeye, hayat vermeye ve ölüleri yeniden diriltip kabirden çıkarmaya güçleri yetmeyen tanrılar edindiler.

4. inkâr edenler: bu (kur'an), olsa olsa onun (muhammed'in) uydurduğu biryalandır. başka bir zümre de bu hususta kendisine yardım etmiştir, dediler. böylece onlar hiç şüphesiz haksızlığa ve iftiraya başvurmuşlardır.

5. yine onlar dediler ki: (bu âyetler), onun, başkasına yazdırıp da kendisine sabah-akşam okunmakta olan, öncekilere ait masallardır.

6. (resûlüm!) de ki: onu göklerde ve yerdeki gizlilikleri bilen allah indirdi. şüphesiz o, çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir.

7. onlar (bir de) şöyle dediler: bu ne biçim peygamber; (bizler gibi) yemek yiyor, çarşılarda dolaşıyor! ona bir melek indirilmeli, kendisiyle birlikte o da uyarıcı olmalıydı!

8. yahut kendisine bir hazine verilmeli veya içinden yeyip (meşakkatsizce geçimini sağlayacağı) bir bahçesi olmalıydı. (ayrıca) o zalimler (müminlere): siz, ancak büyüye tutulmuş bir adama uymaktasınız! dediler.

9. (resûlüm!) senin hakkında bak ne biçim temsiller getirdiler! artık onlar sapmışlardır ve (hidayete) hiçbir yol da bulamazlar.

10. dilerse sana bunlardan daha iyisini, altlarından ırmaklar akan cennetleri verecek ve sana saraylar ihsan edecek olan allah'ın şanı yücedir.

11. onlar üstelik kıyameti de yalan saydılar. biz ise, kıyameti inkâr edenler için alevli bir ateş hazırladık.

12. cehennem ateşi uzak bir mesafeden kendilerini görünce, onun öfkelenişini (müthiş kaynamasını) ve uğultusunu işitirler.

13. elleri boyunlarına bağlı olarak onun (cehennemin) dar bir yerine atıldıkları zaman, oracıkta yokoluvermeyi isterler.

14. (onlara şöyle denir:) bugün (yalnız) bir defa yok olmayı istemeyin; aksine birçok defalar yok olmayı isteyin!

15. de ki: bu mu daha iyi, yoksa takvâ sahiplerine vâdedilen ebedilik cenneti mi? orası, onlar için bir mükâfat ve (huzura kavuşacakları) bir varış yeridir.

16. onlar için orada ebedî kalmak üzere diledikleri her şey vardır. işte bu, rabbinin üzerine (aldığı ve yerine getirilmesi) istenen bir vaaddir.

17. o gün rabbin onları ve allah'tan başka taptıkları şeyleri toplar da, der ki: şu kullarımı siz mi saptırdınız, yoksa kendileri mi yoldan çıktılar?

18. onlar: seni tenzih ederiz. seni bırakıp da başka dostlar edinmek bize yaraşmaz; fakat sen onlara ve atalarına o kadar bol nimet verdin ki, sonunda (seni) anmayı unuttular ve helâki hak eden bir kavim oldular, derler.

19. (bunun üzerine ötekilere hitaben şöyle denir:) işte (taptıklarınız), söylediklerinizde sizi yalancı çıkardılar. artık ne (azabınızı) geri çevirebilir, ne de bir yardım temin edebilirsiniz. içinizden zulmedenlere büyük bir azap tattıracağız!

20. (resûlüm!) senden önce gönderdiğimiz bütün peygamberler de hiç şüphesiz yemek yerler, çarşılarda dolaşırlardı. (ey insanlar!) sizin bir kısmınızı diğer bir kısmınıza imtihan (vesilesi) kıldık; (bakalım) sabredecek misiniz? rabbin her şeyi hakkıyla görmektedir.

21. bizimle karşılaşmayı (bir gün huzurumuza geleceklerini) ummayanlar: bize ya melekler indirilmeliydi ya da rabbimizi görmeliydik, dediler. andolsun ki onlar kendileri hakkında kibire kapılmışlar ve azgınlıkta pek ileri gitmişlerdir.

22. (fakat) melekleri görecekleri gün, günahkârlara o gün hiçbir sevinç haberi yoktur ve: (size, sevinmek) yasaktır, yasak! diyeceklerdir.

23. onların yaptıkları her bir (iyi) işi ele alırız, onu saçılmış zerreler haline getiririz (değersiz kılarız).

24. o gün cennetliklerin kalacakları yer çok huzurlu ve dinlenecekleri yer pek güzeldir.

25. o gün gökyüzü beyaz bulutlar ile yarılacak ve melekler bölük bölük indirileceklerdir.

26. işte o gün, gerçek mülk (hükümranlık) çok merhametli olan allah'ındır. kâfirler için de pek çetin bir gündür o.

27. o gün, zalim kimse (pişmanlıktan) ellerini ısırıp şöyle der: keşke o peygamberle birlikte bir yol tutsaydım!

28. yazık bana! keşke falancayı (bâtıl yolcusunu) dost edinmeseydim!

