bugün

sevdiği entry'ler

ayetullah humeyni

iran'DA ŞERiATMI VARMIŞ
muta nikahı denen nikahlı orospuluğun yasal olduğu yermi şeriatmış,
imamları masum gösteren ideolojimi şeriatmış
müslümanların annesi hz aişe validemize iftira atanlarmı şeriatmış
hz ebu bekir,hz ömer efendilerimizi kafirlikle suçlayanlarmı şeriatmış
kur'an ve imam çelişirse kur'an tevil edilir diyenlermi şeriatmış.
ve bunların başı humeynimi şeriatı getirmiş.

ramazan ayında oruç tutacak olan yazarlar

Nasip olursa tutarım ya iyi oluyor hem sağlık açısından falan.

ismet özel seven yazarlar birliği

an itibariyle başlamış birliktir.

amaç: özelden konuşmak.

ismet özel

“insan ancak fenâfillah makamında bir sükûnete erebilir ve onu da yapanlara aşk olsun!”

“benim savunduğum şey, beklentisiz bekleyiştir.... yani mutlaka elime bir kazanç geçecek diye bir hesap yapmadan... şunu diyorum ben: eğer bir nidâ duyduğum zaman, eğer bir gözle karşılaştığım zaman, bunu hissedemeyecek, bunu kendime yaklaştıramayacak kadar meşgul ya da duyarsızsam, bunu kendim için kayıp sayarım. benim beklentisiz bekleyiş dediğim şey, hâlâ bir nidânın benim tarafımdan algılanabileceğini kabul etmemdir”

“sadece aşklarım değil, inançlarım da işgal altındadır diyorum... acaba aşktan inancı soyutlamak mümkün mü? yani inançsız aşk olur mu ve aşksız inanç ne işe yarar? aslında bunları sorgulamak lazım. aşk tek başına, aşk inançtan bağımsız olarak ne işe yarar ve inanç aşksız olduğu zaman, kime ne faydası vardır?”

“Ben hırçın falan değilim. Yani ben öyle şeyler söylüyorum ki, Türkiye’de vatan haini olmayan herkesin ‘Elbette bu böyle!’ diyeceği şeyler bunlar… Ama adam Türkiye aleyhine bir dolap çeviriyorsa ve menfaatini Türkiye düşmanlarından elde ediyorsa, ‘ismet Özel hırçın, ismet Özel numara yapıyor’ falan filan gibi şeyler söyleyebilir. Çünkü onlar, işlerini yoluna koyduklarını sanıyorlar. Bir şeyler duyulmayacak olursa, onların arabası yürüyecek gibi düşünüyorlar ama ben de defalarca söyledim: Benim bir kahramanlık derdim yok. insanlar benim söylediklerime ilgi duymuyorlarsa, kendileri bilir! Hiç öyle bir propaganda faaliyeti benim derdim değil. Ama söylediklerimin neye dayandığı konusunda fikir sahibi olan herkes, buradan bir şey çıkacak diye bekliyor”

türkçülük

türkü anladık da türkçülük ne? böyle bir dangalaklığa gavur bile güler. sonu -çi, -çü ya da -izm, -ist ile biten kavramların hepsi uyduruktur, beşeri şeylerdir.

türk (yani müslüman) hep var olacaktır. müslüman olmayanlara, mesela gagavuzlara türk falan diyorlar ya, uzak durun onlardan, onlar ırkçıdır.

vatana, millete faydası olmaz bunların. türkçülük yapanlar hem ırki, hem de din manasında türk değillerdir zaten. eğer türk ırkı diye bir şey varsa tabii.

gavur oyunu bunlar. neşet ertaş merhumun "türkü söyler türküm diyen" türküsü söyleyecek kadar yürekleri yoktur bunların.

Allah dostlarına söven de hep bu güruhtur. vicdanlı solcular bile sövmez hz. mevlanaya ama türkçüler söver. ülkücüler de bunların içine dahildir. kafatasçıdırlar. ne kadar ülkücü tanıdıysam alayı kafatasçı. atatürke toz kondurmazlar, hz. mevlanaya söverler. aferin lan size!

türkçülerin yaptığını aleviler bile yapmaz. gerçi alevilerde de ırkçılık var ama türkçülerinki kadar acımasız olamaz aleviler. aleviler sözünün eridir ama türkçüler bediüzzaman said nursi ye çatar, yunus emreye çatar.

bunların hakkından şair ismet özel gelmiştir.

