bugün

cilt bakımı

yaptırırken işkence gibi gelen ama sonrasında pamuk gibi yumuşak ay gibi parlak bir cilde sahip olmanızı sağlayan bakım türüdür.
önce yarım saat su buharının altında beklersiniz. cilt uzmanı gelir metal dişçi aleti gibi bişeyle varsa siyah noktalarınızı kazır. canınız feci yanar. uzman gayet sevimli bir şekide "en zor kısmı atlattık" der sonra bir maske uygular. siz yüzünüzdeki serinlikle rahatlamışken maske kurur. uzman gelir ve yüzünüzü soymaya başlar. az önce yaşadığınız acının kat kat fazlasını yaşarsınız. kurban bayramında derisi soyulan koyun gibi hissedersiniz. tek farkınız onun ölü sizin canlı olmanızdır. "ya yüzüm kıpkırmızı olduysa" korkusu başlar. sonra uzman yüzünüzü süngerle nemlendirir ve bir maske daha uygular. bu yaklaşık 10 dakika durur ve yüzünüzden silinerek çıkar, sonra nemlendirici uygulanır. siz bitti sanarken uzman, bir aleti fişe takar "bu radyo dalgaları yüzünüze canlılık katacak" diyerek bilmem kaç voltluk elektriği yaklaşık 10 dakika boyunca uygular. elektrik her değdiğinde 10 iğne batmış kadar acır yüzünüz. bu kez de içinizde "ya ağzım gözüm bi tarafa kayarsa" korkusu vardır. bu da bittikten sonra bakım yağı sürülerek yüz masajı yapılır. bitse de gitsek havasına girersiniz ama o masaj bi türlü bitmez. son olarak tonik uygulanır nemlendirici sürülür ve cilt bakımı biter. "cilt bakımına mı yoksa işkence kampına mı gedim yeaa bidaha hayatta gelmem buraya" diye düşünürken aynada ay gibi parlayan yüzünüzü görür ve kendinizi uzmana ne kadar aralıklarla gelmeniz gerektiğini sorarken bulursunuz.