bugün

F şeklinde dizayn edilen çağdaş hapishane. Terör örgütleri nefes alamaz olmuştur. Tek ve üç kişilik odaları vardır. Mahkumlar kurtulmak için ölüm orucu tutarlar.
bu cezaevleri düşünce suçluları için dizayn edilmiştir.yurdum insanına sevdirilmiştir f tipi.bu cezaevlerinde amaç kişinin piskolojik olarak batırılması ve düşünemez hale gelmesidir.
yurdun bekası için gerekli olduğunu düşündüğüm, 368 tutuklu ve mahkum barındıran 50000 metrekarelik mekanlar. devlet de boşuna bu kadar para harcamıyor zaten...
insanlıktan çıkan kişilerin barındırıldığı,dagda açlıktan geberirken beleş ekmek yemek bulupta beğenmedikleri hayvanat bahçesidir.halka açılıp geziler düzenlenmelidir.cocuklara bakın yaramazlık yaparsanız bu hayvanların yanına gidersiniz diye tehdit edilip uslandırılmalıdırlar
(bkz: f tipi internet gencligi)
istanbul'da formula 1 pistinin yanına yağılması planlanan cezaevi.
yaşarken ölmenin şekilsel tanımı...
sonuna kadar desteklediğim bir cezaevi. tecavüz ettiği küçük kızı yakarak çöp konteynırına atan bir kişinin insanlardan izole edilmemesi kadar saçma bir haraket olamaz. bir kişi eğer suç işliyorsa bu suçun doğuracağı sonuçları göz önüne alarak suçu işlemelidir. merak ediyorum bu cezaevlerinden memnun olmayan arkadaşların başına -yukarıda yazdığım gibi- kötü şeyler gelseydi bu suçlunun bilmemkaç kişilik koğuşlarda kalmasınımı isterdi yoksa haketmediği insanlıktan izole edilmesinimi.
mahkumlar arasındaki iletişimi kesmek ve çeteleşmeyi engellemek için hazırlanan cezaevleridir. hiçkimse zorla cezaevine atılmaz!!! içerdeki yaşananlarda kimseyi ilgilendirmez çünkü bu cezaevindeki suçlular terör, organize çete kurmak vs.. gibi suçlardan mahkum olan kişilerdir..binlerce insanın yüreğini yakmıslar ve nice binlerce insanı katletmişlerdir..öyle hayvanlara böyle ceza az biledir..maalesef ve maalesef bu hayvanlar burada savunulmaktadır..

tecrit uygulaması konusuna gelince..lütfen bir f tipi cezaevine gidin ve yaşadıkları rahatlığı görün!!idam edilmesi gereken insanlar nasıl yaşıyorlar...
şimdi öncelikle bazı şeyleri ayırt etmek gerekir.burada bebek katillerini,tecavüzcüleri savunmuyorum ve onlara verilcek her türlü cezanın altınada imzamı atarım ancak burada sözkonusu olan düşünce suçluları,siyasi suçlular vs...böyle düşünüldüğünde insanın adalet duyguları sarsılmıyor mu dersiniz?

pkklısından tutun yüzlerce kişinin kanına giren mafya babalarına,bakire değil diye kız kardeşini öldürenden çantası için insanları yerlerde sürüyenlere kadar bir sürü tipleme,adi suç kavramının altına sığınıp koğuşlarında uyurken,mafya babaları koğuşlarına televizyon,klima,buzdolabı alırken cep telefonuyla koğuşlarında takılırken soruyuorum size düşünmek bunlardan daha büyük bir suç mudur?

yok katiller yok bilmem neler demeden önce bir bakın bakalım o koğuşlarda kimler yatacak!? ve son birsoru..

