bugün

Şuan Pepé Le Pew olsam ve “Paris’te aşık olsam.” diyorum kendi kendime.

http://mbsadam.tumblr.com...go-ve-sevimli-kahramanlar
https://www.youtube.com/watch?v=xv65WqOf1G0

gölgede aynı.
Birden hüzün geldi oturdu yanima. Sonra sen.

Yokken, nasil bu kadar yanimdasin?

Sonra seni düsündüm. Ardindan seni düsünmeyi düsündüm. Yetmedi sesini düsündüm. Kokunu dinledim. Adini öptüm.

Kelimeler, kelimeler albayim bazi anlamlara gelmiyor.

Ya ben sair olacak kadar ulvi degilim ya kelimeler sevmedi gitti beni.

Hala dinliyorum. Gögün üçüncü rengi inip vucüd bulunca sesinde hala dinliyorum.

Yetemiyorum kendine. Ne denli az, ne denli cok acilarim.

Acidikca büyür müyüz? Acim ol, kaçmakla yetineyim ve hüzünlü harfleri birakip renk refahlatan siirler yazayim.

Evet, hava sicak. Rüzgar perdeyle dansta. Nefesi vermek almaktan daha zor degil mi?

Her neyse. Biraz yorgunum on dakikaya geçer.
senden beklediklerinmi hep o yaptı... o kadar. işte bu yüzden bundan sonra ne hayallerimde ne de rüyalarımdasın!
ben konuşmasını bilmem lili. keşke sen konuşsaydın benimle liliyar.

Bu kuklaların kukla olmadığı besbelli
Ne söyledilerse tıpıtıpına gerçek besbelli
Altın saçlarını yana atışı yok mu Lilinin
Lilinin yağdan kıl çekercesine inanışı
Lilinin yağdan kıl çekercesine yaşayışı yok mu
Kuklalar titremesin ne yapsın
Kuklaların kukla olmadığı besbelli
Lilinin çekip gideceği besbelli
Lilinin dönüp geleceği besbelli

Ekmek ha bakkalın olmuş ha Cabaret de Paris'nin
Sen herhangi bir ekmek yiyeceksin işte Lili
Ekmek ne kadar Allahınsa Lili de o kadar Allahın Lili
Yüzün ruhun kadar aydınlık ya Lili
Gönlün soğuk sular güzel aynalar gibi ya Lili
Anladın ya kutunun içinden çıkan mendil
Olamaz Üstüdardan geçeriken bulduğun mendil

-Bizi bırakıp nereye gidiyorsun Lili
Demek bizi bırakıp gidiyorsun Lili
Sen daima güzeller güzelini bulursun Lili
Sen istesen de taş yürekli olamazsın
Sen daima güzeller güzeli olursun Lili
Demek gideceksin arkana dönüp bakmayacaksın
Hangi kuş hangi şafakta ölecek görmeyeceksin
Öyleyse al bu kürkü bu veda kürkünü Lili
Tüyleri şiirler olan bu mahcup kürkü
Sen daima Sultanlar Sultanı olursun Lili
Demek sen gidiyorsun Lili
Bizi öpmeden mi gideceksin Lili

Lilinin güneşin altında duruşu yok mu
Perdeleri sıyırıp çirkin adamı burnundan yakalayışı yok mu
Eline bavulunu alışı yollara koyuluşu yok mu
Çirkin adamın güzel adam oluşu yok mu
Yaklaşıp onu saçlarından yakalayışı
Uzaklaşıp yollarda yol oluşu yok mu
Lilinin bir tavşan gibi koşuşu
Keklik gibi dönüp bakışı ve yıldırım gibi koşuşu yok mu
Adam da tam o zaman kapıdan çıkmaz mı dışarı
Lilinin adamın boynuna çocukça ve çılgınca atılışı yok mu