29. çünkü zikir (kur'an) bana gelmişken o, hakikaten beni ondan saptırdı. şeytan insanı (uçuruma sürükleyip sonra) yüzüstü bırakıp rezil rüsvay eder.

30. peygamber der ki: ey rabbim! kavmim bu kur'an'ı büsbütün terkettiler.

31. (resûlüm!) işte biz böylece her peygamber için suçlulardan düşmanlar peydâ ettik. hidayet verici ve yardımcı olarak rabbin yeter.

32. inkâr edenler: kur'an ona bir defada topluca indirilmeli değil miydi? dediler. biz onu senin kalbine iyice yerleştirmek için böyle yaptık (parça parça indirdik) ve onu tane tane (ayırarak) okuduk.

33. onların sana getirdikleri hiçbir temsil yoktur ki, (onun karşılığında) sana doğrusunu ve daha açığını getirmeyelim.

34. yüzükoyun cehenneme (sürülüp) toplanacak olanlar; işte onlar, yerleri en kötü, yolları en sapık olanlardır.

35. andolsun biz musa'ya kitab'ı verdik, kardeşi harun'u da ona yardımcı yaptık.

36. "ayetlerimizi yalan sayan kavme gidin" dedik. sonunda, (yola gelmediklerinden) onları yerle bir ediverdik.

37. nuh kavmine gelince, peygamberleri yalancılıkla itham ettiklerinde onları, suda boğduk ve kendilerini insanlar için bir ibret yaptık. zalimler için acıklı bir azap hazırladık.

38. ad'ı, semûd'u, ress halkını ve bunlar arasında daha birçok nesilleri de (inkârcılıklarından ötürü helâk ettik).

39. onların her birine (uymaları için) misaller getirdik; (ama öğüt almadıkları için) hepsini kırdık geçirdik.

40. (resûlüm!) andolsun (bu mekkeli putperestler), belâ ve felâket yağmuruna tutulmuş olan o beldeye uğramışlardır. peki onu görmmüyorlar mıydı? hayır, onlar öldükten sonra dirilmeyi ummamaktadırlar.

41. seni gördükleri zaman: "bu mu allah'ın peygamber olarak gönderdiği!" diyerek hep seni alaya alıyorlar.

42. "şayet tanrılarımıza inanmakta sebat göstermeseydik, gerçekten bizi neredeyse tanrılarımızdan saptıracaktı" diyorlar. azabı gördükleri zaman, asıl kimin yolunun sapık olduğunu bilecekler!

43. kötü duygularını kendisine tanrı edinen kimseyi gördün mü? sen (resûlüm!) ona koruyucu olabilir misin?

44. yoksa sen, onların çoğunun gerçekten (söz) dinleyeceğini yahut düşüneceğini mi sanıyorsun? hayır, onlar hayvanlar gibidir, hatta onlar yolca daha da sapıktırlar.

45. rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmedin mi? eğer dileseydi, onu elbet hareketsiz kılardı. sonra biz güneşi, ona delil kıldık.

46. sonra onu (uzayan gölgeyi) yavaş yavaş kendimize çektik (kısalttık).

47. sizin için geceyi örtü, uykuyu istirahat kılan, gündüzü de dağılıp çalışma (zamanı) yapan, o'dur.

48. rüzgârları rahmetinin önünde müjdeci olarak gönderen o'dur. biz, ölü toprağa can vermek, yarattığımız nice hayvanlara ve nice insanlara su vermek için gökten tertemiz su indirdik.

49. rüzgârları rahmetinin önünde müjdeci olarak gönderen o'dur. biz, ölü toprağa can vermek, yarattığımız nice hayvanlara ve nice insanlara su vermek için gökten tertemiz su indirdik.

50. andolsun bunu, insanların öğüt almaları için, aralarında çeşitli şekillerde anlatmışızdır; ama insanların çoğu ille nankörlük edip diretmiştir.
51. (resûlüm!) şayet dileseydik, elbet her ülkeye bir uyarıcı (peygamber) gönderirdik.

52. (fakat evrensel uyarıcılık görevini sana verdik..) o halde, kâfirlere boyun eğme ve bununla (kur'an ile) onlara karşı olanca gücünle büyük bir savaş ver!

53. birinin suyu tatlı ve susuzluğu giderici, diğerininki tuzlu ve acı iki denizi salıveren ve aralarına bir engel, aşılmaz bir sınır koyan o'dur.

54. sudan (meniden) bir insan yaratıp onu nesep ve sıhriyet (kan ve evlilik bağından doğan) yakınlığa dönüştüren o'dur. rabbinin her şeye gücü yeter.

55. (böyle iken inkârcılar) allah'ı bırakıp kendilerine ne fayda ne de zarar verebilen şeylere kulluk ediyorlar. inkârcı da rabbine karşı uğraşıp durmaktadır.

56. (resûlüm!) biz seni ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.

57. de ki: buna karşılık, sizden, rabbine doğru bir yol tutmayı dileyen kimseler (olmanız) dışında herhangi bir ücret istemiyorum.

