bugün

işinden içinden çıkılması zor iştir. çektirmesine çektirilir de alman copy right diyor da başka bir bir şey demiyor gavur kız*. deveye hendek atlatmak deyimi cuk diye oturur bu gibi durumlarda.

bitirme tezinin yazıldığı bir dönemde bulunan kaynak insanda çölde vaha bulmuş etkisi bırakır.
bu anlardan biri de erasmus ile türkiyede bulunan Dominique* adındaki alman arkadaşla yaşanandır.
araştırma imkanları kıt bir arkeoloji ortamında, bir gün:

+ yahu domi o elindeki nedir?
- bu mu? arkhaeologie wörterbuch*
+ * yahu ben şunu bir çektirebilir miyim?
- olur *
+ kitap alınır. sınıfın kapısından içeri adım atılıp kitap gösterilerek girilir. millet, domi' de arkeoloji sözlüğü varmış çektirmek isteyen var mı?* bunu der demez, ortalık toz duman.* eee, tez zamanı. neyse kitap bir kaç saat sonra alman arkadaşa geri verilir verilmesine de kız da bir sinir bir trip.*
+ ne oldu domi? bu ne hal?
- sen yalancı?*
+ ha nasıl? niye ki?
- sen dedin bana fotokopi çektirmek.
+ evet dedim. kitabına bir şey mi oldu? ama bir şey yoktu. aldığım gibi verdim.
- hayır. sen dedi ben bir sayfa çektirmek. ama bütün kitabı bütün sınıf çektirmek.*
+ he salla ya. millet yararlansın işte. *
- siz nasıl diyor. verboten.*
+ he yasak mı diyorsun. bir şey olmaz. güzelim burası türkiye. bu gibi konularda yasak masak olmaz sınırı geçince.
- ama bu alman kitabı. regel* bu.
+ !?**