bugün
- türkiye toplumunun ahlaksızlığa pratik zeka demesi8
- yakışıklı ama zengin erkek14
- çift maaş alan akpli bürokratların ücretlerine zam18
- en yaşlı özelliğiniz18
- anın görüntüsü16
- hemşire kızlar nasıl oluyor24
- erkek çocuk için isim önerileri8
- sözlük kızlarına yürüyen vizyonsuz9
- numan kurtuluş dem parti görüşmesi28
- iğrenç bir his tarif et44
- sözlük yazarlarının abileri11
- kocaeli de fabrikada yaşanan cinsel grup seks19
- aşkta yaş farkı önemli midir15
- az önce arabamdan inen tatlış kız12
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren erkek18
- atatürk'ün hiç seçime girmeden ülkeyi yönetmesi22
- içip içip entry girmek8
- insanlar melek mi şeytan mı8
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi17
- kediye kediş köpeğe köpüş diyen kız13
- arkadaşlar falıma bi bakar mısınız8
- bik bik bu sözlüğün divasıdır19
- emar15
- uludağ sözlüğe nasıl düştünüz43
- 170 boyunda 70 kilo erkek9
- icardi190520
- özgür özel10
- suriyeliler suriye'ye dönsün13
- fake hesabım için nick önerileri9
- karınıza kaşarlı poğaça yapar mısınız9
- emmanuel emenike17
- vücutçu aptal erkek vs gösterişsiz felsefi erkek15
- insana kendini kötü hissettiren şeyler10
- yazarların ruh hali9
- düz dünyacıların güneş tutulmasına bakışı12
- köpekler arasından seri katil çıkmaması8
- köpekleri aklamak için sırtlana iftira atmak10
- bik bik'i ağdacıya götürmek11
- aykolik'in boyu yaşı kilosu mesleği8
- bik bik'in yaşı boyu kilosu8
- türkiye de 120000 atatürk heykeli olması15
- sözlüğün en götü güzel kızı18
- ahirette sorulacak ilk soru8
- 1 mayıs 2024 borussia dortmund psg maçı9
- sözlük kızlarını kategorize eden utanmazlar18
entry'ler (1974)
1774'de piyasaya çıktıktan hemen sonra intihar oranlarını uçuran kitap. Umutsuz aşkların adamlarının, onları hayata bağlayan son umutları da gittiğinde bu dünyadan asilce gidivermeleri için gerekli adımları bir bir anlatır.
Mavi bir ceket ve bir de sarı pantolon lazım bana, genç bir Werther olabilmek için. Onun da Lotte’si vardı ya hani, ona daha da benzeyebilmek için. Yine onun gibi sisli bir günde, saatler yine tam 12’yi vururken, alınyazısının önüne geçilemeyeğini bilerek gidebilmek için.
Her Lotte aynıdır hayatta, bunu bilip de gitmek, zaten Werther’in görevi değil midir?
Mavi bir ceket ve bir de sarı pantolon lazım bana, genç bir Werther olabilmek için. Onun da Lotte’si vardı ya hani, ona daha da benzeyebilmek için. Yine onun gibi sisli bir günde, saatler yine tam 12’yi vururken, alınyazısının önüne geçilemeyeğini bilerek gidebilmek için.
Her Lotte aynıdır hayatta, bunu bilip de gitmek, zaten Werther’in görevi değil midir?
Yakın zamanda sarf etmek istediğim cümle. Ancak şu aralar paraya biraz sıkışığım, zira BUlgaristan'dan telefon vasıtası ile tanıştığım, beni çok sevdiğini söyleyen kız arkadaşımı ülkemize getirmek adına 5000 euro yolladım. Kendisi geldikten sonra işlerimin düzene girmesi ile ben de bu işe girmeyi düşünüyorum.
"Ceylan sürüsü ise yaklaşmakta olan tehlikeden habersiz" şeklinde devam eden efsanevi belgesel cümlesi.
Sen gittin, ben kaldım.
iki oldu, rüyalarda görüyorum seni; yine eski günlerdeki gibi, mutlu, umutlu ve heyecanlı.
Rüyalarda da olsa, eski günlere dönebilmek güzelmiş.
Hayallerde yaşamak bile güzelmiş seni.
Söyleyemiyorum da özlediğimi, barış isteğimi
Öylece savruluyorum işte.
