bugün

düşünmeden hesapsız çıkarsız kayıtsız şartsız bodozlama gitmektir, sevdiğinin askeri olmaktır aşk bence.
Az önce başka bir sözlükte şöyle bir açıklama okudum.

"birini alıp komple içine sokmayı istemektir. o kadar çok seversin ki hiçbir şey ifade etmeye yetmez o sevgiyi. içine girsin ve kendi anlasın nasıl sevildiğini."

Bundan daha net açıklayan bir cümle var mı gerçekten?
Çok güzel bir duygu. Ama acısı, öldürmez süründürür.
(bkz: cok guzel)
onun hiç akıldan çıkmaması, sabah uyanınca akla ilk onun gelmesidir.
Doğru insanı yanlış zamanda sevmektir, aşk kaybetmektir aşık olan kimse kazanmaz sadece kaybeder çünkü aşık olduğun insana hayır diyemezsin yada seni üzdüğünü sana zarar verdiğini bile bile yanından uzaklaşamazsın bu yüzden seçim yapıp ya kendi hayatına yada onun hayatına kendini adaman gerekir bu yüzdende aşk her zaman yoğun ve yorucu bir deneyimdir... belki gelecek vaat etmez ama sürdürebilinir bir kısmı vardır, bu kısmı içinse olabilecek tek yol; bazen ondan uzaklaş ki dünyanın neden anlam kazandığını hatırla.
ruhlarımızın farklı yataklarda aynı anda uyandığını hissettiğimiz an, kendimize esir tuttuğumuz o yalanlar bizi hayatta tutacak.
şiirdeki tek bir kelimeye odaklanmaktır.
Flaubert'in aşk tanımı: "Merak. Birine karşı, ansızın, bir merak duymaya başlarsınız, korkunç bir merak. Onu tanımak, onunla doğmak, dünyaya onunla yeniden gelmek tek amacınız haline gelir. Aşka en uzak cümle, senden nefret ediyorum değil, bilmek istemiyorumdur."
her sabah uyandığında ilk onu düşünmektir.
sertab erener'in tüyleri diken diken etmek için kullandığı etkili bir aracın ismi.
"izini kaybettiğim duygulara, bir gülüşle kavuşmakmış aşk." dedi buray.
o'nun akıldan hiç çıkmamasıdır.
insana herşeyi yaptırır.
Olmasa da olandır...
Yanında olmasa da olandır.
Kokusunu bilmesen de olandır.
Sarıp sarmalayamasan da olandır.
Gözlerinin içine bakamasan da olandır.
O olmasa da olandır aşk.
Yeter ki onursuz olmasın.
Belirli bir yerden sonra acisini cekmeye para veririm.
imkansız...
parfüm kokumu çok seviyordu. her sarıldığında içine derin derin çektiğini duyumsuyordum. sırf onun için sürekli o parfümü kullanıyordum. son şişesini aldığımda gitmişti. sıkmıyorum artık.

beni bırakma diyen kadın, ne oldu da çok boğuyorsun demeye başladı? durmadım tabii ki. sanki içime buz kütlesi bırakmışlar da buz kesilmişim gibiydi. oysa ben, bana çok benzediğini, seni tanıdığımı, içini bildiğimi sanıyordum. hiçbir şey anlatmadı. içinde ne biriktirdiyse içinde kaldı. ben de söyleyemediklerimle kaldım. senden nefret ediyorum. biriktirdiğim, ince ince işlediğim bütün sevgimi yok ettiğin için. mutsuz olduğunu biliyorum. ama geri dönsen de, pişman olsan da dönmeyeceğim. ne olursa olsun. bizi böyle onca hayal kurdurup yarım bıraktığın için. her gün sevdiğini söyleyip inandırdığın için.
dünyanın en güzel duygularından biridir. aşkın verdiği dinginlik efsane.
Elimizde bile olmayan bir üreme güdüsüyle ortaya çıkan geçici hisler toplamı.
Artık aşka inanmıyorum öyle güvenim kırıldığından falan da değil.
Hep bir boşluğu doldurmaya çalışıp ona aşk demişim, o boşluğun dolmadığını, hicbir erkekle dolamayacagini anlıyorum bu aralar...
aşık bir erkek her türlü mantıksızca ve gurursuzca işi yapabilir. bu yüzden bir adam hiçbir zaman duygularının kölesi olmamalı, kadın cinsine karşı kalkanlarını indirmemelidir.
Ne kadar çok seversen o kadar çok derinleşir yaraların. Çok sevmelerin zamanı değil artık. Sevip kavuşmayı beklemenin devri değil bu devir.
Bir selama muhtaç kalmıyor artık kimse ve bir selamla güneş doğmuyor kimsenin yüreğinde.
Elle yazılmış mektupların kıymeti kalmadı, saklanmıyor artık kitap sayfalarının arasında mektuplar.
Kimsenin ardından yas tutulmuyor, ayrılığın acısı yılları bulmuyor. Şarkılarda aranmıyor, şiirlere yazılmıyor artık kaybedilenler. Dokunmadan sevilmiyor, görmeden taşınmıyor kimse yüreklerde.
Sevdaya dahil değil artık hiçbir şey. Sadık kalınmıyor artık verilen sözlere, yeminler kolayca bozuluyor artık.
Emekle kazanılmıyor artık sevdalar... kimse bir cemal süreya gibi sevmiyor kadınını.
Ve kimse bir piraye kadar gururlu ama sevdasına sadık kalamıyor. Çok sevmelerin devri kapandı. Gidenin hoşça kaldığı gelenin hoşgeldiği devir bu devir. Güzel sevenlerin kendini çirkin hissettiği, çirkin sevenlerin kendini güzel zannettiği zaman.
Gidenin acısını gelenle kapatmanın zamanı...
içinde yüzmekte olduğum umman.

Çok seviyorum. Akla hayale gelmeyecek kadar çok... Fakat çok sağlıklı bir duygu bu. iki yöne doğru açılabilen bir kapının önündeyiz. istediğimiz an çıkıp gitmekte özgür olduğumuzu biliyoruz ve sadece birbirimizi sevdiğimiz için yan yana duruyoruz.

Kalbimin içindeki kırk odalı kapıların bazılarını açmayı başardı. Tamamını açabilirse destansı bir sevdaya ve ömür boyu onu her koşulda sevecek bir kadına sahip olacak.

Evet beyler... Özellikle sözlüklerde bazı yıkık herifler zırlayıp duruyor. Bırakın bu redpill falan zırvalıklarını. Karakterli Bir kadın tarafından ömürlük sevilmenin iki yolu var: 1. Sadık olmak, zihninde bile ihanet etmemek 2. Onu serbest bırakmak.

"Ya benimsin ya toprağın" zihniyeti cinayet işlerken, kadından kadına koşmayı marifet ve errrrrrkeklik zanneden zavallılar onları gerçekten seven kadınları kaybedip, başlarını taşlara vururken, mutlu olabilmek için yukarıdaki bu ikisini yapmanız yeterli. Sizi seven biri gitmez. Gideni durdurmaya çalışmayın. Fakat yanınızda yürüyeni de kimseye değişmeyin. Daha güzel, daha yakışıklı, daha zengin, daha eğitimli, daha, daha, daha... Bitmez bu. Elinizdekinin değerini bilin.