bugün

yeraltı

hep nedense bir loserin hikayesine rastlarız bu yönetmenin filmlerinde. son filmi olan yeraltı nda da olduğu gibi dışlanmış, kaybetmiş, mutsuz bir adamın yaşantısı var. yaşama karşı iştahı kesilmiş ama yine de bir şekilde gündelik yaşantısını sürdüren fakat belki de yalansız ve açık sözlü olduğu için hep üçüncü kişi olmuş bir adamın kavgası. gururludur biraz, başkalarının yalakası olmayı reddeder. bu yüzden bitmez içindeki sessiz kavgalar. sonuç olarak tüm istekleri etkisiz hale gelmiş, bir mucize bekleyerek süren renksiz hayatın içinde bulursun kendini. sigaranın külünü bile dökmeye üşenecek kadar isteksiz hale gelmiş olmaktır bu.

insan ilişkilerinde üç farklı rol vardır. ekip lideri, yalakaları, ve dışlanan adam. bu adamlar otoriteye ters düştükleri için dışlanırlar. kendi düşünceleri, fikirleri vardır çünkü. kusmak isterler içindekileri "sizin kendi fikirleriniz yok mu? yalakasınız hepiniz" diyerek. bu kadar kolaydır üçüncü kişi olmak. "kibirlisiniz" diye suratlarına haykırmak için can çekişen kibirli bir adamın, biraz da kıskançlığın hikayesidir.

"ankara sıkıntısının" nuri bilge ceylanla bir bağlantısının olmadığını umarak ve aynı tarzda fakat daha sürükleyici filmlerle devam etmesini bekliyorum yönetmenden. konu, mesajlar, oyunculuklar hepsi güzel ama bir "yazgı" değildir benim fikrimce. atmosfer kötü be usta.