bugün
- sözlüğün en fingirdek kızı12
- türk topraklarına yunan botu değmesi14
- 26 eylül 2024 fenerbahçe union saint gilloise maçı20
- oruspuda sevgili şefkati arayıp hüzünlenmek12
- adanada yaya geçidinde öldürülen kadın12
- sikayetvar com11
- 26 eylül 2024 ajax beşiktaş maçı24
- 26 eylül 2024 babamın dolandırılması35
- 14 yaşındaki öğrencisine mesaj atan sapık öğretmen11
- komşunu çıplak görsen ne yapardın18
- sözlükten sevgili edinmek24
- hz nuh kürt tür29
- istanbul daki evime haciz memurlarının gitmesi12
- frekansı yüksek insanlar13
- piyangodan para çıkanların sonunda parasız kalması9
- sözlük yazarlarının tatlıları20
- sözlüğe götünün fotoğrafını atan erkek yazar9
- sözlüğe gözünü atan yazarın asıl amacı34
- bütün uludağ sözlük yazarlarının boktan yazması17
- fenerbahçe9
- sevgilim olur musun diyen müşteri10
- buluşmamak için kırk manevra yapan erko8
- yahudi olmak istiyorum11
- bluetooth kulaklık önerileri11
- anın görüntüsü23
- herkese nude atan kadın yazar18
- kadınınızı kalkındırır mısınız10
- yahudilerin en iyi olduğu konular11
- sorunlu hatunların yatakta çok iyi olması13
- sözlük yazarlarının falları13
- takip ettiğiniz kadının size mesaj atması14
- klarnet calan sarapci koala 612
- tinder'dan evlenilir mi sorunsalı9
- true'nun özel dosyayla zall'ın odasından çıkması15
- gocu14
- grip aşısı olan yazarlar15
- pakistanda kadınların alınmadığı dans partisi9
- erkekte erkeğin önünde seksilik yapmak9
- havaların soğuması14
- çalışılan iş yerinin iflas etmesi8
- tinder8
- sevdiğiniz kızın babası 1 milyon tl teklif etse22
- bir sözlük kızına atılacak ilk mesaj8
- 25 eylül 2024 ali koç istifa mitingi24
- sevişmek için gidilen en uzun mesafe18
- 25 eylül 2024 galatasaray paok maçı38
- victor osimhen11
- arabama vurup kaçmışlar ne yapabilirim11
- true'nun eskiden bilgi içerikli entryler girmesi14
- mesaj atan eski sevgili11
kısa bir an için yüzün silinse gözlerimin önünden, bir yerlerden bir rüzgara binip kokun geliyor burnuma. senin parfümün, senin ten kokunla karışmış şekilde kaçıyor ciğerlerime. ve yeniden başlıyor tüm işkence...
tüm umutları öldürdüm içimde. sana dair tüm umutları. o kadar çoklardı ki, katliam oldu bunun adı. ama anılarıma sıkı sıkıya sarıldım herşeye inat. en önemlisi sana inat!
lekelemeye çalıştığın anılarıma sahip çıktım. silah kuşandım, söz kuşandım en iğnelilerinden, zırhsız şekilde modern şerefsizliklerine karşı savaştım. herşeye rağmen toz kondurmadım geçmişimdeki sana. sana rağmen bozmadım onu.
umutlar öldüler ama anılar hala taptaze, hala sımsıcak. yüzün tüm hatlarıyla gözümün önünde sürekli. tek eksiğim, elimi kaldırsam, alamam yanaklarını avuçlarıma, hissedemem sıcaklığını teninin. ama gözlerimin önündesin... masken konuştuğum, gördüğüm, tanıdığım her insanın yüzüne yapışıyor. herkes "sen" oluyor. sesin kulaklarmın önünde barikat kurmuş. gelen her ses dalgasının üzerine biniyor, kulağıma "sen" diye çalınıyor.
rüyalarım... sana dair tek gerçekliğim oldular sen gittiğinden beri. iyice uyuşuk olduğumu söylüyorlar bu günlerde. sebebini bir bilseler...
aşkını yaşayabilmenin tek yolu buysa eğer, rüyalar olduysa yaşamanın amacı; ebedi uykuya yatmaya razı olabilir mi insan?
aşkının adını haykırmaktan korkuyorsa ağzını her açışında, ebedi susuşlara mahkum olabilir mi, lal olabilir mi insan?
hadi hepsini geçtim,
ya kokusunu duymaktan korkuyorsa gidenin? nefes almadan nasıl yaşar insan? nefesim olduysa kokun, nasıl yaşarım ben bundan sonra?
çıldırmamak işten değil yokluğunda. sürekli bocalama, sürekli karın ağrısı... "boşver" diyorum kendi kendime. "takma kafana" herşey gibi bunun da sonu gelecek. biri çıkacak karşına ve düzeltecek tüm yanlışları hayatında. ya da çıkmasa da olur, her acıyı kendin aşarak ayakta kalmayı öğreneceksin aşk karşısında. ama olmuyor işte. boşveremedim bomboş odalarını evin. boşveremedim boş tarafını gardrobun. boşveremedim boş mesaj kutusunu telefonun. senin şehrine her gelişimde gidişini düşünmekten alıkoyamıyorum kendimi. vedalaşmadan, sessizce. son defa temas etmeden elin elime; tokalaşmak için olsa bile, son defa nefes alışlarını görmeden inip kalkan omuzlarında... son defa...
o kadar uzun zaman oldu ki "son" un üzerinden geçen, çoğu detayı hatırlamıyorum. bilseydim "son" olduğunu ezberlemezmiydim teninin her pütürünü, verdiğin her nefesi çekmezmiydim içime? bir dakika olsun uyurmuydum hiç yüzünden mahrum kalma pahasına? keşke "son"u paylaşsaydın benimle. son olduğunu bilseydim de, kanmak için delirseydim sana sen gitmeden önce.
