bugün

jesse pinkman

paraları gazete gibi etrafa saçaladığı an izleyicinin ruhunu okşadığını kimse yadsıyamaz.
izleyicinin o'na olan sadakati de tamda bu noktada ortaya çıkıyor.
buna benzer bi sahnede kardeşinin sakladığı cigaranın sorumluluğunu üstlenmiş olması.
o sahneyle de duygusal izleyicinin gönlünü bir kez daha fethetmişti.

hakkaniyet ölçütünü aşmayıışı, aşırı duygusal oluşu, arkadaşlarına verdiği değer ve sözünün eri biri olmasının üstünü çizen hatası ise sattığı boku içiyor olmasıydı. bizimde bildiğimiz, gördüğümüz, gözlemlediğimiz kadarıyla eğer bu boku satıyorsan içmeyeceksin. tuco da aynı hatayı yaptı. sattığı boku içiyordu. birisi duygusuzun allahı, birisi kozasından çıkmak üzere olan kelebek hassasiyetinde. sonuç ikiside sıçtı.

çocuklara olan inanılmaz koruyucu yapısı, madde kullandığında puff diye ortadan kaybolunca:

elde var sıfır.

sevdiği kızla uçarken:

düşüş, elde sıfır.

kendini yitirdiği an ise gale'yi vurduğu andır.

kapıdaki o sahneden önceki jesse pinkman ve sonraki jesse pinkman olmak üzere iki ayrı dönemde değerlendirebiliriz.

zira tamamen savunmasızbirini sadece walter white'in piyonu olarak öldürmüştü.

jesse yi jesse yapan her şey o an

puff uçuverdi.

gözünde birdaha o ışığı göremedik.