bugün

45 saniye'de hayatlarımızın,hayata bakışlarımızın sonsuza dek değiştiği,çok büyük yaralar açmış,kollektif bir acı dalgası yaratmış izleri yeni yeni silinmeye başlanan,ama acısı asla unutulmayacak olan korkunç deprem.
17 agustos 1999, saat sabah 03:02...hayatımızın 180 derece degısmesıne buyuk katkıda bulunmus olan dogal felaket.. ınsanların bırbırıyle ıyı gecınmesıne, bu hayatın gercekten pamuk ıplıgıne baglı oldugunu bırkez daha mılletce anlamamıza vesıle olmustur..yazarken bıle tuylerımı dıken dıken eden bırdaha olmamasını can ı gonulden dıledıgım hazin olay..
izmirde bile gece insanları yatagından zıplatmış ve bayaga etkili hissedilmiş deprem...
allah korusun umarız bir daha böle acılar yaşanmaz ve umarız öle saglam olmayan yapıların yapılması engellenir yoksa böle giderse daha çok 17 agustoslar yaşarız...
en uzun 45 saniye.
7 sene önce bugün olan türkiyenin en büyük afetlerinden biri..
kardeşin dışarıda olduğu için gece 02:30ye kadar onu beklemişsindir. geldiğinde kızarsın "bu saate kadar bilardo mu oynanır" diye. o da sana kızar "bana karışma" diye. sonra herkes yatağına gider. uykuya dalarsın ve korkunç bir sarsıntıyla uyanırsın. annenin dua ettiğini duyarsın, yataktan düşmemen için seni tutuyordur. sen kardeşlerinin seslerini duymaya çalışıyorsundur, evde herkes birbirinin iyi olduğunu anlamaya çalışıyordur. ev sağlamdır ama içindekiler parçalanmıştır. korkuyla dışarı çıkarsın karşındaki bina yıkılmıştır, her taraf toz duman, yardım etmek istersin, o koca kolonları kaldırmanın insan işi olmadığını anlarsın. insanların "yardım edin" seslerini duyarsın, birşey yapamazsın. ambulanslar geldiğinde siren sesiyle gitsinler diye dua edersin çünkü ancak kurtarılan beden hayatta ise siren çalar. ama o siren sesini de çok duyamazsın.
tüm bu acılar yaşanırken öğrenirsin ki, o gece kardeşinin bilardo oynadığı bina da yıkılmıştır. şükredersin 1 saat daha kalmadığı için, iyi ki kızmışım dersin. kendin kurtulduğun acıyı yaşayan insanlara bakar ağlarsın.

sonra herşeyi unuttuğun gibi bunu da unutursun. bir sabah kalkarsın tarihi farkeder herşeyi en baştan hatırlar sözlüğe yazmak istersin, ağlarsın...
(bkz: bu konu başka başlıkta inceleniyor)
(bkz: 17 ağustos 1999) *
(bkz: istanbul depremi)
açıklanan 18 bin insandır ama aslında onbinlerce insanımızı kaybettiğimiz olduğu güne lahanet edeceğimiz deprem...
tesadüf ki o gece babamla beraber yatmışım. yer gök sanki yer değiştiriyordu sanki ama baban yanında olduğu zaman hiç korkmuyosun. ilk defa yaşayanların ne olduğunu anlamadığı bir duygudur bu. sanki boşluktasın. boş boş bakıyosun etrafına. deprem biter ve elektrikler kesilir. işte o an korkmaya başlıyosun. karanlıkta kaldığın an. dışarı çıkar herkes. herkes yarı çıplak. ama o gece cadde de kız dikizleyen bizler o an da o kadar aciziz ki hiçbirşey düşünemiyoruz. sabah olmaya başlamıştı artık. kimseden nefes alma sesi dahi çıkmıyordu. artık açlık, susuzluk, hiçbir ihtiyaç veya duygu hissetmiyosunuz. 2 hafta banka yatarsınız. ama sadece yatarsınız. rüzgar esse deprem oluyo sanırsınız. 2 hafta geçer ama hala evinize girmeye korkarsınız. hele o televizyoların reklam vermeden gölcüğü göstermesi ilginç gelir insana. sanki insanlar üzerinde psikolojik baskı yapmaya çalışıyolardı. aradan aylar geçti uyuyamıyosunuz. 1 yıl geçti uyuyamıyosunuz. 2 yıl geçti uyuyamıyosunuz. bunlar sadece kadıköy de olan bizlerin yaşadıklarıydı. bir de gölcük de olanların hikayesi var. işte bunun adı da 03:02 17 ağustos 1999 marmara depremidir.
dostlular, kardeslıkler, arkadaslar, komsular, sokakta bır daha gormedıgım ayakkabı boyacıları, mısır satan amca, kokoreccı, tekel bayı...