"Ellerini alıyorum sabaha kadar seviyorum
Ellerin beyaz tekrar beyaz tekrar beyaz
Ellerinin bu kadar beyaz olmasından korkuyorum
istasyonda tiren oluyor biraz
Ben bazan istasyonu bulamayan bir adamım"
iki oldu, rüyalarda görüyorum seni; yine eski günlerdeki gibi, mutlu, umutlu ve heyecanlı.
Rüyalarda da olsa, eski günlere dönebilmek güzelmiş.
Hayallerde yaşamak bile güzelmiş seni.
Söyleyemiyorum da özlediğimi, barış isteğimi
Öylece savruluyorum işte.
"Ellerini alıyorum sabaha kadar seviyorum
Ellerin beyaz tekrar beyaz tekrar beyaz
Ellerinin bu kadar beyaz olmasından korkuyorum
istasyonda tiren oluyor biraz
Ben bazan istasyonu bulamayan bir adamım"
taş ve sopalarla oynanacak oyun.
Yaşadığınız hayata göre değişir elbet, ama çoğu zaman "asilce bir geri çekiliş"tir. Bir kişiye ya da bir nesneye odaklanıp, onu kaybettiğinde yaşanan hayal kırıklığı sonucu gelmez intihar. Odaklandığınız her şeyin size ihanet ettiğini anladığınızda aklınıza geliverir. Artık her gün yaşamaya başladığınız kötü şeylerin, ileride yaşanmaya devam etmeyeceğinin garantisidir. Çevrenizde sizi özlemeyecek olan bir sürü insanın hayatından bir şey eksiltmeyeceği gibi; sizin değerinizi siz varken bilemeyen insanlara da usulca bir selamdır. Hayatın doluluğunu test edebileceği son aşamaya kadar test etmiş, artık var olmaktan sıkılmışların deneyeceği son çılgınlıktır. Ve en son olarak da, birçoğunun düşündüğü gibi belki bir son değil; aksine bir başlangıçtır.
Paranın nelere kadir olduğunun en iyi göstergesi olan turnuva.
Çok da pahalı olmayan, "ucuz etin yahnisi" minvalinde aynı oranda kalitesizlik sunan saat.
Küçük boyutlara rağmen standart 10Gbps veri aktarım hızlarına imkan tanıyan, aynı zamanda cihazdan cihaza 100W gibi devasa bir enerji akımı da sağlayan nane. Kendisi yeni nesil Apple Macbooklarda da kullanılmıştır. Bu bağlamda, bir ihtimal geleceğin USB teknolojisidir.
Daha fazla bilgi için spec'leri : https://ia802600.us.archi...ation%20Release%201.0.pdf
Daha fazla bilgi için spec'leri : https://ia802600.us.archi...ation%20Release%201.0.pdf
1-Bilkent
2-Sabancı
3-Koç
4-Özyeğin
5-Bilgi
Şeklinde belirlediğim liste. ilk üç sıra banko, risk almak istemeyen arkadaşlar sistem 4-5 deneyebilirler.
2-Sabancı
3-Koç
4-Özyeğin
5-Bilgi
Şeklinde belirlediğim liste. ilk üç sıra banko, risk almak istemeyen arkadaşlar sistem 4-5 deneyebilirler.
sadece 2.90 farkla şube müdürü olmaktır.
Hakkinen, Raikkonen, Massa felan diyen lise talebelerini toplayan başlık.
Formula 1, 1994 yılında bir Williams'ın içinde, San Marino'da bitkisel hayata girdi; 2006'da bir Ferrari'nin içinde öldü.
Formula 1, 1994 yılında bir Williams'ın içinde, San Marino'da bitkisel hayata girdi; 2006'da bir Ferrari'nin içinde öldü.
Cuma günü Amerika'dan gelecek haberlere bağlı olarak uçacak para birimi. Eğer pozitif girdiler alınırsa, 2.60 seviyesine kadar çıkmasını, hatta bu barajı da kırabilirse önünün açık olduğunu düşünüyorum.
Dolarla borçlanan, euro ile satış yapan türk şirketlerine şimdiden bol şans.
Dolarla borçlanan, euro ile satış yapan türk şirketlerine şimdiden bol şans.
Patlama ihtimali, patlamama ihtimalinden kat be kat yüksek olan ekonomik kriz.
