bugün

ibretlik bir türkiye görüntüsünün örneği. balıkesir'de 14 yaşında bir öğrencinin atatürk'le ilgili yaptığı şaka üzerine öğretmeni çocuğu dava etmiş. üstüne üstlük yerel mahkemenin verdiği beraat kararı bozulup iş yargıtay'a kadar taşınmış.
bu nasıl bir insanlık, nasıl öğretmenlik? kararı siz verin: 14 yaşındaki çocuğun sözlerini ciddiye alıp dava açan bir öğretmen mi, hakkında ciddi suçlamalar yapan, bir ortaokul veledini hapislerde süründürmek isteyenler mi daha olgun, ders sıkıntısından atatürk hakkında iki cümlelik bir şaka yapan bu çocuk mu?
nasıl bir kutsallara dokunulmazlık psikolojisidir, nasıl bir yobazlıktır bu yahu... bir de türkiye'de yaşamak, türkiye'yi sevmek kolaymış gibi "ya sev ya terk et" demiyorlar mı...

http://www.taraf.com.tr/haber/36280.htm
Akp dedin diye açılan davadan daha mantıklı durum.
kemalizm'in tarikatlaştığının en büyük göstergesidir.
saçma bir dava, çocuk sonuçta! dava saçma ama haberin kaynağı taraf gazetesi olunca şüphe ile bakıyor insan "haber gerçek mi" diye? zira, taraf kolpa ve yalan haber yapma dalında altın kemer almış bir oluşum.

edit: taraf'ın attığı manşetilerin taraf'ın kıçında patlaması.
(bkz: yargıtay/#5457111)
hakkında dava açılması gibi gülünç bir durum eleştirilmesi yerine, kendisi eleştirilen öğrenci.
yok çocuğun ailesi terbiye vermiş mi, vermemiş mi onu tartışıyoruz. 14 yaşında lan bu çocuk! 14 yaşında hangimiz dersi kaynatmak için saçmalamadık? tarih dersi sırasında hz. ali'nin bıçaklanması sahnesini canlandırıp kendince ders sırasında eğlenen bir arkadaşı hatırlıyorum o dönemlerde ben. dine hakaret etmiş mi oldu? hayır, 14 yaşlarında bir çocuk olarak saçmaladı sadece. nedir bu hırs, nedir bu kin yahu?
14 yaşında bir çocuk resmi olarak reşit değildir fakat çoğu şeyin farkındadır. bir düşünün kendinizi orta sona giderken? * birçok şeyi anlıyor yorumlayabiliyorduk. hatta o yaşta aşk bile vardı. bence pek ciddiye alınmasada üzerinde düşünülmesi gereken durum.
ergenekonluk bir davadir. (bkz: ergenekon heryerde)
böyle öğretmenin çocuğa atatürkü sevdirmesi yerine, atatürkten nefret etmesine yol açmis bir durumdur. çocugun muhtemelen aşiri dinci bi aileden gelmesi, olasi bir tespitdir.
(bkz: çok yazik)
mustafa kemal atatürk ün imzasını, koluna bacağına dövme diye kazıttıranların olduğu ülkede normaldir. bu bir tapınmadır. atatürk ün kendinden bile daha çok atatürkçü olmaktır. en basit ifadeyle faşitliğin ağa babasıdır.
Zorla çocuğu atatürk'ten nefret ettiren bir girişimdir. Vakti zamanında bir de buna benzer "Türk bayrağı kanunu" vardı. Hülya avşar, türk bayrağı deseni basılı bir balona tekme attı diye hakkında dava açılmıştı.

kanımca tipik "yasakçı" zihniyettir. hadi "küfür hakaret" olsa yine bir nebze. halbuki insanlar korktukları dokunulmaz kişileri değil, şakalaşabildikleri hayatlarına katabildikleri insanları severler.
iki tane gotuboklu arkada$ini guldurcem diye gelecegini dusunmeden bi' bok yemis cocuk.

fikri ne , zikri ne bilmiyorum. gercek dusuncesi ise bunun kemalizm in tarikata donusmesi ya da fasistlikle zerre kadar alakasi yoktur.
bu apacik bu ulkenin kurucusuna " sen olmasaydin odun gibi yasamaya devam etcektik , ingiliz sagimda yunan solumda koyun guder , öküzden öküz yaşar geçer giderdik..hepsi senin yuzunden" demektir.

