bugün

kıbrıs şehitlerinde bulunan hava kararmaya başlar başlamaz travestilerin boy göstermeye başladığı bünyesinde kemancı, club 33, vesile gibi mekanları barındıran sokak.
alsancaktan nefret etmemin bir numaralı sebebi.
izmir alsancak'ın güzide sokağı. kıbrıs şehitlerine geçişte kestirme olarak kullanılan sokaktan travestiler tarafından taciz edilmeden geçmek pek mümkün değil. özellikle sözlü tacizlerde çokta iyi bu sokaktaki travestiler. hafta sonu birisi gelin gelin uzak durmayın diye bağırırken bir diğeri balkona çıkarak 'sarışınım diye herkes beni orospu zannediyor ama ben orospu değilim' dedi ve bizi hem dumur etti hem de yardı geçirdi. tabi biz ne yaptık? yardıra yardıra uzaklaştık.
gece saat 2 civarında mavi büfeye giderken travestinin birinin yanımdaki arkadaşa hızla yaklaşıp sert bir omuz attıktan sonra "pardon yanlışlıkla oldu" deyip bu olay hiç olmamış gibi devam ederken de yine aynı arkadaşa "saçları da inek yalamış kemal sunal misali" dediği sokak.
iyi sokak. benim arabayı park ettiğim sokak. bir de travestilere münhasır bi barları var içerde kim erkek kim kadın kim ibne belirsiz...girişte 12 lira veriyosun, bi bira beleş...içerde bi amca var ki uzak durmak gerek önüne gelene yaslıyor..
travestilik maalesef ki meslek olarak algılanıyor. hal bu ki bir cinsel tercih, görünüş şeklidir.

bornova sokağında o kadar çok çeşidi vardır ki her tip travestiyi görebilirsiniz. emo olan, küfürbaz olan, zorla yukarı çıkarmaya çalışan, 195 boyu olan, minyon olan, üniversite mezunu olan, 50 yaşında olan, 18inden küçük olanı. çeşitlilik insanın ufkunu genişletiyor. ne çok tip varmış diyorsun. mesela ben hep travestileri 18-30 yaş arası, hep birbirine benzeyen tipler sanardım. işte bu sokak insana ister istemez hem türkiyenin halini hem de insanların çeşitliliğini gösteriyor.
vergi dairesinin de orada bulunması sebebiyle ne yazık ki kullanmak zorunda kaldığım ve travestilerin havaların ısınmasıyla baldır bacak şov yaptıkları sokak ve ben ne yazık ki o sokağın dehşetengiz yapısını bu abi-ablaların milletin kafasına yanan izmariti atmalarına şahit olarak öğrendim. uleeyynn geçmeyin o sokaktan vış neydi öyle bea.
(bkz: erkekler giremez)
efem araçla bile girdiğinizde travesti tacizi ile karşılaşabileceğiniz sokaktır.

şöyle ki;
ege palasa gidebilmek için, gar tarafından mecburen sokağa girdim araçla.

biraz ilerde trafik durdu. tam o esnada solumdaki sarı boyalı eski binadan çıkan bir travesti kardeşimiz zonk diye benim arabanın kaputuna oturdu. "zikmezsen inmem" diye bağırarak beni taciz etti.

"hahaha çok şakacısın, sizi seviyorum" diye yalandan bir cümle kurdum.
kaputtan indi, yanıma geldi, "ver bakalım bir sigara" dedi, verdim "teşekkür ederim bebeğim" dedi.

trafik açıldı.

ilerleyip, biraz ilerde durdum, bakkaldan 5lt pet şişe su aldım.
arabadaki kolonyalı mendil ile kaputu temizledim.
arabanın egzsoz deliğine, ön farlarına üçer defa su verip, 3 defada tavanından su döktüm ve arabaya gusül aldırdım.

(edit: imla)
eşcinsellik hastalığına yakalanmış insanların yerleşim yeri, uğrak yeri. hızla yayılıyor efendim durduramıyoruz bu izmirli hastaları.
yaklaşık 7-8 ay kadar yaşadığım sokak. karşımızdaki apartman komple travesti. yine karşı çaprazımızda sürekli şarapçı mekanı bir hurdacı. enteresan günlerdi. sabaha kadar travesti sesleri, gaspçı ve şarapçı naraları, polis sirenleri ve kemik seslerinden(ciddiyim) uyuyamazdık. gecenin bir körü alkol almaya çıktığımda götüm üç buçuk atar, nedense kollarımı geriye atıp delikanlı misali yürürdüm. sanki biri bakıpta diyecek ''bu çocuğa bulaşmayalım tehlikeli bir tip galiba'' diye...çok kere durdurulduğumu hatırlıyorum bu sokakta gaspçı ya da ne idüğü belirsiz tipler tarafından. ilginçtir ama travestiler el atardı böyle durumlarda: ''abi bırak onu bizim mahallenin çocuğu o...''

