tabip yareni bacak omza incitmeden tedavi ediyor canım.
söylim dedim.

kötü birşey yapıyorsam kötü bir çok şey yapabilirim
elizabet kostova-tarihçi.

kötü birşey yapıyorsam kötü bir çok şey yapabilirim
elizabet kostova-tarihçi.

bel incitmeden skaduşh olmaz arkadaşlar.
o bel incinecek.

bayıra karşı yatır beni, tırmala beni kaşı beni.

bir zamnalar vardı öyle bişey.
artık yapanlar müzelik.

highway the star açılıp çay alınır iç başına geçilir.

fantastik bombastik bir sabahınız olsun
https://www.youtube.com/watch?v=4_k_kixX934

iki tanedir. biri oğlum mecnun biri kızım mina.

170 erkek mi olur la.
manyak mısınız siz. tabi reddedecekler.

sıkıcıysa sıkıcıdır.
ama cinsel açlığın afrikasında azcık gideri olan kız bu cümleyi kolay kolay duymaz.
fişi takacak başka priz bulana kadar.
ne yazık ki günümüz laçka ilişkilerinin özeti bu.
ha bundan kadınlar da prim yapıyor.
türkiyede herkesin etrafında 4 döndüğü kıza avrupada köpek çekerler.

o ne lan.

onun ben ta dübürünü.....

pentagramın gelmiş geçmiş en güzel şarkısıdır.

rutin çok önemli ya.
şu hayatta inanın rutin ile daha mutlu insan.
hayata düşündüğünüz gibi renk ve heycan katmaz. kısa süreli evet etkiler ama uzun solukta düşüşe neden olur.
rutinde herşey daha nettir belirsizlikler azdır.
ancak rutinin dışında ancak motivasyon etkilidir. motivasyon ise dengesizdir ve düşüşleri yükselişlerinden daha serttir.

mideni yakar dişinin arasında kalır.
bir de sikimflasyondan dolayı artık tüm malzemeler kalitesiz olmaya başladı. hiç yeneceği kalmadı.

mesele şu ki: boşluk dediğimiz şey karanlık madde ile mi doludur.
okyanusu arayan balık gibi. etrafına bak okyanustan başka ne var ki..
balık içinde yaşadığı okyanusun farkında mıdır?
şayet böyle birşey ise fotosentez ve karanlık madde arası derin bir ilişki vardır.
sadece fotosentez değil, karanlık maddesiz madde var olamaz o zaman.

bu konuda bir çok filozof farklı görüş bildirse de en sevdiğim görüş "hür irade" görüşüdür.
Augustinus (Aziz Augustinus) "itiraflar" adlı eserinde kötülüğün varlığı ve kaynağı üzerine derinlemesine düşünmüş ve kötülüğün, Tanrı'nın iradesinden ziyade, insanın hür iradesinin sonucu olduğunu öne sürmüştür. Ona göre, Tanrı sadece iyiliği yaratmış ve insanlar özgür iradeleriyle kötülüğü seçmişlerdir. ayrıca Kierkegaard kötülük ve hür irade konusunu ele alırken, insanın özgür iradesiyle kötülük yapma yeteneğine sahip olduğunu savunur. Ona göre, insanın özgür iradesi, Tanrı'nın yarattığı dünyada kötülük yapma seçeneğine sahip olmasını sağlar. Ancak Kierkegaard, insanın özgür iradesiyle kötülük yapma seçeneğine sahip olmasının, aynı zamanda Tanrı'ya olan inancını güçlendirdiğini ve insana dini bir sorumluluk yüklediğini de belirtir.
öte yandan Leibniz'de, kötülük sorununu "en iyi dünya" problemi bağlamında ele alır. Ona göre, Tanrı, sonsuz bilgeliği ve iyiliğiyle en iyi dünyayı yaratmıştır. Ancak bu en iyi dünya, mutlak mükemmelliği içermez, çünkü bu dünyada kötülük de vardır. Leibniz'e göre, Tanrı, en iyi dünyayı yaratırken, insanın özgür iradesine de saygı göstermiştir. Dolayısıyla, kötülük, insanın özgür iradesinin bir sonucudur ve Tanrı'nın varlığıyla uyumludur. Leibniz, kötülüğün varlığını, Tanrı'nın varlığı ve sonsuz iyiliğiyle bağdaştırır.

hız iyi birşey değildir.
araba kullanmak sadece gaza basıp direklsiyon çevirmek değildir.
çevrenizdeki işaretçilere bakmanız hatta bunun ötesinde sağduyularınızı iyi kullnamanız gereklidir.
herkes ehliyet almamalı daha doğrusu ehliyet almak bu kadar kolay olmamalı.

hala var mı bunlardan ya.
toplayıp güneşe fırlatmadılar mı.