bugün

mecidiyeköy-taksim arasındaki metro gibi. metronun seni götürdüğünü zannediyorsun ama aslında yolun çoğunu sen kendin gidiyorsun. güzelliğin on par etmez, bu bendeki aşk olmasa misali karşındakini idealaştırma sanatı.
Ask,siddetli bir muhabbettir.
aşk acı çekmektir ve insan çekecegi acıyı seçme de özgürdür.
beşeri olanı için; hormonlar, libido ve takıntılı bir ruh halinin bir araya gelmesi yeterli galiba. ilahi olanı ise, başka türlü bir bilinç düzeyi ve farkındalık gerektirir. yaşamadan bilinmez ama yaşayan da anlatamaz herhalde.
Aşk, özgür olmakla esir olmak arasındaki en ince çizgidir..
Bir çok şey yazılmıştır. Hepsi doğrudur, ya da yalnıştır. Bence de akıl oyunlarıdır.
2009 yılının en çok satan kitabı olmuştur.
(bkz: fasa fiso), (bkz: gelir geçer), (bkz: yalan dolan), (bkz: saçma sapan), (bkz: abuk subuk)
Aşk;muhabbetin şiddetli halidir.
örneğin; bir insana aşık olabilmek için öncelikle onu tanımalısınız tanıdıkça muhabbet(sevgi) besleyecek...ve muhabbetinizin şiddetli bir hal almasıyla aşık olacaksınız.
şuan finallere çalışamama sebebidir, kendisi değil ama acısı adamı darmaduman eder.
bu günler de değeri çok ucuzladı. tek gecelik ilişkiler ile aşk adını almaya başladı. ama benim içim hala kolay kolay bulunmayacak ve bulunduğun da kaybedilmemesi içim çaba gösterilecek kutsal olaydır.
ikisi de boşluğa düştükleri için
Boşlukta kimse olmadığı için
Sarılacak daha iyi bir şey bulamadıkları için
Sarıldılar.
yüzü gülsün de güldüren ben olmasam da olur demektir.
sen ne yapmuşsın bana yaa.
insanın ruhuna görünmez şırıngıyla taksitli acı yüklemesi. insanın acıyla imtihanı.
yıllar geçmesine rağmen, unutulmayan, bitmeyen, geçmeyen, hüzünlendiren.
insanın zaman kavramının tamamen rayından, yolundan, çığrından çıktığı durumdur...
Kimseye yarari olmayan. Sadece kendine degil etrafinada zararli olan. Herkese gore farkli ama ayni olan, pis ve temiz olan. Butun zitliklar butunudur.
sevdiceğin çubuk kraker olsa, paketine hapsetseler, bayatlamasın diye açmazsın. işte bil ki bu aşk. onu tatmışsın...
alkol gibidir. çok içince kusar ve birdaha içmeyeceği ulan dersin, etkisini yitirince tekrar sarılırsın.
güzeldir aşk. ellerini terleten kalbini çarptıran bir kere insana yaşadığını nefes aldığını hissettiren şeydir. düşünsenize hayatınıza biri giriyo ve artık onu da düşünerek adımlar atıyosunuz onunla kararlar verip onun mutlu olması için her şeyi feda eder duruma geliyosunuz..hatta aşık olduğunuz kişi, önceden hayatınızda olan insanları şimdi hayatınızdan çıkarmanızı isteyebilir sırf o üzülmesin diye sırf onu kaybetmemek için kabul edersiniz. onun için eski tanıdıklarınızı arkadaşlarınızı feda etmeye hazırsınızdır aşıksınızdır çünkü..

bu kadar fedakarlık yaptıktan sonra aşık olunan kişi size bir gün sırtını dönüp giderse üstelik sudan sebeplerden o zaman anlarsınız aşık olmanın da aşkın da nasıl bişey olduğunu, ilk başlardaki gibi toz pembe olmadığını.

ama her şeye rağmen güzeldir aşk. yaşanası, tecrübe edilesidir. ayrılık sonrası çekilen acı bile aşkı güzel kılan bişeydir. işte bu yüzden tarifi zordur.. insan kendini üzeceğini bildiği şeyi sever mi? garip..
seviyorum seni ölesiye (öylesine değil. ölür gibi,ölmeye yakın,ölmek ister gibi)
ekşi sözlükte okumuştum hoşuma gitmişti
aşk; yeni moda şeytanın yeni kreasyonu denmiş. hoş denmiş!
kalbinizin fazla attığı, her dakika onu düşündüğünüz, dünya bir yana o bir yana dediğiniz, ismini her hatırladığınızda yüzünüzde tebessümün oluştuğunu farkettiğiniz, güveninizin tam olduğu ve hayallerinizde olan tek kişidir.

derlerse inanmayın.

inanmamak için çok sebep vardır. evet kalbi başta fazla attırır, ama bilinmez ki bu geçici bi sıradışılık sezgisindendir. her dakika düşünmek ya mutluluğa olan özlemdendir, ya da değerli kılınmanın verdiği hazdandır. dünyadan ayırdığınız kişinin gün gelip dünyanın en değersiz şeyine sizi değişmeyeceğinin garantisini size kimse veremez, ilerde hatırladığınızda yüzünüzdeki tebessümün yerini üzüntülü mimiklerin almayacağını veya güveninizin kırılmayacağını da.

güzel değil midir hayır çok güzeldir, lakin bitene kadar. bitmeyecek üzüntü veya acı olmadığı gibi bitmeyecek aşk da yoktur. aşk nedir onun da tanımı adam gibi yapılmaz zaten.

