bugün

wireless

bir quibi dizisi.

dizinin afişi tam bir ‘clickbait’. steven soderbergh’in yapımcı ve ayrıca andie macdowell ablamızın kadroda olduğunu görünce izleyelim dedim.

bölümler ortalama 8 dakika. altyazıları sadece konuşmaları kapsıyor. dizinin yarısı sms, instagram vs mesajlaşmaları ile dolu. ingilizcenizin iyi olmasi gerekiyor. ben ‘anadilim seviyesindeki muhteşem hint aksanlı ingilizcem’ sayesinde herşeyi anlayabildim.

--spoiler--

arkadaş, araban kara saplanıyor, hiçliğin ortasındasın az bir gayret göster. ne bileyim lastiğin altına tahta mahta koy, cinnet geçir, elinle karları temizlemeye çalış, bir şeyler yap kısaca. bizim oğlan aman kimse duymasın, aman anam duymasın, aman şerif duymasın, ehliyetim yok diye 'diziyle boynuma basar'…

dağ başındasın aslan parçası. kurt var, çakal var. nasuh mahruki misali yürümeye çalışmak senin neyine? bileğin davul gibi oldu, ertesi bölüm acısını unuttun.

arkadaşlarına zaten sözüm yok. adam orada geberecek, ‘party boy’ bizim oğlana nâme yapıyor yalancıymış diye.

andie ablamızı zaten hemen hemen hiç göremedik, sesini duyduk. onun diyalogları da cansız, ruhsuz saçma sapan.

araç içi şarj aletin, taşınabilir şarj aletin yok senin neyine facetime? al eco mod'a kıs ekran ışığını.

seni biri almaya gelmeden araba çalındı ayağına düz kontak yapmaya çalışmak ayrı bir saçmalık.

--spoiler--