bugün

kontörü bulunmayan öğrencinin karşı tarafı delirtircesine çağrı atması durumudur.
sadece türklere özgü olduğunu düşündüğüm durum. bi yere varınca çağrı atmak, sevgili akıldan geçince çağrı atmak, gol atınca çağrı atmak falan and filans.
gsm operatörlerinin bu çağrı atma olayı yüzünden zarar girdiği yönünde bir şehir efsanesi vardı, efsaneye göre cep telefonu ile yapılan her çağrıda uydu aracılığı ile aradığımız kişi ile bağlantı kuruluyor. uydu her çağrı sinyali alışında sinyal sayacı bu sinyali kayıt ediyor ve gsm operatörleri uydu firmalarına sinyal sayısı ile orantılı kullanım bedeli ödüyorlar, bizde konuşmadan çağrı atıp kapattığımız için gsm operatörüne giriyor kol gibi uydu kullanım ücreti.
cep telefonu yerine çağrı cihazı kullanması gereken tip.
eskiden çok kızıordum ama artık o tip insanlara kızmıorum... cunku daha kotulerı war.. ödemeli atanlar...
(bkz: cevaplı çağrı atamamak)
(bkz: ergen)
ismi cevapsız olsa da mutlaka bir sorunun cevabı olabilen çağrıdır. acaba beni düşünüyor mu, acaba buluşacağımız yerde mi...
cep telefonunun ilk çıktığı yıllarda pek yaygın olan eylemdi. o zamanlar sadece turkcell vardı. çok pahalı olduğundan herkes çağrı atarak anlaşırdı birbiriyle.
yaşlandık be sözlük
balkan ülkelerinin tamamında, muhatabı söğüşlemek için araç olarak kullanılan bir eylem bu. adamlar sektör olmuş resmen. gerçi romanya'dan, bulgaristan'dan aranmak bi' heyecanlandırıyor, bi' titretiyor adamı böyle. inanmazsın bak. geçen sene geldi bana da böyle bir çağrı. elim ayağıma dolaştı. yeni keşfettiğim yabancı arkadaşlık sitelerindeki profilime ev adresime kadar yazdıydım, ordan buldular ellaham diye düşündüm başta. klavyeyi yalayacağıdım heyecandan. kırlentlere sarılıyordum manasızca. o ara telefonu açmayı unutmuşum işte. günlerce bekledim bi daha araması için.. ben de kontör yoktu çünkü. hattı ilk aldığımda operatörün verdiği 10 kontör ilk ve de son kontörlerim olduydu. ödemeli arardım ben etraftakileri.

neyse..

ilk aramadan yaklaşık 9 gün sonra, gecenin bi yarısı mesaj geldi. irkilerek uyandım. gönderen hanesinde yine bi bulgar önkodlu numara vardı. elimi yüzümü yıkadım, bayramlıklarımı giydim mesajı okumadan önce. bunu niye yaptım bilmiyorum, ama yaptım. mesajı açtım; sonuç hüsran, sonuç hayalkırıklığıydı. ayağını rakibin ayağına dolaştırıp takla atmasına rağmen penaltı yaptıramamış erif erdem gibi hissettim kendimi. okuduğum cümle tam olarak; "neden açmadın telefonu yarraam? para bitti burda, bişiler yap, pedere çaktırma" şeklindeydi zira. yavuşak kuzenmiş maarim numaranın sahibi. memlekette okul kalmamış gibi bulgar topraklarına depar attıydı.. ilim öğreneceğimiş sözde. hazır başlamışken, insanın duygularıyla oynamamayı da öğren be hey adebayor! be hey kakalak!

velhasılı kelam; her daim kötü niyetle yaklaşmamak gerek böyle numaralara. meşgule düşürün en kötü. ya da mesaj atıp msn isteyin. facebook'tan taciz mesajları atabilecek bilgiyi almaya çalışın filan. ama reddetmeyin. süt gibi kızlar la. yazıktır olm.
yanlış yapılan eylem. çağrı zaten cevapsız yapılan aramaya denir. cevap gelirse çağrı olmaz zaten. bu da böyle biline.
hayatboyu nefret ettiği eylem öyle ki : 17 yaşındaydım ve daha cep telefonum yoktu. Fena halde aşık olduğum hatunla beraberken kızın telefonuna durmadan birisi çağrı atıyordu - o zamanlar çağrı atmanın anlamı farklıydı bir moda gibiydi- ben de saf köylü çocuğu olarak amaaaan ne anlıyonuz bu çağrı atmaktan dedim. Hatun hala acısını içimde sakladığım o cevabı verdi. Telefonun olunca anlarsın. O gün bu gündür içimi gıcıklar bu durum.
amaçsızdır.
günümüzde kalmamıştır.