bugün

euro truck simulator

ikincisini oynamaktayım.

hayatın koşuşturmasından sıkılıp kendimi eve attığımda logoya çift tık değil 20 tık yaparak açtığım oyun. gittiğiniz ülkeye göre değişen dağlık, tek şeritli, dört şeritli yollarda, tırınızda tek başınıza, istediğiniz müzikleri dinleyerek, yer yer mola verip, mazot doldurup, hatalı sollama yapıp atraksiyon yaşayıp kendinizi harbi yalnız şoför gibi hissettiğiniz anlar yaşatmakta.

oyunda birtakım eksiklikler yok değil. ama birçok açıdan tatmin ediyor. kafanıza göre kırmızı ışıkta geçemiyorsunuz, ters şeritten gittiğinizde, kazaya sebep olduğunuzda para cezası yiyorsunuz. diğer oyunlardaki gibi har vurup harman savuramuyorsunuz çünkü oyunda para kolay kazanılmıyor ve tırınızın bakımı için de çok yüklü faturalar ödüyorsunuz.

en güzel tarafı ise şirket kurup, yeni çekiciler alıp, işçi bulma kurumundan bulduğunuz şoförleri kendi işinizde çalıştırmak.

oyundan soğutan tarafı ise bankadan kredi çekmişseniz faiziyle ödediğiniz taksitlerin ekonominizi mahvetmesi. iyisimi çok açılmayın, ufaktan yük taşıyarak yolunuzu bulun.

özetle; ormanların, dağların, asma köprülerin, şantiyelerin, dinlenme tesislerinin, sizi sollamaya çalışan focusların olduğu sakin yollarda direksiyon sallayıp kafa dinlemek istiyorsanız kesinlikle tercih edebileceğiniz bir oyun.