58. ölümsüz ve daima diri olan allah'a güvenip dayan. o'nu hamd ile tesbih et. kullarının günahlarını o'nun bilmesi yeter.

59. gökleri, yeri ve ikisinin arasındakileri altı günde yaratan, sonra arş'a istivâ eden (ona hükmeden) rahmân'dır. bunu bir bilene sor.

60. onlara: rahmân'a secde edin! denildiği zaman: "rahmân da neymiş! bize emrettiğin şeye secde eder miyiz hiç!" derler ve bu emir onların nefretini arttırır.

61. gökte burçları var eden, onların içinde bir çerağ (güneş) ve nurlu bir ay barındıran allah, yüceler yücesidir.

62. ibret almak veya şükretmek dileyen kimseler için gece ile gündüzü birbiri ardınca getiren de o'dur.

63. rahmân'ın(has) kulları onlardır ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler ve kendini bilmez kimseler onlara laf attığında (incitmeksizin) "selam!" derler (geçerler);

64. gecelerini rablerine secde ederek ve kıyam durarak geçirirler.

65. ve şöyle derler: rabbimiz! cehennem azabını üzerimizden sav. doğrusu onun azabı gelip geçici değil, devamlıdır.

66. orası cidden ne kötü bir yerleşme ve ikamet yeridir!

67. (o kullar), harcadıklarında ne israf ne de cimrilik ederler; ikisi arasında orta bir yol tutarlar.

68. yine onlar ki, allah ile beraber (tuttukları) başka bir tanrıya yalvarmazlar, allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zina etmezler. bunları yapan, günahı (nın cezasını) bulur;

69. kıyamet günü azabı kat kat arttırılır ve onda (azapta) alçaltılmış olarak devamlı kalır.

70. ancak tevbe ve iman edip iyi davranışta bulunanlar başkadır; allahı onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. allah çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir.

71. kim tevbe edip iyi davranış gösterirse, şüphesiz o, tevbesi kabul edilmiş olarak allah'a döner.

72. (o kullar), yalan yere şahitlik etmezler, boş sözlerle karşılaştıklarında vakar ile (oradan) geçip giderler.

73. kendilerine rablerinin âyetleri hatırlatıldığında ise, onlara karşı sağır ve kör davranmazlar;

74. (ve o kullar): rabbimiz! bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla ve bizi takvâ sahiplerine önder kıl! derler.

75. işte onlara, sabretmelerine karşılık cennetin en yüksek makamı verilecek, orada hürmet ve selamla karşılanacaklardır.

76. orada ebedî kalacaklardır. orası ne güzel bir yerleşme ve ikamet yeridir.

77. (resûlüm!) de ki: (kulluk ve) yalvarmanız olmasa, rabbim size ne diye değer versin? (ey inkârcılar! size resûl'ün bildirdiklerini) kesinkes yalan saydınız; onun için azap yakanızı bırakmayacaktır!
hak ile batılı ayıran manasına gelen ve aynı zamanda kur'an ın diğer adı olan erkek ismi.
hz muhammed 'in diğer ismi. incil 'deki faraklit 'ten gelmektedir. fark kökenlidir.
Alemlere uyarıcı olsun diye, kuluna Furkan'ı indiren (Allah) ne Yücedir. (furkan,1)
bir erkek ismi olmaktadır. ülkemizde de sıkça kullanılır bu isim.
şu aralar videosu facebook'ta dolanan, bir zamanlar çocuklar duymasın adlı dizinin havuç karakterinin ismi. la o bebe ne ara büyüdü. sakalları da turuncu. *
kur'an-ı kerim in diğer isimlerinden biridir.
dinci ismidir.
canim ailem'de onur ünsal 'in canlandirdigi karakter.
(bkz: furkan doğan)
hakkı batıldan,
iyiyi kötüden,
doğruyu yanlıştan,
güzeli çirkinden,
ihlası riyadan,
tevhidi şirkten,
hayrı şerden,
helali haramdan ayıran anlamına gelen güzel bir erkek ismi.
http://www.furkandergisi.com/
furkan'lar çok yaramaz olurlar. çocuğunuza bu ismi verirken iki kez düşünün.
doğru ile yanlışı ayıran çizgi anlamına da gelmekteydi hafızam benim yanıltmıyorsa. ayrıca sıra arkadaşımın adı. ne alakaysa.
gayet mükemmel isimdir. severim ben kendisini. çok da akıllı uslu olurlar hem ! yakışıklı ve karizmatik olur bunlar !
çok sempatik, çok karizmatik ve bir o kadar da yakışıklı olurlar. ben de nick'imden biliyorum.
yeni nesil erkek ismi.
uludağ sözlükte yazardır. sempatik, karizmatik bir o kadar da yakışıklı olanındandır.

(bkz: nickimi versem yer misin)
çok sempatik,çok karizmatik ve bir o kadar da yakışıklı olurlar.ben de ismimden biliyorum
en sık 10-18 yaş aralığında görülen isimdir. bu yaş aralığının dışında olan bir furkan'a rastlamak pek söz konusu değildir.