bugün

antlaşmalarla belirlenmiş türkiye cumhuriyeti devleti sınırlarından dışarda kalan her yer..

kktc konusunda hala spekülasyonlar mevcuttur.
eğer siz ordaysanız , nefret edersiniz .gönlünüzün bir parçası mutlaka yurt tadır ..

ama sizin orda olduğunuzu bilen yurt taki herkes sizi çok mutlu zanneder..''adam hayatını kurtardı bee,biz sürünelim burda'' derler hep..

halbuki o -adam-ın sürünürken daha mutlu olduğunu asla bilmezler,bilemezler..onlar için yurtdışı tozpembedir...orda hayat muhteşemdir,insanlar hep milyon dolarlar kazanmaktadır,birbirlerini çok severler , lay lay lomdur ...

ancak çıktıktan soora babayı alır ve anlarsınız ama yurtdışından dönmek için çok geçtir..artık yurt kavramı özlenen , yurtdışı kavramı yaşanan olur ....

(bkz: yurt)

(bkz: vatan)

(bkz: gurbet)
(ing.) abroad.
Okuldayken yaptığım iğrenç espri;

-Yaa, şimdi ben yurtta kalıyorum ya,
+iste geliyor bir tane daha,
-Her dışarı çıkışımda yurt dışına çıkmış oluyorum değil mi?
+Yaa, yeter yaa,
yurtun disi anlaminda. yurtdisi anlaminda degil.

(bkz: yurtdisi)
her yıl bir kaç şarkıcımızın açılacağını söylediği yer...
icirir adama her aksam, oglen uykusunda bile ruyada memlekette gorursun kendini.ki gecelerin ruyasini hic sorma dedirtir adama,kac gun oldu turkce konusmayali dedigin zaman bilki aileni arama vakti gelmistir.

evet kazanirsin cok ama cok iyi kazanirsin turkiye ile kiyaslarsan* ama...
su soz aklindan hic cikmaz "kendi topraginda ekmek yiyemeyen elin topragindan ne bekler"*
türk dil kurumu'nun sitesinde aradığınızda: 'yurtdışı sözü bulunamadı' ifadesiyle karşılaşacağınız sözcüktür.
ayrı yazıldığı takdirde türk dil kurumu sözlüğünde anlamı bulunan sözcük.
ilk gidişinizde cok heyecanlisinizdir. hersey ayarlanmistir, herkez sizinle gurur duyar. aglarsa yalan aglamayan annenizin bile gozyaslarinin ardinda bir mutluluk vardir. ilk 2-3 ay mukemmel gecer, arkadaslara uzun uzun e-posta lar atilir, ickiler, partiler, alkolik meksikali arkadaslarla yaptiginiz cilginliklar anlatilir. sevgili teselli edilir ama onunla beraber uzunulmez. bir buyuyu yasiyorsunuzdur. hersey cok farkli cok yenidir. hollandali ve fransiz kizlarin aksanlarina bayilir, hepsine tek tek asik olursunuz. sevgilinizi teselli etmeye devam edersiniz.o ilk 3 ay orda turkiye'de yaptiklarinizla, yasanmisliklarinizla varolur, anilarinizi anlatarak gecmisi ufak ufak erittiginizi farketmessiniz. sonra birdenbire bir usume gelir durduramassiniz. icten gelen bir urpertidir, ne yaparsaniz yapin icinizdeki o buz parcasi buyur buyur. derken kendinizi aynanin karsisinda kendinize bakarken bulursunuz. ben kimim sorulari baslar. turkiye'de ki tum yasantiniz gitmis, herkez hayatina devam etmis, boslugunuz doldurulmus, turkiye'de kendinize kattiginiz, eklediginiz her sey ufak ufak silinmeye baslamistir. buralarda artik yeni degildir. rutine geri donmus hemde rutinin en guzeli olan aile, dost, sevgili kavramlarindan yoksun kalmissinizdir. acaba ben mi gereksiz bunalim yapiyorum dersiniz, ne de olsa genlerde arabesk var. ama bir bakarsiniz ki etrafinizdaki butun yabanci ogrenciler de aynidir. herkez sikayet etmeye baslamistir. su master bitsin beklentisi baslamistir. arkadaslari ararsiniz, sevgiliyi ararsiniz, aileyi ararsiniz. telefonda teselli degil, sitem belirir. bilirsiniz, artik gelecege donus filmindeki gibi turkiyedeki fotograflardan yokolmaya baslamissinizdir. kendinizi alkole verirsiniz, isinmak istersiniz. sevgi ararsiniz en cok. ilgi belki de biraz simartilmak. uyandiginizda annenizin odaya girip kahvaltida ne istediginizi sormasini istersiniz. birlikte oldugunuz kizlarla ayik yatmak cay demleyip oturup muhabbet etmek istersiniz. arkadaslarinizin king bilmesini istersiniz. simdi anlamissinizdir yurtdisinda ogrenciligin neden hep partilerle ve alkolle gectigini. cunku yanlizsinizdir, cunku etrafinizdaki kisa suredir tanidiginiz insanlarla dost ve sevgili olmaniz lazimdir. icki sirf sicaklik ve yakin hissetmek icindir. master bitsin diye gun saymaya baslarsiniz. bir gun derste tum sinifin bu tarz yorumlari ustune profesorunuz "biz sizi global muhendisler olarak yetistiriyoruz bu tarz bir hayata alismaya calisin, ilerde de bu sartlar altinda calisacaksiniz" der. ciddiye almassiniz. git cay koy dersiniz profesore demli olsun, yanina da ezine peyniri. gel zaman git zaman 2 sene dolar, donersiniz ulkeye binbir heyecan. bavulumu aticam, ucaga da bir daha binmem dersiniz. askerlik, is bulma asamalari, hep mutlu guzel gecer. guzel bir ise girer, kutu gibi bir ev yapar kendinize, mutfakta cayi demli tutar, buzdolabini ezine peyniri ile doldurursunuz. derken profesor hakli cikar. sirketiniz sizi yurtdisi konusunda sikistirmaya baslar. tam da evi kurmus sicak bir sevgili sahibi olmussunuzdur, ama hayir denmez, gidilir, gelinir,gidilir,gelinir,gidilir,gelinir.. boyle surer gider.

