bugün
- ctrlx ile adana sokaklarında gece vakti gezmek8
- bir insanın sizi sevmediğini nasıl anlarsınız8
- allah'ın bizi yobazlarla imtihan ettiği gerçeği16
- üstteki yazar hakkında fikrini söyle9
- arkadaşlar sizce bu bana yakışır mı9
- saraca silsüpüroğlu14
- tatvan belediyesinde rte'nin resminin indirilmesi36
- mustafa kemal atatürk8
- en ilginç bilgiler14
- aktroll yazarları donuzlayıp umursamamak11
- herkesle iyi geçinmek12
- islam8
- küresel ıkınmanın yahudi olması gerçeği10
- savaştaki ülkelerden daha fazla enflasyon olması15
- haysenin1211
- jose mourinho18
- amerikan film klişeleri9
- gideon reid morgan jj25
- bizi tanrı değil bilim kurtaracak9
- namaz kılmayan türk değildir17
- esma bint mervan15
- fenerbahçe12
- atatürk'ün yabancılarla evliliği desteklememesi11
- anın görüntüsü15
- meral akşener13
- aziz yıldırım ve ali koç'un canlı yayına çıkması43
- dursun özbek'in aziz yıldırım'a verdiği ayar9
- erkek sünnetine 18 yaş sınırı getirilmesi23
- maca sekiz8
- erkek erkeği siker mi15
- yazarların bira içme rekorları13
- bik bik'in gece kapısına gidip serenat yapmak14
- tezgahtarlık yapan doktora mezunu27
- aziz yıldırım12
- bir hafızın ateiste karşı müthiş açıklamaları9
- 9 haziran 2024 fenerbahçe başkan seçimi11
- kürt milliyetçiliğinin çok komik olması16
- irem derici'nin erkek sevdası12
- akp nin iktidardan düştüğü gün13
- sözlükten hatun kaldırmak8
- ankarayı sel aldı21
- iskilipli atıf hoca8
- ali koç ve aziz yıldırım başkanlık seçimi8
- giden gider9
- kemalist rejimin astığı hocalar8
- vallahi de kemal'in düşmanıyım10
- dünyanın en güzel kızıyla karşılaşmak10
- kıza iğne batıran türbanlı14
- kendini bir görsel ile anlat22
- uludağ sözlük köpek avlama timi18
pirinç ülkesi
pervazlarda beliren ilk
bir erik yeşili gibi dağılan tepelere
güneş nasıl kayarsa
gölge-tarlaların üzerinden
kalem öylesine kayıyor pirinç kelimelerle
bu sabah yatağımın kenarında
bütün günahlarımın silindiğini gösteren
bir işaret buldum:
kayık şeklinde bir leğenin içinde
yüzen bahar dalları...
ah evet, uzak okuyucu,
günahların hatırlanmadığı bir yer olmalıydı
bizim için...
hiç kimsenin göndermediği
artık gönderseler de fark etmez çünkü yazdım
bundan sonra da göndermeyeceği
cam bir kutuda yüzen bir krizantem olmalıydı
evimizin önünden geçen beyaz boneli
Hollandalı bir kız olmalıydı
ki elindeki kumral köy ekmeği bana daima
güzel şeyler hatırlatır
veya ne bileyim ben sarışın spiral
bulut halinde saçlarıyla Rapuntzel
ya da her an bir çam ağacına dönüşüverecekmiş
duygusunu veren çünkü bordo flütünden daima
koyu yeşil ezgiler dökülür dökülürdü
bir Pan olmalıydı...
bizim için...
herkesin küçük bir bahçesi olmalıydı
üzerinde fikir teatisinde bulunabileceği saatlerce
mesela aramızdan biri bahçesinde gece yarısından sonra
enteresan bir durum gözlemişse hemen hiç çekinmeden
arkadaşlarını arayabilmeliydi
hareket eden cisimler üzerinde pembe mumlar
kendini gizlemeliydi
tam gece yarısı olduğunda birdenbire
Mona Lisa çalmalıydı...
gümüş kapların içinde bir tadımlık
yiyecekler olmalıydı...
ne kötü şimdi şu an dışarı baktığımda
sana bu derece yabancılaşmam...
o kadar yakındık ki...
ama işte şimdi elimi dışarı uzattığımda
yağmurun yağıp yağmayacağını kavramak dışında
sana dair hiçbir şey bulamıyor olmam
sana tutunamamam ki katiller bile geride
el izi bırakır, ne acı...
şu an üstümde sarı simlerle işlenmiş
lacivert kadife eşofman olmasından son derece
memnun olmama karşılık bütün bunları
ve başka birçok şeyi bırakıp
çiçekli ince elbiselerle
kafamda hasır üçgen bir şapkayla
sulak pirinç tarlalarında
seninle yan yana dolaşamayacağımızı
bilmek ne kötü...
ah senden bir işaret
en ufak bir işaret gelse...
ama belki de o zaman sen Napoli'ye, Sicilya'ya
hatta Korsika'ya gitmek isterdin de yine bu
pirinç tarlaları ideası suya düşerdi...
hatta hiç unutmam bir seferinde ikimiz
Mısır'a gitmek istemiştik de
ben kendimi Salzburg'da sense evde bulmuştun...
