bugün

yaran okul anıları

lise sonda edebiyat öğretmenimiz edebiyat kitabındaki hacivat-karagöz oyununu gölge oyunu şeklinde sınıfta sahneleyenlere sözlüden 100 vereceğini söyledi. bunu tüm sınıflarda da söylemişti. bizde uyanıklar olarak işe emek harcayıp yapan sözel sınıfından mühimmatları aldık. tek eksiğimiz ışıktı. sözelciler ışık için el feneri kullanmıştı, bizde alternatif çözüm üreterek bakkaldan mum aldık ve bir sonraki hafta edebiyat dersinde oyunu sahnelemeye başladık. sahneyi tahtanın önüne taşıdığımız sıraların üstüne kurduk; hacivat karagöz seslendirmesini arkaya çöken iki arkadaş, oynatmayıda önde koşullanmış olan onko ile ben yapıyorduk.(onko 4 nesil çaylak, yazar olamadı. yazıkkkkk.) herşey güzel başladı. hacivatı karagözü sağa sola sallıyoruz, arkadan seslendirme geliyor. sonradan nasıl olduysa iş cıvıdı. hacivatın bir iki kere domaldığını gören karagöz dayanamadı ve hacivatla iş tutmaya başladı. sonradan iş tutma baya bi coştu, yani adam bariz çakıyo sınıfın önünde hacivata. arkada seslendirmedekilerde coştular ve tokat atma sesi olarak yazılı olan 'çattt' kısmında biri diğerine harbiden çaktı tokatı. selendirmede kitabın dışına taştı. hacivat ' ne vuruyosun lan' derken karagözde 'olum burda tokat var işte çatt yazıyo', hacivatta 'skerim tokatını olum gerçekten vurulurmu'; falan derken kitap yalan oldu.. bizde oynatmayı bıraktık iki arkadaşın tartışmasını izliyoruz. o sıra onko arkadaşımız oynattığı kuklanın sopasını yanmakta olan muma yaslayarak bi güzel tutuşturdu ve ' allah yanıyo lan bu' falan diyerekten ortamı tamamen kopardı. sınıfta insanlar gülme krizine girmiş durumdaydı. enteresan olansa öğretmenin hiç bir şekilde olaylara müdahele etmemesiydi. sözlümüze 100 falan vermedi tabi. ama lisemizde sahnelenmiş en güzel hacivat-karagöz oyunu da bizimkisi oldu.