yurtdisi;

buzdolabinda bozulmus ezine peyniridir,
demlikte curumus cay yapraklaridir,
tozlanan ev, yipranan baglardir,
son kullanma tarihi gecendir,
hayati ertelemektir,
soguktur, usumektir,
yarim kalandir,
yanlizliktir.

en acisi
fotograflarda olmek ama fotograflarla yasamaktir.

(bkz: sozluk ile dertlesmek)
köle gibi çalıştırılmaktır.
türkiye'deki gibi sağlık hizmetleri ve sosyal güvenceyi dünyanın hiçbir yerinde bulamazsınız.
diploma sahibi insana çok koyar bu durum.
(bkz: tecrübeyle sabittir)
uzay gibidir. ilk çıkıldığında içinizdeki milli atmosfer basıncından kurtulur, dünyadaki herhangi bir millete mensup insanların da sizler gibi insan oldukları gerçeğiyle yüzleşir, benzer noktalarını keşfedersiniz. hayatı biraz daha anlamak için abartılması gerekmeyen ancak oldukça faydalı bir deneyimdir.
tüm dünyadan kendi yurdunuzu çıkardığınızda kalan ibaresi.
her yeri, her şeyi, her anı türkiye'ye benzetmekle başlar hikaye.

-beğenmediğin lokantaya sırf türkiye'yi hatırlattığı için gidersin.
-en pis bahçeyi türkiye'te benzettiğin için güzel bulursun.
-marketler türkiye'dekiyle aynıdır. bu yüzden sana göre ülkenin en güzel yeri marketleridir.
-en sevmediğin yemek sırf türk yemeği olduğu için iştahla yenilebilir yurt dışında.
-gece yatmadan önce kesinlikle memleket dersin..
-evet türkiye'ye göre hayat rahattır, güzeldir ama hasret çekilmez yapar o yaban ellerini.
nefret ettirir özlem.
yurdun dışıdır.
taharet muslugunu unutmak, musluga giden elin her seferinde garip, yetim , öksüz bir şekilde havada kalması demektir..
"Avrupa'da bok mu varmış! Gözünü seveyim ülkemin" cümlesini defalarca kurmama sebep olan durumdur. Yayalara yanan kırmızı ışıkta yol bomboş olsa bile bekleyen ecnebi insanına Türkçe küfrederek zevk alma durumudur.
türkiye sınırları dışında kalan yerlerdir. onu geçtim de kimileri için bir hayaldir, kimileri için nefret. eğer yurt dışında yaıyorsanız ve yaşadığınız yer için "bizim buralar diyorsanız o zaman çaresizsiniz demektir. nefret edemezsiniz yaşadığınız yerden, yediğiniz , içtiğiniz , sevdiğiniz kısacası her şeyiniz ordadır. ama yine de bir şeyler eksiktir.
ilk defa gördüğünüz Bir türk lokantasına girersiniz. çalışanlar kırk yıllık dostunuzmuş gibi gelir size. "merhaba" öyle bir kıymetlidir ki o an, bir ödül kazanmışsınızdır sanki. ya da bir markette tesadüfen gördüğünüz bir türk malı yiyecek. türkiye'de olsanız ağzınıza koymazsınız ama bir kıymetlenir ki o burda, en sevdiğiniz şey olur birden. kimileri sabah ezanından korkar, kimileri de çok sever. sev ya da sevme, duymayınca eksikliğini çok hissediyorsun. türkçe konuşmamayı geçtim, artık o bir problem olmamaya başladı. asıl problem ülkene olan aidiyetinin yavaş yavaş kaybolması. ne onlarla birleşecek kadar yakınsın, ne de tam kopacak kadar umursamazsın. yaşadığım yer ekmeğiyle meşhur. halbuki ben bizim oralarım somun ekmeğini- şu bakkallarda satılan evet- yiyemiyorum. uzun lafın kısası yurt dışının aşırı kullanımı laksatif etkiden fazlasına yol açıyor.
gurbet...
senelerdir diyorum bisiler yaziyim su basliga.. seneler geciyo yazmayi dusunduklerim hep ayni kaliyo..

