bugün

sevdiği entry'ler

düşün ki o bunu okuyor

Dinlediğim her şarkı sana yazılmış gibi. Zaten bu hep böyleydi. Avucunun içinde tutmak istediğin kelebek ölür. Tarih milyonuncu tekerrürü ile yine bunu gösterdi. Ama ben duşta göz yaşlarımı su damlalarına karıştırmayı hak etmedim sanki. Oysa her seferinde kendime bu sefer yenilmek yok diye söz veriyorum. Kendimden kaçıyorum sonra, ama senden kaçamıyorum.
Yıldızlar gözükmüyor, karanlık gök koca bir kuyu. Biraz da sigara ve işte şimdi yine bir şarkı seni getiriyor bana. Sana edemediğim eşliği ediyorum şarkına..
Çoktan unuturdum ben seni, çoktan
Ah bu şarkıların gözü kör olsun.

görsel

başkanlık gelmezse ülke bölünür diyen başbakan

'cumhuriyete fazilet, saltanat hükümetine şeref gerekiyorsa, despotluk hükümetine de yaşaması için korku gerekir.'

montesquieu

bizim başbakan ne diyor? ülke bölünecek diyor. nah bölersiniz.

93 yıldır kaç orospu çocuğu denedi bunu, sağcısı, solcusu.

alevileri dindarlarla, kürtleri türklerle kışkırttılar.

29 ekim de görmediniz sanırım, 7'den 70'e elinde al kırmızı bayrağımızla sokağa çıkanları.

ne senden, ne sahibinizden korkmuyoruz! burdayız.

siz anca istikrar sürsün diye ampüle bastım diyenleri korkutursunuz.

hodri meydan!. yüreğiniz yeterse bölün bakalım.

vücudundaki en sert yer

alnım. her gün bir saat alnımın üstünde baş aşağı durunca öyle oluyor tabii.

kürt deyince akla gelen ilk şey

Dışlanılmış, ezılmiş, kullanılmış, cahil bir toplum. Öz be öz bir Türk olarak, ama ondanda önemlisi bir insan olarak baktığımda içim acıyor. Yazık bu insanlara. Hep ezildiler, hep kullanıldılar. Kendilerine tanınan imkanlarıda alışmadık götte don durmaz hesabı yüzlerine gözlerine bulaştırdılar. Çünkü çok cahiller, çok saflar. Kullanılmaya çok müsaitler. Ve kullandırtıyorlarda kendilerini. Tabikii hepsi aynı değil. Okumuşu, bilgiliside tonla ama herkes anlıyordur neden bahsettiğimi.

benimle aynı zenginlikte olmayana aşık olamam

(bkz: hayatın zenginliklerini göremeyen biriyle evlenmek)

vurucu şarkı sözleri

saçlarımdan tut önce
beni yerlerde sürükle
canım acısın boşver
benim için bu bir zevk

fantazi dünyam rengarenk
bu daha hiçbir şey
korkma benden sal kendini
bebeğim dediğim anda vur banah

ah ah
vur banah
vurh vurh vurh vurh vurh
gel banah

korkma benden sal kendini
bebeğim dediğim anda
vur banah.

yazarların kendilerinde nefret ettiği özellikler

Ciddiyetsizlik. iş görüşmelerinde bile işveren beylerin kendilerini Cingöz sanıp tuzak soru diye sorulan saçma sorularına cevap niteliğinde yine saçma ve benden beklenen şekilde bir şeyler zırvalarken, cümlemi bitirmeye üşenip öylece asılı bırakasım geliyor odaya. Çünkü görüşme içeriği mantıksız ve samimi olmayan içi boş soru-cevaplarla dolu.

Adam, "sinirli bir müşteriyle karşılaşınca sakin davranır mısın?" diyor. Ulan hırt o işi almak isteyen Hangi cengaverden "hayır, karşılığı neyse veririm." cevabını duyabilirsin ki? Mecburen sana duymak istediğin cümleleri sıralayacağız, mizacımız her ne ise...

Az evvel havlu peçete üzerinde poğaça yiyip, şeffaf cam bardağından yudumladığı çayla ağzındaki lokmasını ıslatırken çay bardağının yudum aldığı ucunda bıraktığı ıslak poğaça parçacıklarına gözüm takıldıktan sonra, kendimi o kişiyi tuvalette çömelmiş tuvalet kağıdına uzanırken hayal ediyor buluyorum.

Hiçbir ciddiyet kalmıyor bende. Sanki bunların ne olduğu hakkında hiçbir fikri olmayan, başka diyarlarda yaşayan biriymişçesine kafası güzel gezen insanları ciddiye alasım gelmiyor. Sizi kıçı kırık proleter düşmanı bücürler.

Ha bir de bana ciddi ciddi bir şey anlatanlar karşısında aynı tavırlarım bürüyor beni. Son derece ciddi olmak istiyorum ama yapamıyorum. Dikkatim dağılıyor, o an efrafta bana en cazip gelen görsel ne ise ona odaklanıp, beynimi meşgul edecek gündemimdeki en güncel düşünceye gömülüyorum. Ya da kişinin kaş ortasına odaklanıp manasız şeylere beynimi yoruyorum. En azından ilgili gözükmek için.

