bugün

duygu sömürüsünün hala türkiye de işe yaraması

kendimi karakterim itibariyle, çabuk etkilenen, duygusal, hassas biri olarak tanımlarım. bunu etrafımdaki insanlar çok iyi bilir. ama her ne zaman bir duygu sömürüsü yapıldığı hissi gelse o zaman taş kesiliyorum, gidiyor duygularım. samimiyetsizce yapılan bu davranışlara açık şekilde kılım, ve ses tonundan, hareketlerinden dahi anlıyorum birinin sahici mi olduğunu yoksa ajitasyon mu yaptığını.

şimdi, ülkeye bakıyorum, haberlere bakıyorum, hatta şuradaki entrylere bakıyorum, tartışmasız her kesim bir duygu aldatmacası peşinde. bir yazar başlık açıyor misal "cizre'de küçücük çocuğu vuran devlet" en küçük örnek bu. abi başlıktaki duygu sömürüsüne bak, sanki devlet somut bir kişi, hiçbir şey yok ortada, keyfî şekilde gidip çocuğu vuruyor bir de "küçücük" çocuğu. bu da ayrı bir vaka.

bir de şöyleleri var, kendine hümanist diyen bir kesim türedi ülkede, birçoğu yalnızca bir gruptan insan öldüğünde seslerini çıkarıyorlar, ağıt yakıyorlar ve yine duygu sömürüsüne başvuruyorlar çeşitli başlıklarla, hayal gücünü kullanarak. fakat saygı duymadığı bir gruba sözüm ona hümanist kişisi, ne bir söz ediyor, ne bir hümanistliğini konuşturuyor. değme keyfine. madem kendine hümanist diyorsun, görüşe, fikre bakmadan ölen herkese aynı tepkiyi vereceksin.

bir de din üzerinden duygu sömürüsü yapmayı iyi bilenler de var onları herkes biliyor zaten.

yanarlı dönerli olmuyor bu işler.