bugün

taşaklı delikanlı.. helal olsun lan seni doğuran anaya.
adamın kralı..
yazılarından anladığım kadarıyla yetişkin bir ergendir kendisi. sıkmaz, kendini okutur ancak farklılık yoktur.
kendisindeki taşak kimsede yoktur. her yerinden öpüyorum:

http://alkislarlayasiyoru...rbes-recep-tazyik-erdogan
sevdiğim tarzın kıvamını tuttursa da charles bukowski türkiye şubesi havası var bir çok yazısında . Ben tam da bu nedenden dolayı yazın işini bırakmıştım vesselam.
kendisini severiz sayarızdır. iyi beşiktaş'lıdır iyi beşiktaş'lı olduğu içinde iyi bir adamdır. en son 11 mayıs beşiktaş gençlerbirliği maçı öncesinde elinde meşale tomanın karşısına dikilmiş iyi bir su yemiş sonunda da maça girmiştir. bizden birisidir kısacası. ergen yazarı diyen beyoğlu gençliği beşiktaş çarşı'sına indikleri zaman emrah abiyi görünce "aaa bu emrah serbes" değil mi diye fotoğraf çektirmek isterler. ilk önce siz şu beyoğlu bohemliğinden kurtulun da beşiktaş gibi semte bir adım atın ondan sonra ergen yazarı deyin bu adama. her beşiktaş maçı öncesi şairlere uğrar gören görür görmeyen yoluna devam eder. bu arada burayı okuyorsa,abi o saçlara bir ara makası mı attırıyon yoksa biraz kesiyor musun bilmiyorum ama yakışmıyor la sana bildiğin yakışmıyor.
--spoiler--
raskolnikov'un tefeci koca karıyı baltaladığı yaştayım.
bu aşk karakolda biter ve sakın korkma ölen ben olurum.
ruhumu usturayla doğradın çünkü.
--spoiler--
Ot dergisi 3. sayısındaki Misket mahallesi adlı hikayesiyle ben hala buradayım okur demiştir kendisi, derginin 4. sayısında da hikayesini beklemekteyiz. Sen yaz, biz hep okuruz.
yazar.

2011'de afili filintalar'da yazdığı mütevazi hakikatler yazısından asla unutamadığım bir bölüm aşağıda sizi beklemekte.

"Sonra o gelmişti biraz mahcup ve çok güzel. Yanıma oturup susmuştu. Öfke olarak sessizlikler görmüştüm. Anlayış ifadesi olarak sessizlikler. Kabulleniş olarak sessizlikler. Pişmanlık olarak sessizlikler. Hayranlık olarak sessizlikler. Ama onun sessizliğini çözememiştim."
kendisi büyük adamdır.erken kaybedenleri okutken bildigin kendimi kitabın içinde buldum. süper bir yapıt.
basit bir dille derin bir edebiyat yapan usta. biraz daha az medyatik olsun.
bugün imc tv' de mercek altı programına katılmış yazar. gezi parkı olaylarının konuşulduğu, samimi bir program olmuştur.

--spoiler--

''Başbakan yüzde 50' yi evde zor tutuyorum diyor. Biz Beşiktaş'ta kedileri bile zor tutuyoruz. Kediler koşup polisleri tırmalıyor.''

''bence Türkiye'nin en çaresiz insanlarından biri Tayyip Erdoğan'dır. başbakan gelsin, Beşiktaş'a buluşalım, çay içelim, bana derdini anlatsın. Ben kaybedenlerin yazarıyım gelsin anlatsın onu da yazayım.''

''Allah hiçbir hükümete Sırrı Süreyya abi gibi muhalif bir milletvekili vermesin.''

''istanbul kimliğini Gezi Parkında buldu.''

''Dün akşam bütün bakanlar Erdoğan'ın etrafına bardak gibi dizildi. Hiçbirine selam bile vermedi.''

''Kendi odanı süpürmüyorsun' denilen gençlik Taksim'i süpürdü.''

''Bu gençler kimsenin askeri değil. Özgürlük isteyen gençler kimsenin askeri olamaz.''

''Behzat Ç'nin Ç'si Çapulcu olabilir.''

''herkes mustafa kemal'in askerleriyiz diye bağırırken biz de turgut uyar'ın askerleriyiz diye bağırdık. elinde türk bayrağı olan bir teyze yavrum kim bu turgut uyar diye sorunca yemen cephesinde tarih yazmış bir komutan, hatta kitabı da var dedim."

''Behzat Ç. Gezi Parkında olsaydı rozetini silahını bırakır giderdi.''