Paranın uluslararası piyasadaki döngüsü, genel olarak 7 senede bir çemberini tamamlar. Bu deyimi aslında anlamayanlar için şöyle açabiliriz: Ekonomiyi rehavet içinde hissettiren olgu, tahmin edilebileceği üzere paradır. Eğer bugün, 1 milyar dolar nakit paranız olsaydı, yatırımı genel olarak durağan seyreden, düşük faiz olanağı sunan bir ekonomiye mi aktarmak isterdiniz, yoksa zıplama ihtimali bir hayli fazla olan bir ekonomiye mi? Cevap, her akıllı insanın anlayacağı şekilde zıplama ihtimali fazla olan ekonomidir. Büyük şirketler de, aklın yolu bir olduğundan olsa gerek, parayı genelde zıplayan ekonomilere yatırım aracı olarak kullanır. DIşardan gelen bu para, ülke içinde bir akşam meltemi estirir. Antalya'da dükkan işlettiğinizi düşünün, en çok yaz aylarında kazanıyor olmanız ve kendinizi bu aylarda refah içinde hissetmeniz olasıdır, zira dışardan gelen sıcak para sizi yaz aylarında tutar. Konuya dönecek olursak, şirketler, ekonominizin sonbaharını tahmin etmekte ustadır. Artık yatırım için harcanan parayı, daha sağlam yerlere almanızın zamanı gelmiştir. işte, paranın gelişmekte olan ülkelerden gelişen ülkelere geçtiği bu döngü, üç aşağı beş yukarı 7 sene süren bir zaman diliminde kendini tamamlar. Örneklere bakıldığı zaman 2008-2001-1994 krizlerini görürüz, ki çıkmadan önceki durum da neredeyse şu anki durumumuz ile aynıdır.
2001 yılında, Kemal Derviş ve ekibinin uygulamaya koyduğu, IMF stratejili özelleştirme planları ve senelerce başıboşluktan milletin boğazına yapışan bankaların dizginlenmesi, yatırım akışını ülkemize çevirdiği gibi kara düzeni de bir nebze olsa durdurdu. Tam bunun üzerine gelen seçimlerle halk, geçmiş yıllarda çektiği ekonomik sıkıntının intikamını alırcasına; MHP, DSP ve Fazilet partisini (ki kendileri bu seçime Saadet olarak girmiştir) baraj altında bıraktı. Yükselen iki partiden CHP ana muhalefet konumunda yer aldı. Halkın liberal muhafazakar çizgisini beğendiği, yüksek oy almasına rağmen baraj altında kalan partiler sayesinde meclisi domine eden, fikri tanınmasına rağmen isimleri tanınmayan bir parti ise iktidar konumundaydı: Adalet ve Kalkınma partisi. 2008 yılına kadar, Derviş'in doğru hamlelerini bozmadan devam eden parti, özelleştirmelerden gelen sıcak para ile yakaladığı ılık rüzgarı da arkasına alarak, gün be gün daha da güçlendi. Her ne kadar 2008 yılında gelen artçı ekonomik krizle birlikte ufak sallantılar yaşansa da, parti iktidarını bugüne kadar korudu. O günden bu güne sürekli olarak gündeme gelen yolsuzluk iddiaları (ki şu an cemaat ile yaşanan savaş, haksız kazançların ortaya çıkarılmasından kaynaklanıyor diye düşünüyorum) , tek adambazlı ekonomik yönetim, üretim değil tüketim üzerinden işleyen ekonomik parametreler durumu bu noktaya getirdi.
Sözün özü, şahsi kanaatime göre, bir ekonomik kriz sonrası, yeni yüzü sayesinde halkın çıkış kapısı olarak gördüğü adalet ve kalkınma partisi; geçen yıllardaki ekonomik refahı bu sefer sağlayamadığından ötürü yavaşça erimeye başlamıştır. Bu seçimlerde yine iktidar partisi rolünü koruyacağınız düşünüyorum, zira halkın büyük çoğunluğu ortak damardan beslenen medya kanalı yüzünden ekonomi gündemine pek hakim değil. Bunu yandaş olarak addedilen internet sitelerinde girip görebilirsiniz (ki son baktığımda gazetelerde dolar düşme eğrisinde gösteriliyordu, her ne kadar artışta olsa da).
