bugün

özellikle kadına yönelik şiddetin yoğun olduğu ülkemiz için çok önemli bir gündür fakat insanlar desteklemezse bir skim ifade etmez. kadınları bir eşya gibi gören, ya da onlara dayak atmanın normal olduğunu düşünen zihniyet devam ettiği sürece desteğin artırılarak verilmesi gereken gündür.
islami kesimdenseniz: cennet anaların ayakların altındadır, şiddet uygulamayınız.
sosyalistseniz: herkes eşittir, şiddet uygulamayınız.(herkese şiddet uygulayanlar için ise; sadece yapmayın lan)
ülkücüyseniz: ağır abiye kadına el kaldırmak yakışmaz, yapmayınız
hiçbiri değilseniz: o da insandır, lütfen yapmayınız.

kısacası, kadına şiddet uygulayıp güçsüzü ezen rezil insan örneği olmayınız.
bu yıl grevle aynı gün olduğu için gösterici bayanlara, memurlara karşı kullanılan *gücün bir kısmının sıçradığı gün.
Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Bildirgesi, kadınlara yönelik şiddeti, "ister kamusal isterse özel yaşamda meydana gelsin, kadınlara fiziksel, cinsel veya psikolojik acı veya ıstırap veren veya verebilecek olan cinsiyete dayanan bir eylem veya bu tür eylemlerle tehdit etme, zorlama veya keyfi olarak özgürlükten yoksun bırakma" diye tanımlıyor. Bu tanıma "kadını ekonomik ihtiyaçlardan yoksun bırakmak" da dâhil edildi.

Cinsiyete dayalı şiddet ise, "bir kadına sırf kadın olduğu için yöneltilen ya da oransız bir şekilde kadını etkileyen" şiddettir.


Türkiye de tüm kadınların; yüzde 25 i Fiziksel şiddete uğruyor.

Şiddete uğrayan kadınların yüzde75 i eşi tarafından şiddete uğruyor.

Cinayet sonucu ölen kadınların yüzde 40-70 i eşi tarafından öldürülüyor.

Tecavüze uğrayanların yüzde 50 si 18 yaş altında ve bunlardan yüzde 90 ı kız çocuklar.

Cinsel saldırganların yüzde 75 i tanıdık biridir!

Çocuklara cinsel istismar olaylarında, faillerin yüzde 50 si öz baba ve sırasıyla amcalar, enişteler, ağabeyler, dedeler ve dayılardır.
şapkamızı önümüze alıp düşünmemiz gereken bir gündür.

bu veriler gerçekten çok can sıkıcı;
http://www.milliyet.com.t....2010/1318267/default.htm
tum varligimla destekledigin gun. kutlu olsun. bir erkek olarak kadina siddetin tamamen karsisindayim. en agir insanlik suclari arasinda oldugunu iddia etsem, kizar misiniz? cunku kadinlar analarimizdir ve toplumu olusturan temel birimin ailenin en onemli parcasidir. ote yandan aslinda onlar olmasaydi hayat cok sikici olurdu be. neyse kutlu olsun efendim.
kendisine allahın emanet ettiği, güç olarak kendinden daha aciz olan kadınlara şiddet uygulayan insanların gerçekten ama gerçekten hayvandan farkı yoktur.
böyle bir günün varlığı bile, teknolojik olarak gelişse de insan ırkının zihinsel olarak hala bir homo sapiens olduğunun en iyi kanıtıdır.
21. yy. dünyasında erkek çocuk yapmadığı için öldürülen,cinsel istismara uğrayan,kadını köle olarak gören,kadına şiddeti toplum içinde imaj sahibi sanan ve bu şiddetlerin gün geçtikçe arttığını görmek, bu insanlarla aynı ülkede yaşamak bazen tiksinti veriyor.

aklı çalışmayan insanın bedeni çalışır. şiddet, cahillik göstergesinin en üst sınırıdır ve insanlık suçudur!!
kadına yönelik şiddetle mücadele platformuna sponsor olan kask firması; kafa önemlidir dedi..

