bugün

bunu yapan kişiyi geri dönüp bulmanın gidilecek yere ulaşmaktan daha fazla haz vereceği kesin olan eylem.yaşlı bir amcayı bursada metro istasyonu diye zafer plazanın alt katına yollayan zihniyeti burdan kınıyorum.*
adres sorulduğunda yardım etmek deliliği ile bir yer tarif etme zorundalığı hissine kapılıp "bilmiyorum" cevabını söylemeye utanarak yada heyecan yaparak soruyu soran kişiyi yanlış yönlendirme hadisesidir.
ASIRI ZEVKLI BIR SEY OLMAKLA BIRLIKTE SORU BASINA PARA TEKLIF ETMEKDE KACINILMAZ OLMALIDIR.
küçükken pahalı arabası ile yanına kadar çağırıp suratıma bile bakmadan adres soran kerestelere büyük bir zevkle yaptığım aktivite.
henüz ağaçlara dalma yaşlarımızda mahallece yaptığımız bir olaydı.ne gülerdik insanları devlet hastanesi yerine sigortaya gönderince.* tabi acısını bilmediğiniz bir şehre * * birkaç günlüğüne gidip adres sorup yanlış yere yönlendirilince çekiyorsunuz.ama salaklık ta sizdedir neden palelere adres sorarsınız ki.
gülme komşuna gelir başına.
aynı şey başınıza gelebilir olayı.
çocukluk yıllarında mahallede bir apartmanın önünde oturulmaktadır. bir araba yaklaşır ve içindeki adam "manolya apartmanı nerede, nasıl gidebilirim?" şeklinde bir soru sorar. yardımsever türk çocuğu hemen olaya müdahale eder; "bu yolu takip edin, ileride çiçekli böcekli apartmanlar mevcut. onlardan biridir büyük ihtimalle". adam teşekkür edip basar gider. daha sonra çocuklar evlerine dönmek için ayağa kalkarlar ve gözleri duvarına oturdukları apartmanın ismine takılır; "manolya apartmanı".
(bkz: ben yaptım oradan biliyorum)
(bkz: bilmediğini söyleyememe hastalığı)
türk hastalığı
(bkz: sadece türkiyede gorulen olaylar)
ingiliz, birinin yanına yaklaşır.
-excuse me where is the blue mosque?
-ı don't know but ı can tell u where süleymaniye mosque is.
-honk!
-excuse me..how can we go to sultanahmet?
-sultanahmet? kolay..burdan direk go go go go ikinci soldan go karşıdan bi cami çıkacak,onu sırtına alıp go..orda artık kime sorsan go.. *
karpuzkabuguokulun bahcesinde ezeli bir mahalle macı sonrası dinlenmektedir.
ufuktan bir araba yaklasır,önlerinde durur...
-gencler sanayi^ye nerden cıkabilirim..(sanayi 3 sokak yukarıdadır halbu ki)
k.k:abi simdi bu yokustan iniyosun,ilerde ısıklara gelicen,ordan solu takip et e-5'e baglancaksın,köprüden önce son cıkısı kacırma ama,ordan cık levent ısıklarda tekrar sor..
-sagol yegenim...
k.k:bisey degil abi..
güzel ülkemin yardımsever insanlarının istemeden de olsa sık sık sebebiyet verdiği hadise.niyeyse kolay kolay bilmiyorum diyemeyiz biz..
her sorana "ben buraya yeni taşındım bilmiyorum valla" diyerek engellenebilecek davranış biçimidir.
Üç çeşit sebepten ötürü gerçekleşir.

1- Kişinin çekingen bir yapıya sahip olmasından ötürü adres soran kişiye düzgün bir açıklama yapamaması.
2- Kişinin adresi tam olarak ya da hiç bilmemesi.
3- Kişinin adres soran vatandaşı yanlış yönlendirmekten şeytanî bir zevk alması.
şöyle bir şey olsa gerek:
http://www.lintukoto.net/...onstration.php?id=3202821
ipneliğin bilakis vuku bulmasıdır afedersiniz. birine yanlış adres tarif edilerek nası eğlenilir hiç anlamam. nacizane teorime göre yanlış adres tarif eden insanlar üçe ayrılır:

1- genlerinde bulunan yardım severlik kromozomunun aşırı çalışması yüzünden sorulan adresi bilememeyi gururuna yediremeyip kıçından adres uyduranlar. -ki bunlar bildiğin salak kümesiyle kesişirler.