14 yasindaki cocuk icin bunlari dusunemeyecek diyenler ; ben ilkokul 3 te sarı zeybek izlerken agliyordum. O , bu cephe senin , bu cephe benim kostururken , bu vatanin o olmasaydi , olmayacagını biliyordum.

kaldi ki orta son yaşı demek , degil atatürk bizi kurtardı falan , direk "şu çılgın türkler" , "atatürk'ün yanıbaşında" , "kılıç ali'nin hatıraları" gibi kitapları okuyup ebesinin amina kadar bu ülkenin nasil kurtulduğunu öğrenme yaşıdır.

Hiç kimse de bu yasalar geregi mustafa kemal'e hakaret edemez.

bunlari yapmasaydi da ot olsaydik diyebilir , o'na inek diyemez.

diyebilen de , sonuna kadar cezasini ceker...bu ulkenin basbakani bile, o gomlegi degistirmeden once onun adini agzina alamazdi...

o demiş ki deyip artistlik yapardi...

sen kimsin ki ?
aynı çocuk, hz mhammed hakkında şaka yapsa açılmayacak davadır.
şu dersleri çıkardığımız olaydır:

-bazıları için akıl başta değil, yaştadır. 7 yaşında okumaya başlayan bir insan 7 senede nerde ne konuşup, ne konuşmayacağını öğrenemediyse gerizekalının önde gidenidir.

-taraf gazetesinin de, taraf okuyanların da ''tarafı'' cümlelerinden bellidir. atatürk'e herhangi bir saygısızlık yapmak özgürlük, bunu cezalandırmaksa faşizmdir onlara göre. e ben şimdi desem ki gıyablarında ''memleket bu ineklerin anaları babaları yüzünden bu hale geldi, ne biçim yetişmişler...'' desem. bu düşünce özgürlüğü mü olur? hiç sanmıyorum bence saygısızlığın daniskası olur. o yüzden herkes konuştuğu lafın ne olduğunu bilip konuşmalı.

-öğretmen saçmalamış. bu çocuklara terbiye vermek onların işi. mahkemelerin öyle bir işi olsa okula ne gerek var, adliyeye giderler!.

-çocuğun o lafı ettiği ve şimdi doğal olarak korkup geri vitese taktığı belli. şayet bizi okuyorsa ona bir abi tavsiyesi vermek isterim; bir daha altından kalkamayacağın işlere girme koçum!.
polise taş atan çocukların 10 yıla mahkum edildiği bir ülkede bunu garipsemeyenlerce garipsenmesi garibime giden öğrencidir.

