bugün

ilk 2 bölünü izlememiş olan bana 3. bölümüyle iyi ki de bu bölümden başladığım izlenimlerini uyandıracak kadar tatmin edici gelmiş okan bayülgen'in yeni showu. bir kere orkestra 10 yıldır tanıdığımız elemanlar. zagayı ve makinayı ayakta tutan herifler. tuncer olsun, ayı hasan olsun hepsi işlerinin başında maşallah. machine in my head'i duydum zaten tamam bittim programa..
ilk başta fırat aslan ile yapılan güreş ve satranç roundları uzun ve sıkıcı gelse de fırat aslan'ın box kampında satranç oynattığını öğrendikten sonra işin felsefesini öğrenmenin verdiği bilinçle anlamına eriyor izleyici niye böyle bir şey yapıldığının. konuklardan ebru destan hala daha ses bir kastır demekte ve bizi koparmaktaydı. cevap hakkı köşesi belki de en samimi konuğunu ağırladı ağırlayabileceği. şafak sezer'in komplekslerden arınmış hali gerçekten de bu köşede okan'ın öğrenmek istediklerini ona verir gibiydi. baba zula oldum olası ısınamadığım bir proje, onlar da iyi performans sergilemişler genel kanıya göre ama ben yaptıkları şeye yalnızca show diyorum müzikalite bulamıyorum. programın son 1 saatinde gelen konuklarla çıta biraz daha yükseldi, banu güven, öner erkan ve özge fışkın seviyeli bir ortam yarattılar. bu üçlüye katılan lara srov ise abazan erkek seyircilerinin libidolarını gece gece tepeye fırlatma görevini üstlendi. şenay gürler'in yayın yönetmeni olduğu derginin ödül töreni için gelen adayların seyircilere tiyatro bileti dağıtması da es geçilmeyecek bir ayrıntı.

sonuç olarak özlemiştik, ne de güzel oldu. biraz da kaliteli telefon bağlantıları olsa ve okan yayına illaki kız bağlanacak erkek bağlanamaz kompleksinden kurtulsa süper olacak.
her hafta farklı bir saçmalığına şahit olduğumuz , acınası okan programı. bu adam'a ne oldu ? uyduruk boks maçı 'da nereden çıktı? vasat , fiyasko. saçma sapan hareketler.
ilk 2 hafta sabırla düzelmesini beklemiştim ama dün olmayacağını açıkça belirtti. 3. haftada vazgeçtim programdan bir daha izlememe kararı aldım. biz özlemiştik okan'ı ama o bambaşka hayallere kapılmış. hayal dünyası da pek bir genişmiş.
bir akli evvelin cikip da 'lan madem begenmiyorsunuz izlemeyin o zaman mnskym, ne abuk subuk yorumlar yapiyorsunuz' demedigi program.
gittikçe rayına oturan programdır. yahu insan en basitinden okula ya da işe başladığında öyle değil midir? yani ilk haftan zorlu geçer, ikinci hafta iyiyim dersin, üçüncü hafta insanlar sana sen insanlara alışırsın... işte bir senelik aradan sonra başlayan disko kralı da böyle.

bu hafta ne vardı? oyuncu olduğunu yırtık dondan çıkar gibi söylemeye çabalayan, nedenini anlamadığım şekilde ciddi takılan ebru destan hanımefendi, aslında pek de hazzetmediğim ama cevap hakkı bölümünde samimiyetini önemsediğim şafak sezer, 18 yaşında boksa başlamış azimli ve dürüst adam fırat aslan, ağzından iki cümlecik çıkmış olan ayçin inci... onlar yaklaşık üç saat sandalye tepesindelerken içeride bekleyen tiyatocular vardı...
şenay gürler ve soyadını hatırlayamadığım mustafa bey organizasyonun başındalarmış ve bunu anlatmak amacıyla tiyatro ödülleri adayları ;ayça bingöl, levent ülgen, demet tuncer' le gelmişler...
öner erkan vardı... hoş, sempatik ve okullu olmasından dolayı sevdiğimiz adam özge fışkın ve neden sinir olduğumu çözemediğim banu güven beraber sohbete katıldı. saat yanlış hatılamıyorsam dörde geliyordu ve kafamız yerindeydi. uzun bacaklarıyla victoria secret mankeni lara hanım da sabah sabah stüdyo seyircilerini kendine getirdi.
babazula vardı... bir ara murat bey dansçısıyla masa üstüne çıkıp kahvesini döktü.. canı sağolsun.
aydın boysan neden yoktu? allah uzun ömür versin! sarhoşken düşüp kolunu kırmıştı. böyle yaşama sevincine ne denir?(bilemedim)