Ben konuşmasını bilmem Lili.
Herkes ne kadar duygusuzsun diyor. Duygularım yok ki senden bahsedilince. Ne bir kızgınlık ne bir özlem. Ölmüş biri bile değilsin benim için. Sanki hiç bilmediğim , görmediğim biri gibisin. Nasıl oldu da ben bu kadar duygusuz biri oldum bilmiyorum. Sanırım duygularıma layık olmamandan kaynaklanıyor bu. Senin bencilliğini kapmışım ben de. Aslında farkındalığım fazla benim. Senden önce de inancım yoktu biriyle mutlu olacağıma ama senle mutlu oldum. Demek ki senden sonra da biri beni mutlu edebilir. Kimse sonsuzluk vaadememez. Bu bir gerçek.
Bana vurmakla kalmadın tüm nefretini benden çıkardin. Seni böyle hatırlamak istemezdim ama sen daha fazlası değilmişsin. Allah çarşını pazar başını pınar ayağını göl etsin. Suratimin yarısı sayende yok burnum kanıyor muhtemelen yüzüm.şiş... Ayrıca senin deyiminle ben orospuyum.... Artık lütfen git ve geri dönme...
kal dersen kalırım giderim git dersen.
çok mutlu gözüküyorum değil mi? dostları olan, dersleri çok iyi olan, harika bir ailesi olan ve birçok şeyi başarmış... ve sen umrumda değilsin. gibi!

ve sen üzgünsün çok üzgünsün ağlıyorsun ve ben hiçbir şey yapmıyorum...mutlu ol!
minigim...
mideme oturmuş öküz yemeğisin. hazmetmeye çabalıyorum.
Bilir misiniz? Şimdi bana kimselerle konuşmaya değmezmiş gibi geliyor.
Sesin yok, ellerin, gözlerin yok, kokun yok, nefesin, o huzur veren bakışların yok. Sen yoksun, biz yokuz. iyi misin, bunu dahi bilmiyorum. Öyle bir sildin ki beni, bizi. Sanki hiç olmamışız, o günler hiç yaşanmamış gibi. Bu nasıl bir acı biliyor musun?

bil istiyorum, hisset istiyorum...
şimdi sen hayatıma girdin ya her şey nasıl değişti bilemezsin.
aslında ilk başlarda hiçbir şey değişmemişti ama sadece kendimde bi farklılık hissediyordum, kimseyle mesajlaşırken böyle aptalca gülümsemiyordum ben. bi gün öyle farkına vardım kendimi aptalca gülümserken yakaladığımda.

günden güne daha da çok bağlanıyordum sana bir yandan da bağlanmaya korkarken.
seni hayatımdan çıkarmak istedim çünkü korkuyordum sana bağlanmaktan, evet korkağın tekiydim ama olmadı. Olmadı derken yani ne ben alışabildim bu duruma ne de sen.
ne yapacağımı da bilmiyordum, alıp seni kalbimin en güzel köşesine mi koymalıydım? yoksa sadece sıradan bir arkadaş mı olmalıydık? kafamdaki soru işaretleri artık rahatsız edici bir hale gelmişti.

ne yapmam gerektiğini gecelere kadar düşünmeye başlamıştım. 3'te 4'te yatmak artık çok normal bir davranış haline gelmişti. Ne sana daha çok bağlanabiliyor, ne de senden kopabiliyordum.
Ama artık birini seçmenin vakti gelmişti. ya bağlanacaktım ya da kopacaktım.
kusura bakma seni de bayağı üzdüm, beklettim, kalbini kırdım ama sonunda sevgilim oldun.

evet sevgilim, hatta ilk sevgilim, sonum ol tamam mı? bak bu entry'i buraya düşüyorum, okudukça aklıma sen gel diye. ilk sevgilimdi, evlendik sonum oldu demek istiyorum senden için.

her şeyde mutlu olalım, hiç birbirimizi üzmeyelim, kırmayalım tamam mı? kimse de aramıza girmesin.
ben seninle mutluyum hem de çok mutluyum. Seni belki hiç görmemiş olabilirim ama görünce sana daha çok aşık olacağıma eminim.

yazımı tam bitirecektim ki aklıma bişey geldi.
hatta hiç aklımdan çıkmıyor bu ama işte buraya yazmak aklıma geldi.
seni seviyorum.

