bugün

o kadar güzel filmdir ki kaliteli olduğunu kendini ergenlere beğendirmeyerek, muhafazakar kitlelerden tepki alarak kanıtlamaktadır. müzikleri, konusu, mekanları, oyuncuları, kısacası her şeyi ile muhteşem bir filmdir.
Hangi açıdan bakılırsa bakılsın harika..Alper'in kararsız mimikleri orijinallik kokuyor başarılı..
Cıvık, yapmacık...ilişkileri elitleştirme hastalığı filmde berbat haliyle ortaya çıkmakta.
izlemekte olduğum kurtlar vadisi pusu dizisine reklam girmesinin akabinde kanallar arası gezmeye başladığımda show tv de yayınlandığını gördüm.

ve gördüğüm hızla kanali değiştirdim. bir kez izlemiştim, sonu beni mahfetmişti. birgün o çocuğun başına gelen benimde başıma gelecek.çok korkuyorum be arkadaş.

ayrılığımızın ardından 1.5 sene geçmiş ve bir gün elinden tuttuğu başkasından olan çocuğuyla karşıma çikacak diye çok korkuyorum.
ne geyik bir filmmiş arkadaş diye düşünmeye neden olmuş olan film.
trilyonları vurdular ama bakma.

(bkz: tırt)
zamanında çağan ırmak tarafından ufak bir rolde oynamam için teklif aldığım filmdir. lakin işlerim sebebiyle oynayamamıştım. sonradan pişman oldum tabi. rolde alper rolüydü kıytırık bir rol herhalde arkadan geçerken filan görünecektim. amaaaan boşver. *
duygusal değil bilim kurgu olmalı.
hikayesi benim hayatımdan çalınmış bir film. ağlamadım. çünkü öyle ani bir ayrılıkta sinirler hemen yatışmaz. ada hanım tutmuş öğüt veriyo kardasın uyuyon ölüyon bilmem ne... bi kadının ayrılığı asla böyle olmaz. herkes hüngür hüngür ağladığını söylemişti, mutlaka izlemeliymişim fln. biara izledim ağlayacağım sahneyi bekliyorum. tek damla yaş gelmedi gözümden. filmin son sahnesinde öldük bittik dediler, ben sadece küfür ettim. böyle bir film işte.
şimdi bu filmdeki kızın adı ada ya, "ıssız ada'm" şeklinde bir alt mesaj mı var yoksa? ıssız olan bu durumda adam mı kız mı? yönetmen ya da senarist bunu bilerek mi yapmış, yoksa "valla denk geldi lan" mı demiş? bunlar hep amerika'nın işi bence.
- ada ben ayrılmak istiyorum.
+ ben de alper.
- s.ktirip gidelim o zaman.
nerede ulan delikanlı ? sevince adam gibi seven dedirten filmdir.
yok bağlanma sorunu varmış yok ıssızmış, sikerim lan öle işi. o zaman adam değilsin lan sen. sevdiğini bırakıpta kendine acımaya devam edene adam mı denir ?
özgürlüğünden vazgeçememek suç mudur? bir birlikteliğin gerektirdiği sorumlulukları sırtlayamayacağının farkında olmak? gelecekte, karşısındaki insanı üzeceğini bile bile ona bağlanmak ve onun da kendisine bağlanmasına neden olmak?

- ıssız adam suçlu mudur? neden?
adamdır.
sonu berbat diyaloglarla biten film.
ada'nın tokası yere düşer alper eğilir bir bakar sonra oturup ağlar ağlar ee tabi ben de ağlar ağlar...kopuş sahnesi tabiki.resmen o acıyı hissettim arkadaş.az çok ben de aynı durumdayım ondan heralde.
ilk izleyişte uyuşturucu etkisi yapan, ancak 2. izleyişte o kadarda güzel olmadığı anlaşılan film. tamamen klişesel bir hikaye, klişesel karakterler ve klişesel replikler. çağan ırmak yinede hakkı yenilmemesi gereken bir yönetmendir. filmden kazanç nasıl sağlanır dersi vermektedir. barda filminde oynayarak erkeklerin sevgilisi haline gelmiş bir oyuncuyu, ikinci filminde cesur seks sahneleri, yiyişme sahneleri ile oynattığınızda izlenme oranını yükseltmiş olursunuz. yanına duygu ve herkesin kendinde bir şeyler bulduğu bir aşk hikayesini eklerseniz, bu reytin olayı fırlayacaktır. hoşta bir ismi var filmin. cd leri kapış kapış satılacaktır. paranın gözüne vurulacaktır.

malesef film tamamen sinema sanatından uzak bir yapım olmuş. basit bir filmdir. ancak nasıl gülmek, eğlenmek için recep ivediki izliyorsanız, bu filmide duygulanmak için gayet doğal bir şekilde izleyebilirsiniz. tabi sinema yönüyle recep ivedikten daha üstün bir film olduğunu kabul ederim. ancak sinema olarak çok zayıf bir film. türk sineması bu tür filmleri izleyen ve seven kitleler yüzünden gelişemiyor. bir ara sürü, yol, duvar, kibar feyzo gibi türk sinemasının ciddi yapımları oldu. ancak günümüzde pek bu yapımlar yok. lalelide bir azize, gemide, tabutta rövaşata, masumiyet ve kader gibi filmler istisna çıktı. ama bu film, o istisnalardan birisi değildir. yakınında yada ötesinde bile değildir.
filmle ilgili birkaç eleştiride bulunup yorum yapmak istiyorum...