yerli yersiz eleştirilere, gereksiz sözlere ve taşlamalara rağmen disko kralı vardı... geçen sene yaşadığım cumartesi gecesi sendromundan(eve sığamama, evin dar gelmesi vs.) beni kurtardığı için artık evden çıkmama sebebidir.
(bkz: aslan kral)
dünya şampiyonu boksörümüzü tanımayan türkiye nin sözüm ona en büyük şov programı yapımcısı, okan bayülgen. nedemekse sürekli bir " almanya da tuvalet temizleyenler şimdi başarıları yakalamaya başladı" masalı, sanırım bir almandan daha türk bir yaklaşım degil, onlara acıyarak bakma durumu, tüm bu rezillikten sonra, birde "türkler, biz türkler, bilmem ne türkler " diye sürekli bir rezil tiplerden türk çıkarma çabası, fırat dogru söylüyor, sokakları süpüren bir çöp görevlisi isen bile, iyi milliyetci bir vatanseversen, işini iyi yaparsan milletine faydalı olabilirsin, sen yılların şovgmeni, safiye soyman dan, mustafa topaloglun dan, ebru destan dan, (haftaya size söyleyeyim, tostumu yedim gel diyen kadın manken in ismi neydi mutlaka o konuk olacak), medet uman, sürekli bu aşüfteleri pazarlayan, sözüm ona güya akıllı insanlara, üniversite gençligine yapılmış bir programda tek eksik çakma burt reynolds dı dün sagolsuyn onu da gösterdi bizlere, kim bu insanlar, türkiye deyince sen bu rezilleri çıkarıyorsun kimden ne bekliyorsun birde kendi çok matah gibi biz türkler diye cümleler gırla gidiyor, geç azizim, sen tarkanla dalga gececek kişi degilsin, tüm ibneligine ragmen yine de işini iyi yapan bir kaç kişiden bir tanesi.

sonra programdaki tiyatro kutsanma halini de çok yadırgıyorum, sacma insanların sanatı tiyatro, taklitci, rezil kişiliklerin kendi kişiligi ile degil başkalrını taklit ederek ekmek yiyen, utanmaz insanların meslegi tiyatro, insan haysiyetine yakısmayan bir meslek bence, ikinci sınıf yardımcı erol günaydın ı oraya oturtup, bir şeyler söyletmek, 80 yaşında programdaki 20 yasında kızlara agzının suyu akaraka bakan seninde adamın yüzüne dedigin gibi gecen programda pinpon bir tip, türk yaslısı, sakalını koyar haccına gider insana benzer, 80 yasında kılsız ibneye benziyor sakalsız yaslılar, pinpon sözünü kaldırdı bunu da kaldırır herhalde.

sizler türklükten ne anlarsınız, sizler kimsiniz, sıfatınız iki tiyatro metni okumaksa eyvalla. erol günaydın her agzını açtıgında gelen konugunu asagılayan bir tiyatro eskici, dekor gibi, sandalye gibi, daha karakterli degil.

(bkz: okan birak artik beklediginiz lider geldi)

(bkz: disconun yeni kralı benim)
nedense bir takım düşündüklerini herkesin onaylayacağını ya da her düşündüğünün kesin kes doğru olacağını düşünen(bak hala düşünüyor) insanlar tarafından sürekli kötülenen programcının programı. nedir bu kötü niyet anlamış değilim.

yahu değerli eleştirmen yazarlar. soruyorum size. o mükemmel cevap yeteneğinizle, mükemmel düşünme yeteneğinizle bir cevap veriverin şu zavallı arkadaşınıza. türkiye şartlarında bu program gibi bir program var mı? veya şöyle soralım. bu program kadar mantıklı şeyler yaparak ve de gerçekçi şeyler yaparak ve de kişilerin yalaması olmadan, insanları sadece albüm vs. reklamı için çağırıp pohpohlamayan, götlerini yalayıp yutmayan, seyirciye her konuk için ayrı ayrı "gerçekten en iyisi" gazı vermeyen başka bir program daha var mı? peki konuk ettiği sanatçıların samimiyetine inanmayıp onların içlerindeki gerçeği su üstüne çıkarmaya çalışıp, üstelik de bunu yüzüne karşı yapan başka bir program var mı?

ne bekliyorsunuz anlamış değilim. yani okan bayülgen'in ağzından çıkan her cümlenin sizi kahkalara boğmasını mı bekliyorsunuz? yapılan her şeyin, dekorundan tutun, çalınan müziğe kadar, kameramanından yönetmenine kadar programın her şeyinin ve her yerinin sizi altınıza sıçtırana kadar güldürmesini mi bekliyorsunuz?

olm bi kendinize gelin lan. bakın bi etrafınıza. sadece türkiye'den bahsetmiyorum aloo. emmy ödülü alan late night with conan o brien ı bir karşılaştırın bakalım mesela disko kralıyla. bir bakın ya, ikisini peşpeşe bir izleyin. aradaki farkı görüp de "lan harbiden lan" diyeceksiniz ben garanti ediyorum.