Yerlerinizi alın; asgari ücretle çalışandan Porsche'sinden selam veren kişiye kadar herkesten bir makas alacak ekonomik kriz kapıda.
Paranın uluslararası piyasadaki döngüsü, genel olarak 7 senede bir çemberini tamamlar. Bu deyimi aslında anlamayanlar için şöyle açabiliriz: Ekonomiyi rehavet içinde hissettiren olgu, tahmin edilebileceği üzere paradır. Eğer bugün, 1 milyar dolar nakit paranız olsaydı, yatırımı genel olarak durağan seyreden, düşük faiz olanağı sunan bir ekonomiye mi aktarmak isterdiniz, yoksa zıplama ihtimali bir hayli fazla olan bir ekonomiye mi? Cevap, her akıllı insanın anlayacağı şekilde zıplama ihtimali fazla olan ekonomidir. Büyük şirketler de, aklın yolu bir olduğundan olsa gerek, parayı genelde zıplayan ekonomilere yatırım aracı olarak kullanır. DIşardan gelen bu para, ülke içinde bir akşam meltemi estirir. Antalya'da dükkan işlettiğinizi düşünün, en çok yaz aylarında kazanıyor olmanız ve kendinizi bu aylarda refah içinde hissetmeniz olasıdır, zira dışardan gelen sıcak para sizi yaz aylarında tutar. Konuya dönecek olursak, şirketler, ekonominizin sonbaharını tahmin etmekte ustadır. Artık yatırım için harcanan parayı, daha sağlam yerlere almanızın zamanı gelmiştir. işte, paranın gelişmekte olan ülkelerden gelişen ülkelere geçtiği bu döngü, üç aşağı beş yukarı 7 sene süren bir zaman diliminde kendini tamamlar. Örneklere bakıldığı zaman 2008-2001-1994 krizlerini görürüz, ki çıkmadan önceki durum da neredeyse şu anki durumumuz ile aynıdır.
2001 yılında, Kemal Derviş ve ekibinin uygulamaya koyduğu, IMF stratejili özelleştirme planları ve senelerce başıboşluktan milletin boğazına yapışan bankaların dizginlenmesi, yatırım akışını ülkemize çevirdiği gibi kara düzeni de bir nebze olsa durdurdu. Tam bunun üzerine gelen seçimlerle halk, geçmiş yıllarda çektiği ekonomik sıkıntının intikamını alırcasına; MHP, DSP ve Fazilet partisini (ki kendileri bu seçime Saadet olarak girmiştir) baraj altında bıraktı. Yükselen iki partiden CHP ana muhalefet konumunda yer aldı. Halkın liberal muhafazakar çizgisini beğendiği, yüksek oy almasına rağmen baraj altında kalan partiler sayesinde meclisi domine eden, fikri tanınmasına rağmen isimleri tanınmayan bir parti ise iktidar konumundaydı: Adalet ve Kalkınma partisi. 2008 yılına kadar, Derviş'in doğru hamlelerini bozmadan devam eden parti, özelleştirmelerden gelen sıcak para ile yakaladığı ılık rüzgarı da arkasına alarak, gün be gün daha da güçlendi. Her ne kadar 2008 yılında gelen artçı ekonomik krizle birlikte ufak sallantılar yaşansa da, parti iktidarını bugüne kadar korudu. O günden bu güne sürekli olarak gündeme gelen yolsuzluk iddiaları (ki şu an cemaat ile yaşanan savaş, haksız kazançların ortaya çıkarılmasından kaynaklanıyor diye düşünüyorum) , tek adambazlı ekonomik yönetim, üretim değil tüketim üzerinden işleyen ekonomik parametreler durumu bu noktaya getirdi.
Sözün özü, şahsi kanaatime göre, bir ekonomik kriz sonrası, yeni yüzü sayesinde halkın çıkış kapısı olarak gördüğü adalet ve kalkınma partisi; geçen yıllardaki ekonomik refahı bu sefer sağlayamadığından ötürü yavaşça erimeye başlamıştır. Bu seçimlerde yine iktidar partisi rolünü koruyacağınız düşünüyorum, zira halkın büyük çoğunluğu ortak damardan beslenen medya kanalı yüzünden ekonomi gündemine pek hakim değil. Bunu yandaş olarak addedilen internet sitelerinde girip görebilirsiniz (ki son baktığımda gazetelerde dolar düşme eğrisinde gösteriliyordu, her ne kadar artışta olsa da).
