bugün
- türk islam sentezi10
- anın görüntüsü20
- şeytana ne sormak isterdin17
- benim burada ne işim var denilen anlar9
- kocasının ayağını yıkamayan kadın8
- onu çok seviyorum ne yapmalıyım17
- manyak olmaya karar verdim12
- aşk acısı çeken kadınlar9
- zengin bir kayınbaba bulup piyasadan çekilmek13
- et yemesinler ot yesinler diyen gurbetçi14
- 2 temmuz 2024 avusturya türkiye maçı8
- karınızın kapanmak istemesine ne dersiniz37
- kazara evlilik teklif etmek11
- kadınlardaki gereksiz boy takıntısı12
- en sevdiğin pozisyon12
- uyku problemi çeken yazarlara tavsiyeler16
- menemen soğanlı mı yenir soğansız mı20
- gideon reid morgan jj23
- 4 bin türkiyeli siyonist gazze'ye gitti19
- gurbetçilere olan nefretin sebebi15
- hacca gitmek çok mu önemli23
- cenk tosun17
- 10 liralık simiti 500 liraya kakalayan adam15
- sizin köyünüzden 34 insan bombalansaydı15
- cennette ne var16
- başı açık erkeklere cehennemde büyük azap var16
- okumak istediğiniz kitaplar11
- arda güler29
- 26 haziran 2024 çek cumhuriyeti türkiye maçı27
- islam düşmanlarının ikiyüzlü olması9
- hangi dizinin başrollerinden olmak isterdiniz14
- allah istese enflasyonu sıfırlar11
- barış alper yılmaz17
- türkiye de herkesin torpil kovalaması11
- ölümden korkanlara bir söz bırak9
- bel çantası kullanan erkek13
- diyanet işleri başkanlığı23
- türkçe ezan zulmü13
- sözlüğün en hanımefendi yazarı48
- etle beslenmenin her zaman ucuz olması19
- kuranda tomurcuk göğüslü kızlar ifadesi geçmiyor14
- butun erkeklerin ayni olmasi21
- özgür özel'in giydiği akp ceketi18
- true yu izmir'e bırakıp kaçmak8
- ismi uğur olanların uğruna inanmak11
- arkadaşlar sizce bu pantolon nasıl8
- sporcu motorcu müzisyen uzun boylu olmayan erkek10
- sevgilisi olduğunu belli etmeye çalışan insan15
- rafa silva9
- bik bik ve insan olmaya ceyrek kala dansı16
+kitap ateist bir adamla, bilge bir yaşlı adamın arasında geçen diyaloglara dayandırılmıştır, yaşlı adamın ateisti imana getirmesini anlatıyor. çok güzel yazılmış bir kitap uslübu basit ve akıcı olan yazar mehmet alagaş çok güzel bir kitap yazmıştır, takdir ve tebrik ediyorum, bu kitabı okumak çok büyük bir haz herkesin bu hazzı tatmasını istiyorum, herkese benden tavsiye. zaten incebir kitap 80 sayfa civarındaydı sanırım.
+Aralarında geçen diyaloglardan bir kesit:
- insanları sevmiyor musun?
ihtiyar çayından bir yudum aldıktan sonra kendisine baktı.
- Genel bir soru mu?
- Evet.
- Seviyorum.
- O halde niye tek başına yaşıyorsun?
- Kendimi de seviyorum. Zaman zaman kendimi başkasıyla paylaşmak istemiyorum.
- Ama sevgi paylaşmaktır diyorlar.
- Doğru. Fakat herşey paylaşılmaz. Çünkü paylaşmak, parçalamak değildir.
- Anlayamadım!..
- insanlarla paylaştığın bir değer, insanlarla paylaştığın bir güzellik, bu paylaşmadan sonra bölünüyorsa, bu paylaşmadan sonra değer ve anlamı küçülüyorsa, bu paylaşmak değil parçalamaktır.
Genç adama göre ilginç ve gizemli cevaplardı bunlar. Cebinden sigara paketini çıkardı.
- Sigara içer misin?
- Bıraktım.