edit : (bkz: ben bu yazıyı giden sevgiliye yazdım/#27413824)
Temmuz tam bu işe göredir bana kalırsa, gel bağışlayalım birbirimizi...
iyi ki doğdun sevgilim.
Evet yalnızlığımın ilk günü bu gün. Sensizliğin ilk günü,sensiz olabilmenin ne olduğunu öğrendiğim ilk gün. O kadar çok kaptırmışım ki kendimi sana,o kadar çok sevmişim o kadar çok bağlanmışım ki ne yapacağımı bilemedim sabah kalktığımda. Oysa ki o kadar alışmışım ki senin günaydın mesajınla uyanmaya. Yine bekledim ben o mesajı bu sabah gelmeyeceğini bile bile hem de. Bilirsin işte alışkanlıklar çabuk değişmez. Sanırım bu birkaç gün böyle geçecek. içimde büyük bir boşluk var,derin bir acı var. Ama ne olduğunu anlayamıyorum daha ,her an sen çıkıp gelecekmişsin gibi geliyor. “Hadi sevgilim seni bekliyorum.” deyişin geliyor kulağıma. Sonra diyorum ki ne diyorsun sen öyle o artık yok geri gelmeyecek,bitti kabul et. Edemiyorum ben sensizliği kabul edemiyorum,ağlamak istiyorum ağlayamıyorum. Duygusuz birine döndüm bir anda. Daha senden ayrıldığımı kimseye söyleyemedim bile ,telefonlar çalıyor açmıyorum,kapıya geliyorlar açmıyorum kimseyi istemiyorum senden başka.
Ama kimse de seni çağırsın istemiyorum. Çünkü seni ne kadar sevsem de artık seninle bir hayatım olmayacağını biliyorum. Bu yüzden ben senden vazgeçiyorum.
Hayatında kim olursa olsun hep mutlu ol,umarım bir gün beni hatırlarsın.
aslında sana sorduğum pek çok sorunun cevabını biliyorum, hissediyorum. ve tesadüfen işin aslını öğrendiğimde söylediklerin değil hissettiklerim doğru çıkıyor... hislerime güvenmem gerektiğini söyleyenlerden biri de sendin, unuttun mu? bana karşı dürüst olmanı beklerdim... sonuç ne olursa olsun dürüst davranmanı...
Gelemem akşama bozuyor ağlama.
hikaye romanla başlar mı?
başlar.
adamın biri bir yerde yazmış ya; bir kitap okudum hayatım değişti.
değişir mi?
değişir.
anabelle hatırası misali;
yıllar yıllar önce,
afacandım o vakitler
hayattan değil
polisten firari.
elimde iki cilt bir kitap.
oğuz atay kardeşlikten "tutunamayanlar"
hemde birinci baskısı.
kulağım kirişte heyecanlıyım,
dua ediyorum bitmesin satırlar.
satırlar bitmez mi?
biter.
yıllar yıllar sonra
ulu bir sözlükte aynen yazdım böyle.
sahimi
1970 lerde ilk baskısından mı okudunuz kitabı?
evet
demesiyle başladı hikaye.
yıllar geçti sonra yine
yıllar hep böyle geçer mi?
geçer.
geçti işte yıllar
o geçerken yaşadım hayatımın en güzel yıllarını.
bu gün işte elimde hikayenin son sayfası kaldı
her son sayfada "son" yazar değil mi?
yazar.
hikayenin kahramanları iki güzel insan
öpüşemeden ayrıldılar.
ben bu yazıyı sana yazdım
meleğim.
meleğim,
mevlam yolun açık eylesin,
hadi;
dilek.
beni terkederken üzerinde ne vardı hatırlamıyorum ?
Neden gördüklerim bu kadar güzel ve derin. Dünyadaki en güzel yüzü gördüğüm için mi. Nasıl her şey böylesine anlamlı. Melekler sadece bebeklere görünürmüş o yüzden bebekler hep gülümsermiş uyurken. Peki benim gülümsemem neden. Benim rüyada gördüğüm ne. Neden bir meleğin kanadında uyumuş gibi hissediyorum. Sen meleğin kanadına çizilmiş bir resimsin. Milimlerle işlenmiş “en güzeli” nasıl oluru anlatmak için şarkılarla bezenmiş bir melodisin. Saçlarının siyahını tutturmak için kaç gece feda edilmiştir. Kaç gece izlenmiştir o rengi görebilmek için. Saçlarındaki parlaklığı anlatmak için kaç yıldıza bakılmıştır. Kaç yıldız toplanmıştır saçlarına serpilmiştir. Gözlerindeki ateş ay rengi. Ay beyaz değildir. Ay sadece parlaktır. Ay turuncudur sadece senin için. Gözlerinin en derini de turuncudur, bak. Herkes göremesin diye kahverenginin arkasına saklanmıştır. Ay gibi parlaktır da kimse derine bakamasın diye. Sende senden öte şeyler var senin de bilmediğin. O kadar özelsin ki senin bile bilmediklerin var içinde. içime dolan havanın her zerresine karışmış kokun. Belli senden önce böyle kokmuyordu hava. Biraz bahar, fazla huzur dolu bu hava. Hava belki bazen çok soğuk belki çok sıcak ama hep bahar. Hep çiçekler var ağaçlarda. Hepsinde papatya var. Nasıl papatya baharınsa sen de benimsin. Elim kadar kalbim kadar benimsin. Ya da ben tamamen senim işte. Sen heyecanlanırken daha hızlı atan bir kalbim var. Canın acıdığında bana saplanan bir bıçak gibi derimi yakan bir his var. Ne bileyim ikimize aklından bir sayı tut diye sorsalar senin tuttuğun sayıyı tutarım ben. Öyle güzel seninle uyurum ki emin ol ikimiz tarafa dönüp yatıyoruzdur. Boğazıma kadar seviyorum seni, dilimle sana anlatmaya çalışıyorum.
iyi geceler tavan.
ilişkimiz boyunca sana sürekli iyi olmaya çabaladım. kötülük yapmadım. seni mutlu edemedim say, hadi seni yeterince de sevmedim diyelim(senin düşüncelerin) ama ben sana hep saygı duydum, önemsedim ve iyi oldum. inkar edemezsin, hakkımı yemiş olursun. oturup objektif bi' şekilde düşünsen eminim doğru yolu bulacaksın. ama biliyorum ki şuan sana sarfettiğim her kelimem bir işkence. hayatlarımızı ayırmak istiyorsun. buna da saygı duyarım. ama beni kötü hatırlamanı istemiyorum.