Yerlerinizi alın; asgari ücretle çalışandan Porsche'sinden selam veren kişiye kadar herkesten bir makas alacak ekonomik kriz kapıda.
Cevad Prekazi'nin "Telekom Arena'yı sevmiyorum, Ali Sami Yen'i seviyorum" demesi,
Yorumculardan birinin "Ali Sami Yen mi kaldı Cevad" demesi üzerine Prekazi'nin
"Babam da öldü ama, hala seviyorum" cevabını vermesi.
Zlatan ibrahimovic'in yılbaşında karısına ne aldığını soran spikere "Onun zaten bir Zlatan'ı var, daha ne alabilirim" diye cevap vermesi.
Yorumculardan birinin "Ali Sami Yen mi kaldı Cevad" demesi üzerine Prekazi'nin
"Babam da öldü ama, hala seviyorum" cevabını vermesi.
Zlatan ibrahimovic'in yılbaşında karısına ne aldığını soran spikere "Onun zaten bir Zlatan'ı var, daha ne alabilirim" diye cevap vermesi.
Hem parasiz hem de mal olanlara dert olmus insan.
Karşı cinse karşı fiziksel üstünlüğünü göstermek için döven, hırpalayan, küfür eden; hormonlarına hakim olamayan, dünyayı kendi şeyinin çevresinde gören annesi belirsizlerin son kurbanı. Okuduğu üniversiteden evine gitmek için bindiği minibüs ya da toplu taşıma aracı, her ne sikimse, ona masumca binip önce tecavüz gibi kahpece bir eyleme maruz kalan, daha sonra da acılar içinde öldürülen, 20 yaşında masum bir kız. Bu ülkenin, daha da genişi bu coğrafyanın ne kadar rezil bir foseptik çukuruna sürüklenmekte olduğunun son göstergesi.
Eğer oralarda bir yerlerde tanrı varsa, ismiyle beraber mütekebbir (her hadisede büyüklüğünü gösteren), adil ve habir ise; öteki dünyada bu şerefsizler için gereken cezayı hazırlamıştır.
Huzur içinde uyu.
ekşisözlükte zarri takma ismi ile yazan arkadaşın yazısından; kendisinin de iznine sığınarak aynen kopyalıyorum.
kahreden bir cinayete kurban gitmiş genç kızımız. çağ üniversitesinde psikoloji bölümü öğrencisi. vahşi bir biçimde katledildiği ilçe'de, yani tarsus'ta büyüdüm. bunlar yeni yetme bebeler, ben ağa babalarını tanırım. bu bölgenin insanı ikiye ayrılıyor: ülkücüler ile diğerleri. diğerleri millettir, ülkücüler ise çete. çete üyesi olmadan arkadaş bile edinemezsin bu ilçede. çete dediğim şeyin resmiyeti yok. ya ideolojik ya da mahalleden bağ kurmuş olmak gerek.
fatih gökçe adlı şahıs fotoğraflarında bozkurt işareti yaparak poz kesmiş. yani ülkücü. suphi altındöken de kuyumculuk ile uğraşan bir aileye mensup. onlar da ülkücü. burada kimseyi zan altında bırakmak gibi bir niyetim yok ama çocuğunu yetiştirmeyi bilmiyorsan sen de batacaksın yerin dibine. bu işler böyle.
2008 yılında çatalburun operayonuyla alındı bunların ağabeyleri. süleyman. davanın konusu çetecilik. ağabeyleri dediğim kaplama müebbet yedi. cezayı veren merci: adana ağır ceza (öym). dava hala sürüyor, yargıtayda. bu süreçte ne oldu? önce tarsus c tipi kapalı cezaevinde yattılar. sonra kürkçüler, osmaniye, nevşehir, erzurum...
