bugün

olmayan şeyin eksikliği duyulmayacağı için lisedeki tabirle neşeli şartlar altında yaşıyorduk.
ha bu meret öyle bi hayatımızın merkezine girdi ki avantajları da çok dezavantajları da..
mesela mesajlaşma diye bi nane olmadığı için insanlar yüzyüze vakit geçiriyorlardı ve bu da daha samimi anlaşılır ilişkiler demek, ama bunun yanında acil durumlarda ulaşılması gereken yerlere ve kişilere ulaşılamıyordu bu zaten başlıbaşına en büyük artısı.
kafasını telefona gömen liseli kızlar olmadan yaşardık..
daha güzel ve sağlıklı yaşardık. şimdi herkesin kulağında bir zımbırtı ve saçma sapan hareketler.
üstünde durulması gereken cümledir.
not:müptelası olduk. hem zararlı ama gel görki resmen en kötü alışkanlığımız oldu cep telefonu. eskiden arkadaşlarını yanına gidilip, hal hatır sorulurdu . iki gün önceden randevulaşırdık. sürekli heryerde sana ulaşacak patronun olmazdı. sürekli denetleyen sevgili yoktu. ama herşey daha doğal daha samimi daha güzeldi.
radyasyonsuz yaşardık.
(bkz: sakin sakin)
--spoiler--

cep telefonu özgürlüğü kısıtlar.*

--spoiler--
muhtemelen daha özgür yaşardık.
daha az yalanla yaşardık. şimdilerde teknoloji gelişti, her yerden ulaşılabiliyoruz diye gırla yalan söylüyoruz azıcık yalnız kalıp, başımızı dinlemek uğruna.
cep telefonu yokken, sabit telefondan verdiğimiz randevulara tam saatinde giderdik. cep telefonu yokken kısa kısa tebrik cümleleri yerine kart ya da mektup atardık. cep telefonu yokken telefonla uğraşıp ortamdan kendimizi soyutlamak yerine ortamın akışına bırakırdık kendimizi.

iki gündür bu zaman döndürdüm kendimi. sigarayı bırakamadım ama cep telefonunu bıraktım. artık geceleri yastığımın altındaki alet yüzünden uykularım kesilmiyor, rahat bir uyku çekiyorum.
cep telefonsuz yaşardık.
çokta güzel yaşardık. zırt pırt çalmaz ve ödenecekler listesinde bir tane eksik olurdu.
mektuplaşırdık. postacı geldiğinde heyecanlanırdık. ev telefonunun sesini daha sık duyardık. özel günler ezberlenmiş mesajlarla değil ses tonundaki samimiyeti hissedecek şekilde olurdu. fotoğraflar yollanırdı eskiden. şimdiki gibi bilmem kaç megapiksellik telefonlar yoktu. önceden telefon başka, kamera başka, radyo başka, tv başkaydı. önceden herşeyin bi zahmeti vardı ama herşey daha bi güzeldi. sadece telefon için değil teknolojinin getirdiği tüm yenilikler için... he bi de küçükken bi mektup arkadaşım vardı? ne oldu ona? mektuplaşma gibi o da tarihe mi karıştı yoksa?
bilmiyorum hiç o devirde yaşamadım. hep telefonum vardı.
denenmesi tavsiye edililir tüm yazar arkadaşlarıma, kafa rahatlığı böyle bir şey diyeceksiniz.
çok güzel.
Facebook'a cep telefonundan giremeden yaşardık. Ne acı .
Evden alelacele çıkarken anahtar, dosya, çanta, sunum, püsüm, püsürümden bi tane fazlalık eksilmiş olur, merdivenlerden her seferinde geri dönüp ya yine unuttum s.kecem haa demeden ve şaşkın tavuk gibi dönmeden daha sakin bi hayat yaşardık (en azından bizim evde).
cep telefonsuz yıllarımı düşünüyorum, ve hala birisiyle nerde nasıl buluştuğumu anımsayamıyorum.
telefonu açtığımızda "nerdesin?" tarzı bir soruyla karşılaşmazdık.
rahar, huzurlu, mutlu ve sakin.
Cep telefonu yokken düşünülenin aksine daha sosyal, daha yapıcı, daha düzenli yaşardık. Biriyle buluşmak istediğimizde gider kapısını çalardık. Çoğu zaman kapıyı annesi veya babası açardı. Onlarla da muhabbet ederdik, şimdi hiçbiri kalmadı. Bir plan yapıldığı zaman saat 5'te pastanenin önünde diye anlaşır 5 olmadan herkes buluşmuş olurdu. Cep telefonları olunca allak bullak oldu tabi her şey. Yarın 12'de bekliyoruz seni Güvenpark'ta. 11.30 gibi telefon gelir. Biz biraz gecikebiliriz sen direk Bahçeli'ye geç. Eh hadi ona da tamam. Üstüne bir telefon daha, bizim iş uzadı siz ordan arkadaşlarla direk pese geçin biz geliriz. Başlarım böyle aşkın ızdırabına dedim isyankar bir tavırla. Aşk demişken ayda 10000 mesajımızı dolduralım, ayrıldığımız vakit hemen mesajlaşmalara başlayalım derdi de yok tabi.neden bu kadar geç cevap yazıyorsun gibi saçma suçlamalara maruz kalırsınız. Hızlı yazmaya çalışırsınız. Bu sefer de ters bir söz söyleyip bir anda neye uğradığınızı şaşırırsınız.Neticede Hasreti de tadıyla yaşamak lazım. Sonra hiç açmak istemediğiniz telefonlar elbette ki vardır, bu zat-ı şahaneler sizi ısrarla ararlar ve açmak zorunda kalırsınız. Sonra bir anda kendinizi bir organizasyonun içinde veya bir şeye söz vermiş olarak bir yükümlülük altına girmiş oluverirsiniz. Telefon hayatımızı hızlandırıyor iyi hoş da ben şahsen hızlı yaşamak istemiyorum. Telefon denen bu kutu sizi bir prestij sahibiymiş gibi gösteriyor zannediyor olabilirsiniz. Belki gerçekten bunu da kaile alan kızlar da vardır. Çok doluyum bu konuda bu nedenle cümleden cümleye atlamış olabilirim kusura bakmayın. Ben 2002 senesinden beri telefon kullanmıyorum. Yaşasın özgürlük. Kimse nerdeyim, nasılım, yaşıyor muyum bilmiyor. istediğime ben ulaşıyorum istemediğim zaten ulaşamıyor.
insan gibi yaşardık. bu ne herkesin elinde telefon konuş konuş dur hayatını boş smslerle harcayan insanalar var. hem birini aramanın birini özleminin ne olduğunu daha iyi hissederdik.
baya bir önceleri için ;

(bkz: dumanla haberleşme)
daha sağlıklı bir iletişim yolu olan "yüz yüze konuşma"yı denerdik.