Bir sigara çıkararak yaktı. Çayından da bir yudum alarak bardağı masanın üzerine koydu.
- Ben insanları sevmiyorum!..
Söylediği söze kendisi de şaşırdı!. Ne olmuştu kendisine!. insanların sorularına cevap vermek istemezken, bu ihtiyara sorusuz cevap veriyordu.
- Genel bir cevap mı bu?
- Evet, genel.
- O halde bir insan olarak kendini tanımıyor, kendini sevmiyorsun.
ihtiyarın bu teşhisini hiç beğenmemişti. Bu kesin kanıya nereden ve nasıl varmıştı ki! Fakat yine de düşündü, yine de düşündü kendisini sevip-sevmediğini!..
Aklı ve duyguları karıştı.
Açık ve net bir cevap bulamadı sorusuna. Buna rağmen ihtiyarın teşhisini cevapsız bırakmak istemedi.,
- Kendime değer veriyorum.
ihtiyarın yüzünde ilk kez bir şaşkınlık ifadesi gördü. Onun neden şaşırdığını düşündü. ihtiyar şaşırmakta haklıydı. Bu ihtiyara göre kendisine değer verdiğini söyleyen birisi intihara gidiyordu. Kendisini anlamaktan aciz olan bu ihtiyarın, acizliğini yüzüne vurmak istedir.,
- Beni anlayamazsın!.
- Önemli olan bir insanın kendisini anlaması, doğru anlamasıdır.
Bu sefer ikisi de şaşırmıştı. ihtiyar sözlerine devam etti.,
- Kendisini anlayan, doğru anlayan bir insan, bence anlaşılır bir insandır.
ihtiyarın bu bilgiç edası canını sıkmıştı. Bu nedenle cevabını çürütmek istedi.,
- Neden sigara içtiğimi anlıyor musun?
- Evet.
Hiç sigara içmeseydin anlayabilir miydin?
- Hayır
Biraz sustu ve ilave etti.,
- Ne demek istediğimi anladın değil mi?
- Evet.
Rahatlamıştı. Güzel bir örnekle meramını güzelce anlatmıştı. Sigara içmeyen bir insan, sigara içen bir insanın psikolojisini nasıl anlayamazsa, bazı olayları, bazı duyguları yaşamayan bir insan da, o duyguları yaşayan bir insanı anlayamazdı.
Sigarasını bu keyif ile içine çekti.
Konuşmanın kontrolü kendi elindeydi. ihtiyara belli bir seviyeden bakıyor ve istediği soruyu, istediği rahatlıkla sorabiliyordu.,
- Kaç yıldır buradasın?
- Sekiz yıldır. Fakat sürekli değil. Her yılın üç-dört ayı.
- inzivaya mı çekiliyorsun?
- Halvet veya inzivanın hassas gerekçeleri vardır. Ben bu gerekçelere sahip değilim.
Pek anlayamamıştı bu cevabı.,
- Neden?
ihtiyar derin bir nefes alıp verdikten sonra tane tane konuşmaya başladı.,
- Bak genç adam!. Bu sorgulayıcı tavrın pek hoş değil. Daha birbirimizi hiç tanımıyoruz. Sen ise bir amir edasıyla bana sorular yöneltiyorsun!. Bütün bunlar burada misafir olmanın bir bedeliyse, ben geceyi karşıda, karşı ağacın dibinde geçirmeyi yeğlerim.
Bu sözleri hiç beklemiyordu. Öylece ihtiyara baktı. Her nedense bu ihtiyara acıdığını hissetti. Ev sahibi bu ihtiyar değil de, kendisiydi sanki. Evi kendisine bırakarak, karşı ağacın dibine gitmekle uyarmıştı kendisini.
Hafifçe gülümseyerek afedersin dedi.
ikisi de susmuştu. ihtiyar adam kalkarak kendisine bir bardak çay daha koydu. Çayını alarak sandalyesine oturdu. Bu ihtiyarla birçok ortak noktası vardı. insanları sevdiğini söylemişti ama insanlardan rahatsız oluyor gibiydi. ihtiyarla yaptığı konuşmaları zihninden geçirdi.
