bugün

zamanında türkiye cumhuriyetini aihm'ye şikayet eden bir insan, şimdi ülkemize cumhurbaşkanı olacak. vay benim güzel ülkem.

bu nasıl bir yüzsüzlüktür. o zaman ülkede ki kanunları beğenmeyip aihm'ye şikayet edeceksin, aynı kanunlarda hiçbir değişiklik yokken cumhurbaşkanı olacaksın. mezhep genişmiş demek ki..

ne değişti o şikayet ettiğin günden bu yana şikayet ettiğin konu da?? nasıl sindirip oturacaksın o köşkte??
(bkz: çankaya da güller açacakmış)
ülke nüfusunu 25 milyon 200 bin kişi olarak görenlerin çok sevindiği gelişmedir. donumuza kadar herşeyimizi satarak, tarihin en büyük cari açıklarından birine imza atan hükümetin hayata geçirmek istediği eylemdir.
yine bizi polemik ve ekonomik çalkantılara götürecek durum.
basbakanin aciklamasina göre, halkin herkesiminin istedigi bir isimmis. nerede, ne zaman yapti acaba bu arastirmayi da biz mi kacirdik diye düsünmeye sebebiyet verir önce. sonra bir de herkesin uzlasacagi süpriz(!) isim olma durumu var. gercekten de iyi süpriz oldu ha, hic beklenmeyen(!) bir isimdi nasilsa.
günlerdir herkesim insan tarafindan, cumhurbaskani olarak görmek istemedikleri icin rte'ye karsi cesitli gösteriler, aciklamalar,vs yapildi. simdi o aday olmadi diye, halkin istegini mi yapmis oldu ,ki öyle göstermeye calisiyor, diye de düsünmeden edemiyor insan.
sanirim hala bazi seyleri anla(ya)mayan kimseler var. tüm o yürüyüs, miting, vs olaylari yada halkin verdigi tepkiler tek bir kisi degil, "minareler süngümüz, camiler kislamiz" zihniyeti sahipleri herkes icin yapilmisti. simdi cumhurbaskani adayi baska biri oldu diye her sey güllük gülistanlik mi olacak zannediyor bunlar gercekten anlamiyorum. isim ha ahmet olur, ha mehmet zihin ayni kaliptan cikdiktan sonra neyleyelim biz degisik ve süpriz(!) ismi...
anadolu'da bir laf vardir, tasi gedigine koyar her zamanki gibi; " ölümü gösterip, sitmaya razi etmek..." hesap o hesap iste...
bu hafta sonu bır cumhurıyet mitingi daha duzenlenip, baslamadan bıtirilebilecek adaylık.
""an itibarıyla ülkemizin cumhurbaşkanı adayıdır"" hatta,""cumhurbaşkanıdır"" denilebilir.

aldığımız terbiye uzantısında,söylenmesi gereken ilk şey ""hayırlı olsun hayırlısı olsun"".

""akp"" nin kendi oylarıyla seçeceği bir ""cumhurbaşkanı"" olacaktır.

burada asıl ,etkili olanlardan birisi de tabii ki ""kayseri sermayesi"" de olmuştur.aynı ,başbakanlık değiş tokuşunda olduğu gibi bir ""vaka"" ile karşı karşıyadır ülke.

ya da ""anayasa mahkemesi""ne gideceğini söyleyen ""chp başkanı"" değil midir ,""yapıcı muhalefet"" izleyeceğiz diyerek en azından ,beş yıldır bugünlere zemin hazırlayan.

ya da.bundan daha önemlisi,şimdi oturmuş ""ah vah"" ederek tavırlarını ""klavyelerinin sunduğu kolaylık ile"" ifade etmeyi bir yetenek sayan ""insanlarımız"",mücadele ederken bizler ""sıcak paranın"" etkisine girmemişlermiydi ki ,o zaman sesleri çıkmıyordu.

ya da ,en önemlisi son otuz yılda bu hale gelen ""laik"" cumhuriyetin kimdir en temelde sorumlusu ""askeri darbelerin"" dayandığı temellere kim sebebiyet vermiştir.en önemlisi,1980 darbesinde üst kattaki komşularını ""babaları ve ağabeyleri"" kolluk kuvvetleri tarafından götürülürken ,ses çıkarmayan kitle mi şimdi ayağa kalkıp eleştirecek ""abdullah gül"" adaylığını.
tek vereceğimiz cevap ,""hadi canım sende"" dir burada.