şimdi onlardan bu soyu kuruyasıcalara geçiyorum. bunlar da tarsus c tipi'ne alınacaklar. dava adana ağır ceza mahkemesine gönderilecek. dava "canavarca hisle cinayet işlemek" ile açılacak. kısa bir süre sonra adana kürkçüler cezaevine nakledilecekler. böylelerini, uyuşturucuyu, çeteyi oraya gönderirler; yani cehenneme. dedim ya, bunlar yeni yetme bebeler. mapus damını ağalık yapabilecekleri bir yer sanıyorlar. bu yüzden belde silahla geziyor, öldürmekte beis görmüyorlar. işte bunların ağababaları, yani en "erkek"leri o cezaevinde, aile görüşlerinde hüngür hüngür ağlıyordu. öyle bir şiddet, öyle bir dehşet var ki orada, tutuklular nakil olmak için bin takla atıyor da nakletmiyorlar. etseler de ya nevşehir ya erzurum. yani sürgün yerleri. o da ruhunu öldürüp seni bitkiye çevirdikten sonra.
merhumenin akrabaları, tanıdıkları okuyorsa ilk basamak için müsterih olsunlar. öyle koğuşa bavulu bırakıp yataklarına geçmiyorlar. gördüm, biliyorum. önce karşılama salonuna alınacaklar. kapalı, kulaktan ırak bir mekan. 10-15 görevli ölmeyecekleri şekilde dövecek bunları önce. sonra sürüyerek avluya alacaklar. soyunun diyecekler. çömeltip, domaltıp onurlarını sikecekler önce. sonra vücut taraması yapacaklar. yani makatına bile bakacaklar. işlem bitince koğuşlarına alacaklar. önce izole bir koğuşa alınırlar, sonra normale. normal deyince burada yatanlar, etkili olanlar çoluk çocuk değil. tecavüzcü, çocuk ve kadın katili (namus davası addettikleri kavram dışında) ancak hanımlık yapar.
ilk altı ay yerde yatacaklar. altlarında sadece bir battaniye olacak. kaidedir bu. içerisi nemli, soğuk ciğeri delip geçiyor. hızla kilo kaybediyorsun, gözlerinin altı yeşile çalıyor. her gece maltayı siliyorsun kısa saplı paspas ile. durur ya da kalkarsan dayak yiyorsun. hani ışıklar kapanınca gözlerini kapıyorsun ya karanlığa, bu gün de ölmedim anne diyorsun hani. o an malta'dan çığlıkları gelen adamlar böyleleri işte. sabahlara kadar canı sıkılan her memur dövüyor bunları. duymuyor kimse, bilmiyor. kimse anlatamıyor. morluklar vücut içinde. görüşlerde gardiyanlar cirit atıyor. tek bir şey söyle, öldürürler seni. basit, intihar etti derler. çok oldu hani, ondan söylüyorum.
bıçaklamışlar önce. sonra ormanlık alanda yakmışlar. vücudunun bir kısmı yanmış, tanınmaz hale gelmiş. acımadan bıçaklamış kahpeler. o bıçağı gardaş, validenin amına sokacaklar. şöyle karşısına dikip ananın amından bahsederken tükürük saçan ağzıyla gardiyan, öldürseler keşke beni diyeceksin. bir hamle ölmek için saldırırsın. öldürmezler seni. beklete beklete döverler. ruhunu sikerler. günebakan çiçeği oluverirsin iki ay içinde. sonra koğuşunda kalkmış bütün yarakları indirmek olur işin.
özgecan kızımızın mekanı cennet olsun. katilleri "burada allah yok" yazılı kapıdan içeri girerken bin defa kapanacaklar özgecan'ın ayaklarına. af dileyecekler. ama geri akmayacak zaman. hatta hiç akmayacak.
katillerinden biri olan suphi altındöken yakalanmamış daha. ama yakalanır, kimse korumaz senin gibi kahpeyi. elleriyle teslim edecekler seni. üstelik olay henüz aydınlanmadı. olur ya, burayı okursun koğuş orospusu. iyi oku bak bu satırları: bileklerini kes oğlum, söyleyeyim sana. vallahi orada fırsat bulursan barsaklarınla boğarsın kendini. müebbet alacaksın, benden iyi biliyorsun. sizi koğuş oğlanı yapacaklar, demedi deme. öldür kendini. süleyman'ı da (tanırsın sen) ali'yi de ersin'i de gördüm. o ali, beni öldürün diye çığlık atıyordu maltada. süleyman çocuk gibi hıçkırarak ağlıyordu. ortama hakimim yani, ayıktın? mersin cezaevinde mehdi kızıl, silifke'de silvanlı mehmet.