ortada olan şey, yargının adaletten de evrensel hukuk anlayışından da uzak olmasıdır. ama o bağnaz kurtçu beyinleriniz kürtlere her dem pislik çalmak için hain hain işlemektedir. kürt çocukları mahkum edenler bu çocuğu da yargılıyor. sen ne yapıyorsun? içinizdeki kudurmuş börteçineyi itlaf etmekten başka şansınız yok kurtulmak için. yoksa böyle ömür boyu saçmalayacaksınız.
(bkz: gelin beni de tutuklayın amına koduklarım)
sayın öğretmenim! bu çocuk bu davadan beraat edecektir. Kaldı ki bankaları hortumlayanlar, Milletin parasıyla yolsuzluklarla oğluna gemi alanlar şirket kuranlar, Yardım derneği kurupta duygu sömürüsü yapıp trilyonları götürenler hakkında tek dava açılamazken, iki ekmek çaldığı için senelerce hapis yatmaya mahkum edilen bir ülkenin adaletinden bahsediyoruz. Bu çocuk hakaret etmiş olabilir bunu hemen hemen hepimiz yapmadık mı çocukken. (o içerisinde fıstık geçen tekerlemeden bahsediyorum bilenler bilir. yazıpta benim başım ağrımasın. örnek bile veremiyoruz şu özgürlüğü bak) önemli olan ona atatürk'ü sevdirmek. GErçekleri anlatmak. Eğer atatürk kendisi hakkında böyle bir olayın olduğunu duysaydı o çocuğa kızmaz onun ebeveynlerine ve öğretmenine kızardı. Bırakalım bu salak salak işlerle uğraşmayı eğer hak aranacaksa bu ülkede adaletsiz o kadar iş yapılıyor ki gidip ona dava açılmalıdır. ama unutmadan yersen! tabi. sayın öğertmenim.
Derste öğretmeninin; ‘Kitapları çıkarın” sözü üzerine Atatürk’ü göstererek ‘Bu kitap bu inek tarafından getirildi. Bu inek olmasaydı kitap olmazdı’ diyen öğrencidir. burada öğretmen tarafından yapılması gereken tek şey, o öğrencinin atatürk' ü neden "inek" olarak gördüğünü anlamak olmalıydı. yani ne manada inek? ineğin hangi özelliği atatürk ile eş tutulmuş; hayvanlığı mı, verimli bir canlı olması mı, otoburluğu mu, zeka seviyesi mi yoksa ne? 14 yaşın psikolojisini bir şekilde öğrenmek o şekilde çocuğa yaklaşmak, yol göstermek, anlatmak ve düşünmesini sağlamak lazımdı.
iki tokat atılıp kınama cezası verilmesi gereken öğrencidir. dava biraz ağırdır yaşına bakılırsa. çocuk aklı ermemiş olabilir ulu öndere laf söylememesi gerektiğine ve şakalara alet etmemesi gerektiğine. reşit olsa idi sürünsün hapishanelerde pezevenk diyebilirdim rahatça. ama şu durumda bu çocuğun suçu yok. ana babası o terbiyeyi verememiş. yüzlerine tükürmek gerektir.
ironi: ah be güzelim, keşke önce tsk'ya hakaretle falan başlasaydın, hem yaşında müsait, bir kaç sene sonra akp gençlik kollarında güzel bir görev alır belediyeye memur girerdin.

gerçek: zavallı çocuk ne gibi ortamlarda doğup yetişmiş ve zehirlenmiş bilinmez ama, ne olursa olsun, 14 yaşındaki bir çocuğu mahkemeye versen ne kazanacaksın? o çocuk davayı kaybetse ve ceza alsa bile "aaaaa atatürk süper adammış" mı diyecek? sorunun çözümü çoook derinlerde, o zavallı, aklı esir edilmiş çocukta değil.
şu açıdan da ele alınması gereken bir olay yapmış öğrencidir kendisi; bu ülkenin mevcut başbakanına yahut cumhurbaşkanına, bir okul ya da resmi bir kurumda, yüksek sesle bu tarz bir söylemde bulunmak ve sonucunda da elini kolunu sallayarak yoluna devam etmek mümkün müdür? 14 yaşındaki çocuk, başbakanın eskortllu makam aracı geçerken kendisine nanik yapsa, dil çıkarsa ya da "işte bu inek bizim başbakanımız, onun sayesinde evimize kömür giriyor" dese ve bu başbakanın kulağına gitse durum ne olur? buradaki olay atatürkü tanrılaştırmak ya da kemalizmi tarikatleştirmek değildir, türkiye cumhuriyeti devletinin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı olan şahısın kişilik haklarına saldırının engellenme çabasıdır. her devletin ve her milletin kendisine has kutsal değerleri vardır ve bu değerler bazen yasalarla bazen de örf-adet kuralları ile koruma altındadır. ve kişiler ayrım gözetmeksizin bu kutsal değerlerin korunumu konusunda aynı cezaya tabi tutulmalıdır. bugün atatürke bu denli saldırı olmasa, bu insanlar da onu korumak için bu kadar canla başla mücadele etmezlerdi. sen eğer 14 yaşındaki öğrenciye çocuk dersen, o zaman şu cevap verilir sana, "madem çocuk, aklı yetmiyo, o zaman muhtemelen bunu çevresindeki yetişkinlerden duydu, onların bu söyleme eğlendiklerini gördü ve kendince arkadaşlarını güldürebilmek için o duyduğu şeyi yüksek sesle sınıfta tekrarladı".
bir insanın şahsi haklarını anayasayla,mahkemelerle garanti altına alma uğraşını (aslında boşadamlığını)ne şekilde işlediği az çok ortada olan bir zihniyetle ifa etme davasında olan kemalist elitleri ifrite dönüştürecek sözlere sahip öğrencidir.ülkenin selametini atatürk odaklı zorunlu saygıya koşullayan ve ataürkçülüğü demokrasiye önceleyen bir mantığın karşısına geçip atatürk anamız,atatürk babamız,o bizim her şeyimiz deyin,onların canları ciğerlerisinizdir.bu cümlecikleri sarfeden sizin, atatürkçülük öğretisiyle aranızdaki kovalent bağın kalitesi, atatürkten bahsederken bir putperestin huzzadan,menattan bahsetmesi seviyesinde manevi efor sarfetmeniz gerekmektedir.bu tarife uyan insanın atatürkperestler tarafından makul insan olarak tanımlanmaması mümkün değildir.