ya da,her türlü ""ilerici"" gençlik ve ""atatürkçü"" düşünce dernekeleri,kapatılırken ""bugünkü adayımızın"" üyesi olduğu ve bu üyelik kanalıyla gönderildiği ""yurtdışı eğitim"" döneminde ,ayağa kalkıpta ""neden sadece bu gençlik örgütü"" açık kaldı da ,bizim düşüncelerimize yakın olanlar ""kapatıldı"" demedi.bunu söylemeyen kardeşlerimiz mi ,ayağa kalkıp eleştirecek bu durumu.

ya da ,""hizip"" ustası politikacıların arkasında durarak ""rant"" kapısından faydalanmak isteyenler mi?neredeyse ""chp"" isimli partiyi,""üçe "" bölüp ""c"" ""h"" ""p"" olarak yönetmeye çabalayan fakat beceremeyenler mi ,gidecekler ""anayasa mahkemesine"".

kısacası,""omuz omuza"" yollara düşmek isteyen herkes ,ülkenin ve gelecek nesillerin aydınlığını düşünen herkes,""eli artık kayanın"" altına sokmalıdır.

yeni,adayımız hayırlı olsun.bu ekip zaten bugünler için yetiştirildi.bunları anlatırken ,bunlardan şimdi şikayet eden arkadaşlarımız dönmüşlerdi sırtlarını.ya da dayamakta idiler sırtlarını ""kariyer""lerini.bu suçlama değildir,sadece bir sistem analizidir.

ülke için ve bütün şikayet edeneler için ""hayırlısı olsun"". ""29 ekim 1950 "" doğumlu,""abdullah cumhur gül"" adaylığı.

tekrar sormaktayım,kendinize göre gördüğünüz tehlikenin karşısında oturmaya devam edip hareketi başkalarından mı? bekleyeceksiniz.
yoksa,""yoksa"" sı size kalmış.

şimdi neredesiniz ""c"" de mi yoksa ""h"" de mi yoksa işin en eğlenceli tarafı olan ""p"" de mi?
kısacası herkes ""golü"" yemiştir.

godot heklendi,boşuna beklemeyin.
(bkz: aynı bokun laciverti)
laikliğin insanları kudurttuğunu göstermesi bakımından manidar bir olaydır. siz laiklik laiklik diye bağıracaksınız sonra da adamın eşinin başörtüsüyle uğraşacaksınız, sezer süperdi çünkü ramazanda su içer cenaze namazı kılmazdı, karısının başı açıktı, öyle mi, o nedenle mi çok beğendiniz sezer'i, kudursanız da, darbe yapmaya kalksanız da, geçmişteki gibi çamura yatsanız da bu gerçek değişmez, oraya abdullah gül çıkacaktır allah'ın izniyle, şehit anneleri orada düzenlenecek resepsiyonlara katılabileceklerdir, kimseye eşinin dini inancına göre ayrı davetiye gönderilmeyecektir, halkın değerlerine saldırmayacaktır cumhur, şimdi kudurabilirsiniz, geçmiş olsun.

benim türkiye'me yakışan olaydır, laiklik adı altında bir kez daha din düşmanlığının ortaya çıkmasını sağlamıştır, şaşırtmamıştır, olsundur, bir de recep tayyip erdoğan'ın piyonu demiyorlar mı, lan sezer chp'nin piyonu değil miydi, kanaltürk'ün şah-mat'ı, tuncay özkan'ın medarı iftiharı değil miydi, ak parti deniz baykal'ı aday göstermeyecek herhalde, dışişleri bakanını aday göstermesi kadar doğal ne olabilir, sezer olunca iyi, abdullah gül olunca kötü, hadi ordan...
sonunda türkiye cumhuriyetini dünyanın seçkin demokratik devletleri arasına sokacak olan eylemdir.
her ne kadar abdullah gül ismi, gerici laik kesimi endişeye sevketse de ilerleyen günlerde herkes yanıldığını anlayacak ve sezer'in frenlemesi yerine gül'ün gaza basmasıyla türkiye dünyada hakettiği seviyeye ulaşacaktır. eşinin başörtülü olması ve gül'ün muhafazakar kimliğinin ülkedeki demokrasiye, laikliğe ve gelişime karşı engel olmadığı zamanla görülecektir.
dışı çikolata içi krema durumu. bir gun konusurken voldemort misali icinden rte fırlıcak maazallah diye korkuyordum vallahi, piyon cumhurbaşkanımız hayırlı olsun vatana millete...

