bugün

entry'ler (818)

akordu bozulmuş kentler

Göç,endüstriyel ilerleme,kültür erozyonu gibi sebepler başta olmak üzere Doğal tınısını,ritmini,akustiğini kısacası karakterini kaybedip sadece bir ses kirliliği olarak anılan ve artık ıslıkla bile çalınamayacak hale gelmiş beatbox kentler.. istanbulundan tut antakyasına kadar hemen hemen tüm kentlerin yaşadığı akordsuzluk hali. Kentin akustiği bozuldukça doğal olarak kent sakinlerinin akordlarınında bozulması ve bir nevi tüm ülkenin ve ülke insanlarının akordunun bozuk olması hali..zihnen bedenen her anlamda bir ses kirliliği ve uyumsuzluğu.. bir ulus baker vardı tınısı ve ritmi yerinde, güzel sesler çıkaran bu adam da zaten çoktan çekip gitti bu uyumsuz ankara korosundan.

deniz gezmiş

Ülkesini,sigarasını tüttürerek denizin kıyısında martılara simit atıp keyif yapar gibi izlememiş,o denizin en derinlerine boğulmak pahasına girip ülkesi için akıntıya karşı yüzmüş, dostlarıyla birlikte bıraktığı gelenekle ahlakla onurla dirençle mertlik ve cesaretle..bizi biz eden paradigmayla denize martıya simite aşka sevgiye inanca insanlığa emeğe alınterine dostluğa yoldaşlığa kardeşliğe mücadeleye kavgaya..olan saygımızı hala dipdiri bir şekilde canlı tutabilmemize önderlik etmiş halk çocuğu...

Ona Götten uydurma ezber dikotomilerle saldıran ağzı salyalı tetikçi kompradorlar ulan size ne diyeyim ki, siz de böyle Öleceksiniz..ne yapayım kardeş,siz de bu zekayla bu hayatı geçirmek zorundasınız..Doğa herkese eşit davranmıyor..nicelik olarak yine yaşayın ama kardeşim arada göstermelikte olsa nitelik takıntınız varmış gibi davranın. .

faydasız fayda ve amaçsız amaçlılık arası farklar

Günümüz türkiyesinin son 6 ayına ufaktan bir göz gezdirmeyle gerçekliğini teyit etmiş bir tez.

faydasız fayda ve amaçsız amaçlılık arası farklar

nedensellikten sıyrılıp,nedensizlik ilkesine evrilen bilincin, de facto irade ile otonom bir bilinç oluşturması sonrası ortaya çıkan faydasız fayda ile bilincin kendi farkındalık alanından yola çıkarak bireysel haz ve egosal kalibreyi yükseltmek için salt ve mutlak belirlenimleri aşıp bireysel imgelemi ,kendi öz ve güzel kavramını oluşturduğu amaçsız amaçlılık arasında olan farkları düşününce, düşünce bir sapmaza girer, çünkü nedensiz olan amaçsızdır, faydasız olan amaçlılık taşımaz, önemli olan eylemin kendi mutlakiyetidir,varolmasıdır..fayda arayan eylem bir amaca yönelir, faydadan doğan amaç amaç değildir, eylemin sonucudur. o halde fayda ve amaç farklı süreçlerin farklı dışavurumlarıdır

mehmet celal

herkesin bilmemesine sevindiğim, asla ayağa düşmemiş ve düşmeyecek olan güzelden varolanın yine güzele vareldiği ezgiler fısıldayan yoldaş..
https://www.youtube.com/watch?v=jiFFWGUOPQQ

mehmet celal

herkesin bilmemesine sevindiğim, asla ayağa düşmemiş ve düşmeyecek olan güzelden varolanın yine güzele vareldiği ezgiler fısıldayan yoldaş..
https://www.youtube.com/watch?v=jiFFWGUOPQQ

sanata sansür koymaya çalışan din

Aynı zamanda iskenderiye kütüphanesini de yakan dindir.

mukaddes gezmiş

hiç ölmeyecek yiğit bir çocuk doğurmuş, ellerinden öpme şansımın hiç olmadığı ve artık olamayacağı anne.

slavoj zizek

tüm genleri fay hatları üzerine kurulu olan, yaptığı tüm analizler alışılagelmiş paradigmalarda deprem etkisi yaratan düş ve düşüncenin
çağımızdaki aslan yürekli don kişotu. seviyorum bu adamı.