öldürmek diyenlere, ölsünler isteyenlere. siz bu canilerin kurtuluşunu mu istiyorsunuz? tezgah kurulu, siz duymuyorsunuz çığlıkları. öldürmek, öldürtmek, idam etmek kolay, kestirme yol. kurtuluş o. belinde silah taşıyıp alemin bitirimi olmak isterken adanalı hırsızın, gaspçının, cononun, çetecinin her gece üç posta bu parlaklara kaydığını düşünürsen, şahısların ölmemesi gerektiğini sen de onaylarsın.
allah annesine babasına sabır versin. gönüllerini ferahlatsın, acılarını dindirsin. ne kadar üzüldüğümü tarif edemem. ne kadar kahrolduğumu anlatamam. senaryo ne olursa olsun, olay nasıl gelişirse gelişsin cezaları hafiflemeyecek. tek kurtuluşları af olacaktır ki o zaman da iş kızın ailesindedir. ben derilerini yüzerdim, allah kimseye vermesin böyle bir mükellefiyet, böyle bir acı.
Bol şans.
Eğer oralarda bir yerlerde tanrı varsa, ismiyle beraber mütekebbir (her hadisede büyüklüğünü gösteren), adil ve habir ise; öteki dünyada bu şerefsizler için gereken cezayı hazırlamıştır.
Huzur içinde uyu.
ekşisözlükte zarri takma ismi ile yazan arkadaşın yazısından; kendisinin de iznine sığınarak aynen kopyalıyorum.
kahreden bir cinayete kurban gitmiş genç kızımız. çağ üniversitesinde psikoloji bölümü öğrencisi. vahşi bir biçimde katledildiği ilçe'de, yani tarsus'ta büyüdüm. bunlar yeni yetme bebeler, ben ağa babalarını tanırım. bu bölgenin insanı ikiye ayrılıyor: ülkücüler ile diğerleri. diğerleri millettir, ülkücüler ise çete. çete üyesi olmadan arkadaş bile edinemezsin bu ilçede. çete dediğim şeyin resmiyeti yok. ya ideolojik ya da mahalleden bağ kurmuş olmak gerek.
fatih gökçe adlı şahıs fotoğraflarında bozkurt işareti yaparak poz kesmiş. yani ülkücü. suphi altındöken de kuyumculuk ile uğraşan bir aileye mensup. onlar da ülkücü. burada kimseyi zan altında bırakmak gibi bir niyetim yok ama çocuğunu yetiştirmeyi bilmiyorsan sen de batacaksın yerin dibine. bu işler böyle.
2008 yılında çatalburun operayonuyla alındı bunların ağabeyleri. süleyman. davanın konusu çetecilik. ağabeyleri dediğim kaplama müebbet yedi. cezayı veren merci: adana ağır ceza (öym). dava hala sürüyor, yargıtayda. bu süreçte ne oldu? önce tarsus c tipi kapalı cezaevinde yattılar. sonra kürkçüler, osmaniye, nevşehir, erzurum...
şimdi onlardan bu soyu kuruyasıcalara geçiyorum. bunlar da tarsus c tipi'ne alınacaklar. dava adana ağır ceza mahkemesine gönderilecek. dava "canavarca hisle cinayet işlemek" ile açılacak. kısa bir süre sonra adana kürkçüler cezaevine nakledilecekler. böylelerini, uyuşturucuyu, çeteyi oraya gönderirler; yani cehenneme. dedim ya, bunlar yeni yetme bebeler. mapus damını ağalık yapabilecekleri bir yer sanıyorlar. bu yüzden belde silahla geziyor, öldürmekte beis görmüyorlar. işte bunların ağababaları, yani en "erkek"leri o cezaevinde, aile görüşlerinde hüngür hüngür ağlıyordu. öyle bir şiddet, öyle bir dehşet var ki orada, tutuklular nakil olmak için bin takla atıyor da nakletmiyorlar. etseler de ya nevşehir ya erzurum. yani sürgün yerleri. o da ruhunu öldürüp seni bitkiye çevirdikten sonra.