öncelikle, gerçekten güzel bir film olmuş, yayında yapımda emeği geçen herkesin eline sağlık. tiplemeler başarılı yaratılmış. özellikle ada'nın gerçekçi tavrı ve tahminlerindeki yanılmazlığı çok etkiledi beni. zaten en çok ada karakteri bende iz bırakabildi diyebilirim.

ama yapmayın allah aşkına... alper karakteri biraz fazla abartılmış sanki. yemek yemesinden insanları tanıyor, üzerine kahve dökülünce bağırmadan olduğu yerde oturmayı başarabiliyor vs. ayrıca ada gibi bir kızın da gezegenimiz sınırlarında bulunduğunu pek sanmıyorum. nasıl bir insandır o öyle? bugüne kadar izlediğim filmler içinde beni en çok etkileyen karakter oldu. ondan sonra da emma watson geliyor zaten. nasıl ateşli bir sevişme sahnesi, nasıl bir duygusallık, nasıl bir ses tonu...

baştada belirttiğim gibi, güzel film vesselam. akşam canı sıkılan ve televizyondaki miyadı dolmuş dizileri izlemekten hoşlanmayan biri için izlenesi.

not: o değil de bir şey itiraf edeyim. filmin daha başlarıydı, bi baktım yanımdaki peçeteler kaybolmuş... n'abdınız lan onlara? *
kızsız adamdan daha sevimsiz ve iki yüzlüdür.
ilk izlediğimde bana 'bu muymuş?' dedirten, hakkında çıkan 'şöyle güzel, böyle şahane' yorumlarına bir tarafımla güldüğüm, şimdilerde ise kimi sahneleriye benim için gittikçe anlam kazanan film.

--spoiler--
alper'le ada mutfaktadır. ada dolaptan çıkardığı bir tencere dolmaya iştahla saldırmakta, neşeyle çocukluk anılarından birini anlatmaktadır.

alper: ada ben ayrılmak istiyorum.

ada: (ağzına aldığı son dolmayı yutar, üstüne bir yudum meyva suyu içer. gergin parmaklarını masada bir kaç kez şıklatır, ayağa kalkar, gözleri dolmuştur, gizlemeye çalışır): neden hiç şaşırmadım diye düşünüyorum. ha? (kafasını kollarının arasına sıkıştırır, burnunu çeker, sakinleşmeye çalışır ama işe yaramaz.) ben biliyordum aslında, yani... seni korkutmamak için hani...uğraştım ama ...çok boş sanırım. (tekrar masaya oturur, hıçkırmaya başlar, bu arada sağ eliyle masanın kenarını olanca kuvvetiyle sıkmaktadır.)ama insan bildiği bi şeye niye bu kadar çok ağlar dimi? ki ağlamıycam. (meyva suyundan bir yudum daha alır) niye koştun ki o zaman peşimden bu kadar? ha? neden yani? hani olmayacağını biliyordun. yapamayacağını biliyordun, niye? sen..neden? (tekrar hıçkırıklara boğulur ve o efsane sözcükler dudaklarından dökülür) ağzına sıçayım senin, ağzına sıçayım senin! (hışımla masanın üstündeki tencere tava bardağı yere savurur) bir dakika önce ben burda kimle öpüştüm ya! (artık sakin olmak için bir sebep yoktur, bağırmaya başlar, çığlık atmaya) nedeen? (tekrar sakinleşir, çantasını, yere savurduğu eşyalarını toplar, mutfaktan çıkar, alper dallaması duvara yaslanmış öylece durmaktadır, ada bir şey unutmuş gibi mutfağa geri döner, sağa sola bakınır, aranır, eksik kalan altın vuruşu yapar. alper'in sol yanağına sağlam bir tokat aşkeder ve hızla daireden çıkar)

--spoiler--
filme başka unsurlar katılsa, birkaç kişinin daha üzerinden gidilse film çok deli yerlere gidebilirdi. fakat çağan ırmak babam ve oğlum filmindeki gibi tek bir sahneye yüklenerek insanları ağlatmaya çalışmış. başarılı da oldu. yine de güzel ve etkileyici bir film. konu da gerçekten çok hoş.

ayrıca burdan ıssız'a ya da ada'ya özenen gençler varsa onlara sesleniyorum:

la olm, ne ıssız gibi bi' adam var, ne de ada* gibi bi' kız...
günümüz erkeklerinin fazlasıyla etkisinde kaldığı adam.
ağladığım tek film. üstüne bir de Mükemmeldir..
son sahnesidir en akılda kalanı. gözlerden yaş getirmiştir.
ha bir de film başındaki çakma sahnesi... adam iyi oynamış valla.
cemal hünal'ın gözüme yakışıklı gözükmediği tek dizi, film vb.dir.
çok güzeldir ama benim gibi aşırı romantizm sevmeyen insanları bayabilir.
(bkz: overrated)