insanın,insani koşullarda cezasını doldurması için illa ki 11 trilyonu cebine mi indirmesi gerekir?ne dersiniz?
(bkz: tayad)
cezaevlerinin gerçek ceza evi olmasını sağlayacak ceza evi dizayn şekli
insanların canlı canlı gömüldüğü yerdir.
insanların ölmeden mezara girmesi ne demektir sorusuna verilebilecek en anlamlı kelime ve harf.
f tipi cezaevleri türkiyede ki en bıçak sırtı olaylardan biridir ve asla kapatılmamalıdır. f tipinde yatırılanların alayı o.. çocuğu, kansız, şerefsiz, kitapsız ve insani vasıflarını kaybetmiş yaratıklardır. aslında f tipinde yatmayı hak edenleri devletin beslemesi bile doğru değildir. bunun yerine daha iyi bir uygulama getirilebilir. f tipi cezaevleri kapanıp idam yeniden yasallaştırılabilir *.
(bkz: beş yıldızlı otel)
f tiplerindekileri beslemekle büyük hata yapan devlet; tecavüzcüleri, hortumcuları, falancalarla, falanca yerde falanca şekilde insanların kanını iliğini emenleri beslemelidir ki daha çok tecavüz etsin, daha çok hortumlasın, bahsedilen yerler hakkında "burjuva medyası"nın janjanlı açıklamalarına inanan, düşünmeden (ki mazaallah düşünürlerse onlarında sonu f tipi), anlamadan, bilmeden yargılayan insanların hayatına daha çok saldırıda!! bulunsunlar. bir çok gazeteci, yazar vb. kim ne derse etsin çoğunluğun "aydın" olarak tanımladığı (madem demokrasiyse demokratik bir kabul) insanların yazı, makale vb. yayınlarını okuyanlar, izleyenler bilirlerki orası tabutluktur.
kendi cezaevlerindeki tutukluklulara "teslim ol" diye bağıran zihnyetin ürettiği ve f tipi savunuculuğunu yapan kişilerin durumunu anlamak çok da zor değildir.

bugün f tiplerinde tecavüzcüler yok, mermi manyağı yapma potansiyeli taşıyanlar yok, çeteciler yok hortumcular yok, bugün orada daha 17 yaşında devlet tarafından yaşı mahkeme kararıyla büyütülüp idam edilen erdal eren'in düşüncelerini savunanlar, "nerde türk kızları" diye bağıran 6. filo askerlerini dolmahbahçe'de taşlayan ordan kovan "deniz gezmiş"lerin düşüncelerini savunanlar var, bugün orada paralı eğitime hayır!, yaşasın bilimsel eğitim!, herkese iş herke aş! diyenler var. bugün orada onlara küfreden bu ülkenin vatandaşlarının çok daha güzel bir türkiye de çok daha güzel bir dünya da yaşamasını isteyenler var. bu gün orada inançları uğruna ölmeyi göze almış insanlar, güzel insanlar var.

hiçbir mantıklı insan; insanlık dışı uygulamaların merkezi olan bu tip cezaevlerini savunamaz, eğer ki beyinleri laylalarla, reinalarla uyuşturulmamışsa, eğerki hiç aç kalmamış hayatları boyunca yarın işyerinde kendisine küfredecek bir patron, ustabaşı, şef, makinacı olmamışsa, 12 eylül'ün güzel getirisi yök'ün götürülerine maruz kalmamışsa, iyileşmek için gittiği hastahanelerde hastalanmamış, açlıktan organını satma gereksinimi duymamışsa.

müjde olsun f tipi cezaevleri yetmedi oradaki vatan hainleri!! için daha güzel daha modern işkencehaneler pardon cezaevleri projeleri yolda; d tipi ve l tipi cezaevleri yapılıyor. insanların ölümünü seyrederken zevk alanlar için bu çok iyi bir haberdir.
(bkz: idam cezası)
bir odada 3 kişi kalınan, dubleks villa şeklindeki, ab normlarına uygun, yemeğin hazır önüne geldiği, sürekli ab denetiminde olduğu için mahkumların rahat ettirildiği, işledikleri suça karşılık adeta bir ödül kazandıkları, ultra konforlu, beş yıldızlı ceza evi.
ne kadar kötü bir tip olduğu daha ilk zamanlarında yapılan ölüm oruçlarından belli olan hapishane düzenidir. o durumu yaşayan insanları anlamak için hayatımızda bir defa bile olsa nezalethaneye girmiş olmak yeterlidir. küçücük bir oda'da tek başına veya iki kişiyle kalmış olmayı hayal edebiliriz. ve bu şekilde geçirilmesi gereken yılları. bunu anlayabilirsek f tipine karşı çıkmak için kendini diri diri yakan insanları ve açlık grevi yapanları daha iyi anlayabilir ve şu sözü can-ı gönülden söyleyebiliriz;

(bkz: f tipine hayır)
f tipi cezaevleri uygulaması tecrittir, yok etmektir, sindirmektir, imha etmeye yönelik bir tutumdur. buna karşı durmak, demokratik direnme hakkını kullanmak da meşru bir haktır.
bir kaç günlüğüne f tipinde kalmış radikal (yanlış hatırlamıyorsam) gazetesinden bir yazarın bir yazısıdır.