(bkz: Zaytung)
insanlara biraz daha insanlık katacak bir gün. insanlık için önemli bir gün. alışılmış bir şekilde öylesine değilde gerçekten okunduğunda bu cümle * ne kadar acıtıyor insanın * canını. desteklenmesi gereken gün. * dünya üzerinde kadın ve erkeğin birbirlerinin desteklerine ihityacı vardır. birbirimize düşman gibi bakmaktan, kadın ya da erkek olmaktan vazgeçip insan olalım. bir kere daha desteklesin erkekler kadınları tıpkı kadınların bir çok kez onları desteklediği gibi.
bu cehaleti yok etmede yardımcı olsun erkekler kadınlara. erkekler hemcinslerine yaklaşmada ya da onları bir şeye ikna etmede kadınlardan daha iyidir bu yüzden 'evet bende destekliyorum' gibi kuru cümleler kurmaktansa, bir kişiyi bile olsa cehaletten kurtarmak bir kişiye bile olsa biraz insanlık katmak en güzel destek olacaktır. insanlık tarihine geçecek bir gün olsun.. *
bu sene diğerlerinden farklı olsun dediğim gündür.

ankara için;
http://www.facebook.com/e...t.php?eid=292906857410250
istanbul için;
http://www.facebook.com/e...t.php?eid=202603606480613
kadina yonelik siddet cogunlukla tekme ve tokat ile olsa da psikolojik siddet te gozardi edilmemesi gereken bir gercektir. gerek sozle gerek tavirlarla olsun hakaret, asagilama, aldatma gibi durumlara maruz kalan kadin psikolojik olarak coker ki bu sagligina da sirayet ederek siddet unsurlarini tamamlar. dunya uzerinde ya da genis anlamda yasam dahilinde olan hicbir canli organizma siddeti haketmez, bir canlinin, kendinden daha az kuvvetli bir canliya kaba kuvvet ya da herhangi bir sekilde siddet uygulamasi eger vahsi dogada degilsek kabul edilemez kaldi ki vahsi doga da bile hayvanlar enerji saglamak neslini surdurmek ya da yavrusunu beslemek amaciyla oldurmek zorundalardir. kadina ya da cocuga veyahut kendinden kuvvetsiz baska bir insana siddet uygulayan insanogluna gelecek olursak, kendini tanrinin yerine koyan, yargilayan ve infaz edenlerdir bu kimseler. kimi kizini, kimi karisini, kimi kardesini dover, oldurur, asagilar vs. kendi geninden olan kizini, kendi sevip tercih ettigi karisini, kendi karindasini... i̇nsanlari yargilamayi, cezalandirmayi birakin. kendi vicdaninizin size kestigi ceza zamani geldiginde daha fazla caninizi yakabilir.
(bkz: Only god can judge me)
yine 25 kasım ve geçen yıldan bu güne yani son bir yılda şiddet uygulanarak öldürülen kadınların artık sayısı belirsiz.
(bkz: fatmagül ün suçu ne)
kadına şiddetin acizlik olduğu dar beyinlere sokulmalı artık!

kadınların şiddet konusunda bilinçlendirilmesi de mutlaka yapılmalıdır.

şiddete hayır!
hayvanlikla mucadele gunudur. kadina siddet bir utanctir ve hepimiz sorumluyuz. bir gune hapsedilmemesi lazim.
Bizlere emanet edilen kadınları dövmek, hor görmek, eziyet etmek değildir erkeklik - Bir tebessümde, bir çift güzel sözde, küçük bir gönül almada, gözünün içine baktığında verdiğin güvende saklıdır Erkeklik...
bir günlük iş değildir.
ankara'da olsaydın miting düzenleyeceğimiz, mitingde
"gelsin devlet,
gelsin hoca,
gelsin koca
inadına isyan
inadına isyan
inadına özgürlük" sloganı atacağımız gündür.

"erkek, devlet , hukuk şiddetine son!" diye de bağırırdık "yaşasın kadın dayanışması" da derdik, "jin, jiyan, azadi"de. sonra türkçesini söylerdik "kadın, yaşam, özgürlük" .