(bkz: çok şaşırdık biz ailecek)
sürpriz bunun neresinde ki? rtenin cumhurbaşkanı olması zaten aslında beklenmemeli çünkü eğer o cumhurbaşkanı olursa hükümet içinde bu kadar faal olamayacak ve böylesine yönlendiremeyecek hiç birşeyi. bu yüzden adam gayet zekice bir hareket yaparak hem başbakan olmayı sürdürecek hem de cumhurbaşkanlığına kendisinden birini getirerek ona da her istediğini yaptıracak bundan daha mantıklı bir hareket göremiyorum ben..
ama bu millet böylesine bir gücü verdi bu insanlara ve bundan sonra olacak hiç bir şey için ağlanıp sızlanmasınlar, adamın elinde güç var tek başına iktidar olmuş tabi ki yapacak bunları.. yapmasa hata..
ilk icratının orman yasasına gerekli onayları vermek olacağını düşündüğüm müstakbel cumhurbaşkanımız. inşallah bu yasaya onay vermez.

(bkz: orman yasasını bekleyen mağdur görünümündeki arsa yağmacıları)

ayrıca (bkz: hem ahmet necdet sezer'i severim hem da abdullah gül'ü severim)
george bush un aday olmasından daha iyi olan sonuç.
uyum olacak diye salladıkları, her istediklerini yapacakları bir düzen için kişinin önemli olmadığını gözümüze sokan haber. buraya yazmak gerekir ki askeri kısıtlamaya çalışacaklardır ve yeni bir 28 şubat kapıdadır. bu sefer sincan'da değil ankara merkez'de, kızılay'ın göbeğinde tanklar ilerleyecektir. akp'nin yapacağı her hareket askerin gözüne batacak, talabani'nin çankaya'ya kabulü bile bütün ipleri koparabilecektir.
akp grup toplantısında adaylığı açıklanmış ve cumhurbaşkanlığı şimdiden kesinleşmiş bir lider olarak abdullah gül' ün sayılı günler sonra cumhurbaşkanı olması durumudur. son derece isabetli ve son derece yerinde bir karardır. bundan daha iyisi olamazdı.

rte' nin özverisi tarihi bir ders niteliğindedir. türkiyecumhuriyeti' nin unutulmaması gereken günlerinden biridir kanımca.

diğer yandan m. k. atatürk' ün huzur içerisinde uyumasını sağlayacak bir lider cumhurbaşkanı seçilecektir. maalesef m.k. atatürk 'ün partisi olarak chp' nin bir cumhurbaşkanı adayı bile çıkaracak kadar dirayetsiz, güçsüz, yetersiz ve dengesiz olması içler acısıdır. zaten bunu beklemek bile rasyonel birşey değildir. kaldı ki 23 nisan özel oturumunda terbiyesizleşen bir lider artık o partiye yakışmamaktadır.

unutma deniz baykal!!! o meclis 87 yıl önce aynı gün m.k. atatürk' ün kurucu meclisi açılış konuşmasıyla, o zamanki vekillerin katılımıyla son derece zor şartlar altında, dayanışmanın, birliğin beraberliğin ve tek vucut olmanın gerekliliğini anlamış bir zihniyetle, çalışmak, savaşmak ve kazanmak arzusuyla toplanmıştır. dün itibariyle yabancı misyon şefleri, gazeteciler, temsilciler ve davetliler seni yüzleri kızararak dinledi. o makam icraat makamıdır. terbiyesizlik makamı değildir. * * *
bu olaya halkın razı olduğunu söyleyenlere gülüyorum. kim razı kardeşim? * ama tabii o razı olmayan kesimin sesini çıkarmamasına da g.tümle gülüyorum. o ayrı.
--spoiler--
AKP nin Cumhurbaşkanı Adayı Abdullah Gül: "Bozacının Şahidi Şıracı" !