merhumenin akrabaları, tanıdıkları okuyorsa ilk basamak için müsterih olsunlar. öyle koğuşa bavulu bırakıp yataklarına geçmiyorlar. gördüm, biliyorum. önce karşılama salonuna alınacaklar. kapalı, kulaktan ırak bir mekan. 10-15 görevli ölmeyecekleri şekilde dövecek bunları önce. sonra sürüyerek avluya alacaklar. soyunun diyecekler. çömeltip, domaltıp onurlarını sikecekler önce. sonra vücut taraması yapacaklar. yani makatına bile bakacaklar. işlem bitince koğuşlarına alacaklar. önce izole bir koğuşa alınırlar, sonra normale. normal deyince burada yatanlar, etkili olanlar çoluk çocuk değil. tecavüzcü, çocuk ve kadın katili (namus davası addettikleri kavram dışında) ancak hanımlık yapar.
ilk altı ay yerde yatacaklar. altlarında sadece bir battaniye olacak. kaidedir bu. içerisi nemli, soğuk ciğeri delip geçiyor. hızla kilo kaybediyorsun, gözlerinin altı yeşile çalıyor. her gece maltayı siliyorsun kısa saplı paspas ile. durur ya da kalkarsan dayak yiyorsun. hani ışıklar kapanınca gözlerini kapıyorsun ya karanlığa, bu gün de ölmedim anne diyorsun hani. o an malta'dan çığlıkları gelen adamlar böyleleri işte. sabahlara kadar canı sıkılan her memur dövüyor bunları. duymuyor kimse, bilmiyor. kimse anlatamıyor. morluklar vücut içinde. görüşlerde gardiyanlar cirit atıyor. tek bir şey söyle, öldürürler seni. basit, intihar etti derler. çok oldu hani, ondan söylüyorum.
bıçaklamışlar önce. sonra ormanlık alanda yakmışlar. vücudunun bir kısmı yanmış, tanınmaz hale gelmiş. acımadan bıçaklamış kahpeler. o bıçağı gardaş, validenin amına sokacaklar. şöyle karşısına dikip ananın amından bahsederken tükürük saçan ağzıyla gardiyan, öldürseler keşke beni diyeceksin. bir hamle ölmek için saldırırsın. öldürmezler seni. beklete beklete döverler. ruhunu sikerler. günebakan çiçeği oluverirsin iki ay içinde. sonra koğuşunda kalkmış bütün yarakları indirmek olur işin.
özgecan kızımızın mekanı cennet olsun. katilleri "burada allah yok" yazılı kapıdan içeri girerken bin defa kapanacaklar özgecan'ın ayaklarına. af dileyecekler. ama geri akmayacak zaman. hatta hiç akmayacak.
katillerinden biri olan suphi altındöken yakalanmamış daha. ama yakalanır, kimse korumaz senin gibi kahpeyi. elleriyle teslim edecekler seni. üstelik olay henüz aydınlanmadı. olur ya, burayı okursun koğuş orospusu. iyi oku bak bu satırları: bileklerini kes oğlum, söyleyeyim sana. vallahi orada fırsat bulursan barsaklarınla boğarsın kendini. müebbet alacaksın, benden iyi biliyorsun. sizi koğuş oğlanı yapacaklar, demedi deme. öldür kendini. süleyman'ı da (tanırsın sen) ali'yi de ersin'i de gördüm. o ali, beni öldürün diye çığlık atıyordu maltada. süleyman çocuk gibi hıçkırarak ağlıyordu. ortama hakimim yani, ayıktın? mersin cezaevinde mehdi kızıl, silifke'de silvanlı mehmet.
öldürmek diyenlere, ölsünler isteyenlere. siz bu canilerin kurtuluşunu mu istiyorsunuz? tezgah kurulu, siz duymuyorsunuz çığlıkları. öldürmek, öldürtmek, idam etmek kolay, kestirme yol. kurtuluş o. belinde silah taşıyıp alemin bitirimi olmak isterken adanalı hırsızın, gaspçının, cononun, çetecinin her gece üç posta bu parlaklara kaydığını düşünürsen, şahısların ölmemesi gerektiğini sen de onaylarsın.
allah annesine babasına sabır versin. gönüllerini ferahlatsın, acılarını dindirsin. ne kadar üzüldüğümü tarif edemem. ne kadar kahrolduğumu anlatamam. senaryo ne olursa olsun, olay nasıl gelişirse gelişsin cezaları hafiflemeyecek. tek kurtuluşları af olacaktır ki o zaman da iş kızın ailesindedir. ben derilerini yüzerdim, allah kimseye vermesin böyle bir mükellefiyet, böyle bir acı.
Bol şans.