2- küçükken ailesi tarafından yeterince sevgi görememiş, bundan dolayı hayata küsmüş, okulun kabadayısı olmuş, sokak kedilerini öldürüp tüm yaratıcılığını köpek kuyrukları üzerine boşaltmış bildiğin zavallılar.

3- kötülük yapmak için belli bir sebebi olmayan bildiğin ipneler.
hasan polatkan bulvarını soran birini enveriye' ye göndermek.
bu işi bilerek yapmadıysanız eğer, sonrasında kaybolmaya çalışmak için yapmadığınız dümen kalmaz...
sürekli yaptığım dallamalıklardan. sebep ne ben de bilmiyorum.
(bkz: bastırılmış ibneligin dışa vurumu)
adres soran kişinin tarifin yanlış olduğunu anladığında kulaklarınızın kızarmasını sağlayacağı hadise.

+ beyefendi iyi günler, Tekirdağ'a nasıl giderim?
- aga şimdi burdan devam et, ilerde tabela yazar, oraya sap hiç durmadan git, karşına çıkar zaten.
+ teşekkür ederim, iyi günler...

Üç saat saat sonra...

+ Stop türko pasaporto!
- hö? lan sınıra gelmişiz, hay ananı...
vicdan azabının doruk noktasıdır.

bir defasında yolda yürürken aniden adamın teki yanaşmıştı. bir şeyler soracağı her halinden belli olan bu adam bir turist idi. muhtemelen 25-30 yaşları arasında, sarışın bir adam; sırtında boyu kadar bir çanta, altında kısacık bir şort, elinde de gözünü ayırmakta zorlandığı harita: bildiğimiz klasik turist tipi.

çat pat bir ingilizcem vardır.. denileni az çok anlarım. bu vatandaşın derdi de topkapı sarayı'na gitmekmiş; o gün bu şekilde bir çıkarım yapmıştım. müze ve saray gibi yerlerle zerre ilgim olmadığı için tabi ki "topkapı" kelimesi benim o fazla zeki beynim için gayet yeterli bir ipucu olmuştu.

yol tarif etmeyi de iyi bilirdim, corç'a da kendi dilinde hayalimdei topkapı sarayı'nı tarif ettim; "tramvay'a bin, bilmem kaç durak sonra şu durak'ta in.." fakat yer çemberlitaş idi, ve ben o zavallı turisti tramvay'a bindirip topkapı durağı'na yollamıştım. oysa ki adam bana sormadan dümdüz yürüse (ki çemberlitaş'tan aşağı doğru yürüyordu) zaten sarayın duvarına toslayacak..

bu olayın akşamında topkapı sarayı'nın asıl yerini babamdan öğrenip kendime ve turist'e rezil olduğumu farkettim. ben vicdan azabı duydum, o da muhtemelen motherfucker demiştir. bir daha görsem istanbul turuna çıkarırdım.
bir adres soran kişiye yavşama durumu vardır.

+bakar mısınız?
-buyrun hanfendi(inceliğe bak)
+hedehödöye nasıl gidebilirim
-aa aaa! ben de o tarafa gidiyorum buyrun lütfen(yalanına sokam)
+ayh mersi.
bazen de ırzın merkezine inilmesine yol açan bir olaydır. şöyle ki... birgün ufak kardeş (7) ve bir kız arkadaş (21) ile izmir'de yenişehir taraflarındaki bit pazarına gidilmeye karar verilir. adres bilinmediği için "itfaiye" taraflarında inilip birilerine adres sorulacaktır. bir karpuzcuyla girilen diyalog sonucu adres öğrenilir. adrese doğru usulca yürünürken, girilmek üzere olunan pek kalabalık bir sokağın girişinde, kolunda ilkokuldaki "eğitsel kol" kol bandı olan bir amca bize doğru "durun bayan, durun! buraya sakın girmeyin!" diye bağırmaya başlar. "herhalde başkasına seslendi." diye düşünürken aynı adam "hayır bayan, burada size göre birşey yok, yanlış yerdesiniz!" diye iki üç sefer daha bağırınca kalabalığın arasından aniden sıyrılıp başka yöne doğru yürümeye başlanır. ve kötü yoldan kurtulunur.

sonradan jeton düşer ki adam bildiğin "danışma görevlisi"ymiş. ve fakat biz düştüğümüz durumdan utanırken çevremizdeki insanlardan utanmamamız, hatta arsız bir şekilde bizim de düştüğümüz duruma gülmemiz gerektiği kanısına vardık. ne de olsa genelev sokağındaydık.