"bedenimden elini çek" diye haykırırdık.
şimdi ben ankara'da değilim ya...yine de "yaşasın kadın dayanışması".
"1960 yılının 25 kasım'ında; dominik cumhuriyetinin kuzey bölgesinde bir uçurumun dibinde 3 kadın cesedi bulunuyor. üç kız kardeş; patria, minerva ve maria teresa mirabak kardeşler. 3 kadın kardeş diktatörlüğe karşı mücade verdikleri için sivil polis tarafından öldürülmüştü. işkence ve tecavüz edilerek öldürülmüşlerdi. kadına yönelik şiddet unsurlarıyla; taciz ve tecavüzle.

1981 yılında ise; kolombiya'daki feministler tarafından bu gün kadına şiddete hayır günü olarak ilan edildi."

http://www.youtube.com/watch?v=D9l_j5oRZ-Y
25 Kasım’ın "Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması için Uluslararası Mücadele Günü" olarak benimsenmesinin temelinde trajik bir öykü yer alıyor. 1960 yılının 25 Kasımında Dominik Cumhuriyeti’nde diktatörlüğe karşı mücadele eden üç kız kardeşin (Mirabel Kardeşler) tecavüz edilerek öldürülmesi üzerine 1981’de, Latin Amerikalı ve Karayipler’den kadın grupları 25 Kasımı "Kadına Yönelik Şiddete Hayır Günü" ilan eti. Bütün dünyada yankı bulan bu gelişmeler karşısında Birleşmiş Milletler 17 Aralık 1999’da, 25 Kasım’ın "Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması için Uluslararası Mücadele Günü" olarak benimsenmesine karar verildi.

Avrupa Kadın Hakları Girişimi nin kadınların vazgeçilmez ve ertelenemez bu mücadele günü için yayımladığı bildiri şöyle:

"25 Kasım 1960 3 kız kardeş Patria, Minerva ve Maria Terasa Trujillo diktatörlüğü tarafından tecavüz edilerek katledildiler.
Mirabel kardeşler eşleriyle birlikte Trujillo diktatörlüğüne karşı mücadele yürütüyorlardı. Patria 1960 Haziran ayında diktatörlük karşıtı en büyük haraket olan Clandestina yı kurdu. Iki kız kardeş de ona katıldı mücadelelerinden ötürü haraketin sembolu haline geldiler.1960 ın Kasım ayı başında Trujillo diktatörlüğü Mirabel kardeşlerin kendileri için en büyük tehlikelerden biri olduğunu açıkladı. Ardından 25 Kasım da 3 kız kardeş tecavüz edilip katledildi.Diktatörlüğün açıklaması araba kazasında öldükleri şeklinde olmuştu.
Mirabel kardeslerin bu katliami ibreti alem tarzında tüm dünya kadınlarına özelde ise demokrasi ve devrim mücadelesine katılan kadınları korkutmak silikleştirmek ve baskı altında tutmak için yapılmıştır. Sistemin sahipleri kadınların örgütlü gücünden korkuyor. Çünkü tarih defalarca gösterdiki,dizginlerinden boşalan kadınların öfkesi onların saltanatları için büyük bir tehlike. Dünyanın neresinde olursa olsun kadınların özgürlük haykırısları her türlü baskıya rağmen hiç bir zaman susturulamadı ve susturulamayacak, çünkü kadını isyana teşvik eden maddi koşullar dün olduğu gibi bugün de mevcut. Baskının olduğu yerde isyan etmek meşrudur.
Mirabel kardeşlerin katledilmesinden 39 yıl sonra Birleşmiş Milletler "kadına yönelik şiddetin ortadan kaldırılması için uluslar arası mücadele günü" olarak karar altına almıştır.Fakat aynı Birleşmiş Milletler Irakta ve Afganistanda kadınların dolayısıyla toplumların yaşadığı tecavüz, işkence ve katliamlara yönelik herhangi bir yaptırımda bulunmayıp savaşan taraflardan güçlü olanın gerekli gördüğünde kendisini devreye sokacağı gününü beklemektedir.
Avrupa Demokratik Kadın Haraketi girişimi Mirabel kardeşleri kendi mücadelesinin sembollerinden biri olarak kavrar. Bugünü sahiplenirken demokratım ilericiyim diyen tüm kadınlardan kurumlara kadar tüm toplumu artık kendimizi günler ve anmalarla avutmayalım.Aksine örgütlü yaptırım gücüne dönüşmemiz için daha fazla gecikmeyelim gerçekliğini şiarlaştırmaktadır. Mirabel kardeşler gibi örgütlenmeden ve örgütlemeden kadınların karşı karşıya bulunduğu psikolojik, cinsel ve fiziksel şiddet sona ermeyecektir.
Avrupa Demokratik Kadın Hareketi Girişimi Mirabel kardeşlerin mücadele bayrağını taşımaya devam ediyor, onlar mücadelemizin sembolleridir. Kendimizi çeşitli günler ve anmalarla avutmuyor ve gelecek güzel günleri beklemiyoruz, aksine güzel günleri yaratmanın sorumluluğunu üstleniyoruz. Örgütlü yaptırım gücü olmak için Mirabel kardeşler gibi örgütlenip ve örgütlemekte israrlı olmalıyız, bedeli ne olursa olsun. Çünkü bizi hiç kimse ve hiç bir kurum kurtaramayacak ve karşı karşıya olduğumuz psikolojik, cinsel ve fiziksel şiddet kendiliğinden sona ermiyecektir.
Mirabel kardeşlerin mücadelesi tüm dünya kadınlarının mücadelesidir. Kadına karşı uygulanan her türlü şiddeti insanlık suçu olarak kınıyoruz.
Mirabel kardeşlerin mücadelesi tüm dünya kadınlarının mücadelesidir, cünkü dünyanin neresinde olursa olsun "BEN KADINIM" demek yürek ister! Avrupa Demokratik Kadın Hareketi yürekli kadınların vermiş olduğu en ilkelinden en bilimsel mücadeleyi kucaklamak amacıyla, baskısız ve sömürüsüz bir dünyanın vizyonuyla yürüyüşüne baslamış bulunuyor.