"o kadar güzeldir ki anlatılmaz yaşanır."
"insanın başına gelen en güzel şeydir."
"çok mutlu eder."
"insanı yaşamın soğukluğundan uzaklaştırır."
"hayallerin gerçekleşmesini sağlar."

bunlar hayatını aşka endeksleyen insanların sözleridir. hayatlarının merkezlerine koyarlar aşık oldukları kişiyi, ve bu duygunun çemberinde hareket ederler sürekli. bir süre sonra duyguları olmadan yaşayamaz hale gelir insan. mantığını tamamen yitirince hayal kırıklıkları gün geçtikçe artar.

tartışmak, uyuşmak kadar doğal bir şeydir her cinsin yapısında vardır. en ufak tartışmada mantığını duygularına yem eden insan, aşık olduğu kişinin tek tavrından iki çift sözünden yıkılacak duruma çok rahat gelebilir, getirilebilir. bu 15 yaşındaki lisede okuyan ergen için de böyledir, 35 yaşındaki saffet abi için de.

insanın başına gelen en güzel şey tanımını alması için, o şeyin insanın hormonlarını etkileyen bi duygu değil yaşam tarzı olması gerekir. aşk bir yaşam tarzı edinilemez zaten. sen onu yaptıkça mutlu olursun. o zaman sürekli aşık olman gerekir. aşık olunan kişiyle vakit geçirmek sürekli aşık olmak anlamına gelmez. çünkü kimse birinin elini ilk günkü heyecanla tutmaz. ki insanoğlu açtır, daha fazlasını da isteyebilir. karşıdakinin kuralları varsa anlaşmazlık olur, eğer yoksa müthiş anlaşılır gibi gelir. bir süre sonra yıkılan kuralların ardından alışkanlıklar çıkar, yapılanlar alışkanlık halini alır, ihtiyaçtan bile çıkar. çenen kaşınır kaşır geçersin. tekrar kaşımaya gerek yoktur.

insanı yaşamın soğukluğundan uzaklaştıran tek şey olabilmesi, diğer sahip olunan maddi manevi herşeye haksızlık etmek demektir. aile, arkadaşlar, sahip olduğun başarıların, yaptıkların ve en önemlisi yapacakların. hayallerin içinde yalnızca birini mutlu etmek veya sadece onunla olmak doğal bir istek olabilir. bunu abartıp tek amaca indirgemek kişiyi zamanla tüketir. elde ettiğin kişisel başarınla övünmek, herkes tarafından takdir edilmek kadar mutluluk verebilir mi bir insana, bu da görecelidir.

en ufak mevzuda kimin omzunda ağlayacaksın, dostunun. kim tarafından destek bulacaksın, belki de ailen. insanın yanına kaldığı şeyler her zaman bellidir. aşık olunan kişi illa hayal kırıklığı yaratacak diye bi kural da yoktur. sadece bunun garantisini almış gibi yaşayıp, o insana kendi hayatından ödün verecek kadar değerli kılmak yapılan en büyük hatalardan biri olacaktır.

kimse vazgeçilmez de değildir. "sensiz yapamam, yaşayamam, olmazsan olmam" sözleri samimiyetsizlikten başka birşey değildir. insanoğlu ölüm acısını bile 3 günde azaltmışken, "aşk" denilen hormonal dengesizliği mi unutamayacaktır.

insan her zaman her duyguyu bağımlılık yaratmayaacak şekilde yaşarsa, mutluluğu daim olur. zira değer verdikçe değerin azaldığı zamanlarda yaşadığımıza göre mantığını bunlarda yitiren saffet, aptallığına doymasındır.
erkekler için kapağı kül rengi bir versiyonunun çıktığını öğrendiğimde ne kadar ufak şeylere takılıyoruz dediğim bir elif şafak kitabı. ben pembe kapaklısını okudum otobüste, okulda orda burda ve hiç de gocunmadım bu durumdan. kadınları anlamak zor derler bir de, bir erkek olarak erkekleri anlamak da kolay değil diyorum. malesef.
aşk;
kimi zaman mutluluğun doruğuna çıkarır.
kimi zaman acının yatağına bırakır.