yurtdisina cikmak bisilerden vazgecmektir.. hele master doktora kombinasyonu yapicaksaniz kafadan bi 6 7 sene.. tam genclik zamanlari..

insan yurduna uzaktan bakar.. uzaklastikca baglar kopar.. adina sizin objektiflik dediginiz oysa gercekte tanimi "umursamazlik" olan bi hisle karsilasirsiniz defalarca.. ulkenizin bi sehrinde deprem olmussa bile o gun sayet hurriyetim. comu acmadiysaniz ogrenemezsini bu sizin dogdunuz sehir olsa da..

yurtdisinda yasamak ilk sene saskinlik ikinci sene tadini cikar olm herkes sana ozeniyo bak telkinleri. ucuncu sene, artik koladaki viski tadini, portakaldaki aci vokta tadini alamamadir.. dordunce sene bi huzur gelir insana.. hersey rayina oturmustur..

yerlesmissinizdir.. eviniz belli, adresiniz belli, ne gelen bi mektup sizi heyecanlandirir artik, ne her partiye atlarsiniz delice.. tam olarak rutinlesmistir hersey..

bi seyi rutinlestirmenin tek yolu ama, onu benimsemekmis maalesef.. bunu insan sonradan farkeder.. baglanmanin ilk sarti: kabullenme..

sabah ilk selam verdiginiz adamin yurttaki taylandli cocuk olmasini, sadece donercilerle turkce konusmayi, memleketten haberleri aninda alamamayi kaniksarsiniz.. cok da koymaz size artik..

yasadiginiz yerin haberlerini takip edersiniz.. size zaten otomatik olarak alt insan muamelesi yapan yabancilara , ayak uydurup kafalarindaki "turk" imajini yikmak icin, onlardan daha cok avrupai olursunuz..

din dedigin seyden yalnizca allah denen , sizin onu bile demediginiz bi guce inanmislik kalmistir artik.. kiliseler turistik yerlerden cikmis, durbi gidip mum yakiyim dediginiz 2. camileriniz olmustur..

insan yabanci dilde konusurken her kelimeyi daha bi rahat soyler.. bi surrealistlik hali mevcuttur yabanci dile konusurken ya hani.. misal, bi adama oluceksiniz demek turkcede gozlerinizi doldurup elinizi ayaginiza dolastirsa da, yabanci dilde bunu metin olarak once kafanizda tekrarlasiniz.. sonra rahar rahat soylersiniz..

yurtdisinda yasamak, en cok eve esya almaktir.. yabancilarin bok gibi evlerde yasamalarina sasar, evi turkiyeden gelmis batttaniye ve nevresimlerle doldurursunuz.. her yabanci ulkede yasayan turkun odasinda illa ki turkiyeden gelme mutfak esyalari vardir ama kucuk ama buyuk..

anne baba icin yurtdisina ziyaret firsati, arkadaslar icin avrupadayken ugranacak bi kapi olmussunuzdur artik..