Fazla ciddiyetsizim. Ciddi olanlar karşısında ahsjzksks diye gülesim geliyor çoğu zaman. Resmi görüşmelerde, yazışmalarda dahi (sanırım bu yüzden hala işsizim).

Çünkü hayat hep surat asık gezen bir sürtük gibi fazla somurtkan.

seksi kızın kulağına usulca adeyyo lallaleyo demek

Karşılık olarak "ananı niyolay ye ye" yi duyacağınız anlamına gelir.

türk dizi ve şarkılarının yozlaşmaya sebep olması

trollük yapmadan ciddi bir olaya değinmek istiyorum.
okuduğum bölüm itibariyle ister istemez mecburen saçma sapan türk dizlerine maruz kalıyorum. ciddi anlamda ülke insanının kültürünün yozlaşması için elden gelen yapılıyor.

gencecik kızların götlerini başlarını açmalarını bir kenara bırakıyorum. aleyna tilkiymiş, gamze köpekmiş, çiğdem çakalmış vs den bahsetmiyorum ya da bunlar gibi ünlü olmayan ama sosyal medyada kendince kıçını başını açan salak kız evlatlarımızdan da bahsetme gereği duymuyorum.

bizim kültürümüze uygun diziler neydi? ekmek teknesi, süper baba, sıdıka, mahallenin muhtarları, baba evi 90 ların sonu 2000 lerin başına damga vurmuş dizilerdi. peki bu dizilerin konusu neydi?
aile olmak, mahalleli kavramını, akrabalığı, eşi dostu unutmamayı aşılayan dizilerdi. iletişim bağlarını güçlendiren dizilerdi. ya da türk filmleri. aile şerefi, neşeli günler, gülen gözler... bize aile olmayı öğreten filmler.

2000 li yıllar ilerledikçe aile, akrabalık, dostluk gibi kavramların yerini ihtiras, aldatma, yalnızlık gibi konular aldı ve bence kültürel çöküntü burada başladı.

bize aile olmayı öğreten dizilerin yerini, arkadaşının sevgilisini değişikli olarak siken kankaların olduğu kavak yelleri, amcasının karısını siken yavşağın oynadığı aşkı memnu, sevdiği kıza arkadaşları tarafından grup yapılan fatmagülün suçu ne, kapıcı kızını siken adını feriha koydum, medcezir vs aldı. ha bir de şey vardı. abisinin eski nişanlısını düdükleyen kuzey güney.

konular hep aynı. bu ülke yılın anne ödülünü çocuğu olmayan kadına verdi sırf dizide iyi anne rolü yapıyor diye.

şarkılara gelince hep bir aşk acısı, bir atar bir gider.
türkülerimiz öyle miydi?
"elifim noktalandı az derdim çokçalandı" cümlesindeki aşk nerde " hadi gel benim ol, benim olmasan seni düdüklerim" saçmalığındaki aşk nerde?
şu cümleye bakar mısınız" mendilim benek benek ortası çarkıfelek yazı beraber geçirdik kışın ayırdı felek" ya da " evvelim sen oldun ahirm sensin" şu cümle bir kadına söylenebilecek en güzel cümlelerdendir. " zülüf dökülmüş yüze kaşlar yakışmış göze" nerde " öyle güzel yürüyorki orospu kesin izmirli" bu ne amk ezansız yahudi dölü. böyle şarkı sözü mü olur?
bilmiyorum arkadaşlar ama cidden çok sikik bir hal almaya başladık.

zall dan özel mesaj almak

28.08.2008 saat 11.07...

hayatımın akışını değiştirdi bu tarih. yaşantımda hiç bir şey artık eskisi gibi olmayacak.

saat 11:00 sıraları, sözlükte yeni server geyikleri almış başını gidiyor. hele bi kurcalayım şu sözlüğü dedim 4 çekişli server nelere kadirmiş diye. eksik, gedik yok gibi görünüyordu başlardan taaki dünün dikkat çeken entrylerine bakana kadar. entryler dikkat çekiyordu ama dünün değildi aaa dostlar. eee eksik bir şey bulup eleştirince marjinal olunuyor, dikkat çekiliyor, kızlar msn adreslerini verip cam'da soyunuyor falan filan. yazdım dünün dikkat çeken entryleri başlığının altına yeni serveri eleştiren bişiler. sonra hemen msn'i açtım tabi. bizim ilkokul arkadaşı osman yine youporn izleyip os bir çekiyor, cam'da açık. ne kız var ne meme falan yane.

döndüm yine sözlüğe, yeni bir başlığa girince baktım ki özel mesaj butonu üzerine nur yağmışcasına parlıyor. o sırada denizden bir ateş topu yükseldi. anlam veremedim. herhalde bluevelve yine geyik yapıyor diye düşüneyazdım. mesajı bile okumadan zuhahahahaha yazacaktım ki ne göreyim? zall mesaj atmış. ok demiş, düzeldi demiş, sonuna nokta bile koymuş...