kaybedılenlerden sadece bazıları...

kaybedılenler arasında en cok uzuldugum ıse ınsanlık..
buraya kadarmış dediğim gecedir. arkadaşlarla sohbet ederken sallanmaya başlamıştık, başta geçer dedim ama hafiflemiyor artıyordu, sadece şehadet getiriyordum, arkadaşımın evinde olduğumdan aklım annem ve babamdaydı, ne yalan söyliyeyim onlara ilişkin umutlarım da her saniye azalıyordu. işte tam o sıralarda buraya kadarmış, dünyadaki nasibimiz buymuş dedim. deprem durmuştu ama ben inanamıyordum, telefonu o kadar hızlı çevirmiştimki hatlar kilitlenmeden annem ve babama ulaşabilmiştim, onlarında sağlıklı olduklarını duyduğumda içim rahatlamıştı.Demekki daha yiyecek ekmeğimiz içecek suyumuz varmış dedim. arabaya binip merter kocamustafapaşa arasında bir yolculuk yaptıktan sonra hiç yıkık bina göremedik, kendi kendime inşallah merkez burasıdır dedim, ama maalesef değilmiş. Binlerce insanımız kaybettik o gece...Allah hepsine rahmet eylesin. ve bir daha böyle bir afetle imtihan etmesin bizleri.
türkiye'de olan her depremde aklımıza gelen; fakat olası marmara depremi için hiçbir çalışmada bulunmayıp sadece 'allah bir daha göstermesin', 'allah bizi korusun' demekle yetindiğimiz çok büyük bir doğal afettir.
binlerce insanımızın ölümüne sebep olan müteahhit bozmalarına açılan davaların ise zaman aşımına uğraması sebebiyle bu katiller ellerini kollarını sallayıp, yeni cinayetler için kollarını sıvayacaklardır. olan yine hayatlarını kaybedenler ve ailelerine olacaktır.
(bkz: adalet mülkün temelidir)
(bkz: 17 ağustos efsaneleri)
devletin yönetim kadrosu açısından, çok fazla ders alınmamış depremdir. hala o depremden kalan kalıntı binaların yıkılmaması, mahkemelerinin hala sürmesi birkaç örnektir. seçimi etkileyecek yasaların jet hızıyla geçtiği halde , neden bu konuyla ilgili sorunların hala yavaş gittiği merak ediliyor.
heyy sana diyorum sana,
ewet o kurumda çalışıyosun ,
ne bakıyosun!
bak bak görüyomusun binadaki çatlağı ,
aha kıpırdıyo bina,
çekill
kaf
a
na
düş
tüüüü.
bir çok insanın göç etme nedeni. * *
bir çok çocuğun anne-babasız kaldığı , bir çok anne-babanın da çocuklarını kaybettiği bir depremdir. yazık olmadı mı o kadar insana? kardeşleri gözlerinde ölen ablaların abilerin psikolojilerine , ölen o kadar insana yazık olmadı mı? kader olduğu kadar umursamazlıktı da nedeni bu ölümlerin. tüm ölenlere Allah rahmet eylesin yakınlarına da başsağlığı versin.
felaket kelimesinin tam karşılığı. türkiye tarihinin kabus gecesi.
http://www.youtube.com/watch?v=0I8PhK1k7X0
45 saniyenin bir tam güne eşit olduğu korkunç bir durum.
allah yasayanlara ve özellikle yakınlarını kaybedenlere sabır versin. dedirten olaydır.

bızzat yasamıs bırı olarak tek temennım, Allah bırdaha göstermesın.
(bkz: #1670440)
http://www.youtube.com/watch?v=Lfmd8rrLRF4=
http://www.youtube.com/wa...p;mode=related&search=
http://www.youtube.com/wa...p;mode=related&search=
http://www.youtube.com/wa...p;mode=related&search=
http://www.youtube.com/wa...p;mode=related&search=
http://www.youtube.com/wa...p;mode=related&search=
http://www.youtube.com/wa...p;mode=related&search=
http://www.youtube.com/wa...p;mode=related&search=

yıllardır uyuttular bizleri, unutturmaya çalıştılar hepimize..

istanbulluların depremden korkmasına gerek yok! Çünkü binalar depreme gerek olmadan da yıkılıyor. Şirinevler'deki sekiz katlı Jale Apartmanı gibi.

Zeytinburnu'nda çöken beş katlı bina gibi..

Beyoğlu Hasköy'de çöken bina gibi..

izmir`de, 2 katlı bir binanın üst katının çökmesi gibi..

