bugün

tuvalet ücreti 55 kuruş olan terminal.
pek yakında kaldırılıp izmir yolu yönünde (muhtemelen görükle civarında) inşa edileceği söylentisi dolanan terminal.
4 ay öncesine kadar varlığından haberdar olmadığım, günün hangi saatinde olursa olsun bir bayansanız ve otobüsten indiyseniz çevrenizde ne kadar karşı cins varsa bakışlarını üzerinizde hissedebileceğiniz, WC'sinin neden olduğunu bilmediğim bir nedenden 55 kuruş olduğu * terminal.
bursa terminali: kestane şekeriiii! Çok sevdiğim bir tattır, memlekete giderken ve dönerken muhakkak inilip kestane şekeri alınan terminaldir. Eski şehir içi terminalinden sonra cennettir.

edit: imla hatası düzeltildi.
yolcu bekleme salonundaki banklar nicelik ve nitelik olarak yetersizdir.
her gittiğimde, terminal esnafıyla aramda şöyle konuşmalar geçer:
otobüs çığırtkanı: bayan nereye gidiyosunuz?
ben: ananın a.ına!
---
otobüs çığırtkanı: istanbul arabası hemen kalkıyor! bayan, istanbul arabası!
ben: sigigit lan, sorduk mu?!
---
çaycı: buyrun bayan, çay içmez misiniz?
ben: beleşe veriyosan içim a.cık!
---
kestaneci: buyrun buyrun, kestane şekeri almaz mısınız bayan?
ben: siktir lan, para mı var y.rrk!
---
otobüs muavini: kaç numaraydı sizin koltuk?
ben: kendim bulabilirim yerimi!

dükkanlara 5 metreden fazla yaklaşmayın, hemen yapışıyorlar. otobüs bileti alacaksanız hiç sağa sola bakmadan direkt alacağınız firmanın masasına gidin, yoksa adı sanı duyulmamış dandik firmaların eline düşersiniz. bunlar da benden size tüyolar.*
(bkz: 93/@denizci cakabey)
ankara'dan çanakkale'ye gidiyordum. sabah 8 sularında bursa terminalindeydik. yanımda bir adama zorla çay satmaya çalışan işini iyi bilen bir satıcı vardı. zorla çayı eline veriyor kaç şeker diye soruyordu. adam direniyor almamak için ama satıcı daha da dirençliydi. amma velakin satamadı, adam siktiri çekmişti. bi an uzaklara dalmıştım ki; o anda satıcı yanımda bitti, elinde bir çayla. bana uzatıyordu. umursamadım önce, sonra elime tutuşturdu çayı. "abi ne yapıyorsun" demeden "kaç şeker" diyip elini şekerliğe götürdü. kayıtsız ve dilim tutulmuş bir şekilde "iki..." diyebildim sadece. adama müthiş bir saygı oluştu içimde, nefret yerine. belki yol yorgunluğundan belkide yalnızlıktan... para içinde olsa adamın benimle muhabbet etmesi... sonra ardına dönüp hızlıca diğer kurbanlarına saldırdı. arkasından öylece bakıp çayımı yudumladım. aynı şeyleri başkasınada yapıyordu. sonra yine yalnız hissettim kendimi, bir dikişte içip bardağı buzlu kaldırıma bıraktım. ve otobuse bindim. camdan hala adamı izliyordum o kadar hırsla çalışıyordu ki... saygı duydum... ve yine sahte insanların yanına, türkiyenin en batısına doğru yol aldım... bursa, otogar, insanlar, para ve yalanlar........ yine aynı şeyler her yerde...
askerliğimin bitmesini ve bir an önce elimde valizimle kavuşmayı beklediğim terminal.
otogar değil terminaldir bursa'da olanı. *
(bkz: bursa terminali)
bir çok hüznün ve sevincin aynı anda yaşanabildiği mekanlardan biri.
birazdan monstervalley ile beraber maceralı bir bursa yolculuğu sonunda giriş yapacağım mekandır.
bursa da otobüs denilince akla gelen ilk isim bursa otogarıdır. *

(bkz: bursa otogar ı bana giren sana girsin)
her zaman bir hüzün vardır..
nice eve dönüş yolumda bana ışık olmuş, sıkıntılarımı gidermem için her daim hazır ve nazır beni bekleyen, güzel ülkemin güzel şehrinin kocaman terminali. açlıktan ölürken, ya da ayağa kalkamayacak kadar sıkışmışken bursa terminalinde verilen mola size ilaç gibidir. neredeyse her bankanın bankamatiğini bulundurur. çok da pahalı değildir içindeki marketler.
insnaların uyuyabildiği yer. ulan sakarya büyükşehir terminali nde saat sabaha karşı 5. dayanamıyorum artık. sevdiceğimle buluşmak için gitmişim. sabaha akdar orada beklemem lazım. artık dayanamadıım ve kafayı koydum. uyu kalmasam da dinlenmek için. tak güvenlik ! kakın lütfen uyumak yasak banklarda. gözünü seviminin bursa terminali öyle mi. ayrıca birini bekliyorsanız, otobüs gelene kadar anatolium a gidip gezebilir media markt a falan gidebilirisniz. zaman çabuk geçer.

bu arada sakarya gibi sadece vakıf bank değil hepsinin atm si mevut!
raylı sistemle şehre bağlanmış olması gerekirdi.

şehircilikte önce yollar yapılır. sonra tren için o yola raylar döşenir. sonra sıra arabalara gelir.

sonra hastane, okul gibi kamu binaları, sonra parklar, bahçeler, yeşillik... en son da evler yapılır. *
(bkz: buse teiminhali)

yanlış okumasını sikiyim oha!
bilet satış gişelerinin bulunduğu alana girer girmez görevlilerinin neredeyse kolumdan tutup zorla bilet sattıracağı terminal. ben, bu derece çığırtkanlığı en son (bkz: kemeraltı çarşısı)'nda görmüştüm.
ben de yalan yok, hılaf da yok arkadaş.
gittiğim şehirler arasında gördüğüm en güzel terminaldir. kim ne dersin bu bir gerçek. bursa candır, terminali de candır.*
eski garaj'ın eski ismidir.

Şimdi terminali vardır.

(bkz: Bursa terminali)
93'ün(otobüslerin) dili olsaydı da konuşsaydı. bagajı açılıp bavulların yolda kaybolduğunu bilirim. benim için bir telaşın, hengamenin alanıydı. yalova'yı hızlı hızlı söyleyince alova alova lova lova diye garip sesler çıkan çığırtkanları, bir de zorla çay satan gözünde sıkıntı olan adamı hatırlatır:

(bkz: terminalde zorla çay satmaya çalışan çaycı/#26887966)

karmaşık duygularım var sözlük.
huzur veren bir terminaldir. insanı anlamsız yere mutluluğa sokar arkadaş.
bi keresinde topragı öpesim gelmişti.vay be,yine de huzur uyandırır bende.
Sevmiyorum bozuyor beni sinir oluyorum. Bir de otobus firmalarinin servisleri olmamasi sinir bozucu illa o otobuse binmek zorundasin. Bir de bursanin taa disinda yalova yolundadir. Ulasmasi sinir bozar bavullarla bursa belediye otobusune binmek zorunda olmak da sinir bozar
(bkz: herkes zengin degil)