bugün

insanların ihtiyaç duydukları sözler

"seni anlıyorum"

öyle ihtiyaç duyulan bir sözdür ki hem de.

toplum içinde ağlamak hiç adetim değildir. çoğu kez üzüldüğüm ağlama ihtiyacı hissettiğim zamanlarda yalnız kalmayı tercih etmişimdir. ama her insanın bir gafleti oluyor.

nasıl olduysa anlık bir sinir boşluğuyla çok sevdiğim bir arkadaşımla kafede otururken aniden ağlamaya başladım. onca yıllık arkadaşlığımız boyunca beni ağlarken hiç görmemişti kendisi. öyle panik olmuştu ki. "ne oldu" diye sorduğunda içimden geçen her şeyi bir bir dökmeye başladım. işin kötü tarafı ben onları döktükçe gözyaşlarım daha da artıyordu. gözyaşlarım arttıkça da arkadaşım daha çaresiz kalıyordu karşımda, hissediyordum. "ben seni hiç böyle görmemiştim, sana ben çok imreniyordum, neden böyle oldu?" diye şaşkınlığını belli ediyordu.

daha fazla üzülmesin diye kendimi susturmayı denedim. ağlamak da gülmek gibi bazen kriz haline gelebiliyormuş; kendimi durdurmak istedikçe arttı. baktım olmayacak anlatıp ağlamaya devam ettim. ben anlattıkça o da bana kendinden örnekler veriyordu.

"sen öyle diyorsun ama enurchem, ben daha kötü haldeyim." diyip her söylediğime kendinden bir şeyler buluyordu.

çok kızdım o an ona. ya hu dedim, beni dinleyip destek olacağına, kendi dertlerini açtı bana. daha da devam etmek istemedim. sustum, sinirlenip.

sonra çok oturmadan ayrıldık. daha sonra sakinleştiğimde, o panik olmuş halleri bana öyle sevimli geldi ki. kendinden bana örnek vermesi, bir çeşit "seni anlıyorum" du aslında. illa direk söylemeye gerek yok, beni anladığını hissettirmişti ya, bu yetti.