senin benimle hiç konuşmadığın günlerdi
sanki aramızda bir çatlak açılmıştı
Salzburg'da seni unuttuğum söylenemezdi
unutmadığım da...
hiçbir şey çözümlenemiyordu öncesinde de
sonrasında da geriye dönülmez haerketlerin...
ben şimdi Paris'te bir Çin lokantasında oyalanıyor
olsam da bu ancak gülünç bir tedavi, soytarılık
çünkü biliyorum hatta hepimiz biliyoruz ki
pirinç tarlaları projesi asla gerçekleşmeyecek
ve artık hiçbir şey eskisi gibi değil
olamaz da
seninle ayrıldığımız günden beri
bunun için yatak odalarımızda
başuçlarımızda su dolu bardakların yanında
mumların yanması gerekmiyor
artık sözcüklerle sonsuza dek
oynamak istemiyorum
bazan gri-mavi bulutların içinden
sessizliği yararak bir jet uçağı geçiyor
bu basit gibi görünen gerçeklik imajı birçok şeyi
bütün sözcüklerin ötesinde
birden açıklıyor sanki
bunu bilmek bana yetiyor..
(bkz: lale müldür)
pervazlarda beliren ilk
bir erik yeşili gibi dağılan tepelere
güneş nasıl kayarsa
gölge-tarlaların üzerinden
kalem öylesine kayıyor pirinç kelimelerle
bu sabah yatağımın kenarında
bütün günahlarımın silindiğini gösteren
bir işaret buldum:
kayık şeklinde bir leğenin içinde
yüzen bahar dalları...
ah evet, uzak okuyucu,
günahların hatırlanmadığı bir yer olmalıydı
bizim için...
hiç kimsenin göndermediği
artık gönderseler de fark etmez çünkü yazdım
bundan sonra da göndermeyeceği
cam bir kutuda yüzen bir krizantem olmalıydı
evimizin önünden geçen beyaz boneli
Hollandalı bir kız olmalıydı
ki elindeki kumral köy ekmeği bana daima
güzel şeyler hatırlatır
veya ne bileyim ben sarışın spiral
bulut halinde saçlarıyla Rapuntzel
ya da her an bir çam ağacına dönüşüverecekmiş
duygusunu veren çünkü bordo flütünden daima
koyu yeşil ezgiler dökülür dökülürdü
bir Pan olmalıydı...
bizim için...
herkesin küçük bir bahçesi olmalıydı
üzerinde fikir teatisinde bulunabileceği saatlerce
mesela aramızdan biri bahçesinde gece yarısından sonra
enteresan bir durum gözlemişse hemen hiç çekinmeden
arkadaşlarını arayabilmeliydi
hareket eden cisimler üzerinde pembe mumlar
kendini gizlemeliydi
tam gece yarısı olduğunda birdenbire
Mona Lisa çalmalıydı...
gümüş kapların içinde bir tadımlık
yiyecekler olmalıydı...
ne kötü şimdi şu an dışarı baktığımda
sana bu derece yabancılaşmam...
o kadar yakındık ki...
ama işte şimdi elimi dışarı uzattığımda
yağmurun yağıp yağmayacağını kavramak dışında
sana dair hiçbir şey bulamıyor olmam
sana tutunamamam ki katiller bile geride
el izi bırakır, ne acı...
şu an üstümde sarı simlerle işlenmiş
lacivert kadife eşofman olmasından son derece
memnun olmama karşılık bütün bunları
ve başka birçok şeyi bırakıp
çiçekli ince elbiselerle
kafamda hasır üçgen bir şapkayla
sulak pirinç tarlalarında
seninle yan yana dolaşamayacağımızı
bilmek ne kötü...
ah senden bir işaret
en ufak bir işaret gelse...
ama belki de o zaman sen Napoli'ye, Sicilya'ya
hatta Korsika'ya gitmek isterdin de yine bu
pirinç tarlaları ideası suya düşerdi...
hatta hiç unutmam bir seferinde ikimiz
Mısır'a gitmek istemiştik de
ben kendimi Salzburg'da sense evde bulmuştun...
senin benimle hiç konuşmadığın günlerdi
sanki aramızda bir çatlak açılmıştı
Salzburg'da seni unuttuğum söylenemezdi
unutmadığım da...
hiçbir şey çözümlenemiyordu öncesinde de
sonrasında da geriye dönülmez haerketlerin...
ben şimdi Paris'te bir Çin lokantasında oyalanıyor
olsam da bu ancak gülünç bir tedavi, soytarılık
çünkü biliyorum hatta hepimiz biliyoruz ki
pirinç tarlaları projesi asla gerçekleşmeyecek
ve artık hiçbir şey eskisi gibi değil
olamaz da
seninle ayrıldığımız günden beri
bunun için yatak odalarımızda
başuçlarımızda su dolu bardakların yanında
mumların yanması gerekmiyor
artık sözcüklerle sonsuza dek
oynamak istemiyorum
bazan gri-mavi bulutların içinden
sessizliği yararak bir jet uçağı geçiyor
bu basit gibi görünen gerçeklik imajı birçok şeyi
bütün sözcüklerin ötesinde
birden açıklıyor sanki
bunu bilmek bana yetiyor..
(bkz: lale müldür)
güncel Önemli Başlıklar