(bkz: 17 agustos 1999 marmara depremi)

17480 ölüyü..
43953 yaraliyi..
(bkz: unuttun)
(bkz: unuttuk)
(bkz: unuttular)
(bkz: sesimi duyan var mı)

---------------------------

7 n bitirdin bizi

Sevgili Babacığım,

Hatırlıyor musun yarın tam 2741 gün olacak, hani 17.Ağustos.1999 da o betonların altında ezilerek can verdiğimiz günden bu yana, yani hukuksal terimle açılan davaların zaman aşımına uğrayacağı gün olan 17.Şubat.2007 den tam 7,5 sene önce. Yani tam benim doğum günüm.

O günden beri seni izliyorum baba, ama senin yanlışlarını görünce bu gün sana mektup yazmaya karar verdim. Sakın bana küçüksün deme, burada çok daha çabuk olgunlaşıyor ve büyüyor insan.

Şu an 7+7 yaşındayım baba.


Tam 2677 gün önce açtığın davalarla, yaşadığın ülkede yani Türkiye de hukuk mücadelesi vermeye, sesini duyurmaya, suçluları cezalandırmaya çalışıyorsun. Az çok bir şeyler yaptığını sanıyorsun ama kendini yıpratmaktan başka hiçbir şey yapmıyorsun inan.


Düşünüyorum da sen biraz farklı ve safsın babacığım,

Çünkü, yaşadığın ülkede demokrasi ve hukuk olduğunu sanıyorsun,

Çünkü, yaşadığın ülkede siyasetin ticaret olarak yapıldığını anlamıyorsun,

Çünkü, yaşadığın ülkede hiçbir felakette bir şey değişmediğini görmüyorsun,

Çünkü, yaşadığın ülkede olan hukukunda özgürce yürütülebildiğini düşünüyorsun,

Çünkü, yaşadığın ülkede duyarlı insan sayısının nüfusa oranının %10 olduğunu bilmiyorsun,

Sen böyle düşündükçe ne yapabilirsin ki baba?

Unutma ki senin ülkende para ve rüşvet için her şeyi yapacak insanlar var,

Unutma ki senin ülkende partisini gelecek kaza göre seçenler var,

Unutma ki senin ülkende ailesinin altında kaldığı evleri sıvayıp kiraya verenler var,

Unutma ki senin ülkende kalemini patronunun şerefi (!) için kullanan gazeteciler var,

Şu anki mekânımızda zaten bizi kurtlar yiyor babacığım,

Bedenimizi topraktakiler, ruhumuzu aranızdakiler,

Yapma baba 7 'n bitirdin bizi, hepimizi.

Senin devletin her zaman haklı, bunu aklından çıkarma ve ona uy.

Uymazsan burada bizlere de karşı gelmiş olursun.

Çünkü bizlerde burada onlar gibi yeni depremler için tüm önlemleri alıyoruz.

Yani cennette yer ayırdık yeni geleceklere, ama yalnızca hak edenlere.

Doğum günüm kutlu olsun, ama yalnızca zaman aşımı hediyesini bana verenlere.



Yasemin Koparal
17.02.1993-17.08.1999

http://www.17agustos.net
kimi sevinçle kimi umutla kimi büyük bir duyguyla kimi üzgün kimi kırgın ve dargın kimi ise annesinin veya babasının kalbini kırmıştı.bazıları pişmandı sabah uyandıklarında ilk yapacakları iş kırdıkları üzdükleri kişilerin gönlünü almaktı, sabah uyandıklarında yapacakları ilk iş sevdiginin yanına gitmekti umutla yatmıştı o umudunun peşinden koşacaktı ama olmadı işte hiç biri olmadı ne umutlarına kavuştular kimi ise kırdıkları insanın gönlünü aldılar hiç biri olmadı işte kader izin vermedi onların isteklerini yapmalarına sabaha karşı bütün duygular alt üst oldu onbinlerce insan öldü 17 agustos sabahı.
bu gece 03.02'de 8.yılını dolduracak olan yıkım anı.
zamanın en acı 47 saniyesini çatırdayan duvarlar arasında geçiren insanların hatrına unutulmaması gereken dogal kıyım.

gerçi o kadar meşgulüz ki belden aşağı muhabbetlerle hatırlayanlar kime diyor,
sesimi duyan var mı?
üzerinden yıllar geçince gerçek yıkımları yaşamış insanlar için hala etkisini kaybetmemiş, sadece bilenler için belki de unutulacak bir gündür.
yarına uyanamayıp yıkıntılar arasında kalan onbinlerce bedenin unutulmaması gereken gün.