bugün

en kötüsü artan yemeğin arkamızdan ağlaması. hem zorla yemeği bitirmek zorunda kalır, hem de şaşkına dönersin nasıl ağlayacak bu prinç taneleri diye.
bayram sabahı geçecek bisikletçi amca.
az sövmedim kendisine.
hoş, o da hiç olmadı zaten.
sabahın köründe uyandığımla kaldım.
ay dede adında birinin var olupta, bu zatın geceleri gökyüzündeki o büyük parlak yıldızda yaşadığını zannetmek
her denize girdiğimde, korkulu gözlerle deniz timsahı gelecek diye yüzmem.
seni romanlardan aldıkları..aslında aileden kimseye benzemediğin..aynalara bakar bakar ağlar buna inanan çocuk..bu insanın psikopat bir ablası vardır çünkü..akabinde anne babanın düğün resimlerine bakıp 'ben nerdeyim bu resimde,niye yokum' diye sormak ve o aileden olmadığına kesin inanmak..
babanın herkesi dövebilecek olması.
insanların*ben onlara belirli bi uzaklıkta yaklaştığımda öten cihazlara sahip olduklarına ve aslında insan olmadıklarına yeşil,kahverengi canavarlar belkide uzaylılar olduğuna, o cihaz öttüğünde şekil değiştirip insan hallerine dönüştüklerine inanmak.*
kendi uydurduğun yalanlar olabilir mesela.

allah'ım düşündükçe kendi salaklığımdan utanıyorum. bahçede olan bir ot ya çiçek bile diyemiyorum. bir gün arkadaşıma bu otu koparırken dilek tutup bir de onu ne kadar uzağa fırlatabilirsen dileğin o kadar çabuk gerçek olur demiştim. o da inanmıştı. işin garibi ben de inanmıştım kendi yalanıma.
şirinlerin yasadığı
hamile kadınların karpuz yuttuğundan karınlarının büyük olduğu
çiçeklerin biz uyurken konuştukları vb saçmalıklardır.
mevlana'yı allah sanırdım.
konyalı değilim!
kahve içersen kararırsın.
akşam sakız çiğneme ölü eti olur.
(bkz: dunganga)
ciddi ciddi üç buçuk attırırdı.
arabadaki roket tuşu. nasılda hızlanırdık **
en yakın komşunun son derece asabi bir hemşire olduğu ve yaramazlık yapan çocuklara sürekli iğne yaptığı. doktordan hemşireden de soğuturlar çocuğu. halbuki o hemşirelerin arasında ne taş..öhm.. neyse...
birisinin üzerinden geçince boyunun kısa kalacağına.
midilli alacağına inanmak.
(bkz: hey allah ım)
atatürk'ü allah sanmak*, edison'u da ediz hun.****
(bkz: bagdegul)
gulyabani gibi bişe olsa gerek
babamın dünyanın en büyük adamlarından biri olduğunu sanırdım. (boyum babamın beline gelirken)(1.98'dir kendileri)(yani belini ancak geçebildim zaten) (bkz: pigme)
anne karnındaki bebeklerin nerden çıkacağını kestiremediğim için karnını yarıp aldıklarını sanırdım.
çıkan dişin yastığın altına konulduğunda ertesi gün para bulacağına inanmak.
yenilen yemek bitmediği halde tabağındaki lokmaların ya da köpeklerin kendisini kovalayacağını sanmak.
ve en güzeli noel baba.
yağmurlu havalarda şarkıdaki arap kızına bürüneceğini düşünüp camdan dışarı bakmak*
kahve içenlerin kara kız olması.

anam tembelmiş, cezveye bi fincan kahve koymayı cok görmüş biz de bu hurafeleri yedik haa. malmışız tabi.
kahve içenlerin japon olması.
babam tembihlemişti japonlar gibi boyun küçük kalır küçük pipili olursun diye. bizde bu hurafeleri yedik. malmışız tabi. şimdi 21 cm. *
*
kenan evren in 7.cumhurbaskanlıgına secimle geldigini sanmak.
büyüklerin her şeyin en doğrusunu bildiklerini sanmak.