bugün

iftarda içilen ilk sigara gibidir. en az onun kadar baş döndürücü, en az onun kadar zararlıdır.
"aşk derdiyle hoşem el çek ilacımdan tabib,
kılma derdime kim helakim zehri dermanındadır." (bkz: fuzuli)

beytini yazdıran bilinmezlik.
yunanca anlamı ' fos ' tur.
gel dersem gel
git dersem gitme ...
(bkz: özdemir asaf)
aradıkça bulması imkansızlaşır. akışına bıraktıkça karşına çıkar.
hayatın son deminin başlangıcıdır bazen, bazen de başlangıçtır yeni ve onlu bir yaşama... velhasıl kelam güzeldir aşk be üstad.

hem demiş ki:
aşık olun, gösterin birbirinize kendi, öz yalnızlıklarınızı...
"benim için ilginç olan, gözlerimi yalnız sana baktıkları zaman görmektir"
(bkz: roland barthes)
sorgulanmaması gereken tek şey olmasına rağmen en çok sorguladığımız şey.
aşk, bazen yastığına dökülen damlalarca göz yaşıdır. fakat unutulan sabah kalkıldığında yastıktaki göz yaşlarının kurumuş ve sizin o vaktinizi üzülerek geçirdiğiniz gerçeğidir. ama herşeye rağmen aşk güzel şeydir.
büyülenmektir. ünlü filozof cicero der ki "gözler resimle büyülenir, kulaklar müzikle." işte aşkta da aşık olduğun kişinin görüntüsüyle büyülenirken aynı zamanda sesiyle de büyülenirsin. o sesi duydukça için erir, o güzelliğe baktıkça tutulursun sevdiğine.
'Eğer, hayatınızın herhangi bir an'ına gidip orada sonsuza dek kalacaksınız deseler yalnızca iki şeyden birini seçmek isterdim. Biri, o çocukluğun bahçesindeki ağacın dalına asılı salıncakta sallanırken... Öteki, bütün hayatım boyunca en çok sevdiğim adamla öpüştüğüm ilk gün... Herkes aşık olmanın ortak dilini bulup yazmaya çalışıyordu.

Ama aslında bu kadar basitti işte: Birini öptüğünde salıncakta sallanır gibi hissediyorsan aşıksın.'
(bkz: kürşat başar)/başucumda müzik
kim söylemiş hatırlamıyorum ama bir de şöyle bir söz vardı;

"aşk, kum saatine benzer; kalp dolarken beyin boşalır."
benim gibiler için hayatın mazoşist tarafıdır.

aşık olurum aşkım beni üzer, bu da benim hoşuma gider.

aşık ederim ben onu üzerim, bu da benim hoşuma gider.

hem aşık olup hem kendime aşık etmeyi şu ana kadar başaramadığım için bu iki ucu boklu değneğin boksuz tarafını henüz keşfedemedim.

gün gelir, o da olur diyorum ister istemez.

(bkz: umut fakirin ekmeğidir)
her defasında zora düşüren duygu.
Aşk biraz palavradır
Biraz da aşna, aşna fişna
Biraz da yalandandır
Sevmek birisini ömür boyu..
insanın hayatında var olmadığı zamanlarda kişiler kafalarını yastığa huzurla koyarlar.
''Aşk bir elmadır bitince sapı kalır''
doğru kişiyle, doğru zamanda yaşanıldığında ölümsüzleşecek olandır.
*
bu günlerde akıcı kalemini zevkle okumakta olduğum Elif Şafak'ın son romanı.
alev alev yandıgım dogru..
küllerimden dogarmıyım sana dogru.
kendimi arıyorken ,olmaktan korktugum yerdeyim..
sendeyim
al beni ne yaparsan yap..
555. entry şerefine;

aşk, mecnunu leylası için çöllere düşüren, ferhatı, şirin için dağları deldiren, kalpte bulunmaz köşedeki inci tanesi. inci tanesi denilince akla hep parlak, baktığınızda gözlerinizin içine kadar görebileceğiniz berraklıktaki taş gelir.

o inci, o parlaklığa ulaşana kadar saklanır, korunur ve o parlaklığı alır, değerlenir. işte aşk da böyledir dostlar, ne kadar gizler, saklar ve kendi içinizde yaşarsanız o derece değerlenir.

bir kere dile düşürüvermeyi gör aşkı, parlaklığı da gider değeri de.. o, saklınızda ne kadar kalır da, güneşten ve kendinizden bile korursanız, o derece ısıtır bedeni. sevgi, bu sıcaklığın dışa vurumudur işte. dilden çıkan sözcükler o sıcaklık içinizi ısıttığı derece tatlı olur, aşk duyduğunuz kişiyi etkiler, ama siz sözcüklerden etkilenip ısındğınız için onun içi size akar, bilmezsiniz.

bir insan sadece karşı cinsinden olan insana aşk duymaz, kişi bir başkasına aşık olabilmesi için, şlk önce kendine aşık olması gerekir kendimce. insan kendisini sevmezse, diğer hiç bir şey ve hiç bir kimseye sevgisini gösteremez, ve sevgi göstermedikçe aşıkta olamaz.

aşk, başladığında sonsuzluğu noktalar. eğer aşıksanız sonları düşünürsünüz hep, en sonunda ne olacak derdi başınızın içinde uğuldar durur. herşey etrafınızda dönüp durur ama farketmezsiniz, tıpkı sevgilinizi düşünerek yürüdüğünüz bir yolda en yakın arkadaşınızı tanımadan geçmeniz gibi.

aşk bittiğinde ise; sonsuzluk başlar. düşünceler asla bir sonla bitmez. herşey olağan seyrinde devam eder. artık kim ne yapmış, ne yapacak hep gözünüzün önündedir, aşktan dolayı geri planda devam eden olaylar silsilesinin içerisinde buluverirsiniz kendinizi, ve yanarsınız yandığınızı bilmeden.

tarifsizdir aşk. tarif edilse de ferhata göre dünyanın anlamı şirin, leylaya göre mecnun olur. aşkın tarifi yarin gözleridir, elinizle gözlerinin önünden çektiğiniz saçlarıdır, onun gülüşü bakışıdır. bu yüzdendir ki aşkın bir tarifi değil, milyonlarca tarifi vardır.

çünkü bu dünya da milyonlarca aşık vardır. aşkın dili lisanı ise kalbe akan kandır. aşk bittiğinde akan kan durur, güneş doğmaz ve asla batmaz.

yürek yanar.. yanar.. yanar..

kül olur..

aşkıma; "seni seviyorum.. 6 yıldır olduğu, ve ömrüm boyunca olacağı gibi.".
aşk bencilliktir. Yalnızca benimsin, tümüyle benimsin daima benimsin der aşık. Bir parçasını bile başkasına vermez, dokundurtmaz koklatmaz,elinden gelse göstertmez. ben nasıl seviyorsam onu , o da öyle coşkulu sevsin der. çoğu kez kıskançlıkta arkadaş olur bencilliğe.
olsa da yaşasak amına koyayım dediğim.

(bkz: küfüre meyyalim vallahi aşksızlıktan)
bunun yerine sevgi, saygı, sadakat üçlemesi vardır. bu 3 güzel soyut varlığı birleştirip aşk diyorlar, aşkı da oyuncak edip tepemize sıçıyorlar.

ne güzel söylemiş zardanadam:
"aşk yoktur ve..." gibi.

artı olarak sevgililerini, karılarını, kocalarını biçenlerin de dillerine yapıştırmıştır.

ne o?

- karısını kesmiş.
+ neden?
- aşkından.
... denilince aklıma gelen tek bir isimdir.