bugün

far cry

oynanabilirliği ve içeriği bakımından çoğu fps oyununu geride bırakan bir oyun.

konusunu özetlemek gerekirse:
bir gazeteci esas oğlanı (Jack), kendisini pasifikteki bir adaya teknesiyle götürmesi için tutmuştur. ada açığında demir attıkları anda gazeteci kızımızı jet skisine atlayıp adaya giderken bir roket atarla jack'in gemisi patlatılıyor ve adaya kaçmak zorunda kalıyor.
--spoiler--
adadaki paralı askerlerden kaçarken bir telefon buluyoruz; bu telefonla bizle irtibata geçen bilim adamı sayesinde kaybettiğimiz gazeteciyi de buluyoruz. bulduğumuzda onun aslında bir cia ajanı olduğunu ve adadaki gariplikleri incelemek için adaya geldiğini öğreniyoruz ve ona yardımcı olmaya başlıyoruz. ne garipliği derseniz; adada genetiğiyle oynanmış binlerce yaratık bulunuyor ki bunların bazıları silah kullanma konusunda oldukça aşmış yaratıklar. bir yandan kıza yardım ederken bir yandan da telefondaki doktorların direktiflerini yerine getiriyoruz. ilerleyen zaman içinde bize yardım ettiğini sandığımız profösör bizim genetiğimizi değiştirecek bir zehiri hem bizim hem yanımızdaki kızın damarına enjekte ediyor; çünkü meğer adadaki yaratıklar o profösörün eseriymiş, o oynamış milletin genetiğiyle ve bizim bunu dış dünyaya yayıp engel olacağımızdan korkuyor. neyse, biz gidip bu profösörü öldürüyoruz. ölürken "bunu değiştiremezsin, geleceği değiştiremezsin" diyor, jack de veriyor ayarı; "muhtemelen değiştiremem, ama emin olduğum bir şey var; sen bu geleceğin bir parçası olamayacaksın." diyor ve sıkıyor kurşunu. sonra panzehiri alıyor, hatunu da kensini de iyileştiriyor ve adadan kaçıyorlar.
--spoiler--