gide gele oradaki tiplere aşina olursunuz. ağır roman misali suburban bi yaşam. biraz dramatik ve sanatçı ruhlu gibi gelirdi bana. sanki sanatıma bir katkısı var gibi. bukowski modeli yani. elbette öyle bir şey olmadı. ama herşeye rağmen güzel kokusu olan günlerdi.

bir keresinde gecenin 4 ünde tüp patlamış, yangın çıkmıştı da ödümüz bokumuza girmişti. sonra tüm tehlikeli addedilen tipler ve biz tehlikesizler sokağa dökülmüştük. ilginç bir birleşmeydi. neden anlattıysam şimdi...

büyük ihtimalle bir daha hiç en ufak bi seste irkilerek uyandığım, başucumda kesici bir şeylerle yattığım zamanlar olmayacak. ki yaşamayan bilmez travestilerin sokağına hırsız girmez.(ya da giremez daha doğru. bana öyle dediler en azından)

gecenin bir yarısı saint joseph piçlerinin perdelerini kaldırıp fahişe aranmaları, travesti apartmanı önünde duran 200 binlik jeepler, bayram parasını alınca gündüz saat ikide travesti apartamanı önünde sıraya giren varoş ergenler...

ilginçti hepsi. sokağın karanlık yüzü. alt kültür-üst kültür ayırdetmez. gündüz entelektüel ya da moral demeçler veren maskelerin döküldüğü metruk binalar...

duygulandım niyeyse...

hoş sokaktır herşeye rağmen. gerçeğe tahammülü olmayanlara ise sevimsiz görünür. toplumun yumuşak karnı...
şışt yakışıklı lafının çok duyulduğu pisliğin vs. kol gezdiği sokak.
olur da yanlışlıkla girerseniz akşam saatlerinde kalın bir ay yakışıklı sesiyle karşılaşabilirsiniz.
arkanıza bakmadan kaçın.
Hanım amcaların yaşam alanı.
alsancağın arka sokaklarından biridir. tıpkı beyoğlunun arka sokakları gibi.

travestilerin fazlasıyla kol gezdiği bir yer olup her türlü filmin döndüğü, sinemanın yapıldığı tehlikesi ve aksiyonu bol bir sokaktır.

meraklısınadır yani.
MaÇa giderken ısrarla geÇtiğim ve sözlü tacize uğradığım sokak.
izmir kıbrıs şehitlerinde bulunan travestileriyle ünlü sokaktır.
anlamadım herkes travestilerden bahsetmiş ben bir alsancaklı olarak niye pezolara da* değinilmediğini merak ettim. ha birde bu sözüm ona hanım ablaların alayı fanatik kemalisttir. sen pis bir trosun de çoğu zaman güler geçerler fakat mustafa kemala gık çıkaramassın. * tro oluşlarına bakmıcan bir de abi deli paraları var ve kültürlü de ibneler.
gece arabayla sokaktan geçerseniz, arabanın önüne atlayan travestilerin, "ay bu da karıymış" nidalarını duyabileceğiniz sokaktır. yaya olarak geçmek, afedersiniz ama, göt ister.
sokağa girerken hayırlısıyla çıkak diye düşüncelere daldığınız anda sağdan soldan alışık olmadığımız insanları görmek ve hatta sözlü tacizlere uğramak gayet mümkündür.

böyle durumlarda aldırmayıp yolundan ilerlemek en güzelidir.
he tabi eğer siz de kendinizi serseri olarak addediyorsanız ''hastasıyız dede'' falan diye bağırabilirsiniz ablalara doğru.

böylece çok güzel bir iletişim yoluyla sokak biter. ışıklar artar. insan içine karışırsınız.

ama bornova sokağı farklıdır işte.

az ışık, çok abla.
kıbrıs şehitlerinin arka tarafı. travestilerin boy gösterdiği sokaktır.
--spoiler--
bir kadın olarak erkek arkadaşlarımla yürümekten zevk aldığım sokak.

hep bize mi laf atılacağğdı, görün bakalım nasıl oluyormuş.
--spoiler--
izmirde bulunan, geçmekten nefret ettiğim sokak. Her geçtiğimde midem kalkıyo lan. Pazarlık yapan yaşlı başlı adamları görünce iyice midem kalkıyo. O kadar mı yokluktasınız amk.
Akşam eğer yanınızda bir erkekle geçiyor iseniz laf Yemeniz çok normaldir.
travestilerin yanınızdaki erkeğe "ooo güzel çocuk, hist pist, Muck , göz kırpan ifade" yaptığını görürsünüz. Mide pek kaldırmaz o sokağı.
izmir'in en sevdiğim yerlerinden biridir.
buram buram gerçek kokar. ön tarafı (kıbrıs şehitleri) ise tam tersine yapmacıktır. sahtedir. süslenmiş hayatlardır.

ben bir kadın olarak geçerken bir trans birey görürsem bana ya da yanımdakine bir şey derse hemen muhabbete girerim 'merhaba nasılsınız' tarzında.
ucube değiller çünkü. ve öyle davranana onlar aynı şekilde geliyor.

görünce adımlarını hızlandırıp kaçmak olmamalı olay onları birey olarak kabul etmeliyiz artık.