denizden yükselen ateş topu geri indi, köpekler havlamayı kesti, osman boşaldı ( iktidarsızdı ibiş ), kötürüm ahmet dayı koşmaya başladı, bluevelve imana geldi...

saol dedim abi saol.

deccalin 40 günü kehaneti

öncelikle aşağıda yazilanlar http://kahinostradamus.blogspot.com.tr den alintidir. the arrivals adli belgeselde gördüğüm bu kehaneti paylaşmak istedim.

not : yukarda yazdigim sayfa ile bir alakam yoktur. teoriyi tekrar kendim yaziya gecirmek istemedim. adamlarda yazmislar ayip olmasin.*
Deccal dünyada 40 gün kalacak, bir günü 1 yıl gibi, diğer 1 günü 1 ay gibi, diğer 1 günü 1 hafta gibi, ve geri kalan diğer kalan günler (37 gün) bizim normal günlerimiz gibi olacak. (Sahih Müslim)

Deccal hem manen hem bedenen insanların arasında olacaktır. 3 gün manen ve 37 gün bedenen yeryüzünde bulunacaktır. Deccal kelimesinin ebced değeri 37 göstermesi, bedenen insanlar arasında kalacağı gün sayısına işaret eder.

Deccalin manen insanların arasında kalacağı mevzuya gelelim. Hadisteki 3 gün, yıl-ay-hafta şeklinde olması aynı zamanda 3 farklı mekana da işaret eder. Yüce kitabımız Kuranı Kerim'de Allah katında bir günün dünya zamanındaki 1000 yıla eşit olduğu belirtilmiştir (Hacc Süresi /47).O zaman böyle bir hesaplama yapılsa ilginç gelecektir.

Hadisteki 1 gün, 1 yıl gibi, 1000/1 yıl=1000 yıl.
Hadisteki 1 gün, 1 ay gibi, 1000/12 ay=83.33 yıl.
Hadisteki 1 gün, 1 hafta gibi, 1000/52 hafta=19.23 yıl

Masonik düşünce ilk temellerini ingiltere'de (hadislerde belirtilen deccalın tutsak adası) 10. yüzyılda yani 900 lü yıllarda atılmıştır. 1000 yıl sonrası 1921 yılında yahudi masonlar tarafından CFR örgütünün kurulması ile Deccaliyet ingiltere'den Amerika'ya taşınmıştır.

Melhame (büyük savaş) ile istanbulun fethi arasında 6 sene vardır . Yedinci seneside deccal çıkar.(Taberani(20/108) 

Bu hadisi takip eden Yahudiler prototip amaçlı tarihi bir olay gerçekleştirmişlerdir. 1914 yılında başlayan Dünya Savaşından 6 yıl sonra istanbul yabancı işgalciler tarafından işgal edilmiştir. 7. yılda CFR örgütü (Council on Foreign Relationships) kurularak simgesel olarak Deccal'ın çıkışını göstermeye çalışmışlardır. Bu örgütü kuran Baba Rockfeller'in oğlu David Rockefeller'ın bir gözünün kör olması deccal benzerliğiyle Hz.Mehdi'nin çıkış işareti olmuştur.

1921 yılına 83 yılı eklediğimizde 2004 yılı çıkar. Bu yılda ilk defa uluslararası babında "Büyük Ortadoğu Projesi" yani "Kudüs tabanlı Büyük israil Devleti" açıklamalarıyla Deccaliyet Amerika'dan israil'e taşınmıştır. George W. Bush 20 Ocak 2004 tarihinde ulusa sesleniş konuşmasında Büyük Ortadoğu Projesi’ne dikkatleri çekmişti. 2004 yılının yaz aylarında bu proje G7 ülkelerinin toplandığı bir zamanda uluslararası çapta dile getirilmiştir. 

2004 yılına 19 yıl eklediğimizde 2023 yılı ortaya çıkar. Biz 2023 yılından sonraki yıllarda deccalın vücuden ortaya çıkacağını düşünüyoruz. Çünkü bu yılda hadis ve ebced analizlerinde israil ortadan kalkacaktır. En doğrusunu Allah bilir. 

Perişan olup ülkeleri yok olan yahudiler, son umutları olan Deccalı doğu tarafında bulunan isfahanlı yetmişbin yahudi yardımıyla ortaya çıkaracaklardır. Aşağıdaki hadisler bize ışık tutmaktadır. Bugün isfahan, iran Devleti sınırları içerisinde Horasan bölgesine yakın bir yerde bulunmaktadır

Deccal'e Isfahan yahudilerinden yetmişbin yahudi tabi olur. Hepsinin üzerlerinde taylasan vardır.(RE. 506/9,Hz. Enes RA)Deccal şarktan, Horasan'dan çıkar ve ona kalkan yüzlüler tabi olur. (RE. 97/7,Hz. Ebubekir RA)

Sonuç olarak, 2023 yılından sonraki yıllarda Deccal ve onu öldürecek olan Hz. isa (a.s) bedenen ortaya çıkacaklardır.. En doğrusunu Allah bilir.


video : https://youtu.be/FzAH7RKINd4

konya meydanına rakı sofrası kurup rakı içmek

görsel