"içeri girdiğimde her taraf bembeyazdı, pencere yoktu, tek başımaydım. ilerde bir yerden güneş ışığı geliyordu. ilk günüü öyle geçirdim. uyuyakalmışım uyandım. kolumda saat olmadığı için saat kaçta uyandığımı bilmiyorum sabah oldu sanıyordum kahvaltı bekledim nihayetinde orası avrupa standartlarında bir cezaevi idi ama kahvaltı gelmiyordu. ihtiyaç görmek için yatağımın yanında bulunan wc ye yöneldim. pantolonumu indirdiğimde üç-beş kişinin geldiğini duydum, beni o halde görmemeleri için toparlandım ve kahvaltının ne zaman geleceğini sordum daha çok beklersin deyip gittiler, saati sordum 02:00 dediler anlayamadım oysa oraya ilk girdiğim zaman güneş ışığı gelen yerden hala güneş ışığı geliyordu.
uykum gelmiyordu bende kendimce spor yapayım dedim mekik çektim, şınav çektim yoruldum bıraktım. sigara içmek istedim sigara yoktu, kitap gazete yok. o şekilde oyalanırken tekrar uyuyakamışım. uyandığımda ilk işim gün ışığına bakmaktı ordaydı. kahvaltı saati geçmişti. yeni olduğum için havalandırmaya çıkarmadılar. yatağımın yanındaki wc de başımı yıkayım kendime geleyim dedim su yoktu (içmek için bile). yatak beyaz duvarlar beyaz gün ışığı beyaz. akşam oldu sanırım derken yemek geldi. çok acıkmıştım gün ışığı hala ordaydı. yemekten sonra odanın içinde koşmaya başladım türkü söyledim birileri gelip gürültü ettiğimi susmam gerektiğini söyledi sustum. odanın içinde koştum. zaman geçmiyordu gazete yoktu kitap yoktu istedim (ben çıkana kadar gelmedi). kaç kez yemek yedim, kaç kez uyudum bilmiyorum. orda kaç gün kaldım bilmiyorum ama o gün ışığı hep ordaydı."

aynı yazar daha sonra oraya başka bir sebepten dolayı gitmesinden sonra şöyle yazıyordu.

"o gün ışığı değil odamdaki ışığı bana geri yansıtan hücremdeki havalandırma deliğinin diğer ucuna yerleştirilmiş bir aynaymış".

ve bugün orada ölüm oruçları 7. yılında sürüyor. daha güzel bir türkiye (dünya) hayali kuranlar ölüme yatmışlar. tecavüz edenler değil. onlar koğuşlarda yatıp çıkıp yeni tecavüzler, gasplar, hortumlar yapıyor. işkenceciler değil, katiller değil ki onlar bazen afla bazende birilerinin yardımıyla cezaevlerinden çıkıyor, kaçırılıyor. devletin sistematik terörürün en etkin göstergelerinden biri olan f tipleri türkiyede düşünen insanlara karşı açılan onlara göre ıslah merkezleridir. ama ne hikmetse birbiriyle görüşmeleri yasak olan insanlar 7. yılında ölüm orucunu sürdürüyolar, örgüt baskısı olmadan.
aklı başında, bir şeyler bilen, duyduklarına göre değil sorgulayaraak bilgi edinen hiç bir insan evladı ölümle eşdeğer olan bir merkezi savunamaz savunmamalı, bu savunmayı yapan insanların ya korkuları vardır, ya sadisttir, yada en kötüsü ezbere konuşuyordur.
(bkz: f klavye)
ece temelkuran'ın "ne anlatayım ben sana" adlı kitabında ölüm oruçlarıyla birlikte işlenen konu.
(bkz: behiç aşci)
http://www.tecritekarsi.com