bugün

yenitürkü nün telli telli şarkısının en can alıcı dizesi.. sanırım bunu dinleyip de aa evet hakkaten yaa demeyen yoktur. siz büyüdükçe dünya değişir ve daha da çirkinleşir her geçen gün. yıllar önce burun kıvırarak yaşadığınız çocukluğunuz, dünyanın en uzak hazinesi gibi gelir artık; hiç bir zaman geri gelmeyecektir ne yaparsanız yapın.. şarkının dünyaya olan sitemi bu yüzdendir. herkes için dünya, her geçen gün daha da pislenen birşeyden ibarettir çünkü..

bir de insan büyüdükçe hayalleri küçülür müvardı.. *
aslında dunya'nın degismemesine ragmen buyunce artan sorumluluklar ve sorunlardan dolayı kirlendigini dusunduren soz
cocukken var olan saflık buyuyunce kaybedilir, hayat monotonlasır, eskisi gibi kucuk seylerden mutlu olunamaz, yasamın ve toplumun dayattıkları umursanmak durumunda kalınır ve zaten kirlenmiş, yozlasmıs dunyanın yarattıgı bir insan olarak her zaman fazlasını isteyen doyumsuz bir insan olunur. bu nedenlerden dolayı buyunuldugunde kirlenin dunya degil insanın kendisinin oldugunu kabullenmek gerekmektedir.
kendimden nefret etmeme sebep olan yeni türkünün aşmış şarkısı
kendini ve dünyayı pis hissedenlerin söyleyebileceği söz.
dogru bir sozdur biz ve bizden sonraki nesiller büyüdükce kirlenmektedir dünya ama korkmayalım omo vardır,ayse teyze vardır bulunur bir hal caresi canım..
her nesil tarafından sarfedileceğinden şüphe duymadığım cümle. * * *
her dinlediğimde içimi acıtan ve ne dogru bi cümle dediğim kelime topluluğu. * *
ne kalır yarına, bizden sonraya..!
çok klasik olacak ama, aklıma şu meşhur kızılderili sözü geliyor; "biz bu dünyayı atalarımızdan miras değil, torunlarımızdan ödünç aldık"
(bkz: masum değiliz hiç birimiz)
bu şarkıyı mor ve ötesi de yorumlamıştır.ama ondan çok önce coşkun sabah söylemiştir.
Dinledikten sonra herkesin "patika yollardan uzak durdugunu sandigim sarkinin bir kesiti...
acılarım, aldatan kadınlarım, aldattığım sevdalarım, teşekkürler hepinize.
masumiyet dünyanın en hızlı harcanan sermayesidir. iflas etmesi kaçınılmazdır.
(bkz: geçtiği her şeyi öpüyor zaman)
her insan bu dünyada farkında olmadan iki amaç için yaşar aslında. anlaşılmak ve masumiyetini korumak. ama ikisi de mümkün olmaz ölene kadar. büyüdükçe anlaşılmaz olur ve kirleniriz.
(bkz: aşk gövdemi uğrak bir mezar sanıyor)
(bkz: azat et beni ey aşk)
giderken..
tam da beni terkettiğini farkederken..
sana dair yeni bir şey keşfettim....
beni en çok terkederken istedin..
ben seni isterken değil..
acı verdi sana beni istemek..
çünkü biliyordun sende..
bir daha terkedemeyeceğini..
her şeyi hep zamanında yapmıştın..
cansıkıcı bir makullüğün vardı..
ve ben..
çok makul bir acı yaşarken şimdi..
sen kirlenmek güzeldir diyorsun..
"dünya zaten kirliydi. sadece biz büyüdük ve her şeyin farkına vardık." dedirtir.
büyümenin hayatın gerçek yüzünü görmek anlamına geldiğini çok güzel özetleyen murathan mungan sözü.
"sonra toprağa sordum "dünya böyle değildi?"
toprak dedi; sen kördün.."

diye noktayi koymus deniz yilmaz.*

(bkz: yorgun)
ayrılık kalbini vurmuş olmalı
gece uykulardan sıçramalısın
gözlerin heryerde beni sormalı
bu defa kendini suçlamalısın... *
doru söze ne denir dedirten şahane bir söz.
acılarım, içime akıttığım gözyaşlarım, kadınlarım, sevdalarım, çocuksu yarım kalmış düşlerim, terkettiklerim, terkedilişlerim, vazgeçişlerim, rezaletlerim, şiirlerim, kaybettiğim uçurtmalarım teşekkürler.. büyüdüm sayenizde..

(bkz: ayrılık kalbine inmiş olmalı)