hrkes size hayatinizi kurtarmissiniz muamelesi yapar.. o kadar ki, donme der sizi sevenler.. ulkedeki sistemin bozukluguna bakip siz de harbi lan donmeyeyim dersiniz.. ama bi de sizin icinizdeki sistem bozuklugu var kimsenin anlamadigi.. onlara gore. okula git gel yavrum nedir ki dili de biliyosun arkadaslarin da vardir olay.. siz icinizde, baglanacak kutsal seylerin size artik komik gelmesine lanet edersiniz.. kendinizi tam da hissiz bi bitki gibi hissedersiniz o an..

vatan yok din yok memleket ozlem sevinc hic biri yok..

isin manita durumlari cok daha fenadir.. kimsenin kimseye cikma teklifi etmedigi bu topraklarda, msnde size "lan olm nasi acilicam ben bu kiza bi yol goster" diyen arkadasin masumluguna oturup aglarsiniz.. abazanlik ozlediginiz bi konsepttir artik..

kiro sokak serserileri kizlara laf atarken. muzip bi bicimde gulumsersiniz.. lan keske onca sikistigim kiz olmasaydi da, birine delice acik olsaydim da, ona dokunamasaydim diye hayaller kurarsiniz..millet sizin siktiginiz amlari dusunup otuzbir cekerken..

yatili misafir olayi yoktur.. olsa olsa one night standdir.. o da buyuk ihtimalle sabah panjurlar acilmadan cikip gitmistir..

alkol arkadasiniz olur.. siseleri odanizda toplayip bunlarin resimlerini cekip feysbuka koydunuguz zamanlar gerilerdedir artik.. saklamaya calisirsiniz gecmisinizi herkesten..

cunku gecmis, arkadaslariniz ahlanip vahlanip buna ragmen aileler arkadasliklar kurarken sizin icin yalnizca o siseler ve parti bileklikleri olmustur artik..

insanlar size oo yurtdisinda yasiyomus diye bakarken, size yurtdisi pek de yurtdisi gibi gelmez artik.. 3 saatlik ucak yolculugu istanbul edirne arasi kadardir.. cebinizde her zaman 2. bi evin anahtari olmasi size oyle bok gibi bi karakter kazandirir ki.. kimseye tahamul etmek zorunda degilsiniz gibi hissedersiniz.. siktir lan senle mi ugrasicam ceker giderim burdan ben de lafidir iliskilerinizin ozeti..

yurtdisi hayatiniza kim girerse girsin, asla anlat(A)mayacaginiz olaylar butunudur aslinda.. anlatmaya gucunuzun olmadigi , zaten anlatmanin da bi boka yaramayacagi iliskiler yumagidir.. surekli degisen yurt arkadaslariyla bi anlik asiri yakin olup sonra adlarini bile hatirlamamaktir..

yurt disi once acar sizi.. acikken siz icinize tika basa duygusuzluk doldurur.. gitgide anlayisli objektif ve basarili olursunuz.. cvnize yazacaginiz stajlar, belgeler artarken, sizden insan namina utanc, vicdan, baglanmak ve hatta sadakat azalir..

geceleri bilgisayarin basinda bos bos otururken bi sekilde hep de denk geldiginiz,normalde asla dinlemeyeceginiz dandik sarkilarin sozleri bile cok manali gelir..

oysa sizin hayatinizin sarkisi bellidir.. "gorduklerimden sonra, o ani yasamak var ya;hic bi zaman eskisi gibi olmaz"..
vatandaşı olduğun ülke hariçinde başka bir ülkede olmak deyebileceğimiz hede.ayrıca erkan oğurdan pencerede kar geliyor parçasını daha hüzünlü dinlemektir yada ayın yirmisinden sonra aç gezmek yada akşam kirli çorapları kenara atıp sabah temizini bulamamaktır en kötüsü ise evdekilerin seni iyi bir üniversitede sanmaları için söylenen yalanları hatırlamak zorunda kalmaktır.
--spoiler--
bazen yurt disi; beylikduzu'dur.
--spoiler--
bazen yurt dışı karaağaç'tır.
bu yolsuzluk sürecinde yurt dışına çıkan insanlara dikkat edilmeli. önce onlar gözden geçirilmeli.
Yurt dışı;

Buzdolabında bozulmuş Ezine peyniridir,
demlikte çürümüş çay yapraklarıdır,
tozlanan ev, yıpranan bağlardır,
son kullanma tarihi geçendir,
hayatı ertelemektir,
soğuktur, üşümektir,
yarım kalandır,
yanlızlıktır.

En acısı,

fotoğraflarda ölmek ama fotoğraflarla yaşamaktır.

http://ekspermental.blogs...pazartesiler-yurt-ds.html