bugün

ülkemizde yaşanan üzücü durumdur.

bir güler yüz, bir minik tebessüm, sıcak bir bakışı bile çok gördüler bize...
geçen yaz bir yakımı acile kaldırmışlar. ben de gittim apar topar gecenin bir yarısı. acilin girişinde sigara içiyorum. bir baktım beş altı tane köpek orada dolanıyor. az sonra içerden bir kadın çıktı elinde bir kova köpek maması. neyse köpeklere paylaştırdı falan. garipsedim tabi bir sağlık kuruluşunun önünde köpek beslenmesini ve yandaki güvenlikciye sordum "bu kadın kim" diye. o da acil de doktor olduğunu söyledi. vay anam vay dedim içimden. gittim kadının yanına "hocam merhaba umarım köpeklere gösterdiğiniz ilgi alakayı hastalarınıza da gösteriyorsunuzdur" dedim.
Sevgi göstermek zorunda değil, görevini (karşılıklı saygı çerçevesinde) layığıyla yapması yeterli bence.
Doktorların yetersizliğine üzülüyorum, gerçekten bıkmış durumdalar ama hasta olarak sevgi beklentim yok sadece biraz daha sıcakkanlı yaklaşmalarını umut ediyorum
ayaklarında da sallamıyorlar hiç ne var yani iki sallasalar.

dalga mı geçiyorsunuz mk adamların beyni yanıyor 120 hastaya bakıyor bir günde.
Şu dönemde devlette çalışan doktorların milli mücadele verdiklerini düşünüyorum. Koşulları çok ağır. En son aile hekimliği mevzuatıyla koşulları hepten zorlandı. Bu aralar hastanelerle çok içli dışlı olduk bi çok bölüme gittik bize hep çok anlayışlı davrandılar. Hallerini gördükçe kötü yorum yapamıyorum.
işini yapsın yeter. Adam günde 80 hastaya bakıyor. Hastaların bir kısmı hakaret ediyor.
şeytanın avukatı olalım diyeceğim de...
ilk önce şunu belirtelim. evinize gelen gündelikçi (yardımcı olarak adlandırdığımız temizlikçi veya çocuğunuza bakıcı vb) olsun, bir yere yemeğe gittiğinizde servis veren olsun, bir alışverişte (mağaza, market veya semt pazarında olun) iş yerinizde ast veya üst konumda olan çalışma arkadaşınız olsun fark etmez; evinize geldiğinizde eşiniz çocuklarınız ya da size misafirliğe gelen akraba veya başka biri olsun asık surat mutsuz ruhsuz bir ifade ile vücut diliyle size davransa, böyle bir durumda olsa etkilenmez misiniz?
bir de canınızı imanet edeceğiniz insan size duyarsız hissiz davranıp size karşı bir masa sandelye gibi davranmasını bırakın düşman gfibi, gıcık olmuş gibi suratsız kızgın ters davranması düşünülürse...
iğne olduğunuzda canınız yansa bu kasten mi yaptı dersiniz.
af edersiniz de odun musunuz?
ruhsuz duygusuz taş mısınız?
hayvan bile sadece mama bakım ilgi değil, bir sevgi şefkat ister.
insan olamıyorsunuz anladık, zor iş ama hiç olmazsa hayvan olmayı, hayvan gibi davranmayı deneyin.

neyse, şeytanın avukatlığına gelelim.
doktorlar açısından da düşünelim.
artık hastaneler ve sağlık çalışanları bir ticarethane ve bu ticarethanede çalışan birer işçiye döndü.
hastalar ise birer müşteri, insan sağlığı canıysa birer ticari meta olup değeri kazanılan parayla orantılı. ne meslek ne insan hayatı anlamı değeri kutsallığı kaldı.
bakınız: hastanelerde bebek ölümleri, sağlık soygunları.

yeni bir taslak düzenleniyor. aile hekimliğinde doktorlar ne kadar hasta bakıyorsa o kadar ücret alacak. kısaca ifade etmek gerekirse bir market, pazar tezgahı çalışanı veya bir markanın plasiyeri gibi doktoru görme, insan canını bir meta olarak görme durumu. hastayı inceleme değerlendirme ve ilgilenme-kronik rahatsızlıklarda takip etme imkanı adeta doktorların elinden alınıyor.
hele ki diş hekimlerine verilen 10 dakikalık randevu aralığını düşünün. 10 dakikada bir diş rahatsızlığı aralığında kullanılan ekipmanın değişimi, sterilizasyonu, tanı ve tedavi-uygulama nasıl yapılabilir?
zaten doktorlara adeta "siktirin gidin" diye ülkeden kovuyorsuz, dövüyoruz, sövüyoruz, yaralıyor öldürüyoruz. herkes ne kadar haklıysa o kadar da haksız olduğu durum.