böylesi bir günde, sol frame'de bir kadın üzerinden dönen sikik başlıklar dönüyor...
sanırım,
bir haber olduğumuz kavramlar günü...
tebrik ediyorum tüm yazarlarımızı,
arz ederim.
365 gün içinde kendisine 1 gün yer edinebilmiş gündür. kadına yönelik şiddet dünya genelinde can sıkan konulardan bir tanesidir.

söyleyecek pek bir şey yok. bizim fıtratımızda kadın erkekle eşit değildir, kadın erkekten üstündür. kadın elinin değmediği bir dünya kabul edilemez.

kadına yönelik şiddetle mücadele günü'ne gerek duyulmayacak nice güzel yıllara.

şerefinize.
Türkiye'de kadınların 1/3'ü şiddet görmektedir. Bunlardan bir tanesiyle de bugün karşılaştım. Hayvan herife nasıl müdahele edeceğimi şaşırdım kan beynime sıçradı. Türkiye kadın nüfusunun 1/3'ü demek 14 milyon kadın demek. Bu 14 milyon kadının sığınacak hiçbir yeri yok. Çünkü Türkiye'deki kadın sığınma evi sayısı sadece 130.
görsel
Dominik Cumhuriyeti'ndeki diktatörlüğün yıkılmasında büyük rol oynayan, bedelini hayatlarıyla ödeyen 3 kız kardeş 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nün sembolü.
Peki devlet ve erkek şiddetinin mağduru 'Mirabel Kardeşler' olarak anılan 3 kız kardeş neden öldürüldü?

5 Kasım 1960 tarihinde Dominik Cumhuriyeti’nde Trujillo diktatörlüğüne karşı mücadele veren Mirabel Kardeşler tecavüz edilip öldürüldüler.
Trujillo ve rejimine karşı koyan hareketlerden biri de Clandestina adlı hareketti. Hareket, Patria, Minerva ve Maria adlı 3 kız kardeşten oluşuyordu.
Mirabel Kardeşler’in demokrasi ve insan hakları talepleri, onların Trujillo tarafından pek çok kez hapse gönderilmelerine neden oldu.
Trujillo yaptığı bir konuşmasında "Ülkenin en büyük iki sorunu kilise ve Mirabel kardeşlerdir" konuşmasını yaptıktan sadece 23 gün sonra 25 Kasım 1960’da Mirabel kardeşlerin arabasını yolda durduran Trujillo yandaşları arabadan indirdikleri Mirabel kardeşlere önce tecavüz ettiler sonra da öldürdüler.
Mirabel Kardeşler’in cesetlerini bir uçurumdan aşağıya atıldı ve basında bu olay bir trafik kazası olarak gösterildi.
Mirabel Kardeşler’in ölümünden sonra ülkede ayaklanmalar daha çok arttı. 25 Kasım'dan 6 ay sonra 30 Mayıs 1961’de ise Trujillo bir suikast sonucu öldürüldü.

