bugün

yurt dışı

türkiye sınırları dışında kalan yerlerdir. onu geçtim de kimileri için bir hayaldir, kimileri için nefret. eğer yurt dışında yaıyorsanız ve yaşadığınız yer için "bizim buralar diyorsanız o zaman çaresizsiniz demektir. nefret edemezsiniz yaşadığınız yerden, yediğiniz , içtiğiniz , sevdiğiniz kısacası her şeyiniz ordadır. ama yine de bir şeyler eksiktir.
ilk defa gördüğünüz Bir türk lokantasına girersiniz. çalışanlar kırk yıllık dostunuzmuş gibi gelir size. "merhaba" öyle bir kıymetlidir ki o an, bir ödül kazanmışsınızdır sanki. ya da bir markette tesadüfen gördüğünüz bir türk malı yiyecek. türkiye'de olsanız ağzınıza koymazsınız ama bir kıymetlenir ki o burda, en sevdiğiniz şey olur birden. kimileri sabah ezanından korkar, kimileri de çok sever. sev ya da sevme, duymayınca eksikliğini çok hissediyorsun. türkçe konuşmamayı geçtim, artık o bir problem olmamaya başladı. asıl problem ülkene olan aidiyetinin yavaş yavaş kaybolması. ne onlarla birleşecek kadar yakınsın, ne de tam kopacak kadar umursamazsın. yaşadığım yer ekmeğiyle meşhur. halbuki ben bizim oralarım somun ekmeğini- şu bakkallarda satılan evet- yiyemiyorum. uzun lafın kısası yurt dışının aşırı kullanımı laksatif etkiden fazlasına yol açıyor.