bugün

sık sık birşeyler yeme ihtiyacı hisseden insanlarda, karnı acıkıp ne yiyeceğini bilememe durumunda vuku bulan,ama kimi zamanlarda eli ve dolayısıyla midesi boş geri dönmeye kadar giden,aç bir insana umut aşılayan eylem.
sigara bağımlılığı gibi bişey; aç olsanda tok olsanda buzdolabının başına gidilir aşağıdan yukarıya ve yukarıdan aşağıya olmak suretiyle boş boş bakılır ve çoğunlukla bişey yemeden dönülür. bir çeşit pasif ev jimnastiğidir.
can sıkıntısıdır.
-Boş olduğunu bile bile yine de çaresizlikten tekrarlanan eylem.

-Her defasında dolabın boş olduğu, bile isteye akıldan çıkarılmış ve bir ümitle sergilenmesinin ardından dolabın hala boş olduğunun hatırlandığı eylem.
can sıkıntısından kendini yemege veren bunyenin içerisinde o an için tuketebilecegi gidayi arama durumudur. Her seferinde hafizayi resetleyip tekrarlar bunu. Nedeni ise hiç bilinmez.
açlıktan deli gibi kazınan midenizi doldurmak için açıp bakılır ama yiyecek birşey bulunumaz "hay .mına koyim kim bitirdi tatlıyı" diye hıncınızı dolaptan çıkartmanızda olasıdır. eğer üşenmezseniz sizi bu boş bakışlardan yumurta rafındaki yumurtalar kurtarır, kır, pişir ye.
ne istediğini yada ne aradığını bilemeyen insan modelidir.
ne yiyeceğine bir türlü karar verememiş olma durumudur.
sıcak yaz günlerinde evine klima taktıracak parası olmayan bir insancık da yapabilir bunu. açar kapağını buzdolabının kafayı da sokar boş boş bakarken bir taraftan da serinler.
o anda kafasında çok düşünce dolaşan insan davranışıdır. buna benzerini ben sabah yaşadım. cep telefonunun kulaklığını kulağıma takıp, başladım yürümeye lakin, anca durağa geldiğimde radyoyu çalıştırmamış olduğumu farkettim. 5 dk boyunca kulağımda kulaklık sessiz bir şekilde yürümüşüm...
evde oturmaya alışmamış ancak evde sıkça vakit geçiren kişilerin sıkça yaptığı olaydır.
Öğrenci evinde sıklıkla yaşanan durumdur. Zira bu durum öğrencinin buzdolabının hep boş olmasından kaynaklanmaktadır.
diyette görülen davranış biçimi.
*
anneden azar işitmek için davetidir.
bu gece yaşadığım durumdur. evin bir süredir boş olması, dolabın içini de yalnızlığa itmiştir. gecenin bir vakti kalkar giderim mutfağa. bir ses gelir, karnımdan. sanki sinirli gibidir o ses. dolabın kapağını açmamla dolabın içinde ışık parlayıverir kısık gözlerime. dolapta bir sadelik vardır. kar gibi beyazdır dolabın için. yürü lan, kokereççiye falan gidelim, derim kendime. anahtarı da alır, giderim bir onluk alıp cüzdanımdan.
(bkz: umut fakirin ekmeği)
buzdolabı a plus enerji sınıfıysa pek fazla zararı olmayan durum. zira enerji kaybı, küresel ısınma zart zurt.
o mal mal bakma safhasında ne yesem acaba diye düşünülür, saat sabahın 4'üdür. sonra sebzelikten alınan bir çeri domatesi yenilir. afiyet olsun..
buzdolabının kapısını değil kapağını açmaktır. içinde de 'mal mal bakınız' yazar. bakarsınız, bakarsınız ve görev tamamlanmış olur.
yemek istersiniz bir şeyler ama, bulamadığınızda dolaba bön bön bakarsınız.
Bir şey ararsın ama ne? Aslında olmadığını bildiğin yiyecekleri arama durumudur.
öğrenci evindeki garip öğrenci davranışıdır, içinin boş olduğunu bile bile gidersin kapağını açıp o boş raflara uzun uzun bakarsın, bin bir türlü hayal kurar, kendini tatmin eder ve kapağı kaparsın.
susam sokağında geçen olay. o yıllarda hafızama kazınmıştır. kukla olan bayan buzdolabının kapağını açıp mal mal bakar ne yiyeceğine karar veremez "biraz düşüneyim" der. kapağı kapattıktan sonra dolabın içindeki yiyecekler konuşmaya başlar ve aralarında anlaşarak sandviç oluştururlar kadın buzdolabını tekrar açınca sandviçi görür ve "aa burda ne varmış böyle niye fark etmemişim ben" der. evet susam sokağıyla büyüyen bir nesildik.
(bkz: bomboş buzdolabı)
(bkz: o hikayedeki mal benim)