bugün

ali imran suresi

19-40. ayetler aşağıdaki gibidir.

19.şüphesiz allah katında din islâm’dır. kitap verilmiş olanlar, kendilerine ilim geldikten sonra sırf, aralarındaki ihtiras ve aşırılık yüzünden ayrılığa düştüler. kim allah’ın âyetlerini inkâr ederse, bilsin ki allah hesabı çok çabuk görendir.

20.seninle tartışmaya girişirlerse, de ki: “ben, bana uyanlarla birlikte kendi özümü allah’a teslim ettim.” kendilerine kitap verilenlere ve ümmîlere de ki: “siz de ilâm’ı kabul ettiniz mi?” eğer islâm’a girerlerse hidayete ermiş olurlar. yok, eğer yüz çevirirlerse sana düşen şey ancak tebliğ etmektir. allah, kullarını hakkıyla görendir.

21.allah’ın âyetlerini inkâr edenler, peygamberleri haksız yere öldürenler, insanlardan adaleti emredenleri öldürenler var ya, onları elem dolu bir azap ile müjdele.

22.onlar, amelleri, dünyada da, ahirette de boşa gitmiş kimselerdir. onların hiç yardımcıları da yoktur.

23.kendilerine kitap’tan bir pay verilenleri görmüyor musun ki, aralarında hüküm vermesi için allah’ın kitabına çağrılıyorlar da sonra içlerinden bir kısmı yüz çevirerek dönüp gidiyor.

24.bunun sebebi, onların, “bize, ateş sadece sayılı günlerde dokunacaktır.” demeleridir. uydurageldikleri şeyler dinleri konusunda kendilerini aldatmıştır.

25.bakalım, kendilerini o geleceğinde hiç şüphe olmayan gün için bir araya topladığımız ve hiç kimseye haksızlık edilmeden herkese kazandığı tamamen ödendiği vakit, hâlleri nice olacaktır.

26.de ki: “ey mülkün sahibi olan allah’ım! sen mülkü dilediğine verirsin. dilediğinden de mülkü çeker alırsın. dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil edersin. hayır senin elindedir. şüphesiz sen her şeye hakkıyla gücü yetensin.”

27. “geceyi gündüze sokarsın, gündüzü geceye sokarsın. ölüden diriyi çıkarırsın, diriden ölüyü çıkarırsın. dilediğine de hesapsız rızık verirsin.”

28. mü’minler, mü’minleri bırakıp inkârcıları dost edinmesin. kim böyle yaparsa allah ile bir ilişiği kalmaz. ancak onlardan (gelebilecek tehlikeden) korunmanız başkadır. allah, asıl sizi kendisine karşı dikkatli olmanız hakkında uyarmaktadır. çünkü dönüş allah’adır.

29.de ki: “içinizdekini gizleseniz de, açığa vursanız da allah onu bilir. göklerdeki her şeyi, yerdeki her şeyi de bilir. allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir.

30. herkesin yaptığı iyiliği ve yaptığı kötülüğü hazır bulacağı günde kişi, kötülükleri ile kendi arasında uzak bir mesafe bulunmasını ister. yine allah, sizi kendisine karşı dikkatli olmanız hakkında uyarmaktadır. allah, kullarını çok esirgeyicidir.

31. de ki: “eğer allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. çünkü allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”

32.de ki: “allah’a ve peygamber’e itaat edin.” eğer yüz çevirirlerse şüphe yok ki allah kâfirleri sevmez.

33,34.şüphesiz allah, âdem’i, nûh’u, ibrahim ailesini (soyunu) ve imran ailesini (soyunu) birbirinden gelmiş birer nesil olarak seçip âlemlere üstün kıldı. allah, her şeyi hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.

35.hani, imran’ın karısı, “rabbim! karnımdaki çocuğu sırf sana hizmet etmek üzere adadım. benden kabul et. şüphesiz sen hakkıyla işitensin, hakkıyla bilensin” demişti.

36. onu doğurunca, “rabbim!” dedi, “onu kız doğurdum.” -oysa allah, onun ne doğurduğunu daha iyi bilir- “erkek, kız gibi değildir. ona meryem adını verdim. onu ve soyunu kovulmuş şeytandan senin korumana bırakıyorum.”

37.bunun üzerine rabbi onu güzel bir şekilde kabul buyurdu ve onu güzel bir şekilde yetiştirdi. zekeriya’yı da onun bakımıyla görevlendirdi. zekeriya, onun bulunduğu bölmeye her girişinde yanında bir yiyecek bulurdu. “meryem! bu sana nereden geldi?” derdi. o da “bu, allah katından” diye cevap verirdi. zira allah, dilediğine hesapsız rızık verir.

38. orada zekeriya rabbine dua etti: “rabbim! bana katından temiz bir nesil bahşet. şüphesiz sen duayı hakkıyla işitensin” dedi.

39. zekeriya mabedde namaz kılarken melekler ona, “allah sana, kendisinden gelen bir kelimeyi (isa’yı) doğrulayıcı, efendi, nefsine hâkim ve salihlerden bir peygamber olarak yahya’yı müjdeler” diye seslendiler.
40. zekeriya, “ey rabbim! bana ihtiyarlık gelip çatmış iken ve karım da kısır iken benim nasıl çocuğum olabilir?” dedi. allah, “öyledir, ama allah dilediğini yapar.