--spoiler--
gezi ile ilgili yorumları gülümseten bir yandan da haklı yaa dedirten ankara tozunu ciğerlerinde taşımasına çok sevindiğim afili filinta. adını her gördüğüm de bir hikayesindeki şu cümle aklıma gelir: okulun ilk günü esra silginin yarısını ısırıp bana vermişti ve ben de ona aşık olmaya karar vermiştim. bu tarz bir şeydi yani.
orda hiç yaşamamama rağmen ankara ya sebepsiz aşık olmama neden olan faktörlerden birisidir kendisi. yazdıkları alır götürür her okuduğumda. beşiktaş sevdalısı olduğunu öğrendiğimden beri de bir ayrı severim tabi. kitaplarındaki alıntıları okuduğumda düşünmekten uyuyamadığım geceler olmuştur. can adamdır dediğim zatlardan birisidir kendisi. derken ben böyle bir adama hayranken, tesadüfün böylesi, karşıma çıkıverdi bugün gezi de. once sasırmakla beraber yanına yaklastım ben yanlıs tanımadım dımı falan derken carsı muhabbetıne baglayıp kısacıkta olsa bır sohbet. aynı yazdıklarındaki gibi, aynı katıldığı programlardaki gibi, aynı kendi gibiydi. seni çok seviyoruz serbesss.
Sadece kendi kurduğu cümlelerden bir millete yetecek kadar atasözü çıkar, özlü adamdır, afili filintadır, canımdır. sol yanımda her daim yeri bulunur.

"Her zaman dediğim gibi insan zincire vurulduğunda değil, kendi fikri olmadığında köledir."
biber gazı kapsülüne havadayken vole vurmuş arkadaşlara sahip, 10 kilo taşşağa sahip olan insan.
memet ali alabora çakması olmaktan öteye gidemeyen kişilik.
hep muhalifti şimdide muhalif, dolayısı ile muhalif olmanın bir mantığı kalmıyor be? yanlışa muhalif olmayı öğrenemedikten sonra. 2 kişi sokağa dökülünce devrim olacak sanmak cehaletten ötesi değildir. o balonun gazı çoktan kaçtı.

başbakan senle niye görüşsün diye sormazlar mı adama? sen kimsin ki?

(bkz: kendini üstün sayan niteliksiz kişilikler)
iyi bir yazardır. fakat içip içip televizyonlara çıkması kendini bitirecektir. başbakanı eleştir bunu istiyoruz ama ağzınla. "gel lan başbakan düğüşek erkeksen" tadında yapınca güzel olmuyor.
hakedene hakettiğini veren yazar. hatta gerektiğinde köküne değin sokup içinde çevrebilitelidir.
anayasada yeri yok ama kendisini seviyoruz.

"bugün tayyip erdoğan gidiyor hülya avşar'la görüşüyor. kardeşim sen magazin muhabiri misin? senin hülya avşar'la ne işin var? gel benimle görüş. biraz yüreğin varsa gel benimle görüş. öyle üç bin beş yüz korumayla otobüsün üstünden üfürmeye benzemez. ben on beş gündür sokaktayım. gelsin benimle görüşsün. biraz yüreği varsa... buradan söylüyorum; gelsin benimle görüşsün! gaz kapsülleri cebimde. benim arkadaşım, gaz kapsülüne vole atmış adam, daha yere inmeden. biz böyle çocuklarla direniyoruz. ben tayyip erdoğan'a ne derdim onunla görüşseydim biliyor musun? 'önce delikanlı ol' derdim. neden delikanlı ol derdim biliyor musun? delikanlı adam yalan söylemez. yalan söylüyor. delikanlı adam yalan söyler mi? yakışır mı lan senin kasımpaşalı olmana? gel burada görüşelim. ben onunla konuşurum her zaman. ama görüşemez ki, yüreği yok. yüreği varsa gelsin benimle görüşsün."

emrah serbes, 13.06.2013, hayat tv
toplam kilosunun %90 ı taşak olan adam gibi adam. tayyibe söylediği sözler ile gururlandırmış benim arkadaşım gaz kapsülüne vole atmış adam diyerek ise güldürmüştür.
tayyip erdoğan'a açık açık, canlı yayında "delikanlı adam yalan söyler mi? yakışır mı lan senin kasımpaşalı olmana? yüreği varsa gelsin benimle görüşsün." diyen yazar.

görelim bakalım yüreği var mı tayyip bey'in. bu işler öyle hülya avşar'la buluşup magazin kameralarına sırıtarak poz vermeye benzemez, mangal gibi yürek lazım...
başbakanın neden kendisiyle görüşmesi gerektiğini merak edenlere cevabı dün canlı yayında, çaktırmadan vermişti. adam 15 gündür sokakta. direniyor. kendini üstün sanmasından değil yani böyle demesi. baştan beri "direnenler görüşsün" diye tutturuyoruz, emrah direniyor. öyleyse emrah görüşsün.
vaktiyle katıldığı bir televizyon programında;

"başbakandan korkup da meclis bahçesinde gizli-kapaklı sigara içen akp'li vekiller var. lan olum liseli misiniz siz?"

de demiş, ayarların tillahını vermiştir.
anarşik herif. bu adamı tutamazsın arkadaş, bağlasan durmaz. yürü be emrah abi.