bugün

bir milyoncuda her şey 1 tl sanardım. Değilmiş.*
çikolataların ambalajlarının arka kısmındaki arapça yazılar kur'an sanardım allah affetsin.
Öpüşünce çocuk olacağını biçok çocuk sanmıştır, ben buna ek olarak nikahlı kişiler öpüşürse çocuk olacağını sanıyodum, sevgililer öpüşürse olmaz.
Büyünce cebimde bir sürü para olacağını sanırdım meğerse çalışmak gerekiyormuş.
oyuncaklar arasında ayrım yapar birini diğerinden daha çok seversem diğerleri üzülür sanıyordum. yüzlerine bakınca üzgünlermiş gibi geliyordu.
Bakkaldan dondurma falan alıp bedava çıkınca o bedavanın parasının bakkalın kendi cebinden çıktığını ve bedava dondurmanın sadece o bakkaldan alınabileceğini sanırdım.

Bu yüzden kısa aralıklarla birden fazla bedava çıkarsa ikinci kez istemeye utanırdım. Küçücük halimle bakkala üzülürdüm ayıp mı ediyoz acaba diye.

Sonra öğrendim mevzunun aslını ve işleyişini. O saatten sonra da "kim skler bakkalı" moduna girdim.
gökkuşağının altından geçenin kızsa erkek erkekse kız olacağını sanırdım.
'o şimdi asker canı neler ister' deki neler neler.
Maydanoz yersem gözlerimin yeşil olacağı.
allah'ın gökyüzünde oturduğunu sanmak.
Karanlıkta duvarda oluşan garip gölgelerin canlanıp beni öldüreceğini falan düşünürdüm.
(mashar fuat özkan)ı tek bir kişi zannederdim.
Uslu bir çocuk olursak şirinleri gerçekten göreceğimiz.
geleceğimizin aydınlık olacağını sanıyorduk be.
Büyüklerin ne yaptığını bildiğini sanırdım.
gecekonduyu ateş böcekleri gibi gece ortaya çıkan bir kuş sanırdım.
Bir dönemler ne kadar saf olduğumuza delildir.

Eski evimizin arka bahçesinde kuşhane vardı, içinde çeşit çeşit güvercinler; paçalı, taklacı, posta... Işıkları açık unutunca babam beni yollamıştı bir Gece kapatmam için. Gittiğimde, biraz da göz gezdireyim dedim. Hepsine bakıyorum uyuyorlar mı falan diye sonra Bir güvecinle göz göze geldik. Başını üç yüz altmış derece döndürüp bana bakmaya devam etti. O an çarpıldım sandım. Işığı kapatıp çığlık çığlığa iki kat çıkmam bana kalırsa bir saniye sürmüştü. Hemen Aynaya bakıp yüzüm yerli yerinde mi diye kontrol etmiştim. Çünkü stv'ye göre çarpılanların ağzı sola doğru kayardı ve aynaya baktıkça sanki ağzım gidiveriyordu o yana doğru. Ağzımı hep ısırdım r müddet kaymasını engelleyeyim diye. Neyse aradan zaman geçti fark etti benimkiler aşağı inemiyorum. Sordular ne oldu diye. Anlattım ben de kem küm yaparak. Meğersem güvercinin çeşidi öyleymiş. Çok tabansızdım.
Allahın, gökyüzündeki dolunayın üzerine kaş göz ağız çizilmiş şekli olduğunu sanıyordum. Bunu kendi kendime bilinç altımda yaratmıştım ama bi de gerçekmiş gibi madem o kadar gücü var neden kendine ayak yapmamış diyodum. Ben daha o zamandan belliymişim be.
ediz hun'u edison sanılması.
uzun süre çocukların dua ederek doğduğuna inandım yav.
Gözleri renkli insanların dünyayı yeşil ya da mavi gördüklerini sanmak.
çocukken, dedelerimizin babalarımızın yanında otururken konuşmalarına bazen kulak misafiri olup, genç olmaya özendikleri, keşke bende genç olsam veyahutta çocuk olsam gibi laflarını işitince, içimden; şunlara bak büyümüşler kaç yaşına gelmişler, hala genç, çocuk olmayı istiyorlar, ben büyüyünce asla böyle bir düşünce içine girmem sanırdım. çocukluk işte.
ezanı dedemin okuduğunu sanırdım.
Futbol maçlarında 3 farklı takımın aynı anda maç yaptığını ve bu maçların daha zorlu maçlar olduğunu sanırdım.

Bir gün babam 57 ekran grundig televizyonda maç izlerken "baba 3. Takım kim" diye sormuştum. Babamın "yapamadık galiba çocuğu" bakışı acı vericiydi.
Minareyi Allah sanardim.