şimdi herşeye rağmen, tüm eksikliklere, tüm doyamamalara rağmen anıları beslemeye değer mi? yoksa sen gidince edindiğim nur topu gibi acıları mı besleyip büyütmeliyim "senden kalan son hatıra" sıfatında.
evet, gidişinle acıya gülmeyi öğrendim. çünkü acı senden geliyorsa o bile keyif verir bana.
ahhh sıfatsızım... sana sevgilim deme hakkını aldın benden. ama bunun dışında bir kelime etsem, her harf alır seni, uzaklaştırır benden. gittiğiğnden sonra "sıfatsız" oldu adın o yüzden. zaten hangi kelime tarif ederdi sevgimi ya da seni bilmem.
tüm umutları öldürdüm içimde. sana dair tüm umutları. o kadar çoklardı ki, katliam oldu bunun adı. ama anılarıma sıkı sıkıya sarıldım herşeye inat. en önemlisi sana inat!
lekelemeye çalıştığın anılarıma sahip çıktım. silah kuşandım, söz kuşandım en iğnelilerinden, zırhsız şekilde modern şerefsizliklerine karşı savaştım. herşeye rağmen toz kondurmadım geçmişimdeki sana. sana rağmen bozmadım onu.
umutlar öldüler ama anılar hala taptaze, hala sımsıcak. yüzün tüm hatlarıyla gözümün önünde sürekli. tek eksiğim, elimi kaldırsam, alamam yanaklarını avuçlarıma, hissedemem sıcaklığını teninin. ama gözlerimin önündesin... masken konuştuğum, gördüğüm, tanıdığım her insanın yüzüne yapışıyor. herkes "sen" oluyor. sesin kulaklarmın önünde barikat kurmuş. gelen her ses dalgasının üzerine biniyor, kulağıma "sen" diye çalınıyor.
rüyalarım... sana dair tek gerçekliğim oldular sen gittiğinden beri. iyice uyuşuk olduğumu söylüyorlar bu günlerde. sebebini bir bilseler...
aşkını yaşayabilmenin tek yolu buysa eğer, rüyalar olduysa yaşamanın amacı; ebedi uykuya yatmaya razı olabilir mi insan?
aşkının adını haykırmaktan korkuyorsa ağzını her açışında, ebedi susuşlara mahkum olabilir mi, lal olabilir mi insan?
hadi hepsini geçtim,
ya kokusunu duymaktan korkuyorsa gidenin? nefes almadan nasıl yaşar insan? nefesim olduysa kokun, nasıl yaşarım ben bundan sonra?
çıldırmamak işten değil yokluğunda. sürekli bocalama, sürekli karın ağrısı... "boşver" diyorum kendi kendime. "takma kafana" herşey gibi bunun da sonu gelecek. biri çıkacak karşına ve düzeltecek tüm yanlışları hayatında. ya da çıkmasa da olur, her acıyı kendin aşarak ayakta kalmayı öğreneceksin aşk karşısında. ama olmuyor işte. boşveremedim bomboş odalarını evin. boşveremedim boş tarafını gardrobun. boşveremedim boş mesaj kutusunu telefonun. senin şehrine her gelişimde gidişini düşünmekten alıkoyamıyorum kendimi. vedalaşmadan, sessizce. son defa temas etmeden elin elime; tokalaşmak için olsa bile, son defa nefes alışlarını görmeden inip kalkan omuzlarında... son defa...
o kadar uzun zaman oldu ki "son" un üzerinden geçen, çoğu detayı hatırlamıyorum. bilseydim "son" olduğunu ezberlemezmiydim teninin her pütürünü, verdiğin her nefesi çekmezmiydim içime? bir dakika olsun uyurmuydum hiç yüzünden mahrum kalma pahasına? keşke "son"u paylaşsaydın benimle. son olduğunu bilseydim de, kanmak için delirseydim sana sen gitmeden önce.
şimdi herşeye rağmen, tüm eksikliklere, tüm doyamamalara rağmen anıları beslemeye değer mi? yoksa sen gidince edindiğim nur topu gibi acıları mı besleyip büyütmeliyim "senden kalan son hatıra" sıfatında.
evet, gidişinle acıya gülmeyi öğrendim. çünkü acı senden geliyorsa o bile keyif verir bana.
ahhh sıfatsızım... sana sevgilim deme hakkını aldın benden. ama bunun dışında bir kelime etsem, her harf alır seni, uzaklaştırır benden. gittiğiğnden sonra "sıfatsız" oldu adın o yüzden. zaten hangi kelime tarif ederdi sevgimi ya da seni bilmem.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar