bugün

bursa terminali

ankara'dan çanakkale'ye gidiyordum. sabah 8 sularında bursa terminalindeydik. yanımda bir adama zorla çay satmaya çalışan işini iyi bilen bir satıcı vardı. zorla çayı eline veriyor kaç şeker diye soruyordu. adam direniyor almamak için ama satıcı daha da dirençliydi. amma velakin satamadı, adam siktiri çekmişti. bi an uzaklara dalmıştım ki; o anda satıcı yanımda bitti, elinde bir çayla. bana uzatıyordu. umursamadım önce, sonra elime tutuşturdu çayı. "abi ne yapıyorsun" demeden "kaç şeker" diyip elini şekerliğe götürdü. kayıtsız ve dilim tutulmuş bir şekilde "iki..." diyebildim sadece. adama müthiş bir saygı oluştu içimde, nefret yerine. belki yol yorgunluğundan belkide yalnızlıktan... para içinde olsa adamın benimle muhabbet etmesi... sonra ardına dönüp hızlıca diğer kurbanlarına saldırdı. arkasından öylece bakıp çayımı yudumladım. aynı şeyleri başkasınada yapıyordu. sonra yine yalnız hissettim kendimi, bir dikişte içip bardağı buzlu kaldırıma bıraktım. ve otobuse bindim. camdan hala adamı izliyordum o kadar hırsla çalışıyordu ki... saygı duydum... ve yine sahte insanların yanına, türkiyenin en batısına doğru yol aldım... bursa, otogar, insanlar, para ve yalanlar........ yine aynı şeyler her yerde...