Bazı şeyleri daha iyi anlamaya başlamıştı.
Veda tepesinden atlayacağını söylediği zaman tepki göstermemesinin nedenini de bulmuştu sanki!.
Herhalde bu ihtiyar da yaşamaktan bıkmış,
Bu ihtiyar da yaşamaktan usanmıştı. Belki o da ölmek istiyordu, ölmek istiyordu ama o bir müslümandı. Allah inancı, onun bu isteğini engelliyordu. Sormadan edemedi.,
- Yaşamaktan bıktın mı?
- Sadece yorulduğumu hissediyorum.
- Ölmek istiyor musun?
ihtiyar, genç adamın gözlerine baktı. Bu sorunun ne anlama geldiğini, bu soru ile ne kastedildiğini görmek istiyordu.
- Hayır.
- Doğru mu söylüyorsun!.
ihtiyar bu ithamlı soru karşısında kızmadı.
- Sen yalan söyler misin?
- Gerekirse.
ister misin bu gecelik bir anlaşma yapalım, birbirimize hiç yalan söylemeyelim.
Genç adam bir an duraksadıktan sonra cevap verdi.,
- Tamam. Şimdi söyle, ölmek istiyor musun?
- Ölümden korkmuyorum, ölümden kaçmıyorum fakat ölmek de istemiyorum.
- Neden?
- Çünkü yaşamamın bir gayesi, bir anlamı var.
+Aralarında geçen diyaloglardan bir kesit:
- insanları sevmiyor musun?
ihtiyar çayından bir yudum aldıktan sonra kendisine baktı.
- Genel bir soru mu?
- Evet.
- Seviyorum.
- O halde niye tek başına yaşıyorsun?
- Kendimi de seviyorum. Zaman zaman kendimi başkasıyla paylaşmak istemiyorum.
- Ama sevgi paylaşmaktır diyorlar.
- Doğru. Fakat herşey paylaşılmaz. Çünkü paylaşmak, parçalamak değildir.
- Anlayamadım!..
- insanlarla paylaştığın bir değer, insanlarla paylaştığın bir güzellik, bu paylaşmadan sonra bölünüyorsa, bu paylaşmadan sonra değer ve anlamı küçülüyorsa, bu paylaşmak değil parçalamaktır.
Genç adama göre ilginç ve gizemli cevaplardı bunlar. Cebinden sigara paketini çıkardı.
- Sigara içer misin?
- Bıraktım.
Bir sigara çıkararak yaktı. Çayından da bir yudum alarak bardağı masanın üzerine koydu.
- Ben insanları sevmiyorum!..
Söylediği söze kendisi de şaşırdı!. Ne olmuştu kendisine!. insanların sorularına cevap vermek istemezken, bu ihtiyara sorusuz cevap veriyordu.
- Genel bir cevap mı bu?
- Evet, genel.
- O halde bir insan olarak kendini tanımıyor, kendini sevmiyorsun.
ihtiyarın bu teşhisini hiç beğenmemişti. Bu kesin kanıya nereden ve nasıl varmıştı ki! Fakat yine de düşündü, yine de düşündü kendisini sevip-sevmediğini!..
Aklı ve duyguları karıştı.
Açık ve net bir cevap bulamadı sorusuna. Buna rağmen ihtiyarın teşhisini cevapsız bırakmak istemedi.,
- Kendime değer veriyorum.
ihtiyarın yüzünde ilk kez bir şaşkınlık ifadesi gördü. Onun neden şaşırdığını düşündü. ihtiyar şaşırmakta haklıydı. Bu ihtiyara göre kendisine değer verdiğini söyleyen birisi intihara gidiyordu. Kendisini anlamaktan aciz olan bu ihtiyarın, acizliğini yüzüne vurmak istedir.,
- Beni anlayamazsın!.
- Önemli olan bir insanın kendisini anlaması, doğru anlamasıdır.