AMERiKANCI, LiBERAL, GERiCi CUMHURBAŞKANI iSTEMiYORUZ !

AKP, Cumhurbaşkanı adayını açıkladı; Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül.

Türkiye halkı Abdullah Gül ü, Recep Tayip Erdoğan öncesi AKP hükümetinin Başbakanı sıfatıyla 1 Mart tezkeresi sürecinde hatırlıyor. Irak işgaline katılıp, Büyük Ortadoğu Projesi doğrultusunda ABD nin kurşun askeri olmamız yolunda sergilediği çabalar, belli ki emperyalist merkezler tarafından unutulmadı ve adının Çankaya Köşkü için telaffuz edilmesinde etkili oldu.

Öte yandan Abdullah Gül ün, eğitimden sağlığa, enerjiden barınmaya tüm kamusal alanları hızla piyasalaştıran neo-liberal sömürü ve yıkım politikalarının sadık uygulayıcısı kadroların da en önde gelen birkaç isminden birisi olması, Çankaya Köşkü için yabancı sermayenin gönlünden geçenlerin de dikkate alındığını gösteriyor.

Milli görüş geleneğinden gelen Abdullah Gül aynı zamanda, bilinçli olarak önü açılan ılımlı islam projesinin ve paralelinde ülkemizde yükselişe geçen gericiliğin de en bilinen siyasal aktörlerindendir. Abdullah Gül ün adaylığında, gerici odakların bastırmasının da küçümsenmeyecek bir rol oynadığı aşikardır.

Sonuçta bu seçim; ABD emperyalizminin, neo-liberal sermayenin ve gericiliğin seçimidir. Çankaya Köşkü nün de, rejimin diğer kurumları gibi; Amerikancı, neo-liberal , Ilımlı islam projesi doğrultusunda ele geçirilmesi, rejim, ülke ve halkın yazgısı açısından şüphesiz yeni ve son derece önemli bir gelişmedir.

Bu süreçte ülke halkına, en fazla seyirci rolünü biçilmiş; yaşanan süreçte siyasilerin milli irade sözleri ise, bir demagojiden başka bir anlam ifade etmemiştir.
--spoiler--

Halkevleri Genel Merkezi nin konuyla ilgili basın açıklamasından.
gün itibarıyle adaylığının açıklanmasından sonra gerçekleşme olasılığı neredeyse (kıyamet kopmazsa veya AKP milletvekillerinin yarısı istifa etmezse)* yüzde yüz olan hadisedir.

11.Cumhurbaşkanı'nın kim olacağı konusu Adalet ve Kalkınma Partisi'nin adayını açıklamasıyla nihayet açıklığa kavuştu. AK Parti'nin adayı hal-i hazırda Dışişleri Bakanlığı görevini yürüten Abdullah Gül oldu. AKP'nin meclisteki çoğunluğunu düşünürsek, en kötü ihtimal 9 Mayıs'ta yapılacak 3.tur seçimlerinde AKP'nin 276 oy barajını geçmesi neredeyse yüzde yüz olduğundan 11.Cumhurbaşkanı olacak kişi olmuştur. Bu olayı çok yönlü incelemek yerinde olur açıkçası:

Öncelikle tabii ki Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanı olacak olması birşeyi değiştirmeyecektir. AK Parti düşünce sistemi bu sefer Çankaya'da da sürecektir.Bu yüzden aslında Tayyip Erdoğan'ın çıkmasıyla Abdullah Gül'ün Çankaya'ya çıkması arasında bir fark yoktur.Ama unutulmamalıdır ki bu bilinçli yapılan bir tercihtir.Şöyle ki: Recep Tayyip Erdoğan başbakanlık yaptığından ve siyasal polemiklere girdiğinden fazlaca politize olmuş bir siyaset figürüdür. Bu yüzden cumhurbaşkanı adayı olarak uzlaşmacı ve daha yumuşak bir tavrı olan Abdullah Gül'ü seçmiştir.Ayrıca Meclis Başkanı Bülent Arınç'ın Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül dışındaki bir adaya sıcak bakmaması da bu kararda etkili olmuştur.