ırak şam islam devleti

peşmergenin gelişi çarşambadan bellidir. rahat olsunlar,döktükleri kanda boğulacaklar.

kevengin yollarında

tarihin hiçbir anında arzu görücü gibi dillendirebilecek birinin bir daha çıkmayacağı hüzünden bir yağmur..

grup dinmeyen

sokağın güzel olduğu, umutların başak başak çoğaldığı, 1 mayıslarda emekçilerin meydanlara umutlarını taşıdıkları, kirazların bile inadına daha kırmızı olgunlaştıkları, güneşin mesaisi biterken aya ''hadi rastgele kardeş,ben kaçar'' dediği, yağmurların bile en sulu sulu yağdıkları.... yani yeryüzünün aşkınyüzü olmasına ramak kalmış bir tarihin zamanında tanıştığım,bu ramak kalmanın fon müziğinin türkülerini e n özgün biçimde yorumlayan, emeğin alınterinin isyanın umudun aşkın kavganın direnmenin... sahip çıkılması gereken en yüce değerler olduğunu yüreklerimize kazıyan ''iyiki vardınız, sağolun varolun'' dediğim tarihin oğullarının ve kızlarının grubu.

arzu görücü

uzun seneler önce kazım koyuncuyla birlikte kurdukları grup dinmeyenle hayatıma girmiş, bu ülkede yaşayan en büyük seslerden biri olan şarkı saçlı, türkü gözlü kent ozanı. bu kadının populer olmaması kimi zaman üzsede, böylesi bir sesi bilen azınlığa dahil olduğunu bilmek de keyif verici.

muhtemelen mehmet pişkin kendisinden haberdar değildi, zira intiharının fon müziğini yapma işini ella fitzgeralddan yana kullanmıştır. eğer arzu görücüden haberdar olsaydı bu hakkını kevengin yollarında'dan yana kullanacağından gram şüphem yok.

mehmet pişkin

hayatta kalmak için yaşamak ile yaşamak için hayatta kalmak arasındaki menzilsiz irtifanın farkına varıp,bu farkındalık sonucunda yüksek kalibreli bir yaşamı kendince yaratmış, yaşamak için hayatta kalmış, fakat ilerleyen zaman diliminde terazideki ibre yaşamaktan hayatta kalmaya doğru evrilince,yaşamak ile hayatta kalmaya çalışmak arasındaki tatsız fark iyice belirginleştiğinden ''zirvede bırakmak yeğdir'' düşüncesiyle hayatının pimini çekip resital tadında bir harakiri yapmıştır, en büyük korkusu olan hibakuşa olmamıştır.

mehmet pişkin

sözlüğün çapsızlarınca -ki sözlük populasyonunun büyük çoğunluğunu bu çapsızlar işgal etmekte,geri kalanlar öteki durumuna düşmekte- ateist,gerizekalı,ünlü olma budalası ....gibi klişe ve ucuz dikotomik ezberlerle yargılanan otonom ruh...

be adamın zekasına laf söyleyen göt, şuna eminim senin ıq seviyen bu adamın ayakkabı numarasından küçüktür, bundan şüphem bile yok. sanki yavşağın anasını babasını öldürmüş adam, yavşak beraberinde senide mi götürüyor, ayrıca bu adamdan feyz alıp etkilenip benzer bir intihar serüvenine göz kırpmış ya da kırpacak elemanlar varsa bunun sorumlusu mehmet değil, adamın böyle bir intihar trendi başlatmak gibi bir amacı yok, intiharı düşünen adamın aklına bu fikir mehmetle birlikte geldiyse bi zahmet intihar etsin zaten, özenti intihar eğilimcisi olma ezikliğiyle yaşamasın.

ateist olmasına gelince, izninizle bunlarada yavşak diyerek cümleme başlıycam, yavşak sanane, senin fantezi dünyana göre bu adam yanacaksa kendi odununu beraberinde götürmüştür, hani senin inandığın dinde herkesin inancı kendineydi, inançsız olmakta bir inançtır.
belki diyelim mehmetin tanrı tasarımı yanlış çıktı, orada karşısına tanrı hazretleri çıktı, şuna eminim ki mehmet tanrıyı görünce korkudan yutkunup içinden '' vay amk babalara geldik'' demeyecektir. olsa olsa en fazla tanrıya kendisiyle bir selfie çekilmek istediğini söyler.

o yüzden sen kendi götüne sahip çık....

mehmet pişkin

aleksandr Sergeeviç Puşkin curetiyle , genç silah ustası subay george charles d'anthesi duelloya davet edip şiirsel bir intihar ambiansı yaratmak yerine, duelloyu kendi ruhu ve bedeni arasında gerçekleştirip sonucu alternatifsizliğe gebe bırakmış tutunamayan adam. evet alternatifsiz bir son hazırlamış kendine, ruhu 10.adımda dönüp bedenini vursada,ya da aynı şeyi bedeni ruhuna yapsada yine ölen kendi olacak... kimileri kendine öğretilen her şeyi unutur, kendi düş ve düşünce dünyasıyla yaşamın paradigmasını yeniden yazarlar, şarap,şarkı,iyimser bir surat ifadesi ve tanıyıp tanımadığı herkese dostane bir hoşçakal... intihar eden bir adamın son anlarında bunların hepsini aynı tepside sofraya sunması ne kadar absürd görünsede, onun hayata dair çizdiği paradigma bu absürdlüğü mantıklı kılabiliyor. hoşçakalın demesine eyvallah, selametle git arkadaşım demekten başka diyecek bir son söz yok...