Bu sefer ikisi de şaşırmıştı. ihtiyar sözlerine devam etti.,
- Kendisini anlayan, doğru anlayan bir insan, bence anlaşılır bir insandır.
ihtiyarın bu bilgiç edası canını sıkmıştı. Bu nedenle cevabını çürütmek istedi.,
- Neden sigara içtiğimi anlıyor musun?
- Evet.
Hiç sigara içmeseydin anlayabilir miydin?
- Hayır
Biraz sustu ve ilave etti.,
- Ne demek istediğimi anladın değil mi?
- Evet.
Rahatlamıştı. Güzel bir örnekle meramını güzelce anlatmıştı. Sigara içmeyen bir insan, sigara içen bir insanın psikolojisini nasıl anlayamazsa, bazı olayları, bazı duyguları yaşamayan bir insan da, o duyguları yaşayan bir insanı anlayamazdı.
Sigarasını bu keyif ile içine çekti.
Konuşmanın kontrolü kendi elindeydi. ihtiyara belli bir seviyeden bakıyor ve istediği soruyu, istediği rahatlıkla sorabiliyordu.,
- Kaç yıldır buradasın?
- Sekiz yıldır. Fakat sürekli değil. Her yılın üç-dört ayı.
- inzivaya mı çekiliyorsun?
- Halvet veya inzivanın hassas gerekçeleri vardır. Ben bu gerekçelere sahip değilim.
Pek anlayamamıştı bu cevabı.,
- Neden?
ihtiyar derin bir nefes alıp verdikten sonra tane tane konuşmaya başladı.,
- Bak genç adam!. Bu sorgulayıcı tavrın pek hoş değil. Daha birbirimizi hiç tanımıyoruz. Sen ise bir amir edasıyla bana sorular yöneltiyorsun!. Bütün bunlar burada misafir olmanın bir bedeliyse, ben geceyi karşıda, karşı ağacın dibinde geçirmeyi yeğlerim.
Bu sözleri hiç beklemiyordu. Öylece ihtiyara baktı. Her nedense bu ihtiyara acıdığını hissetti. Ev sahibi bu ihtiyar değil de, kendisiydi sanki. Evi kendisine bırakarak, karşı ağacın dibine gitmekle uyarmıştı kendisini.
Hafifçe gülümseyerek afedersin dedi.
ikisi de susmuştu. ihtiyar adam kalkarak kendisine bir bardak çay daha koydu. Çayını alarak sandalyesine oturdu. Bu ihtiyarla birçok ortak noktası vardı. insanları sevdiğini söylemişti ama insanlardan rahatsız oluyor gibiydi. ihtiyarla yaptığı konuşmaları zihninden geçirdi.
Bazı şeyleri daha iyi anlamaya başlamıştı.
Veda tepesinden atlayacağını söylediği zaman tepki göstermemesinin nedenini de bulmuştu sanki!.
Herhalde bu ihtiyar da yaşamaktan bıkmış,
Bu ihtiyar da yaşamaktan usanmıştı. Belki o da ölmek istiyordu, ölmek istiyordu ama o bir müslümandı. Allah inancı, onun bu isteğini engelliyordu. Sormadan edemedi.,
- Yaşamaktan bıktın mı?
- Sadece yorulduğumu hissediyorum.
- Ölmek istiyor musun?
ihtiyar, genç adamın gözlerine baktı. Bu sorunun ne anlama geldiğini, bu soru ile ne kastedildiğini görmek istiyordu.
- Hayır.
- Doğru mu söylüyorsun!.
ihtiyar bu ithamlı soru karşısında kızmadı.
- Sen yalan söyler misin?
- Gerekirse.
ister misin bu gecelik bir anlaşma yapalım, birbirimize hiç yalan söylemeyelim.
Genç adam bir an duraksadıktan sonra cevap verdi.,
- Tamam. Şimdi söyle, ölmek istiyor musun?
- Ölümden korkmuyorum, ölümden kaçmıyorum fakat ölmek de istemiyorum.
- Neden?
- Çünkü yaşamamın bir gayesi, bir anlamı var.
güncel Önemli Başlıklar