yaşadığımız durumu neresinden tutacağımızı şaşırdığımız iki ucu boklu değnek yakıştırması yapılsa haksızsın diyebilir miyiz?
unutmadan...
malum şu bebek katliamı-ölümleri, yeni doğan çetesi vakası.
yaşanan bebek ölümleri cinayetleri engellenebilirdi.
bu çetenin elebaşlarından olan Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu Fırat Sarı, öğrencilik yıllarında PKK üyeliği nedeniyle yaklaşık 5 yıl cezaevinde kalmıştır.
açılım sürecinde aftan yararlanmış, cezaevinden çıktıktan sonra eğitimine devam ederek fakülteden mezun olmuştur.
zorunlu hizmetini Bingöl'ün Kiğı ilçesinde 3 yıl boyunca tamamladıktan sonra, istanbul'da çeşitli hastanelerde görev yapmıştır. Yaklaşık 7-8 yıl önce Medisense Sağlık Hizmetleri'ni kurmuş ve şirketin yüzde 100 hisseli sahibi olmuştur.
bu insanlık düşmanı teröriste bu imkanı veren kim?
verdin de neden izlemiyor ve denetim yapılmıyor?
ortopediste gittiğimizde ablam otizmli olduğumu söylemese kızacaktı ama tekirdağ'da iyi bir doktor abiye de denk gelmiştim. aile hekimimiz de iyi elhamdülillah. gittiğim psikiyatristler de iyi.
Sevgi değil, hastadan hastaya değişken saygı ve ilgi gösterme hâli söz konusu. Yaşını başını almış ve yüksek eğitimli kimselere maksimum ilgi ve saygıyı gösteriyorlar.
12:00'dan 13:30'a kadar öğle arasıymış.

12:00'de gittim, sekreter içeri almadı, bekleyeceksiniz 13:30'a kadar dedi.

Tamam dedim oturdum, 12:10 gibi doktor odasından çıktı, beni mi bekliyorsunuz dedi, evet dedim, gelin dedi, muayene edip ilaçlarımı yazdı ve gönderdi.

Hala dua ederim gıyabında ve iyi anarım.
Sevmesine gerek yok lakin Son zamanlarda evrak yükleri artmış sanıyorsam Son 2 yılda benden ziyade bilgisayarını muayene ediyordu benim gördüklerim.
hafifçe dövün.
Doktorların evrak zart zurt işi çok fazla ayriyeten PC ye bakmaktan size bakmıyor ki o dar zamanda.
biraz hasta psikolojisinden anlayarak hareket etsinler yeter. extra sevgiye gerek yok.öbür türlü davranışlarıyla gelen hastayı ikinci kere hasta edebiliyorlar.
normaldir, yeterince zamanları yok.
robot gibi hasta bakmak zorundalar..
NE KADAR AYIP BiR DAVRANIŞ, ZATEN HASTANIN PSiKOLOJiSi BOZUK, BiR DE DOKTORLAR YÜKLENiNCE DAHA DA HASTALARIN PSiKOLOJiSi BOZULUYOR.
Doktor olmak zor bir iş normal karşılamak lazım. Günde (24 saat) 1000 hasta bakan doktor arkadaşlarım oldu.
Doktor olamayacak çapta insanlar doktor olduğu için. Psikolojin kaldırıyorsa git muhasebeci ol amk.
Biraz da hasta doktor yansımasıdır. Gittiğim onkoloji doktoru çok asık suratlı biri olarak biliniyordu herkes ismini verirken öyle demişti ama içeri pembe saçlar müthiş şık elbise kocaman gülümseme girince ilk defa böyle onkoloji hastası görüyorum dedi ve tüm acıyı tölere edebilmem için benimle en güzel gülümsemesiyle uzun uzun ilgilendi. Bu insanlar günde onlarca hasta görüyor ve bunların çoğu belirli bir kültür ve öz eğitim seviyesinde olmayan hastalar, bir çoğu problem odaklı insanlar. O gülümsemeyi veya kısa bir sevgi sözcüğünü yanlış anlayan hasta yakını tarafından bıçaklanan doktor gördü bu gözler. Hadi bu çok uç bir örnek bunu bir kenara bırakalım. O kadar insanla konuşmak dahi bir çaba gerektirirken bu insanlar çok hızlı düşünüp o düşüncelerin anında kombinasyonlarını yapıp bir şüphe ve ardından çözümü 2 dakikada üretmek zorunda. Bu stres yükünü kaldırmak herkesin işi değil. Bir yandan hastaneler de anaokulu değil. Bu insanlar çocuk eğlendirmiyor. Sevgiyi de yakınlarınızdan, sevenlerinizden talep ediverin.
doktor hanim bi gulumse yaaaaahu.
doktor hastasını bir vak'a gibi görmek zorunda. belki bu nedenle gülümsemiyordur, azıcık hoşgörü yahu.