ismet özel der ki:

"niyazi berkes, türkiyede çağdaşlaşma diye tercüme edilen kitabında:

[topraklarımızda öyle bölgeler vardır ki, buralar, hangi hakim inanç söz konusuysa, o inancın rafizisidirler. bu topraklar, yani bizans hakimiyetinde hıristiyan iken, en aykırı hıristiyan inancı benimsemiştirler buralar.

yani bu yöreler, bugün, (bir kısmı, bütün aleviler değil ama) bu toprakların rafizi inancı devam ettiren kısmı, bu topraklar darül islam olduktan sonra da, alevi olarak bilinen kısımdır]

der...

tabii bunu siz hiçbir zaman dikkate almazsınız. çünkü siz, avrupalılar ve son zamanlarda amerikalılar, size {bu iş böyledir oğlum, böyle olmazsa seni hiçbir zaman adam yerine koymam} demeleri üzerine bildiğiniz şeyleri burada ikrar ediyorsunuz.

Türk Tarihi, hiçbir zaman Türklerin ne olduğunun esas alınması üzerine yazılmış değildir. Türkler nedir meselesini gavurlar tespit etti, siz de onlara hizmet ediyorsunuz"

aldırma gönül

sabahattin ali tarafından sinop cezaevinde yazılmıştır.

memleketten haber

Memleketten Haber 6-5 hece ölçüsüyle yazılmış bir taşlamadır.

Bu şiiri (taşlamayı) Sabahattin Ali bir eğlenti sırasında okumuştur ve Atatürk'e hakaret ettiği ihbar edilince de bu taşlamadan dolayı yargılanır. Şiir'de Atatürk'ün adının geçmediği Sivas'taki bir bektaşi ayaklanması sonucu yazıldığı belirtilse de "cumhurbaşkanı'na ima yoluyla hakaret"ten 1932 yılında bir yıla hüküm giyer. Sabahattin Ali bu şiirden dolayı Konya ve Sinop hapishanelerinde ceza çeker ancak Cumhuriyet'in onuncu yılı dolayısıyla çıkarılan afla dışarı çıkar. ama bu sefer de işsiz kalmıştır ve memurluk kaydı silinmiştir. dilekçeyle başvurmasına rağmen sonuç alamaz. eski düşüncelerini değiştirdiğini kanıtlamasını gerektiği duyurulur kendisine. O da varlık dergisinde Benim Aşkım Şiirini yayınlayarak kendini aklar;

Benim Aşkım

Bir kalemin ucundan hislerimiz akınca
Bir ince yol onları sıkıyor, daraltıyor;
Beni anlayamazsan gözlerime bakınca
Göğsümü parçala bak nasıl atıyor.

Daha pek doymamışken yaşamanın tadına
Gönül bağlamaz oldu ne kıza, ne kadına...
Gönlüm yüz sürmek ister yalnız senin katına.
Senden başka her şeyi bir mangıra satıyor.

Sensin, kalbim değildir, böyle göğsümde vuran,
Sensin "Ülkü" adıyla beynimde dimdik duran.
Sensin çeyrek asırlık günlerimi dolduran;
Seni çıkarsam, ömrüm başlamadan bitiyor.

Hem bunları ne çıkar anlatsam bir dizeye?
Hisler kambur oluyor dökülünce yazıya.
Kısacası gönlümü verdim Ulu Gazi'ye.
Göğsümde şimdi yalnız onun aşkı yatıyor.

15.01.1934 tarihinde yazılmış bu şiirden sonra Sabahattin Ali aklanmış ancak şiirden de soğumuştur bu şiirden sonra varlık dergisinde Ruhumun Dalgaları adlı son şiirini de 1935 yılında şiir hayatına son verir, ondan sonra hikayeleriyle görmeye başlarız onu.

memleketten haber

bir sabahattin ali şiiridir.

Hey anavatandan ayrılmayanlar
Bulanık dereler durulmuş mudur?
Dinmiş mi olukla akan o kanlar?
Büyük hedeflere varılmış mıdır?

Asarlar mı hâlâ Hakka tapanı?
Mebus yaparlar mı her şaklabanı?
Köylünün elinde var mı sabanı?
Sıska öküzleri dirilmiş midir?

Cümlesi beli der enelhak dese
Hâlâ taparlar mı koca terese?
ismet girmedi mi hâlâ kodese?
Kel Ali'nin boynu vurulmuş mudur?