bugün

ruhfircasi

a.v. evde fıttırmak üzerinedir. o gün doğum günüdür ve herşey berbat durumdadır. kaçacak delik arar ve aklına direkt * (r.f.) gelir. annesine farkettirmemek için r.f. ye mesaj atar...
" beyaz atlı * prensesim, kurtar beni..."
yarım saat sonra r.f. arar, anne a.v. nin dibinde oturmaktadır...
r.f: beyaz atlı prenses ne kızım? beyaz atlı prenses ha! * .
a.v: iyiyim r.f. senden naber? * * *
f.r: geç bu ayakları. şimdi düşün bakalım bir bahane. bu sefer ne diyelim? bilgisayar mı, ben mi sana bişey öğretecem, sen mi bana bişey öğretecen?
a.v: tamam, sanırım halledebilirim. anneme bir sorayım, okeylerse gelirim.
zaten konuşmanın seğrini takip eden annesine döner, ama çok geçtir...
anne: ver bakalım şu telefonu. * napıyorsunuz siz bakiim? beni ekip eğlenmeyi mi planlıyorsunuz? * bu sefer ne var yapılacak, düzeltilecek? ben de gelicem. çay var mı çay? (....) tamam gelsin, ben de geleyim, napıcaksanız, beni dışarıda bırakamazsınız. ben de işleri halledip gelirim...
akşam bolca eğlenilir, gülünür. a.v.nin doğumgününü unutan r.f. pasta alıp mum yakamadığı için üzülür. onun yerine bolca çay buharı, sigara dumanı üflenir, eski aptal, komik anılar yadedilir, gün, son bir kaç saati dahi olsa güzl olarak tarihe kaydedilir...