aslında bana en çok koyan ne oldu biliyor musun? ''seninle keşke hiç olmasaydım.'' demen. yaşadığımız şeyleri pişmanlık olarak yansıtıyorsun. seni, yolda başka bir erkekle öpüşürken de görsem, seninle yaşadığım anıları kirletmem. onlar ayrıdır benim için. ben gözlerinin içinde hissederdim kendimi, sana her baktığımda. buluştuğumuzda saçına, kaşına, ojene laf etmeden duramazdım. seninle uğraşmak çok güzel oluyordu. sen sinirliyken bir daha seviyordum seni. saçlarının kokusu için ölürdüm. ya ellerin, hiç bahsedemem bile. ben ilk defa bir insanı bu kadar sevdim, istedim. ama kaybettim. olmadı.

şimdi senden geri dönmeni beklemiyorum, yanlış anlama. dönmezsin de zaten. beni kötü hatırlamana dayanamam. seninleyken yaptığım tüm hatalardan dolayı, seni ara sıra üzdüğüm hatta ağlattığım için binlerce kez özür diliyorum. eğer senin üzerinde hakkım varsa helal olsun. isterim ki sen de hakkını helal et. umarım bundan sonraki hayatında karşına benden daha iyileri çıkar. umarım mutlu olursun. seni çok seviyorum, hala seviyorum. kendine iyi bak.
olmayacak duamdın. ben sana hala amin diyorum.