öyle okan bayülgen'in orasından burasından espri eğlence falan fışkıracağını zannediyorsanız, uyumadan önce bi sigara için. rüya görmenize izin vermiyor.
mesele şu, sen zekisin ama, kendince, ülke meseleleri ile, türklük ile, ekonomi ile ilgili akıl vermeyi kes, sen insan davranıslarından bile haberdar degilsin, bohem olmaya çalışıyorsun aynı anda türklük ile ilgili akıl vermeye çalışıyorsun, o konuda da bir agbiye özeniyorsan onu bilemem ama, övdügün/kutsadıgın insanlar ugur dündar gibi, sözüm ona güvenilir aa hep yalan haberden, patron tetikçiliginden suclu/sabıkalı kişiler, bir türlü dogru agabey i de tutturamıyorsun, bir conan oda işinin en iyisi, benzerlik çok gözü çarpıyor bari onun yaptıgı egreti dansı yapmada, biraz fark olsun.
bu haftanın en yarıcı bölümünün özgür'ün saba tümer ve ferhat güzel'le birlikte aynı karede oldukları dolmuştan inerken sesin çatallaşması bölümü idi. ayrıca orda ulu insan banu güven varken tam 4 saat şafak sezer, ebru destan, boksçu abi ve ayçam inci'yi seyrettik. disko kralına yakışmadı. ha şafakla okanın ebruyu sarması da ayrı bir güzel olmadı mı oldu tabi orası ayrı.
saçmalamaktan saçı başı dağılmış insanın sunduğu program. tamam farklı şeyler yapayım, yaratıcılık sınırlarını zorlayım diye kasıyorsun da insan biraz evrende kapladığı hacimi bilmeli...
gözlerin gürgen öz ve murat akkoyunlu yu aradığı okan bayülgen yeni programı.
nadir de olsa sosyolojik konulara değinerek beni daha da kendine bağlayan okan bayülgen programlarının yenisi.
(bkz: meliha okur)
gürgen öz diye meleyen arkadaslar var, aynı anda diger bir kanalda program meletiyor, inanın bana programı çeken kameramanlar bile sıkıntıdan istifa nokrasındadır herhalde, usta çırak ilişkisi bu olsa gerek, bırak okan, bırak gürgen, bırak bu programları yayınlayan yayıncılar, bırakın.

not: haftaya ferhat güzel i bekliyoruz ailece gülüyoruz, aglanacak halinize.
bekleneni genel olarak verememiş olan programdır. kimin beklediğinden kime ne gibi bir şey de sözkonusudur tabii.
pek yavan kalan televizyon programı.
kendi yarattığı konsepte göre geride kalmış, ancak türkiye ve hatta dünya televizyonlarında yayınlanan diğer tolkşov programlarına oranla, sadece müfredatı sayesinde bile her zaman zirvede kalabilecek program.
dandik isimli program. okan gittim süper gelicem havasındaydı ama olmadı.
Okan Bayülgen'in ayar çektiği ama dil ile popüler dilin arasındaki kopukluktan dolayı ayarların sadece rtük tarafından okunabileceği programdır. Bayülgen izleyicisi olarak gördüğüm komplekslerden arınan ve beynini döken bir adamın teknik aksaklıklardan dolayı kendi kendini yiyen meslek aşkıdır.
beyaz show başlığına yazılan entry sayısına daha 3. bölümdeyken yaklaşan program.
zamanla daha güzel hale geleceğine inandığım bu gece 4. bölümü yayınlanacak olan program.
susuz çölde balık olmakla, deniz dibinde deve olmak arasında kalmış, sunucusu tersi dönmüş karafatmaya benzeyen program.

aşkımız başlamdan bitti okancım, çok günaha girdin..
bu programın başında çalan gitar partisyonu; doobie brothers - long train runnin' e gerek ton gerek akor olarak çok benzemektedir. * * *
bu haftaki tiksinç konuklarıyla şimdiden " ımfhh.. konuklara bak ya..adam mı yok ülkede, izlemesem mi ne yapsam. neyse dursun mınakoyım..seyircilerden güzel hatun vardır şimdi " dedirtmiş güzel gibi yapım.
hafta boyunca başına geçilmeyen o aptal kutusunun başına 4 saatliğine kilitlenmeye sebebiyet veren, bu gece de kendini izletecek okan bayülgen programı. hoş hafta içinde reklamları izlememiş olan bünyelerimiz reklam aralarında yeni reklamları da takip edebiliyor ve arkadaş ortamında yapılan reklam geyiği tandanslı sohbetlerde sap gibi kalmıyor bu sebeple..
zibidilere yer vermese okan bayülgen...
ne hoş olurdu.