carl saganı tanımayan türk gençliği

kuvvetle muhtemel jacques lacan'ıda tanımayan gençtir.
(bkz: serbest çağrışım) (bkz: )

izmire bakir gidip bakir dönen erkek

"ırmaklarından şaraplar akacak" diyorsun,
cennet-i ala meyhane midir?
"her mümin'e iki huri vereceğim" diyorsun,
cennet-i ala kerhane midir?

misali ,izmiri anasının babasına verdiği ev olarak kurgulayan tosunların anlık dalgınlığının sonucu olan başlık.

vücut geliştirme

yavrularım biliyorum sizi üzeceğim ama yinede bir kaç can yakan gerçeklik konusunda sizleri bilgilendirmem gerekmekte; zamane türk kızlarının ''carlos,carlos, hastayım sana'' diyerekten ağızlarından sular akmasına sebebiyet veren yaşamsal pratik bu spordur. ve haliyle bu sporu yapan vatandaş ilgi çeker, sen rahat ol...kaldı ki çoğu vatandaş bu spora karı kız için başlar, ama zaman ilerledikçe bu spor bir aşk bir bağımlılık halini alır, karı kız...vs... o anki hedefler arasında ilk 3 e hiçbir zaman giremez...

kas var ama beyin yok diyen yağ tulumu abiler ve ablalar bu tezinizin doğruluğunun yüzdesinin kaç olduğunu deneyimlemek çok kolay, bir spor salonuna gidilir, salonun koşullarına dair bilgi sahibi olmak için 1 seferlik antrenman yapmak istiyorum salona üye olup olmamaya ondan sonra karar verecem dersiniz ve antrenman yaparsınız, korkma bunun için senden para almazlar... antrenman sonrasında ne mi olur; götünden uydurduğun, hiçbir akılsal çıkarıma dayanmayan tezini yine çıkmış olduğu,ait olduğu yere rulo şekline getirip sokarsın.

yavrum benim sen pc başında göt göbek büyütmeye devam et, en kral,en erkek sensin...paşam benim.

alevi ve şiilerin müslüman olmadığı gerçeği

müslümanlığı kabul edip namaz kılıp, oruç tutmaya başladıktan sonra birdenbire tüm keller sırma saçlı, tüm körler badem gözlü, tüm kısa boylular sırım gibi oluverdiği için alevilerin hep kel hep kör hep kısa kalmalarına sebep olan bir gerçektir. namaz kılmayıp oruç tutmayarak bir nevi hayatı ıskalamıştır aleviler...

bu epizod ironiyi konunun ikinci konusu olarak araya sıkıştırdıktan sonra gelelim kanlı ve canlı iç tepisel kurgulara; sevgili islam alimi dindar ya da din-i-dar kalemşör arkadaşlar,tarihte hz.alinin saz çalıp deyişler söylerken bu ritüelin diğer parçası olan canların semah döndüklerine dair bir bilgi varsa bizlerle paylaşırsanız müslüman olmayarak nasıl bir öz güzellikten mahrum kaldığımızı kafamızı duvarlara vura vura ahhhhlar vahhhlar eşliğinde anlamış oluruz. ha elinizde böyle bir veri yoksa siktir edin üzülmeyin, zira aleviliğin paradigmasını ve dayandığı manifestoyu özümsemiş canlar kendilerini zaten müslüman olarak tanımlamamaktalar, bundan dolayı burada o değerli zamanını bu durumu deşifre etmek için harcama, git ışide,el nusraya güzellemeler yap, 93 sivas katliamını düşünerek masturbasyon yap, bak yine sana bir iyilik yapıp yapmayı sevdiğin şeyleri sana yeniden anımsatarak bir nostalji yaşamana sebebiyet vermeye çabalıyorum. bu arada bende müslüman kabul edilmemenin verdiği ezikliği odamın bir kenarına çömelip dizlerimi ellerimin arasına alıp fonda çalan ''ben acıların çocuğuyum'' eşliğinde yaşayayım...

bu arada aliminde dediği gibi'' kör için camda elmasta birdir, seni cam olarak gören kör zaten bir hiçtir''...

ben ezikliği yaşayayım,sen iliklerine kadar hiçliği yaşa...