Trujillo’nun öldürülmesinden yaklaşık iki sene sonra, Şubat 1963’de de Dominik Cumhuriyeti demokratik bir şekilde oy kullanarak hükûmetini seçti.

Mirabel Kardeşlerin mücadelesi ve uğradıkları şiddet dolayısıyla 25 Kasım günü Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından ‘Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’ ilan edildi.

1999 yılından bu yana 25 Kasım günü dolayısıyla kadına yönelik şiddete karşı toplumsal bilinci diri tutmak ve farkındalık sağlamak amacıyla çeşitli etkinlikler düzenleniyor.

BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon’un başlattığı “Kadına Yönelik Şiddeti Sonlandırmak için Birleşin” (UniTE) kampanyası adı altında kadın ve kız çocuklarına yönelik şiddetle mücadelede farkındalığı artırmak amacıyla her ayın 25’i “Turuncu Gün” olarak kabul edildi. Turuncu renk kadın ve kız çocukları için şiddetin olmadığı bir geleceği temsil ediyor.

Her yıl 25 Kasım olarak kabul edilen Uluslararası Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü’nde Birleşmiş Milletler’e bağlı UNESCO dünya genelinde konuya ilişkin farkındalığın artması için ‘Turuncu giyinin’ dedi.

25 Kasım’da herkesi şiddet karşıtı renk olan turuncular içinde fotoğraflar çekerek sosyal medyadan paylaşmaya davet eden UNESCO sosyal medyada #OrangeTheWorld (Dünyayı Turuncuya Boya) etiketi ile farkındalık kampanyası başlattı.

BM Örgütünün yaptığı, “Kimseyi geride bırakmıyoruz: Kadına ve Kız çocuklarına Yönelik Şiddeti Bitireceğiz” başlıklı açıklama 1960 yılının 25 Kasım’ında Dominik Cumhuriyeti’nde vahşice öldürülen Mirabel kız kardeşlerinin hikayesi hatırlatıldı.

Birleşmiş Milletler iki kadının vahşice öldürülmesinin ardından bu günü Uluslararası Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü olarak seçmişti.

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünya genelinde her üç kadından biri hayatında en az bir kez genellikle erkek partnerinden fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalıyor. Bu insanda çok derin fiziksel ve psikolojik yaralar açabilen bir deneyim ve uzmanlar insanın sağlığını, onurunu, güvenliğini ve bağımsızlığını ihlal ettiğini, toplumun kumaşını zayıflattığını, kalkınmanın sürdürülebilir ve kapsayıcı olmasının önünü kestiğini söylüyor.

Dominik Cumhuriyeti’ndeki diktatörlüğe karşı savaşan Mirabal Kardeşlerin rejime karşı mücadele ederken tecavüz edildikten sonra döverek öldürülür. Mirabel Kardeşlerin mücadelesi ve uğradıkları şiddet dolayısıyla 25 Kasım günü Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından ‘Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’ ilan edilir. 1999 yılından bu yana 25 Kasım günü dolayısıyla kadına yönelik şiddete karşı toplumsal bilinci diri tutmak ve farkındalık sağlamak amacıyla çeşitli etkinlikler düzenleniyor.

BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon’un başlattığı “Kadına Yönelik Şiddeti Sonlandırmak için Birleşin” (UniTE) kampanyası adı altında kadın ve kız çocuklarına yönelik şiddetle mücadelede farkındalığı artırmak amacıyla her ayın 25’i “Turuncu Gün” olarak kabul edildi. Turuncu renk kadın ve kız çocukları için şiddetin olmadığı bir geleceği temsil ediyor.

8 YILDA EN AZ BiN 915 KADIN ÖLDÜRÜLDÜ

Not:Bilgiler alıntıdır.