bugün

yeni başlayanlar için bankacılık

bir duruma veya işe başlamadan önce verilen tavsiylerdir.

sevgili sözlük dostları, değerli yazarlar.
aşağı yukarı hepimiz lisans mezunuyuzdur veyahut halen öğrenciyizdir, kimimiz çalışıyor kimimiz ise öss ye hazırlanıyor, bir kısmımız doktorasını, master ini yapıyor bir kısmımız akademisyen her neyse, az çok eğitim aldık ve bunu taçlandırmak için emeğimizin hakkı olan bir ücreti talep ediyoruz. bu hepimizin sonuna kadar hakkı.
sevgili dostlar bana liberal diyebilirsiniz fakat uzaktan yakından alakası olmayan bir adamım lakin böyle bir meziyetim yok.

fakat değerli dostlarım, belki çok basit ve her yerde karşılaştık bu soruyla ama "hangi iş kolay" ve "hangi iş kolay olması ile birlikte bize ayda 20 000 lira maaş veriyor?" ya da dünyanın neresinde böyle rahat ve bol paralı iş var. ha şimdi zor ama maaşı az olan işler var. haklısınız vermiyorlar şerefsizler bize emeğimizin hakkını, ben 6 sene dersanecilik yaptım ruhumu sattım ayrıldım işten, kpss çalışıyorum şimdi devlete kapağı atayım diye. gördüm zor. şimdi bana kızacaksınız ama allah aşkına ekmek aslanın midesinden ötelere gitti, bırakalım şu ailelerimizin paralarıyla yaptığımız tüketim alışkanlıklarımızı. hepimiz olgunlaştık bir çoğumuz aile kuracak veya kurdu. zamanla birikim de maaş ta artıyor, her işin kendine göre zorluğu var, içinde insanla ilişkisi olmayan hangi iş var sorarım, e haliyle insanla ilgilenmek zor zanaat. eee, kriz ortamında iş beğendirmek zor geyiğini yapmayacağım ama bizim insanımıza refah devrinde de bollukta da iş beğendirmek zor, maaşı beğenmez ama işsiz dolaşmaya da razıdır. hepimiz şapkamızı önümüze koyup düşünelim nolur. en güzel çağlarımızda üretmeyeceksek ne zaman üreteceğiz.

kız arkadaşım şimdi işbankası için eğitimde. üstelik radyo tv mezunu. ne alaka diyeceksiniz ama trt gibi devlet kurumlarında imamlar çalışınca ona da kadro verilmedi. o da işbankasını denedi. ama aklında tek bir şey var; ben işimi sevmeyeceğim. çok kızıyorum buna. 25 yaşını geçmiş insanlarız ve hayatta rolümüzü oynamaya çalışıyorsak eğer lütfen bu lafı söylemek lüks olur, ha eğer babadan kalma trilyonlarınız yoksa söyleyeceğim bir şey yok. haliyle yaptığımız işi sevmiyoruz ve birbirimize tahammül edemiyoruz.
iş beğenmemek te en büyük lüksümüz, kaldı ki idealindeki iş neyse git onun için savaş arkadaşım ve kimse sana karışmaz. afedersiniz ama ilkokul mezunu arkadaş bile kırsalda 700-800 liralık işi beğenmiyor. bu yanlış değilse ne yanlış, emekle kazanılan parayı harcamanın güzelliği nerede var.
çok özür diliyorum, başlıkla ilgisi olmayan bir entry idi fakat, yukarıdaki entry leri görünce ve her gün buna benzer duyumlar alınca dayanamadım.
teşekkür ederim.

uzak diyarlardan gelen edit:

aradan geçen 6 yılda:

1.yukarıdaki entry yazıldıktan 3 ay sonra söz konusu kişi bankadan istifa etti. her gün yaşadığı stres, panik atak ve yüzünde patlayan sivilceler buna en büyük sebep.
2. askerliğimi yaptım döndüm ve evlendik.
3.şu an eşim oldu, odyometri bitirdi ve bir hastanede çalışıyor, aynı alanda yüksek lisans ile yeni ünvanı odyolog olacak.
4. sonuçta yukarıdaki entry i hangi kafa ile yazdım bilemedim. zira sırf işi olacak diye dünya kadar cv ye rağmen üç kuruşa kölelik yapmak ne olursa olsun saçmalıktır.
5. aradan geçen bunca zamanda ülke tam bir taşeron cennetine dönmüş ve süreçte yaşananlar (soma, ermenek, asansör kazaları vs) yukarıdaki entry de yazdıklarım konusunda beni tam manasıyla utandırdı.
6. son olarak bu entry i kendi listemde en beğenilenler arasında 4. sıraya sokmanız da beni sizler hakkında derin düşüncelere soktu.