mesela,düşünce özgürlüğünden bahsediyorsanız yada demokrasi diyorsanız ve bu iki ulvi kavram için canhıraşare uğra içerisindeyseniz bile bu mefhumlar uğruna dile getirdiğiniz şeyler içinde, kıyısından köşesinden atatürk ismine izafe edebileceğiniz bir argümanınız yoksa, demokrasi ve düşünce özgürlüğü başınıza bela olur,anında liboş,komünist,dinci gibi aşağılamalara maruz kalırsınız.

bir ülkede x e hakarettten dava açılması bir klasik ve örnek teşkil edecek düzeyde canlılığını koruyorsa o ülkede despotizm var demektir.o beni kurtardı ben de onu koruyayım kafa yapısının merkezinde, kurtarıcı üzerinden geliştirilen tanrısal şahsiyetin eklenmiş özelliklerinden kurtulamama sorunsalı mevcuttur.kurtarıcıdan kendilerini kurtaramayan insanlar aslında kurtulmuş sayılmazlar.bundan keyif alanların durumu ise daha vahimdir.mesela diyorum,o çocuk,bu çocuk,ben,sen,o,bu,atatürk hakkında normal karşılanmayacak cümleler sarfetsek atatürk ne kaybedecek?düşünüyorum...hiç?
hele ki,türkiye savcı ve hakimlerine sorulan;devlet mi bireyin özgürlüğü mü? sorusuna, devlet cevabının, bireyin özgürlüğü cevabından 2 buçuk kat fazla olduğu bir ülkenin fetişizm sınırlarını düşünmeden bu konuda sorunsuz bir değerlendirme yapmak asla mümkün olmayacaktır.yıllardır tapılası bir obje haline getirilen atatürke saygı adı altında insanlar tokatlandı,hapse atıldı,cezalandırıldı,kınandı,ideolojileri yerden yere vuruldu;fakat ne atatürk atatürklüğünden bir şey kaybetti,ne de ona karşı geliştirilmesi istenen saygı toplumda homojen bir yer edinebildi.

bir şeyin her zaman taraftarları ve sevmeyenleri vardır,olmalıdır.ne taraftarlarının olması o şeyin yada kişinin kusursuz olduğu anlamına gelir ne de sevmeyenlerinin olması onun hakkındaki olumlu düşünceleri alt edecek bir hüviyete dönüşeceği korkusundan mütevellit cezai yaptırımlar,antipatiyi muhabbete dönüştürür.atatürkü sevmeyen insanın cezalandırılamsı, sözkonusu insanın atatürkü sevmemesinde haklı bir sebebin olduğu telakkisine dönüşebilir ayrıca.atatürk yerine düşünmek,onun yerine karar vermek ise ne mahkemenin haddidir ne de başka bir mekanizmanın..
dava sonucunda hapsedilmesi gereken rezil öğrencidir.
herşeyin aşırı zarar dedirten bir olay. sevgi ve saygının baskı ile kazandırılmayacağının bilincinde olmayan bir öğretmen nasıl hala bu mesleğe devam ediyor şaşırtıcı.
gelde bu çocuğa bu saatten sonra atatrük sevgisi aşıla.
(bkz: kemalist davranış bozuklukları)