Şüphesiz ki Abdullah Gül'ün eşinin başı kapalıdır ve bu,kimi çevrelerce yadırganacaktır, protokol kısmında sorun yaşanabilirdir. Bu unsuru atlamamak gerekir ama başbakan ve cumhurbaşkanının aynı partiden olması ve bu iki protokol kısmının da aynı politik anlayışta olmasından dolayı diğer geri kalan azınlığın,askeri kurmayların bu duruma pek ses çıkarabileceklerini sanmıyorum. Beri yandan olayın bir başka tarafı 11.Cumhurbaşkanı olması bugün itibarıyle neredeyse kesinleşmiş olan Abdullah Gül'ün eşinin vakt-i zamanında başörtüsü sebebiyle Türkiye'yi Avrupa insan Hakları Mahkemesi'ne şikayet etmiş olmasıdır ki bu önemli bir tezattır.

Fakat bütün bunlara rağmen Abdullah Gül seçiminin tek bir olumlu tarafı vardır ki o da dışişlerine hakim, dünya olaylarını yakından takip eden, öğrenim referansı gayet olumlu, iyi derecede yabancı dili olan bir cumhurbaşkanı olacağıdır. Evet yukarıdaki olumsuz yönleri vardır ama böyle de bir avantajı vardır ki bu görmezden gelinmemelidir.

Lakin şurası da unutulmamalıdır ki Recep Tayyip Erdoğan Abdullah Gül'ü aday göstermekle bir sorun daha almıştır başına ki o da yeni dışişleri bakanının kim olacağıdır. Abdullah Gül gibi düşüncelerini paylaşmasam da kendine göre tutarlı bir yol izleyen, diplomasiyi kendi görüşlerince başarılı bir şekilde yürütmüş, bu meziyetini pratikte de göstermiş bir politikacının yerine başbakanın aynı vasıfta birisini bulabileceği kuşkuludur. Şu andaki görünüm boşalan Dışişleri Bakanlığı koltuğuna AB başmüzakerecisi ve hal-i hazırda Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanlığı'nı yürüten Ali Babacan'ın bu göreve getirileceğidir.

Bu arada 14 Nisan Mitingi'nin ne derece işe yaradığı ortadadır. Recep Tayyip Erdoğan ve partisi hiçbir şeye aldırmadan, eline geçen fırsatı değerlendirmek istemiş ve kendi içlerinden bir cumhurbaşkanı adayı çıkarmıştır. Ben ve benim gibi o mitingi anlamsız bulan insanların bu sözlükte ve muhtelif platformlarda başına gelmeyen kalmamıştır ama gerçek ortadadır, demekki o günden bugüne kadar doğru söyleyen değil dokuz onlarca köyden kovulmuştur ama haklı çıkmışızdır. Şimdi o mitingi büyük bir gazla destekleyenlere selam ediyor ve Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanı olmasından sonra Anayasa Mahkemesi'nde kendince eğlenmelerini diliyorum, merak etmesinler ordan da onlara bir ekmek çıkmayacaktır.*
hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını gösteren durum.
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=65678
evet bazı yazarların dediği gibi amaçlarına ulaştılar. hükümet göndersin abdullah gül yani müstakbel cumhurbaşkanımız onaylasın. sonra ver elini rejim değişsin molla ülkesi olalım. diyorlarki halk istemişmiş bunları bence ankaradaki bir milyon insan öyle demiyordu. yobazlıklarına kılıf uydurmaya çalışıyolar. bazı arkadaşlara sormak istiyorum açık açık niye dile getirmiyosunuz hangi kafa yapısında olduğunuzu. bu ülkeyi neye dönüştürmeye çalıştığınızı.
gül cumhurbaşkanı olunca ondan boşalan makama ali babacan gelecektir. esas bela ise babacandan boşalan makama da kemal unakitan in pastorize yumurtalarinın gelecek olmasıdır.
(bkz: pabucumun cumhurbaşkanı)
şanlı bayrağımızda yıldızın yerine ampülün parlayacağının acı tablosu.